Jeopolitik Nedir, Ne Değildir?


Almanya’da Jeopolitik Yaklaşımın Yükselişi



Yüklə 23,52 Kb.
səhifə2/5
tarix11.05.2023
ölçüsü23,52 Kb.
#111225
1   2   3   4   5
Almanya

Almanya’da Jeopolitik Yaklaşımın Yükselişi
Rusya’nın 2014’de Ukrayna’ya müdahalesi, sonrasında ise Kırım’ı işgal ve ilhak etmesi Almanya eski dışişleri bakanı Joschka Fischer’e göre “güce dayalı jeopolitiğin” Avrupa’ya geri dönüşünün en somut örneklerinden biridir.[7] Dolayısıyla Almanların tamamıyla hukuk temelli, çok taraflılık ve karşılıklılık ilkelerine dayanan bir dünya düzeni “rüyasından” artık uyanmaları gerekmektedir. “Jeopolitiğin dönüşü” deyimi, “jeopolitik dünya politikasında önemini yitirmiş miydi ki?” sorusunu akla getiriyor. Eğer jeopolitiği popüler ve yaygın anlamında kullanırsak soğuk savaş sonrası dahi önemini yitirmemiş olduğunu söylememiz gerekir. Ancak jeopolitiği dar anlamında, bir siyasal bilim kavramı olarak ele aldığımızda farklı bir durum ortaya çıkar. Bu bağlamda üç noktanın altını çizmemiz gerekiyor.
Bir: Almanya’nın – buna Fransa ve İngiltere de dahil – soğuk savaş döneminde ABD hegemonyasını kabul ederek ABD’nin nükleer şemsiyesine dahil olması onu dünya siyasetinde birincil bir özne olmaktan çıkarmıştı. Dolayısıyla ne Almanya ne de o dönem daha çok iktisadi bir birlik olan AB (AET), küresel düzlemde ABD’den bağımsız olarak jeostratejik hamleler yapan bir jeopolitik özne değillerdi.
İki: Almanya’da ayrıca tarihinde iki dünya savaşına sebebiyet vermiş olmanın getirdiği mahcubiyet ve Alman jeopolitiğinin Nasyonal Sosyalist yayılmacılık ve ırkçılığına vermiş olduğu destekten dolayı jeopolitik yaklaşımlar – hatta mekân kavramı dahi – neredeyse mutlak bir meşruiyet kaybına uğramış, akademik tartışmalardan adeta dışlanmıştı.[8]
Üç: Avrupa entegrasyon sürecinde jeopolitiğin klasik oyun kurallarının, taktik ve stratejilerinin, AET ve AT üye devletleri arasındaki ilişkilerden büyük ölçüde dışlandığını söyleyebiliriz. Örneğin Almanya ve Fransa arasındaki ikili ilişkilerde Avrupa entegrasyonun derinleştirilmesi meselesi ön planda idi. Bu süreçte, 19. yüzyılda olduğu gibi siyasal ve askeri denge oluşturma, karşı ittifak kurma ve çevreleme gibi taktikler belki tümden unutulmamış, ama büyük ölçüde geri plana itilmişlerdi.[9]
Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz: Jeopolitik yaklaşımlar ve hedefler ortadan kalkmamış, ancak Batı ittifakı içinde jeostrateji kurgulama ve tatbik yetkisi adeta ABD’ye devredilmişti. ABD dünya politikasında jeopolitik kıstaslara göre hareket ederken, AB üye devletleri, özellikle de Almanya, ABD’nin sağladığı güvenliğin gölgesinde jeopolitikten göreceli olarak uzak durabilmişlerdi. Ancak son yıllarda ABD ile yaşanan tartışma ve gerilimler AB’yi jeopolitik alanda yeniden kafa yormaya ve aktif olmaya itiyor. Bunun en somut örneği ise, Ursula von der Leyen’in AB Komisyonu başkanı seçilmesinin ardından “jeostratejik AB” kavramına atıf yaparak AB’yi “jeo-stratejik ve küresel bir aktör” olarak düşündüğünü açıklamasıdır.[10]

Yüklə 23,52 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin