kazanılmasına imkân yokmuş. Giden gençlerin öleceğini ya da
esir düşeceğini herkes biliyormuş.
Köylüler gene ihtiyara gelmişler. "Gene haklı olduğun
kanıtlandı," demişler. "Oğlunun bacağı kırık ama hiç değilse
yanında. Oysa bizimkiler belki hiç dönmeyecekler. Oğlunun
bacağının kırılması talihsizlik değil, şansmış meğer."
"Siz erken karar vermeye devam edin," demiş ihtiyar. "Oy
sa gelecekte ne olacağını kimse bilemez. Bilinen tek gerçek var,
benim oğlum yanımda, sizinkiler askerde... Bunların hangi
sinin talih, hangisinin şanssızlık olduğunu kim bilebilir ki?"
Bu anlamlı öyküden çıkarılacak dersler nelerdir?
1. Ders :
Bu öykü bana dilimizdeki 'hayırlısı olsun' deyişinin
anlamını açıklıyor.
2. Ders:
Elde ettiğimiz sonuçlar değil,
onlara yüklediğimiz
'iyi' ya da 'kötü' gibi anlamlar ne hissedeceğimizi
belirliyor.
Öğrenilmiş çaresizlik ve atalet, elde edilen sonucun aceleyle
'başarısızlık' olarak nitelenmesinden doğar.
Oysa doğada başarı
ya da başarısızlık yoktur, sadece sonuçlar vardır. Başarı ya da başarı
sızlık, insanların sonuçlara eklediği bir sıfattır. Birkaç denemede
istediği sonucu alamayınca, "Ben başaramayacağım," demek,
yaşlı bilge karşısında her defasında mahcup olan köylülerin
düşünme biçimini kullanmaktır.
Dostları ilə paylaş: