Dr. Öncel DEMİRDAŞ ____________________________________________________________________________ 168
Trabzonî, levvâme nefsin hakîkatinden zuhur eden nur ile ilgili olarak
değerlendirmelerde bulunur. O bu nefsin hakîkatinde nurun zuhur edebileceğini,
ancak sâlikin, zuhur eden bu nurun ilâhî zâtın nurlarından olduğu düşüncesine
kapılması gerektiğini belirtir. Çünkü ilâhî zâtın nurları renklerden münezzeh
olduğu için çeşitli renklere giren ruh ve nefsin nurları gibi değildir. Levvâme
nefisten hayvânî sıfatlar kaybolmasıyla nefs-i emmâreye olan nispet kaybolur.
Kalb güzel sıfatlarla sıfatlanır. Nefs güzel ahlâk ile sıfatlandığında zikir, mülheme
nefse intikal eder.
57
Sâlik bu makama yükselip makamın gerektirdiği zikre devam
etmesi hâlinde, onun kalbi yerilmiş olan hayvanî sıfatların karanlıklarından ve
şehevî isteklerinden kurtulur. Amellerin ruhu onda tecelli eder. Mücahedenin
hazzını duyar. Kalbi faydasız istekler ve kıymetsiz düşüncelerden arınır. Kalbi
arınırsa kalpten veled-i kalb doğar.
58
Böylece sâlik, ulvî ruhlar ve ilâhî nurlarla
ilgili bir rüya görür ve uyanık iken de mülheme nefsin nurâniyetini müşâhede
eder. Bu aşamada şeyh, kendisine nefsin üçüncü mertebesindeki ismi telkin
eder.
59
2.3 Nefs-i Mülheme Nefs-i nâtıkanın üçüncü dairesi mülhemedir. Mülheme ilham ve keşfe
naîl olan nefistir. İyiyi kötüden ayırma iradesine sahiptir. Nefis bu makamda
sevabını ve günahını Allah’ın yardımıyla bilmektedir. Bu sebeple Allah’tan başka
her şeyden uzaklaşır. Ruhlar âlemine yönelmesi cihetiyle aşk halindedir.
60
Trabzonî, nefs-i mülhemenin mahiyetini de geniş bir şekilde inceler. Ona
göre; bu nefis, levvâmeden daha latîf ve şereflidir. Nûrâniyet ve mârifet
bakımından ruha yakın olduğundan tabiatı, saflıkta suya benzer. Bu nefsin âlemi,
“âlem-i ervâh”, makamı seyr alellah (Allah’a yürümek, yolculuk yapmak)’dır.
Vâridi ise Allah’ın fiillerinde mârifettir. Ruh makamında bulunan mülheme nefsin
hâli aşk ve nuru kırmızıdır. Nefsin nuru rüyada, sırda saf bir kırmızılıktır. “İnnî
ânestü nâran”
61
ve “Mâ kezebe’l-fuâdu mâ raâ”
62
âyetleriyle ifade edilen kalbin
nurudur. Bu nefsin cömertlik (sehâ), kanaat, ilim, tevâzu, sabır, yumuşaklık
(hilim), eziyetlere tahammül, insanları af ve onların özürlerini kabul etme olmak
57
Trabzonî, Âdâbu’l-Ubûdiyye, vr. 212ab.
58
Nasûhî, Er-Risâletu’r-Ruşdiyye , s.155. Bu nefis makamında sâlikte ara sıra isyan hâli ortaya
çıkar. Ancak o işlediği günahtan dolayı levvâme isminin manasında olduğu gibi hemen pişman
olur ve istiğfar eder. Muhammed Nurî Şemseddîn Nakşibendî, Miftahü’l-Kulûb (Kalplerin Anahtarı), haz. Abdulkadir Akçiçek, Huzur Yay., İstanbul, s. 141.
59
Trabzonî, Âdâbu’l-Ubûdiyye, vr. 212b.
60
Ethem Cebecioğlu, Tasavvuf Terimleri ve Deyimleri Sözlüğü, Ağaç Yay., İstanbul, 2009, s. 475.
61
“(Durun) ben bir ateş gördüm.” Taha, 20/10.
62
“Gözleriyle gördüğünü kalbi yalanlamadı.” Necm, 53/11.