DOLOTAŞI, —> Dolomit.
DOM, Kubbe veya kümbet yapı. Kayaç katmanlarının kırılmadan yukarı doğru kabarması sonucunda ortaya çıkan elips biçimli yapıların ortak adı. Belirli bir yönde uzanmayan ve en yüksek noktasından bütün yönlerde dışa doğru yayılan bir antiklinal türü.
DOMUZDAMI, Travers parçaları, özel hazırlanmış domuzdamı direkleri veya bunların arasında profil demirleri de kullanılarak diktörgen veya kare prizma şeklinde tavanı tutan ve ayak arkasından tavanın muntazam kırılmasını sağlayan özel tahkimat birimi. Domuz damları kamalar, sıktırmalar kullanılmak suretiyle sıkıştırılır. Ayak ilerledikçe geriden sökülerek ileri alındığı için buna “ seyyar domuzdamı” da denir. Domuzdamının kolay sökülmesini sağlamak için ağaç domuzdamı direkleri arasında set halinde (—> Şekil) bir çift madeni domuzdamı direkleri de kullanılır. —> Ağaç kasa.
DOMUZDAMCI, Domuzdamı kuran işçi.
DONUK MİNERAL, —> Minerallerin parlaklığı.
DORE İZABESİ, Cu, Ni, Te, Se giderme işleminden gelen bakır anot çamurlarının —> Reverber (dore) fırınında izabe edilerek —> Dore-metale dönüştürüldüğü pirometalurjik proses. İşlemin sonunda dore-metal, dore-anot kalıplarına dökülerek elektro-rafinasyona verilir. Dore izabesinin amacı, kurutulmuş çamur konsantresi içindeki istenmezleri (safsızlıkları) curuf fazında toplamak, curuf fazının altında dore-metal fazını sağlamaktır. Bazı safsızlıklar baca tozu şeklinde sistemden uzaklaştırılır. İstenmezlerin (Cu, Te, Pb, Ni, Bi, As gibi) süpürülmesi primer curuf aşamasında, baca tozu ve primer curufla olur. Süpürülmeyen kısmı ise oksijen rafinasyonu (oksidasyon) ile sekonder curufa geçirilir. Dore fırınlar magnezit-krom refrakteri ile astarlanır ve operasyon 7 aşamalıdır.
Bunlar şöyle belirtilebilir:
Fırın sıcaklığı Fırın atmosferi
1- Şarjın beslenmesi
ve flakslama 1150-1250° C Kısmi redüktif
2- Karıştırma ve
çökeltme 1250° C Redüktif
3- Primer curuf çekme 1250° C Oksidan
4- Ara curuf çekme
(ara izabe) 1250° C Oksidan
5- Oksidasyon 1000° C Oksidan
6- Sekonder curuf
çekme 1200° C Kısmi reduktif
7- Anot döküm 1150° C Kısmi redüktif
Kullanılan flakslar, susuz broks, —> Hafif soda, Portland çimentosudur.
DORE METAL, İçinde genellikle değersiz metal artıkları % 5’den az olan altın ve gümüş karışımı. Dore yapmak üzere kullanılan üç tür fırın vardır: 1) Silikon karpit pota, 2) Gaz veya propan yakılan —>Reverber fırını, 3) Indüksiyon fırını.
DOZER, Öne doğru çıkmış kolları ve bu kollara monte edilmiş bir çelik bıçağı olan, önündeki malzemeyi dağıtmaya, zemin yüzeyini sıyırmaya yarayan, buldozer ve angeldozer diye tipleri olan traktör.
DOZÖR, 1) Flotasyon selülüne çöktürücü veya yüzdürücü kimyasal maddeleri (reaktifler), ayarlanmış bir dozla veren cihaz. 2) Stoklanmış malzemenin belirli miktarlarda taşıyıcı araca aktarılmasını sağlayan düzen. —> Reaktif dozörü.
DÖKME CAM, Yüzeyine parlatma işlemi uygulanmamış, işlenmemiş durumda olan ince cam.
DÖKME ÇELİK, Büyük pörlit tanelerinin büyük ebatta ferrit taneleri ile çevrilip metal olmayan partiküllerin de bunların etrafına dizilmiş şekilde strüktür gösteren ve kalıplara dökülen çelik.
DÖKME DEMİR, 1) Karbon oranı yüzde 2,5’dan fazla olan ve doğrudan doğruya demir cevherinden sıvı halde elde edilen demir-karbon alaşımı. 2) Pik. Yapıyı değiştirmek amacıyla, dökümden önce bazı maddelerin katılması durumunda ALAŞIM DÖKME DEMİR elde edilir. Kırık yüzeyleri beyaz renkte görülen dökme demirin içinde demir karbür (sementit) bulunur ve BEYAZ DÖKME DEMİR diye adlandırılır. DÖVÜLEBİLİR (temperlenmiş) DÖKME DEMİR’in bileşiminde grafit bulunduğu için kolaylıkla dövülebilme özelliği gösterir.—> Çelik dövme.
DÖKÜCÜ, Açık işletmede bant, demiryolu veya kamyonla döküm yerine getirilmiş dekapaj toprağını döküldüğü yerden alıp, konsol şeklindeki bant vasıtası ile, istenilen yere (dekapaj döküm sahası) yığın halinde dökülmesini sağlamak gayesi ile paletler veya demiryolu üzerinde hareket edebilen iş makinesi. —> Şekil Büyük stok sahalarında dökücüler sistemli bir şekilde stok kaldırmak işlerinde de kullanılır.
DÖKÜM, Ergime halindeki bir madeni katılaşmak üzere bir kalıba veya külçe kalıbına dökme işlemi. Madenin boşaltıldığı kalıbın tipine göre iki döküm şekli vardır ve bunlar “ Kum dökümü “ (—> Şekil) ile “ Pres döküm” dür. (—> Şekil). Kum dökümü, döküm kumundan hazırlanmış bir kalıp içine yapılır, —> Kokil dökümü veya külçe kalıbına döküm ise madeni kalıplara yapılır. Kum dökümü, madenin nisbeten yavaş olarak soğumasını sağlar. Oysa kokil dökümde, madenî kalıp çeperlerinin termik iletgenliği yüksek olduğundan, soğuma da süratli olur. Pres döküm; katılaşmadan sonra herhangi bir işlem gerektirmeyen küçük parçaların seri imalâtında kullanılır. Pres dökümde ergimiş (metal, bir pistonun basıncı ile veya metal üzerine basınçlı hava verilmesiyle, bazen de metalin vakum altında emilmesiyle (az kullanılan bir usuldür)) basınç altında metal bir kalıba gönderilir ve metal, kalıp çeperinin bütün boşluklarına sızarak kalıbı iyice doldurur. Ergime noktası daha yüksek olan metaller (bakır alaşımları) için, kalıba gönderme işlemi hamur haldeki ısıtılmış maden ile yapılır.
DÖKÜM ÇAPAĞI, Bir döküm parçasında, döküm kalıbının bitişme yerlerinden taşan metalin bıraktığı yassı çıkıntı. Kalıba dökülecek bir parçada metalin eksik gelmemesi için, kalıba ölçüden biraz fazla malzeme aktarılır; bu fazlalık, kalıplar sıkıştırıldığı zaman ek yerlerinden taşarak döküm çapağını meydana getirir. Bunu almak için, parçaların dış profili boyunca erkek kalıpla dişi kalıp arasındaki fazlalık kesilerek çıkarılır veya çapak alma işlemi uygulanır.
DÖKÜM ÇELİĞİ, Bünyesinde % 1,5-3 Si; % 3,25-4,25 C; % 1’den az P ve % 0,036-0,05 S olan kolay dökülüp işlenebilen çelik.
DÖKÜM HATASI, Kalıplama yoluyla hazırlanmış ve son işlemlerden geçirilmemiş eşyadaki çıkıntı ve çukurlar.
DÖKÜM ÜRÜNÜ, Sıvı metalin kalıp içine çeşitli yöntemlerle dökülmesi ve katılaşarak kalıbın şeklini alması ile elde edilen ürünleri tanımlayan ve daha ziyade alüminyum sektöründe kullanılan bir terim.
DÖKÜNTÜ, Arazi üzerinde bir mostradan koparak araziye serpilmiş şekilde bulunan maden parçaları.
DÖNEL DELME, 1) Matkabın belirli bir baskı uygulanarak döndürülmesi ile sürekli kesme sağlanan delik delme yöntemi. 2) Rotari delme.
DÖNEMEÇ, 1) Viraj. 2) Kurba.
DÖNER DARBELİ SONDAJ, —> Darbeli-rotari sondaj.
DÖNER DELMELİ SONDAJ METODU, 1) Matkap, ağırlık tijleri ve tijlerden oluşan takım dizisiyle yapılan sondaj türü. Birbirine vira edilen tijlerin yeryüzünden döndürülmesi suretiyle dönme hareketi matkaba iletilir. Ağırlık tijleri matkap üzerindeki baskıyı sağlarlar. Tijler içinden sondaj çamuru pompalanır. Matkaba kadar ulaşan çamur, oradan takımla kuyu cıdarı arasında yükselerek yeryüzüne ulaşır. Çamur kırıntı numuneyi getirir ve havuzda çamurun sürüklediği kırıntıların çökmesi sağlandıktan sonra, aynı çamur tekrar kuyuya pompalanarak devridaim sağlanır. Derin ve çok derin sondajlar bu metotla yapılır. 2) Rotari sondaj metodu.
DÖNER (Rotari) FIRIN, Boyu ve çapı yapılacak metalurjik işlemin cinsine göre imal edilen ve silindir biçiminde olan izabe fırını. Çelik gövdenin içi ateşe dayanıklı refrakter tuğla ile örülür. Yakıt, fırının alt ucundan yakılıp gazlar fırını üst uçtan terk ederler, şarj ise genellikle üstten beslenip alttan alınır. Döner fırınlar kurutma, kalsinasyon ve destilasyon maksadıyla kullanılır.
DÖNER KEPÇELİ EKSKAVATÖR, 1) Radyal olarak üzerine kepçe yerleştirimiş büyük bir çarkın döndürülmesi suretiyle devamlı kazı yapabilen iş makinası. Bu kazı makinası çalışırken, dönen büyük çark, kazılması istenen malzemeye dayanır; çark dönmeye başlayınca kepçeler malzemeyi belirli bir dalma derinliğinde kazarak içine alır ve sistemin bandına döker. 2) Çarklı bager.
DÖNER SAC, 1) Maden ocaklarındaki raylı taşımada dik açı ile kesişen iki ayrı demir yolundan birinde bulunan bir vagonu diğer yola geçirmeye yarayan düzen. 2) Plakturne.
DÖNER TABLA, —> Rotary tablası.
DÖNER TUMBA, —> Tumba.
DÖNMEYEN HALAT, Bir halat özü etrafına sarılmış içiçe iki halattan oluşan özel halat. Bu iki halat birbirinin aksi yönde çapraz sargılıdırlar. Tek halatlı kreynlerde, kaldırılan yükün dönmeden durmasını sağladıkları için kullanılırlar.
DÖNMEZ TİP HALATLAR, İki veya daha çok damar katından meydana gelen ve yük altında dönme eğilimi en az olan halatlar. Bir dönmez çelik halatta, tepki kuvvetini mümkün olduğu kadar azaltmak için, birçok demet katlarının genellikle ters yönde sarımı yapılır.—> Şekil.
DÖNÜMLÜ AYAK, —> Uzun ayak.
DÖRT KÖŞE BAĞ, 1) Dört parçadan oluşan ve karşılıklı kadranlarla birbirine eşit ve birbirine geçecek şekilde hazırlanan ve uygulanan dikdörtgen kesitli kuyularda yapılan bağ. 2) Bir cins kuyu tahkimatı.
DÖRT KÖŞE BAŞLI CIVATA, Takım tezgahları ve el çarklarında tesbit civatası olarak kullanılan başı dört köşe olarak imal edilen civata.
DÖRTLEME METODU, Boyut bakımından homojen olan numunelere (örneklere) uygulanan örnek küçültme metodu. Bu usulde örnek koni şeklinde yığılır, kürek yardımı ile birbirine dik iki eksenle dörde ayrılır, bunlardan karşılıklı ikisi alınır ikisi kenara çekilir. Örnek istenilen miktara ininceye kadar dörtlemeye devam edilir. Numune hazırlamada bölme işlemi elle veya mekanik aygıtlarla olabilir. —> Dikdörgen metodu, Numune hazırlama.
DÖVME ÇELİK, Akkor hale kadar ısıtıldıktan sonra dövülmek veya haddelenmek suretiyle strüktürü değiştirilmiş çelik. Dövülmüş ve haddelenmiş çelikte dökme çeliğin strüktürü bozulur. Pörlit ve ferrit kristalleri küçülerek çeliğin bünyesine dağılmış ve çeliğin iç yapısı daha sıkı hale getirilmiş olur.
DÖVMELİ DELME SİSTEMİ, Darbeli lağım açma prensibine dayanan bu sistemde matkap veya tij üstünde bir çekiç bulunur. Basınçlı hava veya bir elektrik motoru tarafından hareket ettirilen çekiç dövme işlemini sağlar. —> Çekici lağımda çalışan deliciler.
DÖVÜLEBİLİR DÖKME DEMİR, —> Dökme demir.
DÖVME SANAYİİ, —> Çelik dövme.
DÖVME TASLAKLARI,—> Çelik dövme.
DREÇ AMELİYESİ, 1) Dreç tabir edilen taraklı dubaların, nehir, göl veya denizlerde bulunan maden yataklarında yaptığı iş. 2) Sıvı içinde dibe çökmüş katı parçacıkların bir skreyper veya tarayıcı konveyörle sıvıdan ayrılması işlemi.
DREGLAYN, 1) Açık işletmelerde ve kazı işlerinde kepçesini zemine yüksekten düşürerek daldıran ve toprağın kazılıp aktarılmasında kullanılan bir çeşit kazı makinesi. 2) Kovalı bager. 3) Çekmeli kepçe.
DRENAJ, 1) Genel anlamda, maden işletmelerinde çevreden gelecek suların ocağı basmasını önleyebilmek, çalışma platformunu kuru tutabilmek veya kapalı ocak içine gelen suların üretim çalışmalarını aksatma ihtimalini bertaraf edebilmek için alınacak önlemler dizisi. Kapalı işletmelerde drenaj için ayrı bir —> Su ihracı sistemi teşkil edilir. Açık işletmelerde ise drenaj, —> Drenaj kanalı, Drenaj havuzu, Drenaj galerileri, Drenaj kuyuları, yatay drenaj delikleri vb. drenaj usulleriyle, müştereken veya münferiden sağlanır. 2) Akaçlama.
DRENAJ GALERİLERİ, Açık işletmelerde örtü taba-kasının ve istihsal panolarının drenajını, statik (yeraltı) su seviyesinin düşü-rülmesi suretiyle sağlayabilmek için; açılan kuyularla irtibatlı olarak teşkil edilen ve drenajı yapılacak bölgelerin altında sürülen galeriler. Drenaj gale-rileriyle, graviteden yarar-lanılarak açık işletmelerde, örtü tabakasının ihtiva ettiği su işletmeden önce, boşaltılarak zararsız hale getirildiği gibi, yamaçlarda teşkil edilen kapalı işletmelerde de enerji harcama-dan ocak sularının dışarı atılması sağlanır.
DRENAJ HAVUZU, Açık işletmede ocağa ulaşan yüzey sularını toplayabilmek için, çalışma platformlarının altında ve açık işletmenin en alçak kotunda teşkil edilen ve biriken suyun pompa vasıtası ile dışarıya atıldığı havuz. Suların havuza kolayca akmasını ve iş makinelerinin kuru zeminde çalışmasını sağlamak için basamaklara, aynaya doğru % 2 civarında eğim verilir ve havuz hacmi en yoğun şekilde gelebilecek su miktarını bir vardiya muhafaza edebilecek kadar olmalıdır.
DRENAJ KANALI, Çevre sularını henüz açık işletmeye girmeden toplamak ve dışarı atmak için çevrede açılan kanal. Bu şekilde suların atılması, suyun ocağa girdikten sonra bir havuz ve pompa vasıtasıyla dışarıya atılmasına nazaran daha ekonomiktir.
DRENAJ KUYULARI, Açık işletmelerde statik (yeraltı) su seviyesini düşürebilmek ve böylece dekapaj ve istihsalin yapılmasını sağlayabilmek için basamaklarda seri olarak ve bir sistem dahilinde teşkil edilen kuyular. Basamaklarda açılan kuyular genellikle tulumba ile su emilecek seviyeye kadar (6-8 m) derinleştirilir. Bu kuyulara sızan sular tulumba ile emilerek işletme dışına basılır. Derin açık işletmelerde ise yeraltı su seviyesini, işletmenin en derin seviyesinin altına düşürmek arazinin ve madenin stabilitesi bakımından yararlı olduğundan, bu gibi işletmelerde drenaj işine işletmeden birkaç yıl önce başlanır ve gerekli hallerde drenaj sondaj derinliği 300 m’ye kadar olabilir. Derin drenaj kuyularında dalgıç tulumbalar kullanılarak yeraltı suyu işletme dışına basılır.
DREWBOY AYIRICISI, Sığ ağır ortam (ağır mayi) ayırıcısı, —> Statik ağır ortam (ağır mayi) ayırıcıları, Kömür yıkama yötemleri —> Şekil.
DRİLL COLLAR, —> Ağırlık tiji.
DRİLL PİPE, —> Tij.
DSM (DENSE MEDİA) SİKLONLARI, Ağırmayi veya ağır ortam siklonları. Hollandada geliştirilen,0-40 mm arasındaki kömürleri verimli bir şekilde zenginleştirebilen (yıkayabilen), sınıflandırma (tane büyüklüğüne göre tasnif) siklonlarına benzer bir yapısı olan, meyilli olarak kullanılan, ağır ortam sıvısı ile kömür karışımı pompa ile beslenen, kapasitesi çapı ile doğru orantılı olan 75 cm çapındaki bir ünitenin kapasitesi 120 t/h civarında olan kömür zenginleştirme (yıkama) ünitesi. —> Santrıfüjlü ayırıcılar, Ağır mayi ile ayırma, Kömür yıkama yöntemleri. —> Şekil.
DUAL YÖNTEMİ, —> AC (Amonyum klorür) yöntemi.
DUMAN, Yanma sonucu havaya karışan uçucu katı parçacıklar ve gazlardan oluşan yanma artığı. Dumanda su buharı, karbon oksitleri, kükürt dioksit, azot, katran buharı, is, uçucu kül vb. bulunur.
DUMANSIZ BARUT, Barutun esas olarak eter ve alkol veya santralit ile özel bir muameleden sonra şekil verilebilir hale getirilmesi yani jelatinleştirilmiş nitroselüloz ile nitrogliserin karışımından elde edilen (hafif dumanlı barut) patlayıcı madde. Nitrogliserinin pamuk barutu (kolodyum pamuğu) ile karıştırılmasından elde edilen nitrogliserinli barutların yanma ısıları fazladır. Hafif dumanlı barutlar artık bırakmadan yanar; yandığı zaman kara baruta göre üç misli fazla ve çok hafif berrak bir duman çıkarır. Bu yüzden sürücü (itici) kuvveti daha büyüktür. Çok az nem çeker. Daha uzun zaman depolanabilir.
DURALÜMİN, Bünyesinde %4 Cu, %1,4 Mg, %0,5 Si ve %1,2 Mn bulunan bir alümimyum-bakır-magnezyum alaşımı. Bunun 490°C’de sulanmasından ve adi sıcaklıkta olgunlaşma-sından sonra, mekanik direnci 44 kg/mm2’yi bulur. En düşük ağırlığa karşılık en yüksek mekanik dirence sahip olduğu için havacılıkta kullanılır. Duralümin, korozyona karşı, alüminyum metali kadar, dayanıklı olmadığı için iki tarafı ince saf aluminyum ile kaplanır (sandviçlenir).
DURDURUCU, Arabayı, önceden kararlaştırıl-mış noktada durdurmayı sağlayan mekanik düzen.
DURULTMA HAVUZU, —> Tikiner. Koyulaştırma.
DUYARLIK, Bir patlayıcının harici bir uyarıcıya maruz bırakılması durumunda, sahip olabileceği nisbi patlama yeteneği. Kullanmada optimum emniyeti elde etmek için patlayıcı kazaen olan darbelere ve sürtünmelere duyarsız olmalıdır ve patlayıcılar ancak imalatçısının tarif ettiği şekilde ateşlendiğinde patlamalıdır. Doldurmanın mekanik olarak yapıldığı durumlarda, emniyet şartlarını iyileştirmek için genellikle düşük duyarlıklı patlayıcılar tercih edilir. Bu durumda, patlatma deliğine daha emniyetli yöntemlerle yerleştirilen küçük ara şarjlar (yemleme) konularak patlamayı başlatmanın desteklenmesi zorunludur. —> Boşluk duyarlığı.
DÜRBÜNLÜ PUSULA, —> Pusula.
DÜŞEY AÇI İLE YÜKSEKLİK TAYİNİ, 1) A ve B noktaları arasındaki h yükseklik farkının trigonometrik yöntemle yani A ve B ‘yi birleştiren hattın yatayla yaptığı açının sinüs ve tanjantı vasıtasıyla bulunması. —> Şekil.
DÜŞEY MERKEZKAÇ DÖKÜM, —> Savurma döküm.
DÜŞÜK KARBONLU ÇELİK, Bünyesinde % 0.2’den daha az karbon bulunduran çelik.
DÜŞÜK KARBONLU FERROKROM, Özel çelik imalinde kullanılan ve karbon muhtevası en çok a) : 0,15, b) % 0.10, c) % 0,06 olan Ferrokrom. C oranına göre % 1-4 C için 7500-10000 kWh/t; % 0,01-0,10 C için 13500-15000 kWh/t elektrik enerjisi tüketilir: Ferrokrom karbon muhtevasına göre: % 2-10 C, Si % 3 Ferrokrom karbür; % 0,5-2 C, Si (en çok) % 1,5 Ferrokrom afine; C<% 0,5 S % 0,05 P, % 0,05 N % 0,05, Mn % 0,3 Ferrokrom sürafie diye sınıflandırılabilmektedir.
DÜŞÜM, Drenaj sonucu doğal su tablasında görülen değişme.
DÜZ DAMAR KESİM, Mermer işletme-ciliğinde taşın çökelme yüzeyine paralel kesimi.
DÜZENSİZ HATALAR, —> Tesadüfi hatalar.
DÜZGÜN OLMAYAN BİR YÜZEYİN ALANI, —> Geometrik şekilli olmayan yüzeyin alanı.
DÜZLEMSEL KAYMA, —> Heyelan.
DYNAWHİRLPOOL (SANTRİFÜJ FIRLA-TICI) AYIRICISI, ABD’de geliştirilen 0,3-30 mm tane büyüklüğündeki kömürlerin yıkanmasında (zenginleştirilmesinde) yaygın olarak kullanılan kömür zenginleştirme (yıkama) ünitesi. Ayırma işlemi yatay düzlemle 20°-25°’lik açı yapan silindirik bir hücrede gerçekleştirilir ve hücrenin beslenmesi farklı girişlerden yapılır. 65 cm çapındaki bir ünitenin kapasitesi 100t/h cıvarındadır. Performansı, ağır ortam siklonları ile benzerlik gösterir. Ünite içindeki ağır ortam yoğunluğu homojen olmayıp şist çıkışına ve hücre duvarına doğru artış gösterir. —>Santrifüjlü ayırıcılar, Ağır mayi ile ayırma, Kömür yıkama yöntemleri. —> Şekil.
Resimli Madencilik Terimleri Sözlüğü - D
|
DAF (DELİVERED AT FRONTİER - SINIRDA TESLİM), Malların gümrük çıkış işlemleri tamamlanmış olarak sınırda, ancak bitişik ülkenin gümrük sınırından önce ve belirlenmiş bir yerde ve noktada teslime hazır hale getirilmesiyle satıcının yükümlülüklerinin sona ereceği anlamına gelen uluslararası ticaret terimi. Burada “ sınır” kelimesi, ihracatın yapıldığı ülkeninki dahil her türlü sınırı tanımlar. Bu nedenle sözü edilen “ sınır”ın atıfta bulunulan yerini ve noktasını mutlaka isim olarak belirtmek ve böylece kesinleştirmek gerekir. Bu terim özellikle demiryolu ve karayolu taşımacılığı için düşünülmüşse de, herhangi bir taşıma biçiminde de kullanılabilir. (Incoterms 1990).
DAĞ BİLLURU, —> Neceftaşı.
DAĞILMA EĞRİSİ, Ayırma ürünlerinden birinde bulunan ve her yoğunluk veya boyut kesiminin yüzdesini gösteren ve laboratuvar deneyleri sonucu çizilmiş eğri.
DAĞILIM EĞRİSİ, —> Tromp eğrisi.
DAĞ KRİSTALİ , —> Kuars.
DOĞAL ELEMENTLER, Doğada başka elementlerle bileşikler oluşturmaksızın yalnız halde bulunabilen kimyasal elementler. Atmosferde gaz halinde bulunan elementler bu gruptan sayılmaz.
Doğada bulunan 96 kimyasal elementten yalnızca 19’u katışıksız veya çok az katışıklı mineraller halindedir. Yalın halde bulunabilen element sayısının bu kadar az olması, kimyasal elementlerden çoğunun oksijen, kükürt ve halojenlerle bileşikler oluşturmaya çok yatkın olmalarından kaynaklanır.
Doğal elementler, kimyasal özelliklerine göre başlıca üç grupta toplanır. Metaller (platin, iridyum, osminyum, demir, çinko, kalay, altın, gümüş, bakır, civa, tantal), yarı metaller (bizmut, antimon, arsenik, tellür selenyum) ve ametaller (kükürt, karbon).
DAHİLİ KUYU, —> Körkuyu.
DAHLİT, Genel formülü , Ca 5 (PO4)3 F, Cl, OH, CO3 olan apatitin kristal öz şekilsiz olanına verilen isim.
DAİMİ NEZARETÇİ, Fenni nezaretçinin emrinde ve iş başında daimi bulunmak suretiyle görev yapan ve maden mevzuatına göre tayin edilmiş olan kişi. Bu kişi maden teknisyeni, maden teknikeri veya maden başçavuşu olabilir.
DAİRESEL (Eğrisel) KAYMA, —> Heyelân.
DAKBİL, —> Ördek gagası.
DALGIÇ TULUMBA, Su içine daldırılmak suretiyle çalıştırılacak şekilde imâl edilmiş tulumba. Bu tulumbalar elektrik veya basınçlı hava ile çalıştırılacak şekilde, suyu basacağı yüksekliğe göre tek veya çok kademeli olarak, sondaj kuyusuna sarkıtılıp da kullanılabilecek şekilde imâl edilir.
DAMAR, —> Maden damarı.
DAMAR İSTİKAMETİ, Damar düzlemi ile yatay düzlemin arakesiti.
DAMAR KALINLIĞI, Tabaka hâlinde teşekkül etmiş bir kömür veya cevher damarının tavanı ile tabanını birleştiren dik doğru parçasının uzunluğu, yani ara kesme ve yalancı tavan kalınlıkları dikkate alınarak ölçülen kalınlık. Kömür madenciliğinde ara kesme ve yalancı tavan kalınlıkları dikkate alınmadan damardaki kömür bantlarının toplam kalınlığına da kömür kalınlığı demir.
DAMARLI MERMER, Mermerin lekelerini ve damarlarını taklit ederek boya ile yapılmış mermer taklidi süsleme.
DAMAR MEYLİ, 1)Damar düzemi ile yatay düzlem arasındaki dar açı. 2) Yatım.
Damarlar meyil açılarına göre:
0º - 20º az meyilli -,
20º - 40º orta meyilli -,
40º - 60º yarıdik -
>60º dik damar olarak tanımlanır.
Meyli 80ºden fazla olan dik damarlara kılıç damar da denir.
DAMAR PATLAMASI, —> Ani gaz boşalması.
DAMAR TAŞI, 1) Maden yatağının içinde bulunan madenle birlikte teşekkül etmiş veya maden yatağının teşekkülü sırasında yatağın içinde kalmış yantaş parçalarında oluşan kayaç ve mineraller. 2) Gang.
DAMITMA, Bir sıvının, buharlaştırıldıktan sonra yeniden yoğunlaştırılarak sıvı hale dönüştürülmesi.
Damıtma, sıvıları uçucu olmayan katkılardan ayırmada veya kaynama noktaları ayrı olan iki ya da daha çok sıvının birbirinden ayrılmasında kullanılır. Örneğin, damıtma yoluyla ham petrolden benzin, gazyağı ve makine yağı elde edilmesinde bu sıvıların kaynama noktalarının farklı olmasından yararlanılır. —> Özütleme.
DAMLALIK TAŞ, Mermer işletmeciliğinde imalat yüzünü su tesirinden korumak gayesiyle dışarıya doğru çıkıntı verilmiş ve altı su damlamasına imkân verecek şekilde oyulmuş taşlar.
Dostları ilə paylaş: |