Kadercilik mi, kontrolcülük mü?
Bu anlayış farkının kökeninde ne vardır? Batı kültürü daha
çok kontrolcii, Doğu kültürü daha çok kadercidir. Hayatını kontrol
etme güdüsüyle yetiştirilen bir Batılı, bunu ideal yaşam durumu
olarak kabullenir ve bir gün hayatı üzerindeki kontrolünü kaybetti
ğinde, hemen denetimi eline almak için yoğun bir çaba içine girer.
Çok sayıda denemeden sonra istediğine ulaşamazsa bir çeşit
depresyon olan öğrenilmiş çaresizlik halinde yaşar.
Oysa Doğu toplumlarınm hayata dair kültürel varsayımları
tersinedir. Doğu, doğanın kontrolüne değil, kaderin yaptığı kariyer
planına teslim olmaya inanır. Kendisini olayları kontrol etmeye
adamak yerine, olayların akışına bırakmayı seçmiştir. Bir yap
rak misali oradan oraya savrulurken, kaderinin götürdüğü yere
gitmekten korkmaz. Hayatını etkileyen olayların kendi kontro
lünden çıkması Batı insanı için kâbus, Doğu insanı için dümeni
kadere bırakmaktır. "Görelim Mevlam neyler, neylerse güzel
eyler!"
Zaten Doğulular insanın hayatını kontrol edip, seçimleriyle
geleceğini istediği gibi biçimlendireceğine de çok fazla inan
maz. Bu nedenle hayat maçına fazla asılmaz, yaşarken topa
gelişine vururlar. Doğu insanı kaderin dekoderini bulmuş, hayatı
38
kendince çözmüştür: "Her şey olacağına varır. Başa gelen çekilir.
Kısmetinde varsa ayağına gelir."
İslam dininin kader inancı ile Doğu kültürünün kadercilik anla
yışı aynı şey değildir. Kadercilik anlayışı kader inancından önce
de vardı! Kader inancında, kişi elinden gelenin en iyisini yaptıktan
sonra sonucu Allah'ın takdirine bırakır. Kural, 'Gayret bizden,
takdir Allah'tandır. Kadercilik anlayışında ise kişi, elinden
gelenin en iyisini yapma işini de Allah'a havale etmiştir! Kural,
'Saldım kendimi çayıra Mevlam beni kayıra'dır.
Düşünün bakalım, neden başarı sürecinin her aşamasında
içinde 'Allah' geçen bir kelime kullanırız?
İşe başlamadan önce, "inşallah," deriz.
İşe başlarken, "Bismillah," deriz.
İşi yapmaktan vazgeçeceksek, "Eyvallah," deriz.
İşi coşkuyla yapmak istediğimizde, "Ya Allah," deriz.
İşi ölümüne bir kararlılıkla yapmak istediğimizde, "Allah
Allah," deriz.
İşi yaparken bir şeyler ters gitmişse, "Fesuphanallah," deriz.
İşi nezaketle yaparken, "Estağfurullah," deriz.
İşi başarıyla sonuçlandırmışsak, "Maşallah," deriz.
İşi başarısızlıkla sonuçlandırmışsak, "Hay Allah," deriz.
7
Ne ilginçtir ki, yapılan bazı araştırmalar, Doğu toplumlarının
kadercilik anlayışı nedeniyle daha az stres yaşarken, Batı toplum-
larmda bireylerin 'hayatımdaki her şeyi kontrol altında tutmalı
yım' çabasıyla yoğun stres yaşayıp, hayat yorgunu haline geldik
lerini göstermiştir.
Buna karşın Batı toplumlarının teknolojideki ilerlemesinin altında
çevreyi kontrol felsefesi yatar. Batı kültürü, yaşam çevresini kont
rol etmek için 'aletler' üretmeye çalışır. Mesela klima cihazını
icat ederek, yazın kış havasını, kışın yaz havasını yaşamak ister.
Doğu insanı ise doğayı 'olduğu gibi' kabul eder! Batılılar doğayı
kontrol etmeye, Doğulular ona uyum sağlamaya çalışır.
39
Başarısızlığa tolerans da Doğu ile Batı kültüründe farklıdır.
Doğu kültüründe bir insan başarısız ise 'kısmetinde' olmadığı içindir.
Bu yüzden yadırganmaz, hatta 'gariban' diye kutsanır. Batı kültü
ründe ise başarısızlık o kişinin 'beceriksiz' olduğu anlamına gelir ve o
kişinin ' yetersiz' olduğunu düşündürür.
Bu yüzden bir Batılının başarısız olduğu için çektiği acı orta
lama bir Doğuludan daha fazladır. 'Kısmet' kelimesinin kıyme
tini bilelim! Dillerinde bu kelimenin olmaması yüzünden Avru
palIlar çok fazla başarısızlık acısı çekiyorlar!
Dostları ilə paylaş: |