Konuşma metinleri ve biLDİRİ Özetleri Kİtabi



Yüklə 6,44 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə28/73
tarix03.02.2017
ölçüsü6,44 Mb.
#7521
1   ...   24   25   26   27   28   29   30   31   ...   73

Bulgular:
Yüksek  dereceli  invaziv  tümörlü  hastalarda    MMP’ların 
ekspresyonlarında  artış gözlendi. Malign ve sağlıklı  dokuların 
MMPaz  ekspresyonunda  (sağlıklı  dokularda  anlamlılık:  2499 
ng/g,  malign  dokularda  anlamlılık:  35312  ng/g,  p<0.05) 
anlamlı  farklılık  bulundu.  Malign  ve  sağlıklı  dokuların  TIMP 
ekspresyonunda  (sağlıklı  dokularda  anlamlılık:  5,96  ng/g, 
malign dokularda anlamlılık: 5,44 ng/g, p>0.05) anlamlı farklılık 
bulunmadı.
Sonuç:
Bu  sonuçlar  göstermektedir  ki  MMP  ve  TIMP’lerin 
ekspresyonunun larinks kanserinde prognostik önemi olabilir. 
Ancak,  bu  bulguları  destekleyecek  daha  kesin  sonuçlara 
varabilmek için ilave randomize klinik çalışmalara ihtiyaç vardır.
S-32
GLİOBLASTOMA MULTİFORMEDE SAĞ KALIM VE PROGNOZU 
ETKİLEYEN PARAMETRELER
ALİ ALKAN 
1
, GÜLİZ ZENGİN 
1
, ZAFER ARIK 
2
, MELİKE MUT 
3

MUTLU HAYRAN 
4
, İSMAİL ÇELİK 
2
 
 

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI 
ANABİLİM DALI 

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI 
ANABİLİM DALI, MEDİKAL ONKOLOJİ ÜNİTESİ 

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ BEYİN CERRAHİSİ 
ANABİLİM DALI 

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ONKOLOJİ 
ENSTİTÜSÜ, PREVENTİF ONKOLOJİ ANABİLİM DALI
Amaç:
Glioblastoma  Multiforme  (GBM)  en  sık  görülen  malign  glial 
tümördür.  GBM  vakalarında  prognozu  ve  sağkalımı  etkileyen 
birçok  parametre  bildirilmiştir.  Bu  çalışmada  2000  yılından 
sonra tanı alan GBM vakalarının hasta, hastalık, histopatolojik 
ve  tedavi  özelliklerinin  prognoz  ve  sağkalım  üzerine  etkileri 
incelenmiştir.
Gereç ve Yöntem:
GBM tanısı alan hastaların demografik özellikleri, tanı anındaki 
klinik özellikleri, hastalık radyolojik ve histopatolojik özellikleri, 
uygulanan tedavi ve relaps sonrası uygulanan tedavi özellikleri 
ve bu özelliklerin sağkalım üzerine etkileri incelendi.
Bulgular:
İncelenen 377 GBM hastasında MS: 13.0 ay olarak bulunmuştur. 
Altmış  beş  yaş  üstü  hastalarda  OS:6.2  ay  iken,  65  yaş  altı 
hastalarda  14.8  aydır  (P<0.001).  Performans  Skoru    kötü 
(ECOG:  3-4)  olan  hastalarda  OS:6.8  ay,  iyi  (ECOG:0-1-2) 
olanlarda 13.8 ay olarak saptanmıştır (P<0.001). Histopatolojik 
incelemede  dev  hücreli  GBM  patolojisi  kötü  prognostik 
faktör  olarak  saptanmıştır  (OS:  9.8-  14.8  ay,  P<0.001).  Total 
cerrahi  yapılabilen  hastalarda  OS:14.8  ay  iken  subtotal 
cerrahi grubunda OS:9.8 ay saptanmıştır (P=0.009). Standart 
temozolomid bazlı tedavi alanlar diğer modalitelere göre daha 
iyi sağ kalım sonuçları göstermiştir (OS:18.5- 4.7 ay, P<0.001).
Sonuç:
Altmış  beş  yaş  üstü,  PS  kötü,  acil  başvuru  ile  tanı  alan, 
komorbid  hastalığı  olan  ve  histopatolojik  incelemede  dev 
hücreli GBM saptanan hastalar daha yakın takip ve mümkün 
olduğunca  agresif  tedavi  edilmelidir.Temozolomid  bazlı  yeni 
tedavi modaliteleri ile daha iyi prognoz ve sağkalım sonuçları 
ortaya konmuştur.
S-33
KÜÇÜK HÜCRELİ DIŞI AKCİĞER KANSERLERİNDE
MELİS GÜLTEKİN , FADIL AKYOL , MUSTAFA CENGİZ , GÖKHAN 
ÖZYİĞİT , PERVİN HÜRMÜZ , ABDÜLMECİT CANBOLAT , GÖZDE 
YAZICI , DUYGU SEZEN , FARUK ZORLU , FERAH YILDIZ , MURAT 
GÜRKAYNAK  
 
HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ RADYASYON 
ONKOLOJİSİ ANABİLİM DALI
Amaç:
Küçük  hücreli  dışı  akciğer  kanserinin  (KHDAK)    tedavisinde 
robotik  radyocerrahi  (RRC)  etkinliğinin  ve  toksisitesinin 
araştırılması.
Gereç ve Yöntem:
Temmuz  2007-Ağustos  2011  tarihleri  arasında,  anabilim 
dalımızda  cerrahiyi  kabul  etmeyen  ya  da  medikal  inoperable 
KHDAK’li  34  olguya  RRC  uygulanmıştır.  Tanı  anında  olguların 
1’inde  beyin,  1’inde  kemik  ve  1’inde  akciğer  metastazı 
mevcuttur. RRC Cyberknife (Accuray Inc., Sunnyvale, CA) cihazı 
ile uygulanmıştır. Tüm hastalar için tümör dozları, akciğer V5-
V15-V20 değerleri, spinal kord, kalp, özefagus ve brakial pleksus 
yapılarının aldığı ortalama ve maksimum dozlar hesaplanmıştır. 
Tüm olgulara ortanca 3 adet fudisiyal belirteç yerleştirilmiş ve 
solunum senkronizasyonu ile tedavi takibi yapılmıştır. 
Bulgular:
Ortanca yaşları 71.5 (39-88 yaş) olan olguların 32’si (%94) erkek 
ve 2’si (%6) kadındır. En sık histopatoloji adenokanser olarak 
saptanmıştır  (%38).  Tedavi,  ardışık  günlerde  3-5  fraksiyonda 
40-62.5 Gy dozlarında uygulanmıştır (ortanca 50 Gy). Ortanca 
tümör hacmi 26 cc’dir (3.61-160.7 cc). Tedavi planı ve tedavi 
sonrası yanıt oranları BT ya da PET/BT ile değerlendirilmiştir. 
Hastaların  5’ine  RRC  öncesi  ya  da  sonrasında  2-9  kür 
kemoterapi  uygulanmıştır.  Ortanca  8  aylık  (1-53  ay)  izlem 
süresinde 8 hastada tam cevap, 5 hastada parsiyel cevap elde 
edilmiştir. On iki hastada stabil hastalık gözlenirken, olguların 
9’unda  progresyon  saptanmıştır.  Olguların  6’sı  progresif 
hastalık, 1’i hastalık dışı nedenle ve 1 hasta ise tedaviye bağlı 1. 
ayda  gelişen  abondan  kanama  nedeni  ile  kaybedilmiştir.  İki 

122
yıllık genel sağkalım oranı %58’dir. Tedaviye bağlı akut toksisite 
olarak  1  olguda  abondan  kanama  görülmüştür.  Geç  toksisite 
olarak  1  olguda  kıkırdak  nekrozu  ve  1  olguda  ise  radyasyon 
pnömonisi gözlenmiştir.
Sonuç:
Akciğer RRC’si etkili bir tedavi yöntemi olarak görülmektedir. 
Ancak net sonuçlara ulaşabilmek için daha çok hasta sayısı ve 
daha uzun izlem süresi gereklidir.
S-34
EVRE 3 AKCİĞER YASSI HÜCRELİ KANSERLERDE TEDAVİ 
REJİMLERİ VE SAĞKALIM SONUÇLARI
SAADETTİN KILIÇKAP 
1
, ERKAN DOĞAN 
2
, TUNÇ GÜLER 
3

GAMZE GÖKOZ DOĞU 
4
, ORHAN ÖNDER EREN 
5
, NALAN 
AKGÜL BABACAN 
1
, DİDEM TAŞTEKİN 
3
, TURGUT KAÇAN 
1

ARZU YAREN 
4
 
 

CÜTF 

VAN EAH 

SELÇUK ÜMTF 

PAMUKKALE ÜTF 

SAMSUN EAH
Amaç:
Bu  çalışmada  evre  3  akciğer  yassı  hücreli  kanser  olgularında 
klinik  özellikler  ve  tedavi  sonuçlarının  değerlendirilmesi 
amaçlanmıştır.
Gereç ve Yöntem:
Evre 3 akciğerli kanser olgularına ait veriler hastane kayıtları 
incelenerek  elde  edildi.  Hastalığın  klinik  özellikleri  ve  tedavi 
sonuçları karşılaştırıldı.
Bulgular:
Çalışmaya 132’si erkek (%97) toplam 136 hasta alındı. Hastaların 
yaş ortalaması 62±9 idi. Olguların %54’ü Evre 3B idi. %91 olguda 
sigara  öyküsü,  %6’da  pasif  sigara  içimi  mevcuttu.  Yüzde  42 
olguda komorbid hastalık, %10 olguda ailede kanser, %32 kilo 
kaybı ve %12 hemoptizi öyküsü vardı. En sık görülen performans 
status ECOG “0” idi (%48). Hastaların %21’ine cerrahi tedavi 
uygulanmıştı.  Yüzde  35  vakada  definitif  kemoradyoterapi 
uygulanmıştı.  En  sık  (%31)  uygulanan  kemoterapi  sisplatin-
dosetaksel  rejimi  idi.  Ortanca  kür  sayısı  5  (2-6)  idi.  Ortanca 
izlem süresi 15 aydı (1-81). 2-yıllık sağkalım %48’di. Sağkalım 
tanı  anında  anemi,  komorbidite  ve  performans  statustan 
etkilenmemekteydi. Platin-bazlı tedavi kullanımı kullanılmayan 
hastalara (p=0,035), taksan-bazlı tedavi kullanımı non-taksan 
tedavi rejimlerine göre 8p=0,002) sağkalımı anlamlı derecede 
arttırmaktaydı.  Paklitaksel  ve  dosetaksel  içeren  rejimlerde 
sağkalım  sonuçları  benzerdi.  Karboplatin  kullanımı  sisplatinli 
rejimlere göre sınırda anlamlılık düzeyinde daha iyi sağkalım 
süresine sahipti (p=0,046).
Sonuç:
Evre  3  akciğer  yassı  hücreli  kanser  tedavisinde  taksan-bazlı 
tedavi  rejimleri  sağkalımı  uzatmaktadır.  Ancak  her  iki  taksan 
arasında sağkalım farklı değildir.
S-35
KÜÇÜK HÜCRELİ AKCİĞER KANSERLİ HASTALARDA ERCC1 
(EXCİSİON REPAİR CROSS-COMPLEMENTATİON GROUP 1) 
EKSPRESYONUNUN PROGNOSTİK DEĞERİ
RABİA B.ARPACI 
1
, SÜLEYMAN ERDOĞDU 
2
, TUĞBA KARA 
1

ÖZLEM GÜBÜR 
1
, ALPER ATA 
3
, ALİ ARICAN 
2
  
 

MERSİN ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PATOLOJİ BD¹ 

MERSİN ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ TIBBİ ONKOLOJİ BD² 

MERSİN DEVLET HASTANESİ TIBBİ ONKOLOJİ KLİNİĞݳ 
Amaç:
Küçük hücreli akciğer kanserinde (KHAK) platin bazlı sitotoksik 
tedavide  ERCC1’in  prognostik  indeksi  ile  ilgili  literatürde 
çalışma  gözlenmemiştir.  Biz  bu  retrospektif  çalışmamızda 
ERCC1’in  immünohistopatolojik  KHAK’de  değerlendirilmesini 
yaparak bu konuda yapılabilecek yeni çalışmalara yön vermek 
istedik.
Gereç ve Yöntem:
KHAK olgularına ait kesitlere immünohistokimyasal yöntemle 
ERCC1  (Excision  Repair  Cross  Complementing  antikor,  mAb 
anti-ERCC1  antibody    (8F1))  uygulandı.  ERCC1  için  pozitif 
kontrol  olarak  tonsil  epitelinin  nükleer  boyanması  kullanıldı. 
Boyanan  tümör  hücrelerinin  yüzdesi  esas  alınarak  pozitif  ve 
negatif olarak skorlandı. % 0-25 tümör hücresinde negatif veya 
zayıf  boyanma  negatif  olarak,  %  25-100  tümör  hücresinde 
güçlü boyanma ise pozitif olarak kabul edildi.
Bulgular:
Çalışmamıza aldığımız 93 hastanın 14’ünde (% 15) ERCC1 ile 
immünohistokimyasal  pozitiflik  ve  bu  pozitiflik  oranının  da 
% 30-60 arasında değiştiği saptandı. ERCC1 pozitif hastaların 
% 37’sinde yaygın evre, % 63’ünde sınırlı evre hastalık vardı. 
ERCC1  pozitifliği  olan  tüm  hastalara  sisplatin-etoposid 
kemoterapisi  uygulanmıştı.  Tedavi  ile  %  78  yanıt  (kısmi+tam 
yanıt)  ve  %  22’sinde  de  progresyon  izlendi.  ERCC1  pozitif 
hastaların  medyan  takip  süresi  1-60  ay  arasında  değiştiği 
görüldü ve medyan takip süresi 15 ay saptandı.
Sonuç:
Bu retrospektif analizde KHAK’de ERCC1 immünhistokimyasal 
değerlendirmesinin 
prognoz 
üzerine 
etkisi 
ortaya 
konamamıştır,  bu  konuda  prospektif  yeni  çalışmalara  ihtiyaç 
vardır.
S-36
AKCİĞER YERLEŞİMLİ TÜMÖRLERDE STEREOTAKTİK VÜCUT 
IŞINLAMASI: ACIBADEM MASLAK DENEYİMİ, LOKAL 
KONTROL VE ERKEN TOKSİSTE
HALE BAŞAK ÇAĞLAR , BANU ATALAR , GÖRKEM GÜNGÖR , 
GÖKHAN AYDIN , MİNE DOYURAN , ESRA KÜÇÜKMORKOÇ , 
BÜLENT YAPICI , ENİS ÖZYAR  
 
ACIBADEM ÜNİVERSİTESİ MASLAK HASTANESİ RADYASYON 
ONKOLOJİSİ
Amaç:
Stereotaktik  vücut  ışınlaması  akciğerin  erken  evre  primer 

TIBBI
ONKOLOJI
KONGRESI
123
tümörlerinde medikal inoperabilite durumunda veya akciğere 
metastaz  yapmış  lezyonlarda  etkinliği  kanıtlanmış  bir  tedavi 
yöntemidir.Bu  çalışmada  Maslak  Acıbadem  Hastanesi 
Radyasyon Onkolojisi Bölümü’nde erken evre çeşitli nedenlerle 
inoperabl  primer  akciğer  kanseri  veya  akciğere  metastaz 
yapmış  tümörü  olan  hastalara  yapılan  stereotaktik  vücut 
ışınlaması işleminin lokal kontrol ve erken dönem toksistelerini 
bildirmek amaçlandı.
Gereç ve Yöntem:
Bu  amaçla  tedavi  uygulanan  hastaların  dosya  bilgileri 
retrospektif  olarak  değerlendirildi.  Takip  bilgisi  olmayan 
hastalar aranarak bilgi alındı.
Bulgular:
Ocak 2010 ve Ocak 2012 arasında yukarıdaki özeliklere uyan 
48 hasta ve 58 adet lezyon belirlendi. Hastaların medyan yaşı 
64 (20-85) ve %64’ü erkek idi. Lezyonların %48’i primer akciğer 
kanseri, geri kalanları daha önceden bilinen bir kanserin akciğer 
metastazı  idi.  Primer  akciğer  kanseri  tanısı  alan  hastaların 
%25’inde  histolojik  verifikasyon  olmadan  tedavi  uygulanmış 
olarak belirlendi. Tedavi dozu periferik yerleşimli lezyonlarda 
3  fraksiyonda  54Gy  (%53),  santral  yerleşimli  lezyonlarda  5 
fraksiyonda 55Gy (%47) olarak belirlendi. Santral ve periferik 
lezyon  tanımı  için  standart  literatür  tanımları  kullanıldı. 
Tedavi  uygulama  4  lezyonda  Cyberknife  cihazı  ile  geri  kalan 
tüm  hastalarda  lineer  akseleratör  ile  gerçekleştirildi.  Tedavi 
kararı  öncesi  hemen  tüm  hastalarda  PET-CT  ile  endikasyon 
konuldu  ve  yanıt  değerlendirme  ise  3.  ay  PET-CT  ile  yapıldı.
Yanıt değerlendirme 3. ay PET-CT çekimi olan toplam 46 lezyon 
üzerinden  yapıldı.  Yanıt  değerlendirmesi  olmayan  12  lezyon 
hastalar takipten çıktığı için (4) ve henüz 3 aylık takip süreleri 
olmadığı için (8) analizden çıkartıldı. Erken dönem PET-CT ile 
yanıt değerlendirme ile tüm hastalarda lokal kontrol gözlenirken 
bunların  içinden  6  hastada  daha  takipte  bölgesel  başarısızlık 
saptandı  (akciğer  içi  başka  odak,  mediastinal  hastalık,  aynı 
lezyonda yeniden progresyon). Hastaların medyan takip süresi 
6 ay idi (1-19 ay). Bu süre içerisinde toplam 6 hasta kaybedildi. 
Ölümlerin  nedeni  4  hastada  hastalık  progresyonu,  1  hastada 
infektif  pnömoni  ve  1  hastada  ise  kardiak  idi.  Hastaların 
hiçbirinde tedaviye bağlı toksiste gözlenmedi.
Sonuç:
Akciğerde  yerleşmiş  erken  evre  inoperabl  primer  kanser 
ve  akciğerin  metastatik  hastalıklarında  stereotaktik  vücut 
ışınlaması oldukça etkin bir yöntemdir.
S-37
METASTATİK BÖBREK HÜCRELİ KANSERDE SUNİTİNİB 
TEDAVİSİ ALTINDAKİ HASTALARDA PROGNOSTİK FAKTÖRLER
İBRAHİM YILDIZ , FATMA SEN , MERT BAŞARAN , MELTEM 
EKENEL , LEYLA KILIÇ , SEVİL BAVBEK  
 
İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ, ONKOLOJİ ENSTİTÜSÜ, MEDİKAL 
ONKOLOJİ
Amaç:
Son  yıllarda,  metastatik  böbrek  kanserinde    VEGF  yolağını 
hedef  alan  tedaviler,  sitokin  bazlı  tedavilerin  yerini  alarak 
standart  olarak  kullanılmaya  başlanmıştır.  Bu  çalışmada 
sunitinib tedavisi alan hastalarda sağkalımı etkileyen prognostik 
faktörler incelenmiştir.
Gereç ve Yöntem:
Nisan  2006  ile  mayıs  2010  arasında,  enstitümüze  ardışık 
olarak başvuran  metastatik böbrek kanser tanısı olan 77 hasta 
çalışmaya dahil edildi. Literatürde daha önceden tanımlanmış 
21 tane  potansiyel prognostik parametre, tek değişkenli ve çok 
değişkenli analizde incelendi.
Bulgular:
Hastaların medyan yaşı 58  (aralık, 26-80)  olarak hesaplandı. 
Çalışmaya  dahil  edilen  hastaların  50’si  erkek  (65%)  ve 
27’si  kadındı  (35%).  MSKCC  (Memorial  Sloan-Kettering 
Cancer  Center  risk  scoring  system  )    skorlamasına  göre, 
hastaların  %20’si iyi (n=15), %53’ü  orta  (n =41) ve %  27’si 
kötü  (n  =21)    risk  grubundaydı.  Çoğu  hastaya    (n=68,  %88)  
nefrektomi  yapılmıştı.  Sunitinib  tedavisi  altındaki  hastalarda 
genel sağkalımı etkileyen faktörlerin incelendiği tek değişkenli 
analizde, MSKCC skorlomasında kullanılan 5 değişkenden 4’ü 
(ECOG PS ≥ 2, düşük Hb seviyeleri, yüksek kalsiyum ve yüksek 
LDH    seviyeleri  kötü  sağkalım  ile  ilişkili  bulundu.  Ek  olarak 
erkek cinsiyet, hipoalbuminemi varlığı, berrak hücreli olmayan 
histoloji, metastatik alan sayısının >2 olması, RT öyküsü, primer 
tümörde  nükleer  grade’nin    3  veya  4  olması  ve  sarkomatoid  
diferansiyasyon varlığı  kötü sağkalım ile ilişki bulundu. Diğer 
faktörler (yaş, tanı ile anti-VEGF arasında geçen süre, metastaz 
yeri vs ) sağkalımla ilişkili bulunmadı. Çok değişkenli analizde ise 
sarkomatoid  diferansiasyon  varlığı  ve  performans  düşüklüğü 
en  anlamlı  parametreler  olarak  saptandı.  Progresyonsuz 
sağkalım  (PFS)  ve  genel  sağkalım  (OS)  sırasıyla  13  ve  25  ay 
olarak bulundu.
Sonuç:
Bu çalışmada sunitinib tedavisi alan hastalarda genel sağkalımla 
ilişkili bulunan  prognostik faktörler MSKCC modelinin moleküler 
tedaviler alanında da halen geçerli olduğunu doğrulamaktadır. 
Bu  faktörlere  ek  sarkomatoid  diferensiasyon  kötü  prognostik 
faktör olarak saptandı.
S-38
PROSTAT KANSERİ HÜCRE KÜLTÜRLERİNDE BİR RHO KİNAZ 
İNHİBİTÖRÜ OLAN Y-27632 VE İBANDRONATIN KOMBİNE 
KULLANIMI SİTOTOKSİK ETKİYİ ARTIRMAKTADIR
ALPER ATA 
1
, A. ATA ÖZÇİMEN 
2
, A. HAKAN KURT 
3
, R. NALAN 
TİFTİK 
3
, KANSU BÜYÜKAFŞAR 
3
, ALİ ARICAN 
4
 
 

MERSİN DEVLET HASTANESİ TIBBİ ONKOLOJİ KLİNİĞİ 

MERSİN ÜNİVERSİTESİ FEN-EDEBİYAT FAKÜLTESİ BİYOLOJİ BD 

MERSİN ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ FARMAKOLOJİ BD 

MERSİN ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ TIBBİ ONKOLOJİ BD
Amaç:
Kanserlerin  kemik  metastazlarında  ve  malign  hiperkalsemi 
tedavisinde kullanılan bisfosfonatlar mevalonat yolağını inhibe 
ederek  Ras  prenilasyonunu  ve  tumor  büyümesini  inhibe 
ederler.  Rho/Rho  kinaz  yolağı  kanser  hücre  proliferasyonu, 
migrasyonu ve metastazında önemli role sahiptir. Bu çalışmada 
bir Rho kinaz inhibitörü olan Y-27632’ nin ve farnesil transferaz 
inhibitörü  olan  ibandronatın  prostat  hücre  kültürlerinde 

124
birlikte  kullanımlarının  hücre  proliferasyonu  üzerine  olan 
etkileri araştırılmıştır.
Gereç ve Yöntem:
PC-3 prostat kanseri hücreleri %10 sığır serumu, % 1 L-glutamin, 
%  1  penisilin  (10.000  U/ml)  ve  streptomisin  (10.000)  mg/
ml eklenmiş, % 5 CO

ile nemlendirilmiş ve 37
 o
C’ ye ısıtılmış 
ortamda herbirine 24.000 hücre düşecek şekilde e-plate’ lere 
yerleştirilmiştir.  Hücre büyümesi ve proliferasyonu real time 
monitor  ile  (xCELLigence,  Roche)  yapılmıştır.  Hücre  indeksi 
12,  24,  36,  48,  60  ve  72.  saatlerde  ölçülmüştür.  Ölçümler 
ibandronat, Y-27632 için ayrı ayrı ve her ikisinin kombine olarak 
eklendiği gruplarda yapılmıştır.
Bulgular:
İbandronat (10-100 mM), Y-27632 (50-100 mM) belirgin olarak 
hücre indeksini azaltmıştır. Her iki ajanın birlikte kullanımının 
sitotoksik etkiyi potansiyelize ettiği görülmüştür.
Sonuç:
Rho  kinaz  inhibitörleri,  bisfosfonatlar  ve  kombinasyonları 
prostat kanseri tedavisinde umut veren ajanlardır.
Not:  Bu  çalışma  Tıbbi  Onkoloji  Derneğinin  maddi  desteği  ile 
yapılmıştır.
S-39
SEMİNOM DIŞI GERM HÜCRELİ TESTİS KANSERLERİN 
DEMOGRAFİK VE KLİNİK VERİLERİ İLE UZUN DÖNEM (1993-
2011) SONUÇLARI: GATA DENEYİMİ
NURİ KARADURMUŞ 
1
, SELMİN ATAERGİN 
1
, GÖKHAN 
ERDEM 
1
, MUSTAFA ÇAKAR 
2
, OKAN KUZHAN 
1
, TÜRKER 
TÜRKER 
3
, ŞÜKRÜ ÖZAYDIN 
1
, MUSTAFA ÖZTÜRK 
1
, FİKRET 
ARPACI 
1
 
 

TIBBİ ONKOLOJİ BD. GÜLHANE ASKERİ TIP AKADEMİSİ, ETLİK, 
ANKARA 

İÇ HASTALIKLARI BD. GÜLHANE ASKERİ TIP AKADEMİSİ, 
ETLİK, ANKARA 

HALK SAĞLIĞI BD. GÜLHANE ASKERİ TIP AKADEMİSİ, ETLİK, 
ANKARA
Amaç:
Erkek  seminom  dışı  germ  hücreli  kanserler,  20-40  yaş  arası 
genç  yaşlarda  sıkça  görülen  tümörlerdir.  Bunların  yaklaşık 
%95’i testis, % 5’i extragonadaldir.
Gereç ve Yöntem:
Şubat 1993-Aralık 2011 tarihleri arasında GATA Tıbbi Onkoloji 
bölümüne müracaat eden  248 hastaya ait demografik ve klinik 
özellikler retrospektif olarak tarandı ve değerlendirildi.
Bulgular:
Medyan  yaşı  26  olan  (19-45  yıl)  olguların  74’ü  (%29.8)  İç 
Anadolu  bölgesinde  yaşarken,  Doğu  Anadolu  bölgesi  en  az 
yaşanılan  bölge  olarak  dikkati  çekti  (n=  14,    %5.6).  Vakaların 
54’ü    (%21.7)  asemptomatik  testiküler  kitleyi  kendileri  fark 
etmişlerdi  ve  bu  vakaların  39’u  (%72.2)  yüksek  eğitimliydi. 
Olguların  vücut-kitle  indeksine  göre  değerlendirmesinde 
156’ı  (%62.9)    normal  kilolu,  45’i  (%  18.1)  aşırı  kilolu,  38’i 
(%15.3)  obez  kategorilerindeydi.  İki  hasta  (%.008  )  testiküler 
intraepitelyal neoplazi32 hasta ( % 12.9) evre I, 126 hasta (% 
50.8)  evre II,  88 hasta ( % 35.4) evre III hastalığa sahipti. Primer 
yerleşim yeri, 189 hastada (%76.2) testis, 59 hastada (%23.8) 
ekstragonadal  [38  hasta  retroperitoneal  (%15.3),  21  hasta 
mediastinel  (%8.4)]  bölge  kaynaklı  idi.  Histopatolojik  olarak 
mixt-germ hücreli tümörlere, embriyonel karsinom, yolk-sak ve 
koryokarsinom komponentlerin eşlik etme sıklığı sırasıyla %73,  
%22, %17 oranlarındaydı. Tüm olgulara ilk hat tedavisi olarak 
PVB  veya  BEP  kemoterapisi  uygulandı.  Kemoterapi  sonrası 
rezidu  kitle  nedeniyle  retroperitoneal  lenf  nodu  diseksiyonu 
gereken olgu sayısı evre II ve evre III hastalar için sırasıyla 21 
(% 8.4) ve 7 (%2.8) olarak saptandı. Medyan takip süresi evre 
I hastalar için 94 ay (aralık: 19-228),  evre II hastalarda 69 ay 
(14 -176),  evre III hastalarda 31 aydı (11- 134).  Testis tümörlü 
olgularda 10 yıllık toplam sağkalım oranı evre I, II ve III hastalar 
için sırasıyla % 99, % 79 ve % 43 olarak saptandı.
Sonuç:
Germ  hücreli  kanserler,  histopatolojik  tip  ve  klinik  davranış 
olarak  heterojen  karektere sahip olmakla birlikte, konvansiyonel 
kemoterapiye  yanıt  oranları  ve  hayatta  kalma  oranları  yüksek 
kanserlerdir.
S-40
RENAL HÜCRELİ KARSİNOMDA ADEZYON MOLEKÜLLERİ VE 
KLİNİK ÖNEMİ
UMUT DEMİRCİ 
1
, MELEK YAMAN 
2
, SÜLEYMAN 
BÜYÜKBERBER 
3
, ÖZGÜR EKİNCİ 
4
, UĞUR COSKUN 
3
, MUSTAFA 
BENEKLİ 
3
, E. ÜMİT BAĞRIAÇIK 
2
 
 

ATATÜRK EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ, TIBBİ ONKOLOJİ 
KLİNİĞİ 

GAZİ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ İMMÜNOLOJİ BİLİM DALI 

GAZİ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ TIBBİ ONKOLOJİ BİLİM DALI 

GAZİ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PATOLOJİ BİLİM DALI
Amaç:
Disaderin birçok kanserde hastalık progresyonuna neden olan 
hücre adezyon molekülüdür. E-kaderin ilişkili ve E-kaderinden 
ilişkisiz  olarak  kemokin  ligand  2  (CCL2)  aracılığı  ile  etkilerini 
gösterir. Bu çalışmada renal hücreli karsinomda (RHK) adezyon 
molekülleri (disaderin, E-kaderin) ve CCL2’nin ekspresyonu ve 
klinik önemi değerlendirilmiştir.
Yüklə 6,44 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   24   25   26   27   28   29   30   31   ...   73




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin