“Neden söz ediyorsun Emmnauel? Firavun’un kayıp olduğunu sen de biliyorsun.”
Ardından Maximilian da içeri girdi. “Baba, Firavun’un kayıp olduğunu da nereden çıkarıyorsun? Az
önce limana yanaştı.”
“Bu bir mucize!” dedi Bay Morrel. “Haydi gidelim o halde!”
Limana vardıklarında Firavun’un dönüşünü izlemek için toplanmış büyük bir kalabalıkla karşılaştılar.
Gerçekten de Firavun bütün ihtişamıyla limana yaklaşmaktaydı. Bay Morrel oğluyla kucaklaşırken
kalabalığın arkasına gizlenmiş onları seyreden sakallı bir adam kendi kendine şöyle diyordu: “Mutlu ol
soylu adam. Yaptığın bütün iyilikler için Tanrı seni korusun!” Sonra
yüzünde bir gülümsemeyle,
görünmeden saklandığı yeri terk ederek rıhtıma doğru ilerledi: “Jakopo! Jakopo!” diye seslendi. Rıhtıma
gelen kürekçi, yabancıyı nefis bir yata götürdü.
“Elveda merhamet, şükran ve insancıllık! Yüreği besleyen bütün iyi duygular, elveda!
şimdi intikam
zamanı!”
Bu sözleri söyledikten sonra denizcilerine işaret verdi ve yat denize açıldı.