A vitamiNİ ve karotenler



Yüklə 153,98 Kb.
Pdf görüntüsü
tarix05.03.2017
ölçüsü153,98 Kb.
#10155

 

 

 



 

 

 

 

A VİTAMİNİ ve KAROTENLER 

A vitamini ilk bulunan vitamindir. 1913 yılında büyüme faktörü olarak tanımlanmasına 

rağmen  kimyasal  yapısı  1930  da  tanımlanabildi.  Wisconsin  Üniversitesinden  McCollum  ve 

Davis ile Yale Üniversitesinden Osborne ve Mendel eĢzamanlı olarak A vitaminini buldular. 

Deney  hayvanlarının  günlük  besinlerinden  doğal  yağlar  çıkarıldığında  bunların  sağlıklarının 

bozulduğunu gözlemlediler. Büyüme ve geliĢme sorunlarına ek olarak bağıĢıklık sistemleri 

de  zayıflamıĢtı.  Ayrıca  bu  kısıtlanmıĢ  rejim  nedeniyle  hayvanlarda  ciddi  göz  iltihabı 

görüldü. Kısıtlamaya son verilip tereyağı ve balık yağı günlük beslenme programına eklendi. 

Her  Ģeyin  hızla  düzeldiği  görüldü.  Önceleri  enfeksiyonları  önlediği  bilinen  A  vitamini 

Ģimdilerde  bağıĢıklık  sisteminin  baĢlıca  belirleyicisi  olma  özelliğini  kazandı.  A  vitamini 

gibi karotenler de bağıĢıklık sisteminin güçlendirilmesinde oldukça etkilidir. Bazı karotenler 

A vitaminine dönüĢebilmektedir. 

 

Karotenler 

 

Karotenler  doğal  oluĢan  pigmentler  içinde  en  fazla  çeĢidi  olan  gruptur.  Bunlar 



oldukça  renkli  (  kırmızı-sarı)  yağda  çözünebilen  bileĢiklerdir.  Sebze  ve  meyvelerin  renk, 

koku  ve  tatlarını  verirler.  Fotosentez  yapan  tüm  canlılar  bunu  karotenler  yardımıyla 

gerçekleĢtirmektedir. Bu bileĢikler yalnızca fotosentezde rol oynamakla kalmayıp fotosentez 

esnasında ortaya çıkan sayısız serbest radikallere karĢı da canlıyı korumaktadırlar. 

 

Bu güne kadar 600 den fazla karotenoid tanımlanmıĢtır. Bunlardan sadece 30–50 sinin 



A  vitamini  aktivesi  vardır.  Önceleri,  bir  karotenin  biyolojik  aktivitesinin,  dönüĢtüğü  A 

vitaminiyle aynı olduğu düĢünülüyordu. Ancak yapılan  yeni çalıĢmalar karotenlerin bunun 

dıĢında  birçok  farklı  fonksiyonlarının  olduğunu  göstermiĢtir.  Beta-karoten,  provitamin  A 

aktivitesi  nedeniyle  karotenoidlerin  en  aktifi  olarak  tanımlanmıĢtır.  Ancak  daha  fazla  anti 

oksidan etkiye sahip diğer karotenler de vardır. 

 

 



 

 

Retinol 

 

A  vitamini  yağda  çözünebilen  berrak  sarı  bir  kristaldir.  A  vitamininin  gözün  retinasında 



görevli alkol formuna retinol denir. Retinol doğal olarak uzun zincirli halde bulunur. 

 

Retinol’un  aldehit  formu  retinal  (Retinaldehid)  olarak  isimlendirilir.  Retinolun  asidik 



formuna  retinoik  asit  denir.  Retinal  görmede,  retinol  üremede,  retinoik  asit  ise  büyüme  ve 

diferansiasyon gibi diğer fonksiyonlarda görevlidir. 

 

 

 



 

 

 



 

 

 



 

 

 



 

 

 



 



 

 

 



Retinoik  asidin  sentetik  formları  birçok  cilt  sorununun  tedavisinde  kullanılmak  üzere 

geliĢtirilmiĢtir. Son zamanlarda ise bazı kanser türleri tedavisinde kullanılmaktadır. 

 

Besin kaynakları 

 

A  vitamini  kaynakları  karaciğer,  böbrek,  süt  ve  tereyağıdır.  Provitamin  A  kaynakları; 



yeĢil  yapraklı  (ıspanak  ve  kara  lahana)  sebzeler  ve  turuncu  renkli  (havuç,  patates,  kabak) 

sebzelerdir. 

 

Karotenler  yeĢil  bitkilerin  klorofillerinde  protein  ve  yağlara  bağlı  olarak  bulunur.  Beta 



karoten  yeĢil  bitkilerde  en  çok  bulunan  A  vitamini  formudur.  Daha  koyu  yeĢil  renkli  sebzeler 

daha fazla karoten içermektedirler. Turuncu renkli meyve ve sebzelerden (havuç, kayısı,  mango, 

patates, kabak) daha koyu turuncu olanları daha fazla provitamin A içermektedir. 

 

YeĢil  sebzeler  yüksek  oranda  ksantofil  içerdiğinden  provitamin  A  aktivitesi  azalmıĢtır. 



Kırmızı  ve  mor  meyve  ve  sebzeler  (  domates,  kırmızı  lahana,  böğürtlen  ve  mor  erik)  çok 

miktarda  A  vitaminsiz  pigment  içerir  (flavonoidler  gibi).Tahıllar  ve  baklagiller  de  önemli 

karotenoid kaynağıdır 

 

Hayvansal  gıdalarda da  karotenoid bulunur. Örneğin balık, yumurta sarısı, kabuklu 



deniz  hayvanlar  ve  kümes  hayvanlarında  bulunur.  Karotenoidler  gıdalara  renk  vermek  için 

sıkça kullanılmaktadır. 

 

Provitamin A karotenoidler ve besin kaynakları 

Karotenoid 

Aktivite yüzdesi 

Besin kaynakları 

 

 



 

Beta karoten 

%100 

YeĢil bitkiler, havuç, patates, 



 

 

yeĢil biber, kabak 



Alfa- karoten 

%50–54 


YeĢil sebzeler, havuç, mısır, 

 

 



elmalar, Ģeftaliler, karpuz 

Gamma-karotenler 

%42–50 

Havuç, patates, mısır, 



 

 

domates, karpuz 



Beta-zea Karoren 

%20–40 


Mısır, domates, viĢne 

Kriptoksantin 

%50–60 

Mısır, yeĢil biber, limon, 



 

 

portakal, elma, papaya, 



 

 

kümes hayvanları 



Beta-apo–8-karotenal 

%72 


YeĢil sebzeler, turunçgiller 

Beta-apo–12-karotenal 

%120 

Alfalfa (yonca) 



 

Emilim 

 

A  vitamini  besinlerde  genelde  yağ  asidi  esteri  Ģeklinde  bulunur.  Sindirim  olayında 



hidrolize  olur.  Serbest  A  vitamini  olarak  emilir.  Birçok  faktör  A  vitamini  ve  karotenlerin 

emilimini etkiler. Retinolün aksine karotenler emilim için safra asitlerine gereksinim duyar. A 

vitamini  ve  karotenlerinin  emilimini  etkileyen  diğer  faktörler  Ģunlardır:  gıdalarda  bulunan 

yağ, protein ve antioksidan miktarı  ile barsak lümeninde bulunan pankreatik enzimler, safra 

asidi ve mukoza hücrelerinin geçirgenliğidir. Diyetle alınan A vitamininin emilim oranı % 80-

90’dır. Bunun aksine beta karotenin emilim oranı ise % 40–60 arasıdır. 

 

 

 



 

 



 

 

 



Barsak duvarından geçiş 

 

Emilen  retinol  baĢlıca  palmitik  asit  veya  serbest  yağ  asitleri  ile  birleĢerek  ince 



barsak duvarındaki hücrelerin içine girer. Retinol-yağ asidi kompleksi trigliserid, fosfolipid ve 

kolesterol  ile  birlikte  Ģilomikron  içine  girer.  ġilomikron  lenfatik  kanallar  aracılığıyla  genel 

dolaĢıma katılır ve dolaĢımdan karaciğer tarafından  uzaklaĢtırılır. Karotenler değiĢmeden 

emilir ve Ģilomikron içinde taĢınır. 

 

Karotenlerin A vitaminine dönüştürülmesi 

 

Provitamin A’nın A vitaminine dönüĢmesi protein durumu, tiroit hormonları, çinko 



ve  C  vitaminine  bağımlıdır.  Serumdaki  retinol  seviyesi  yeterli  ise  karoten  alımı  arttıkça, 

dönüĢüm  azalır.  Beta  karoten,  karoten  dioksigenaz  isimli  enzim  ile  iki  molekül  retinale 

parçalanır. Retinal daha sonra retinola dönüĢür. 

 

Taşınma, Depolanma ve Atılım 

 

A vitamini karaciğere ulaĢtığında Ito hücrelerinde depolanır. A Vitamini’nin %90’ı 



karaciğerde  depolanırken  %10’u  diğer  dokularda  depolanmaktadır.  Dokularda  ise  %96’sı 

Retinil  ester  (Retinol+Serbest  Yağ  Asiti),  %4’ü  de  serbest  halde  depolanır.  Vücudun  daha 

fazla A vitaminine ihtiyacı olunca retinil esteri parçalayan bir enzim, retinolü retinal bağlayıcı 

protein’den  (RBP)  ayırır.  Bağlı  retinol  daha  sonra  kana  salınır.  Kanda  1\1  oranında 

prealbuminle kompleks yapar. 

 

Retinalin mobilizasyonu için diyetle, protein ve çinko alınması gereklidir. RBP’in ve 



prealbumin’in yarı ömrü 12 saatten daha kısadır. Bu onları, protein- kalori eksikliğinde ya da 

protein metabolizma bozukluklarında önemli bir konuma getirmektedir. 

 

 

Dokulardaki A vitamini ve Karotenlerin miktarı(mikrogram olarak) 



DOKU 

A VĠTAMĠNĠ 

KAROTEN 

BETA-KAROTEN 

ADRENAL 


10.4 

20.1 


1O.8 

KARACĠĞER 

149 

8.3 


BelirtilmemiĢtir 

TESTĠS 


1.14 

4.7 



YAĞ DOKUSU 

1.46 


3.9 

1.3 


PANKREAS 

0.52 


2.3 

1.1 


DALAK 

0.89 


1.16 

1.2 


 

Çinko ya da E vitamini eksikliği, A vitamini metabolizmasını bozmaktadır. Çünkü bu 

iki besin A vitaminin emilim, taĢınma ve hareketlerinde önemli bir rol oynar. 

 

Retinol, RBP’nin hücre yüzeyindeki reseptörüne bağlanarak, hücre içine girer. Retinol 



hücre içinde hızlıca, hücresel retinol bağlayıcı protein (CRBP) ile bağlanır. 

 

Vücut,  retinoik  asiti,  retinol’den  farklı  bir  Ģekilde  metabolize  eder.  Retinoik  asit 



emildikten  sonra  kanda  albümine  bağlı  olarak  taĢınır.  Karaciğer  ya  da  diğer  dokularda 

anlamlı  Ģekilde  depolanmaz.  Hızlıca  daha  polar  bileĢiklere  dönüĢtürülür.  Hücre  içinde, 

hücresel retinoik ait bğlayıcı potein’e bağlanır (CRABP). 

 

A  vitamini  metabolitleri  baĢlıca  (safra  yoluyla)  feçesle  veya  idrarla  atılır.  Eksiklik 



durumunda adaptasyon mekanizması olarak A vitamini katabolizması azaltılır. 

 

 



 



 

 

 



 

Kanda  krotenleri  taĢıyan  özel  bir  taĢıyıcı  protein  yoktur.  Bunlar  plazmada  lipoproteinler 

(özellikle  LDL)  ile  birlikte  taĢınır.  Sonuç  olarak  yüksek  serum  kolesterolü  ya  da  LDL’si 

olanlar, yüksek serum karoten seviyelerine sahip oluyorlar. Kandaki miktarları diyetle alınan 

miktarları yansıtır. Beta-karoten serumdaki karotenlerin %20-25’ini oluĢturur. 

 

Karotenler  yağ  dokusunda,  karaciğerde,  böbrek  üstü  bezinde,  testiste,  overde  ve  deride 



depolanabilir.  Deride  birikimi  cilde  sarımsı  bir  renk  verir.  Buna  karotenodermi  denir.  Bu 

zararsız bir durumdur. Karotenodermi’nin günlük alımla veya besin desteğiyle ilgisi  yoktur. 

Fakat  çinko,  tiroit  hormonları,  C  vitamini,  protein  gibi  gerekli  faktörlerin  eksikliğini 

gösterebilir. 

 

Eksikliğinde Semptom ve Bulgular 

 

A  vitamini  eksikliği  diyetle  alım  eksikliği  ya  da  bazı  faktörlerin  emilim,  depolanma, 



taĢınmasını bozmasına bağlı geliĢebilir. Bu faktörlerden bazıları Ģunlardır: Safra asidi ya da 

pankreatik eksikliklere bağlı oluĢan malabsorpsiyon, protein-enerji malnutrisyonu, karaciğer 

hastalıkları, çinko eksikliği ve abetalipoproteinemidir. 

 

A vitamini eksikliği immün sistem yetmezliği ile iliĢkilidir. Eksikliğinde  etkili antikor 



cevabında  bozulma,  T  Helper  hücre  sayısında  azalma,  gastrointestinal  sistem  ve  solunum 

sistemindeki  mukozal  bariyerde  bozulma  meydana  gelir.  A  vitamini  eksikliği  olanlar, 

enfeksiyonlara daha yatkın olurlar ve daha yüksek ölüm oranlarına sahiptirler. Buna ek olarak, 

enfeksiyon  seyri  sırasında  A  vitamini  depoları  boĢalır.  Bu  yüzden  kötü  bir  kısır  döngü 

oluĢur. Eksikliğinde kızamık, su çiçeği, RSV, AĠDS, pnömoni sıklığı artar. 

 

Uzun  süre  A  vitamini  eksikliği  folliküler  hiperkeratoz,  gece  körlüğü,  enfeksiyon 



sıklığında artıĢ bulgularının ortaya çıkmasına yol açar. Durum daha da kötüleĢince solunum, 

gastrointestinal ve genitoüriner sistem mukozal bariyerleri de etkilenir. Daha sonra A vitamini 

eksikliğine  bağlı  Kseroftalmi  meydana  gelir.  Ilımlı  A  vitamini  eksikliği  önemli  miktarda 

mortaliteyi  arttırır.  Bu  önemlidir  çünkü  A  vitamini  eksikliği  daha  çok  geliĢmekte  olan 

ülkelerde yaygındır. Bunlardan özellikle Asya ülkelerindeki çocuklarda yıllık 10 milyon adet 

kseroftalmi oluĢur. 

 

Kseroftalmi 

 

A  vitamini  eksikliğine  bağlı  gözle  alakalı  bütün  bulgular  için  kseroftalmi  terimi 



kullanılır.  Enfeksiyonlara  uygun  bir  ortam  oluĢup  keratit,  konjuktivit  görülebilir.  Körlük  A 

vitamini  eksikliğinin  en  önemli  komplikasyonlarından  biridir.  Kseroftalmi  ABD’de  nadir 

görülmesine rağmen Asya’daki en önemli önlenebilir körlük nedenidir. 

 

Dünya Sağlık Örgütü  (WHO) geliĢmemiĢ ülkelerdeki  A vitamini  eksikliğini önlemek 



için her altı ayda bir çocuklara proflaktik olarak yüksek doz (200.000 I.U.) A vitamini desteği 

vermektedir. 

 

A vitamini Eksikliği Yapan Toksik Kimyasal Maddeler 

 

ÇalıĢmalar A vitamini ile toksik kimyasalların ortaya çıkıĢı arasında bir bağ olduğunu 



ortaya  koymuĢtur.  Polibrominat  bifenil,  Dioksin,  ve  diğer  toksik  kimyasal  bileĢiklerin 

farelere  verilmesiyle  karaciğerlerindeki  A  vitamininin  azaldığı  bulundu.  A  vitamininin  aynı 

zamanda  verilmesi  toksisite  belirtilerini  önledi.  Bu  bileĢikleri  vermek  karaciğerde  A 

vitaminini azalttığı için, A vitamini ihtiyacı artıyor. 

 

 



 

 

 



Günlük Alınması Önerilen Doz 

 

A  vitamini  aktivitesi  Ġnternasyonel  Ünite  (I.U)  olarak  ölçülür.  Bir  I.U,  3  mikrogram 



retinol ya da 6 mikrogram beta-karotene eĢittir. 1967 yılında A vitamini aktivitesinin retinol 

eĢdeğeri (R.E) olarak belirtilmesi  önerildi.1 mikrogram  retinol= 1 retinol  eĢdeğeri  (R.E), 6 

mikrogram  beta-karoten  1  R.E  ye  eĢit  oluyor.  1980’den  beri  A  vitamini  her  iki  Ģekilde  de 

ifade edilebiliyor. 

 

 

 



 

Günlük Alınması Önerilen A vitamini 

 

GRUP 



RETĠNOL EġDEĞERĠ 

INTERNASYONEL ÜNĠTE 

Yenidoğan(<1 yaĢ) 

375 


1875 

1-3 yaĢ 


400 

2000 


4-6 yaĢ 

500 


2500 

7-10 yaĢ 

700 

3500 


Erkek >11 yaĢ 

1000 


5000 

Bayan >11 yaĢ 

800 

4000 


Hamileler 

800 


4000 

Süt emzirenler 

800 

4000 


 

Yararlı Etkileri 

 

A  vitaminin  en  iyi  anlaĢılan  görevi  görme  ile  ilgili  olanıdır.  Retinada  fotopigment  içeren 



dört  çeĢit  A  vitamini  vardır.  Rodopsin  ve  üç  farklı  iodopsin.  Rodopsin  gece  görmeden 

sorumlu  retinal  hücreler  olan  rodların  içinde  bulunan  görme  pigmentidir.  Konların  içindeki 

görme  pigmenti  ise  iodopsindir.  Gündüz  ve  renkli  görmeden  sorumludur.  Bu  pigmentlerde 

bulunan A vitaminin aldehit formu, 11-cis izomeri olan retinaldir. IĢık rod hücresine gelince 

11-cis  retinal,  rodopsin  tarafından  parçalanarak  opsin  ve  all-trans  retinol  meydana  gelir.  Bu 

reaksiyon ile membran potansiyeli değiĢir ve uyarı iletilir. 

 

 

 



 

 

 



 

 

 



 

 

 



 

 

 



 

 

 



 

 

 



Parlak bir ıĢık olduğunda rodopsinde geçici bir parlaklık meydana gelir. Bu sırada retinalin 

yenilenmesi için kısacık bir zaman gerekir. A vitamini eksikliğinde ise bu adaptasyon için 

 

 



 

 

 



daha fazla zaman gerekir. A vitamini eksikliğinin ilk bulguları ıĢıkla değiĢen adaptasyonda 

azalma ve gece görüĢünde azalmadır. 

 

Büyüme ve Gelişme 

 

A  vitamini  mukus  gibi  bazı  glikoproteinlerin  sentezinde  rolü  olduğu  için  büyüme  ve 



geliĢmeyi  etkiler.  Bu  glikoproteinlerden  bazıları  hücresel  diferansiasyon  ve  gen 

expirasyonunda görevlidir. 

 

Hücreler arası adezyon glikoproteinler aracılığıyla meydana gelir. Bu bileĢiklerin sentezi 



A vitamini eksikliğinde azalır. 

 

Sonuç  olarak,  eksiklik  olduğunda  normal  büyüme  ve  geliĢme  için  gerekli  uyarılarda 



azalma meydana gelir. Buna ek olarak hücresel retinol bağlayıcı protein (CRBP) direkt olarak 

hücre çekirdeğine gider. Steroid hormonlara benzer etki mekanizması gösterir. 

 

A vitamini eksikliğinin etkisi hızlı çoğalan dokularda daha hızlı gözükür. Bunlar ağız içi, 



solunum sistemi, üriner sistem ve salgı bezi kanallarının epitel hücreleri gibi yerlerdir. 

 

A  vitamini  ve  karotenlerin  geliĢme  ve  doku  onarımındaki  rolü  küçümsenemez.  A 



vitaminin  düzeyi,  epitel  hücresinde müsin veya  keratin sentez miktarını  belirler.  A vitamini 

eksikliğinde  cilt,  kornea,  üst  solunum  sistemi  ve  genitoüriner  sistemde  tek  katlı  epitelyum 

hücreleri çok katlı epitele dönüĢerek keratinize olur, müsin üretimi azalır. 

 

Üreme 

 

1922’den  beri  A  vitamininin  üremede  görevi  olduğu  biliniyor.  Beta-karotenin  A 



vitamininin öncüsü olması dıĢında üremeyle ilgili özel etkisi olduğu gözüküyor. Büyük baĢ 

hayvanlarda  yapılan  çalıĢmada  beta-karoten  eksikliğinde  ovülasyon  gecikmesi  ile  foliküler 

ve  luteal  fazda  kist  sayısında  artıĢ  gözlendi.  Korpus  luteum  en  yüksek  oranda  beta-karoten 

konsantrasyonuna  sahip  olan  organdır.  Karotenin  bölünmesi  ovulasyon  siklusuna  göre 

değiĢir.  En  fazla  ovulasyon  ortasında  meydana  gelir.  Bazı  araĢtırmacılar  karoten/retinol 

oranının uygun olmasının corpus luteum fonksiyonlarının sürdürülmesi için gerekli olduğunu 

savunuyorlar. 

 

Korpus  luteum  progesteron  ürettiği  için  korpus  luteum  yetmezliğinde  zararlı  etkiler 



oluĢabilir. Ġnfertilite veya menstrual siklus düzensizliklerinde en karakteristik özelliklerden 

biri  korpus  luteum  sekresyon  bozukluğudur.  Östrojen/progesteron  oranında  artıĢ  over  kisti, 

premenstrual sendrom, fibrokistik meme hastalıkları ve meme kanseri riskini artırıyor. Büyük 

baĢ hayvanlarda beta-karoten verilmesi ile over kist oranı azaldı. Bu insanlarda da benzer etki 

yapabilir.  Kistik  mastit  de  ineklerde  beta-karoten  verilerek  azalmıĢtır.  Büyük  baĢ 

hayvanlardaki mastittin ABD de  yıllık maliyeti 1.5-2 milyar dolardır. Over kisti büyük baĢ 

hayvanlardaki en önemli kısırlık nedenidir. Belki de çifçiler beta-karotenden, diyetisyenlerden 

daha fazla memnun kalacaklar. 

 

Ġmmün Sistem 

 

A  vitamini  bir  immün  sistem  tam  olarak  çalıĢması  için  mutlaka  gereklidir.  Ġlk  olarak 



epitel ve mukozal  yüzeyler ile onların salgılarının devam  etmesi için zaruridir. Bu sistemler 

ilk non-spesifik konak savunma sistemini oluĢtururlar. Buna ek olarak A vitamini çok sayıda 

immün  cevap  mekanizmasını  artırır.  Bunlardan  bazıları  anti-tümör  aktivite,  beyaz  küre 

fonksiyonlarında  artma,  antikor  cevabında  artıĢtır.  Beta-karotenler  iyi  bir  antioksidandır, 

böylece timus bezini serbest radikal ve oksidatif hasardan korurlar. Beta-karoten timus 

 

 





 

 

 



bezinin  fonksiyonlarını  güçlendirir  ve  interferonun  uyarılmasını  arttırır.  Ġnterferon  viral 

enfeksiyonlara  karĢı  korunmada  önemli  rolü  olan  immün  sistemin  kuvvetli  bir 

destekleyicisidir.  14  gün  boyunca  günlük  180  mg  beta-karoten  alınması  T4  hücrelerini  %30 

arttırmaktadır. 

 

Anti-Oksidan Aktivite 

 

Karotenlerin,  A  vitamininden  daha  fazla  anti-oksidan  aktivitesi  vardır.  Karotenlerin 



kanserden  koruyucu  etkisini  sağlayan  faktör  anti-oksidan  olmasıdır.  YaĢlanma  da  serbest 

radikal  hasarı  ile  iliĢkili  olduğundan  karotenler  yaĢlanmayı  geciktirebilir.  Memelilerde 

dokuların karoten içeriği maksimum ömür potansiyelini (MLSP) tahmin etmede önemlidir. 

 

Mesela  insanda  serum  karoten  konsantrasyonu  50-300  mikrogram/dL  iken  MLSP  değeri 



yaklaĢık 90 yıldır. Primatlarda serum karoten değeri 6-12 mikrogram/dL, MLSP ise 34 yıldır. 

Bütün dikkatler beta-karotene çekilmiĢ durumda ise de, düĢük ya da hiç A vitamini aktivitesi 

olmayan  birçok  karoten  daha  fazla  koruma  sağlamaktadır.  Mesela  beta-karoten,  alfa 

karotenden  daha  fazla  A  vitamini  meydana  getirir.  Ama  alfa  karoten  %38  daha  kuvvetli  bir 

antioksidan etkiye ve hayvanlarda 10 kat fazla deri, akciğer ve karaciğer kanserlerini önleyici 

etkiye sahiptir. Likopen, en fazla oksijenden koruyan karotenoiddir. Etkisi beta-karotenin iki 

katıdır. Ayrıca likopen, daha kuvvetli kanser önleyici etkiye sahip olabilir. 

 

Ġtalya’da  likopenin  sindirim  sistemi  kanserlerindeki  önleyici  etkisini  araĢtırmak  için 



çok domates tüketenle az tüketen grup karĢılaĢtırılmıĢ. Domatesin seçilme nedeni, yüksek 

likopen içermesi olmasına rağmen, çok düĢük karoten içermesiydi. 

 

Hastane  kayıtlarından  1985-1991  arası  meydana  gelen  sindirim  sistemi  kanserleri 



incelenmiĢtir. Bunlar, haftalık çiğ domates tüketimine göre; 2 den az, 3-4, 5-6, ve 7 den fazla 

olmak üzere dört gruba ayrılmıĢ. Fazla domates tüketimi ile sindirim sistemi kanserlerinden 

korunma  arasında  iliĢki  saptanmıĢtır.  Aynı  bölgede  yeĢil  sebze  ve  meyvelerle  yapılan 

çalıĢmalarda  koruma  derecesi  benzer  çıktı.  Bu  sonuç  daha  önce  yapılan  çalıĢmaları 

destekliyor.  Bu  çalıĢmalardan  birinde  haftalık  bir  porsiyon  domates  tüketimi  ile  özefagus 

kanserinde  %  40  azalma  saptanmıĢtı.  Diğer  çalıĢmada  yüksek  domates  tüketen  Amerikalı 

yaĢlılarda  tüm  kanserlerde  %  50  azalma  saptanmıĢtı.  Bu  çalıĢmalar  diyetteki  likopen 

seviyesinin  kansere  karĢı  özel  bir  koruyuculuğunun  olduğunu  göstermiĢtir.  120  meyve  ve 

sebzedeki detaylı analizlerde bunlardaki likopen seviyesinin düĢük olduğu bulundu. Besinleri 

iĢlemek likopen seviyesini azaltmaz. 

 

Meyve 

Likopen oranı 

YaĢ Kayısı 

0.06 

Kuru Kayısı 



0.8 

Greyfurt 

3.4 

Taze Domates 



3.3 

Domates Salçası 

6.3 

Karpuz 


4.1 

 

Kullanılabilir Formları 

 

Doğal  A  vitamini,  retinol  ve  retinil-palmitat  gibi  kullanılabilir  formdadır.  Hem 



miçelizasyon  hem  de  emülsiyon  emilimi  attırır.  Miçelizasyon  yağda  çözünen  A  vitaminin, 

suda çözünebilen küçük damlacıklara(miçel) çevrilmesidir. Emulsiyon ise A vitaminin diğer 

 

 

 





 

 

 



kimyasallarla  (lesitin  gibi)  karıĢtırıp  suda  çözünebilmesini  aĢamasıdır.  Düz  A  vitaminin 

emilim oranını %80-90 arasıdır. 

 

Marketlerde üç tane temel karoten kaynağı vardır. Bunlar sentetik all-trans beta-karoten, 



Dunella alginden üretilen alfa ve beta karoteni ve hurmadan üretilen gama karotendir. 

 

Karotenlerin Anti-oksidan Potansiyelleri 

KAYNAK 

BULUNMA ORANI  mg/25000  IU 



Antioksidan Gücü 

PALMĠYE YAĞI 

 

 



 

Alfa-Karoten 

1.9 

7.36 


2.6 

Beta-Karoten 

1.4 

14 


3.6 

Gama-Karoten 

2.5 

0.56 


0.26 

Likopen 


3.1 

0.02 


0.01 

Toplam 


 

 

6.5 



ALG KAROTENĠ 

 

 



 

Alfa-Karoten 

1.9 

0.61 


0.2 

Beta-Karoten 

1.4 

14.6 


3.8 

Toplam 


 

 



Sentetik Beta- 

 

 



 

Karoten 

 

 



 

Beta-Karoten 

1.4 

14.9 


3.9 

Toplam 


 

 

3.9 



 

Palmiye  yağı en iyi anti-oksidan etki verendir. Palmiye  yağındaki karoten kompleksi  yüksek 

oranda  karoten  içerir.  Doğal  beta-karoten  kaynakları  hem  trans  hem  de  cis  formu 

oluĢturabilirken,  sentetik  formlar  sadece  trans  formu  oluĢturabilir.  Palmiye  yağındaki 

karotenler, sentetik beta-karotenlerden 4-10 kat daha iyi emilir. 

 

Palmiye,  Hindistan  cevizi  gibi  tropikal  yağların  karoten  oranı  yüksek  olarak  bilinir 



Ancak  palmiye  yağı  iĢlendiğinde  özellikle  hidrojenize  edildiğinde  karoten  miktarı 

azalmaktadır. 

 

Ana Kullanım 

 

A  vitamini  öncelikle  viral  enfeksiyonlarda  immün  sistemi  kuvvetlendirmek  ve  çok 



sayıda deri hastalıklarının tedavisinde kullanılmaktadır. Karotenler kanser ve kardiyovasküler 

hastalıklarda immün sistemi kuvvetlendiren antioksidan ajan olarak kullanılmaktadır. Ayrıca 

güneĢe duyarlı hastalıklarda da kullanılmaktadır. 

 

Viral Hastalılarda A vitamini 

 

A  vitamini  immün  sistemin 



özellikle  viral  enfeksiyonlara  eden 

vitamini seviyesi daha da düĢer. 

 

sağlıklı çalıĢması için gereklidir. A vitamini eksikliği 



olabilmektedir. Enfeksiyon sırasında azalmıĢ olan A 

 

Kızamıkta A vitamini Desteği 

 

A vitamini eksikliği geliĢmekte olan ülkelerde 5-10 milyon çocuğu etkileyen önemli bir 



problemdir. Ġlk olarak 1932de A vitamini desteği yapılarak yeni doğan kızamıklarındaki ölüm 

 

 



 



 

 

 



oranının  %50  azaltılabildiği  gösterilmiĢtir.  ÇalıĢmalarda  A  vitaminini  yerine  koymak  için 

bir ya da iki doz 200 000-400 000 I.U yapılması önerilmiĢtir. 

 

Kızamık  tedavisinde  A  vitamini  desteği  yapılması,  sadece  üçüncü  dünya  ülkelerinden 



bildirilmiĢ  olduğu  düĢünülebilir.  Ancak  Kaliforniya’da  yapılan  bir  çalıĢmada  kızamıklı 

çocukların %50’sinde A vitamini eksikliği bulunmuĢtur. 

 

Yenidoğan RSV Enfeksiyonlarında A Vitamini Tedavisi 

 

GeniĢ  aĢılama  programı  sayesinde  çocuklardaki  kızamık  riski  azalmıĢtır.  Ancak  A 



vitamini  tedavisi  çocukluk  çağının  diğer  viral  enfeksiyonlarının  tedavisinde  gerekmektedir. 

Bugün  en  sık  rastlanan  viruslardan  biri  Respiratuar  Sinsityal  Virustur  (RSV).  RSV  küçük 

çocuklardaki  solunum  sistemi  hastalıklarının  çok  sık  bir  nedenidir.  RSV  ile  enfekte 

çocuklarda  A  vitamini  seviyesi  düĢüktür.  Ayrıca  düĢük  A  vitamini  ile  hastalık  arasında 

kızamıkta  gösterilene  benzer  iliĢki  mevcuttur.  A  vitamini  desteği  kızamıkta  ölüm  oranını 

azalttığı için bazı araĢtırmacılar A vitamininin emilim Ģekli ve zararsızlığına bakarak tedavi 

etkinliğini tanımladılar. 

 

Ortalama  yaĢı 2.3 ay olan 21 tane, RSV enfeksiyonu olan çocuğa 12500-25000  I.U 



ağızdan  A  vitamini  verildi.  BaĢlangıçtaki  A  vitamini  düzeyleri  düĢüktü.  25000I.U  A 

vitamini  aldıktan  sonra,  6  saat  içinde  normal  kan  seviyelerine  ulaĢıldı.  YaĢlarının  küçük 

olmasına  rağmen  hiçbirinde  A  vitamini  toksisite  bulguları  saptanmamıĢtır.  ÇalıĢma  tedavi 

için  planlanmamıĢ  olsa  da  bu  çocuklar  çalıĢmaya  katılmayan  benzer  durumdaki  çocuklara 

göre hastanede daha kısa süre kaldığı ortaya çıkmıĢtır. 

 

A vitamininin RSV deki gerçek etkinliğini bulmak için plasebo kontrollü çalıĢmalar 



yapılmalı.  RSV  tedavisinde  A  vitamini  ilgi  çekici  bir  seçenektir.  Çünkü  düĢük  maliyetli, 

yaygın uygulanabilir ve kolay temin edilebilir bir tedavidir. 

 

AIDS’de A vitamini eksikliği mortaliteyi arttırır 

 

AIDS’de  A  vitamini  replasmanı  diğer  viral  enfeksiyonlar  için  fayda  sağlar.  HIV 



enfeksiyonu sırasında A vitamini  eksikliği  sık  rastlanır.  Bu eksiklik  HIV için ayırıcı  özellik 

taĢıyan dolaĢımdaki yardımcı T lenfosit azalmasıyla iliĢkilidir. 

 

AraĢtırmalarda HIV’li kiĢilerin %15 den fazlasında A vitamini eksikliği saptanmıĢtır. 



HIV’li hastalarda A vitamini eksikliği olanlarda, A vitamini normal olanlara göre yardımcı T 

hücre  sayısı  daha  düĢük  saptanır.  A  vitamini  eksikliği  HIV  enfeksiyonu  olanlarda  ölüm 

oranlarının daha fazla olmasıyla da iliĢkilidir. 

 

HIV enfeksiyonu olanlarda seçilecek A vitamini formu beta-karoten olabilir. Çünkü, A 



vitamininin  aktif  formu  olan  retinoik  asid  HIV’in  replikasyonunu  artırabilir.  AIDS’de  beta-

karoten seviyesi genelde düĢüktür. Bu immün sistem fonksiyonlarının azalmasıyla ilgilidir ve 

daha çok yağ malabsorbsiyonunun sonucu meydana gelir. 

 

 



Diğer Deri Hastalıklarındaki A Vitamini Tedavisi 

 

1930’lu  yıllarda  cilt  doktorları,  birçok  cilt  sorununda  yüksek  doz  A  vitaminini 



kullanmıĢlardır. ġimdi çok az cilt doktoru tercih ediyor. Çünkü sentetik karotenler çıktığı için 

bu  tip  tedaviler  eskisi  kadar  tercih  edilmiyor.  A  vitamini  tedavisi  keratinin  aĢırı  üretildiği 

(Hiperkeratoz) cilt sorunlarında oldukça etkilidir. Keratin derideki gözenekleri tıkayarak kaz 

derisi etkisi yapan bir proteindir. Hiperkeratoz ile ilgili cilt sorunları sivilce, sedef hastalığı, 

 

 



 

 

 



iktiozis,  liken  planus,  Darrier  Hastalığı,  palmoplantar  keratoderma,  pitriazis  rubra,  pilaris. 

Bunların  tedavisinde  yüksek  doz  tedavi  verilir.  Sivilce  tedavisinde  günlük,  300000-500000 

I.U A vitamini altı ay boyunca verilir. Diğerlerinin tedavisinde 1-3.5 milyon I.U A vitamini 

iki  hafta  boyunca  verilir.  Böyle  yüksek  doz  A  vitamini  alanlarda  yan  etkiler  meydana 

gelebilir. Ancak bu durumlara karotenlerin etkili olduğu ve daha az yan etkisi olduğuna dair 

deliller  vardır.  A  vitamini  etki  ederken  retinol  seviyesi,  serum  retinol  bağlayıcı  proteinin 

kapasitesini  aĢarak  zarların  düzgün  yapısını  bozup  keratin  üreten  hücrelerde  parçalanmaya 

yol açıyor. 

 

A vitamini zehirlenmesini araĢtırırken toksisite bulguları aĢikar olana kadar labaratuar 



tesleri  çok  güvenilir  değildir.  Ġlk  bulgular  baĢ  ağrısı,  duygu  durum  bozukluğu  ve  kas  ve 

eklem ağrısıdır. Özellikle kuru havalarda hastaların çoğunda dudak çatlaması, deri kuruluğu 

(kserozis)  geliĢir.  Gebelikte  yüksek  doz  A  vitamini  kullanımı  doğumda  kusurlara  yol 

açabilir. Bu yüzden A vitamini kullanırken doğum kontrolü uygulanmalı ve tedavi bittikten en 

az bir ay sonra gebe kalınmalıdır. 

 

ġayet  çinko  ve  E  vitamini  gibi  vitamin  ve  mineraller  yeterli  ise  yüksek  doz  A  vitamini 



gerekmeyebilir.  Bunlar  cildin  sağlının  korunmasında  A  vitamini  ile  birlikte  çalıĢırlar.  Etkili  ve 

güvenilir bir sivilce tedavisi için önerilen A vitamini dozu günlük 25000 I.U yi geçmemelidir. 

 

Kuru göz tedavisinde yüzeysel A vitamini tedavisi 

 

Kuru  göz  gözyaĢı  bezindeki  sorunlara  ya  da  müsin  üretim  defektine  bağlı  oluĢabilir. 



Altta yatan nedenlerin farklı olmasına rağmen gözün konjuktivasında benzer olaylar meydana 

gelir. Bunlar müsin üreten goblet hücre kaybı, goblet dıĢı hücrelerde anormal çoğalma, hücre 

tabaka  sayısında  artma,  keratin  depolanması,  yeni  hücre  katları  oluĢması  ve 

keratinizasyondur. 

 

Cerrahi olmayan kuru göz tedavisinde A vitamini dıĢındaki tedaviler altta yatan nedeni 



çözmez sadece semptomları hafifletir. Bu tedavi yöntemleri göze suni gözyaĢı tatbik etmek, 

yağlayıcı maddeler, yumuĢak kontak lens kullanmak olarak sayılabilir. 

 

A vitaminin epitel dokusundaki hayati fonksiyonunu düĢünerek gözün dıĢını kapsayan 



lokalize A vitamini eksikliğinin kuru gözün aĢikar olmasına neden olabileceği söylenebilir. 

Klinik  çalıĢmalarda  sentetik  A  vitamini  göz  damlası,  kuru  göz  tedavisinde  etkili  sonuç 

vermiĢtir. Diğer tedavilerin aksine A vitamini, kuru gözün altta yatan nedeni olan, hücresel 

değiĢiklerini tersine çevirebilir. 

 

Kanserden korunmada karotenler 

 

ÇalıĢmalar  günlük  karoten  alımı  ile  epitelyal  doku  kanserleri  (akciğer,  deri,  rahim, 



sindirim  sistemi…)  arasında  kuvvetli  bir  ters  iliĢki  olduğunu  göstermiĢtir.  Bu  iliĢki 

karotenlerde  A  vitamininden  daha  kuvvetlidir.  Bu  karotenlerin  daha  fazla  anti-oksidan, 

immün sistemi kuvvetlendirici ve kanser önleyici etkisi olduğunu gösteriyor. 

 

Kimse diyetle yüksek doz karoten alımının kanserden korumadığını iddia edemez. Asıl 



olay  beta-karoten  desteği  kanser  riskini  azaltabilir  mi?  sorusudur.  Cevap  hayır  gibi 

gözüküyor. Bununla ilgili yapılmıĢ çalıĢmalara bakalım: 

 

α-tokoferol,  Beta-karoten  Kanser  Önleme  Çalışma  Grubu:  Burada  Finlandiya’da  sigara 

içen  ve  alkol  alan  29000  kiĢi  çalıĢmaya  alınmıĢtır.  Bazıları  günlük  20  mg  beta-karoten 

almıĢlar.  Beta-karoten  alan  grupta  akciğer  kanseri  oranı  %18  daha  az  saptanmıĢtır.  Bu 

sonuçlar beklenen Ģeylerdi. Hayvanlarda yapılan deneylerde bunlara alkol ve beta-karoten 

 

 

10 



 

 

 



verildiğinde,  oksidatif  hasara  bağlı  karaciğer  zedelenmesinde  artıĢ  görülmüĢ.  Beta-karoten 

buradaki  oksidatif  hasara  çok  hassas  gözüküyor.  Beta-karoteni  oksidatif  hasardan  korumak 

için  diğer  anti-oksidan  faktörlerin  bulunması  gerekmektedir.  Bunların  azlığı,  kansere  sebeb 

olan bileĢiklerin  oluĢumuna  yol  açıyor.  Bu da  geniĢ spektrumlu bir anti-oksidan desteğin 

önemini gösteriyor. Mesela hem beta-karoten hem de E vitamini alan grupta kanser oranında 

artıĢ görülmemiĢtir. Beta-karoten almayan grupta yüksek doz beta-karoten alımının akciğer 

kanserinden  koruduğunu  kanıtlamıĢtır.  Bu  bilgiler,  beta-karotenin  koruyucu  etkisi  ancak 

diğer anti-oksidanlar yeterli iken olduğunu ortaya koyuyor. 

 

CARET  Çalışması:  Beta-karotenin  yüksek  risk  grubundaki  rolünü  belirten  ikinci  çalıĢma 

Karoten ve Retinol Etkinliği ÇalıĢması (CARET)’dır. Sigara içen ve asbestozise maruz kalan 

18000  ABD  vatandaĢı  dört  yıl  takip  edildi.  Bu  çalıĢmada  beta-karoten  desteği  akciğer 

kanserini  %28  ve  tüm  ölümleri  %17  arttırdığı  görüldü.  Bu  çalıĢmada  aktif  olarak  sigara 

içenlerde akciğer kanseri görülme riski 5/1000 iken, beta-karoten desteği alanlarda 6/1000 e 

yükselmiĢtir. 

 

Beta-karoten  almayan  grupta  kanda  yüksek  oranda  beta-karoten  olanlarda  en  düĢük 



kanser  oranı  saptanmıĢtır.  Pasif  sigara  içenlerde  beta-karoten  desteği  kanser  riskini  %20 

azaltmıĢtır. 

 

Hekimlerde Sağlık Çalışması: ABD de 22071 erkek hekimden bir grubu 12 yıl boyunca 50 

μg  beta-karoten,  diğer  grup  ise,  plasebo  almıĢtır.  Sonuçta  sigara  içenlerde,  kanser  ve 

kardiovasküler olaylar üzerine her iki grup arasında fark saptanmamıĢtır. 

 

Bu üç çalıĢma Beta-karoten desteğinin yüksek risk grubunda kanser ve kardiovasküler 



hastalıklara  zararlı  etkiler  yapabileceğini  göstermiĢtir.  Ancak  bu  üç  çalıĢma  kanser  ve 

kardiyovasküler  hastalıklarda  karoten  ve  antioksidanların  yararını  kanıtlayan,diğer  yüzlerce 

çalıĢmayı  silemez.  Bu  sonuçlar  yüksek  doz  karotenin  diyetle  alınmasının  gerekli  olduğunu 

göstermiĢtir.  Diyetle  fazladan  beta-karoten  almak  isteyen  kiĢilerin  sigara  içmemesi  ve 

fazladan E, C vitamini  ve selenyum alarak beta-karotenin  etkisini  azaltan toksik bileĢiklere 

karĢı koruması gerekmektedir. 

 

Bu  üç  çalıĢma  dıĢındaki  diğer  prospektif  ve  çift  kör  çalıĢmalar  umut  vaat  ediyor. 



Beta-karoten  desteğinin,  ağız  içi  ve  yemek  borusunun  erken  kanseröz  lezyonlarının 

tedavisinde  etkili  olduğunu  gösteriyor.  ÇalıĢmaların  birinde,  beta-karoten,  E  vitamini  ve 

selenyum  alan  grupta  kanserden  ölüm  %13,  tüm  ölümlerde  %9  azalma  görülmüĢtür.  Bu 

sonuçlar  birkaç  tane  antioksidanın  birlikte  alınmasının  bir  tanesini  yüksek  doz  almaya  göre 

daha üstün olduğunu göstermiĢtir. 

 

Kardiyovasküler hastalıklardan korunmada karotenler 

 

Yüksek  miktarda  karoten  alımı,  kardiyovasküler  hastalık  riskini  azaltma  ile  de 



iliĢkilidir.  Diğer  anti-oksidanlar  gibi  beta-karoten  de  kolesterolün  verdiği  hasarı  ve  arter 

duvarını  doldurmasını  önleyebilir.  Fakat  beta-karoten  kardiyovasküler  hastalıklardan 

korumada  E  vitamininden  daha  az  etkilidir.  Çünkü  E  vitamini,  vücudu  kolesterolün  verdiği 

oksidan hasardan daha iyi korur. 

 

Ġmmün sistemi kuvvetlendirmede karotenler 

 

Yeni yapılan çalıĢmalarda karotenlerin immün sistemi kuvvetlendirdiğini göstermiĢtir. 



Bu etki  1931’den  beri  biliniyor.  O zaman

 

yapılan çalıĢmada  karotenden zengin diyetle 



 

çocukların, okula gelemediği günler arasında ters iliĢki olduğu görülmüĢ. Önceki 

 

 

11 



 

 

 



 

araĢtırmacılar  karotenlerin  immün  sistem  kuvvetlendirici  etkisinin,  A  vitaminine 

dönüĢümlerine bağlı olduğunu düĢünmüĢlerdi. ġimdi karotenlerin A vitamininden bağımsız 

olarak da immün sistemi kuvvetlendirici etki gösterdiği biliniyor. 

 

En etkili çalıĢmalaradan biri sağlıklı gönüllüler arasında yapıldı. Günlük oral 180 mg 



(300000  I.U)  beta-karoten  alımı  ile  yardımcı  T  lenfositlerde(Th)  yedi  günde  %30  artıĢ 

görüldü.  Toplam  lenfosit  sayısında  ise  on  dört  günde  artıĢ  saptandı.  Yardımcı  T  lenfositler 

konağın  immün  durumunu  göstermede  çok  önemli  bir  göstergedir.  Bu  çalıĢma  AIDS  ve 

kanser  gibi özellikle  yardımcı  T lenfosit sayısını  azaltan durumlarda  beta-karotenin  konağın 

immün direncini artırabildiğini göstermektedir. 

 

Doğal karotenleri kullanmak ya da karotenden zengin gıdalarla beslenmek, sentetik beta-



karoten  desteği  almaktan  daha  faydalı  olabilir.  Ancak  baĢka  bir  çalıĢmada  126  sağlıklı 

üniversite öğrencisi rastgele gruplara ayrılmıĢ. A grubu, kontrol grubudur. B grubu günlük 15 

mg  beta-karoten  aldı.  C  grubu  havuç  yiyerek  günlük  15  mg  beta-karoten  aldı.  B  grubunda 

kandaki beyaz küre sayısının artma ve fonksiyon görmesinde en iyi sonuç alınmıĢtır. 

 

Bu  çalıĢmalar  direkt  beta-karoten  desteğinin  meyvelerden  elde  edilen  beta-karotenden 



daha iyi emildiğini göstermiĢtir. 

 

Vajinal kandida enfeksiyonlarında epitel hücrelerindeki beta-karoten seviyesi azalır 

 

Bayanların  immün  sistemi  zayıfladığı  zaman  vajinal  kandida  enfeksiyonlarına  daha 



yatkın  hale  gelirler.  Bu  immün  sistem  zayıflaması  karoten  seviyesindeki  düĢüklüğe  bağlı 

geliĢebilir. Bir çalıĢmada vajinal kandida enfeksiyonu olan bayanlarla kandida enfeksiyonu 

olmayan  bayanların  dökülen  vajinal  epitel  hücrelerindeki  beta-karoten  seviyeleri 

karĢılaĢtırılmıĢ. Kandida enfeksiyonu olan grupta 1 milyon epitel hücresindeki beta-karoten 

seviyesi  1.46  ng  iken,  olmayan  grupta  8.99  ng  olarak  saptanmıĢtır.  Kandida  enfeksiyonu 

olanda beta-karoten seviyesi 6 kat daha düĢük saptandı. 

 

Bu  sonuçlara  göre  düĢük  beta-karoten  seviyesi  vajinal  kandida  enfeksiyonu  ile 



iliĢkilidir.  Beta-karoten  desteği  vajinal  kandida  enfeksiyonu  geliĢmesine  karĢı  koruyucu 

olabilir. 

 

Fotosensitif hastalıkların tedavisinde karotenler 

 

Beta-karotenler  ıĢığa  duyarlı  cilt  hastalıklarında  (güneĢte  artan  döküntüler)  tercih 



edilmektedir.  En  çok  eritropoetik  protoporfiria  tedavisinde  etkilidir.  Daha  az  etkili  olduğu 

fotosentitif hastalıklar polimorf ıĢık erüpsiyonu, solar ürtiker,diskoid lupus eritematozus’tur. 

Beta-karoten az ama anlamlı derecede ıĢıma miktarını artırıp güneĢ  yanığının baĢlangıcını 

geciktirir. Bu da güneĢ altında bronz ten oluĢana kadar kalabilme imkanı verir. 

 

Eritropoetik protoporfirialı hastaların kan, feçes ve derisinde ıĢığa duyarlı bileĢikler olan 



porfirialar  artar.  GüneĢ  ıĢığına  maruz  kalındığı  zaman  belirginleĢen  yanık  hissi,  ĢiĢlik  ve 

kızarıklık  oluĢur.Yüzeyel  güneĢ  kremlerinin  etkisi  yoktur.  Fotosensitivitenin  nedeni,  porfirin 

molekülünün  ultraviyole  ile  uyarılması  ile  deriye  çok  tehlikeli  olan  serbest  radikallerin 

oluĢmasıdır.  Direkt  hücre  hasarı  kimyasal  aracıların  ortaya  çıkmasına  yol  açar.  Bu  kimyasal 

aracılar da diğer hücrelere hasar verir ve kaĢıntı, yanma, kızarıklık ve ĢiĢliğe yol açar. 

 

Eritropoetik  porfiriada  karoten  seviyesi  için  en  uygun  değer,  600-800mikrogram/dl  dir. 



Tedavinin etkisi 4-6 haftadan önce gözükmez. Beta-karotenin bitki dokularındaki etkisi insan 

dokularındakine  benzerdir.  GüneĢ  ıĢığının  oluĢturduğu  serbest  radikal  hasarına  karĢı 

kalkan görevi görür. 

 

 



12 

 

 

 



Kullanılacak miktar 

 

Kullanım amacı A vitamininin dozunu belirler. Genelde, erkeklerin 5000 I.U, bayanların 



2500  I.U,  günlük  olarak  alması  gereken  dozdur.  Yenidoğan  bebeklerde  akut  viral 

enfeksiyonlarda bir ya da iki gün boyunca, 50000 I.U alınması önerilir. 

 

Gebelerin  A  vitamini  kullanmaması  gerekmektedir.  Bunun  yerine  beta-karoten 



kullanabilirler. 

 

Yüksek  doz  A  vitamini  siğilce  ve  hiperkeratotik  cilt  hastalıklarının  tedavisinde 



kullanılmaktadır. Ancak doktor takibinde kullanmaları gerekmektedir. 

 

Normal bir insanın günde 25000 I.U karoten alması  yeterlidir. Prekanseröz lezyonların 



tedavisi ve immüniteyi kuvvetlendirmek için gereken doz ise 25000-300000 I.U’dir. 

 

Gebelikte  A  vitamini  alınmamalıdır.  New  England  Journal  of  Medicine’da  yayınlanan 



bir çalıĢmada gebelikte (özellikle ilk yedi haftada) 10000 I.U den fazla alınan dozlar, 

 

ABD deki her 57 çoçuktan birindeki doğum defektinden sorumlu gözükmektedir. Gebe kalma 



riski olanların aldığı A vitamini dozunu 5000 I.U’nin altına çekmelidir. 

 

YanlıĢlıkla  yüksek  doz  A  vitamini  (100000-300000)  alınması  çocuklarda  hızlıca 



toksititeye  yol  açıp,  kafa  içi  basınç  artıĢına  yol  açar.  Buna  bağlı  olarak  kusma,  baĢ  ağrısı, 

eklem  ağrısı,  papil  ödemi  meydana  gelir.  Vitamin  dozu  azalmasıyla  semptomlar  hızlıca 

geriler, tam iyileĢme görülür. 

 

Birkaç  gün  boyunca  500000  I.U  dan  fazla  alan  eriĢkinlerde  de,  A  vitaminine  bağlı 



toksisite  görülebilir.  Siroz,  hepatit,  protein-kalori  malnutrisyonu,  çocuklar  gibi  A  vitamini 

depolanması  ve  taĢınmasında  sorun  olduğu  zaman  daha  düĢük  dozlarda  da  toksisite 

geliĢebilir.  Kuru, çatlamıĢ deri, kırılgan tırnak, kellik, diĢ eti iltihabı, anoreksia, sinirlilik, 

yorgunluk  ve  bulantı  A  vitamini  toksisitesinde  gözükür.  Serumda  A  vitamini  seviyesi  250-

6600  I.U/dL  iken  toksisite  gözükür.  UzamıĢ  A  vitamini  fazlalalığında  kemikte  kırılganlık 

artıĢı ve uzun kemiklerde kalınlaĢma meydana gelir. 

 

Toksisite  genellikle  cilt  sorunlarında  yüksek  doz  A  vitamini  alındığında  meydana 



gelir.  Genelde,  birkaç  ay  içinde  günde  300000  I.U  den  düĢük  dozlarda  toksisite  gözükmez. 

Kuru  havalarda  dudak  çatlaması,  deri  kuruması  hastaların  çoğunda  görülür.  Toksisitenin 

genelde ilk bulgusu baĢ ağrısıdır. Bunu  yorgunluk, duygu düzensizliği, kas ve eklem ağrısı 

takip  eder.  Laboratuar  değerleri  toksisiteyi  göstermede  değeri  azdır.  Çünkü  serumdaki  A 

vitamini seviyesi toksisite ile orantılı olarak yükselmez. Ayrıca ALT ve AST seviyesi sadece 

semptomları olan hastalarda yükselir. 

 

Diyetle  beta-karoten  desteği  yapmak,  fotosensitif  hastalıklar  gibi  yüksek  doz  tedavi 



gerektiren durumlar dıĢında toksisiteye yol açmaz. Hastalar genelde ishalden Ģikayet eder ancak 

bu durum kendiliğinden düzelir ve tedaviyi bırakmayı gerektirmez. Serumda karoten seviyesinin 

yükselmesi  A  vitamini  toksisitesini  göstermediği  gibi,  ciltte  sararma  dıĢında  soruna  yol  açmaz. 

Yüksek miktarda havuç ya da havuç suyu tüketmek (günlük 1 kg kadar) adet düzensizliklerine ve 

nötropeniye  yol  açabilir.  Bunlardaki  beta-karoten  seviyesi,  yüksek  doz  beta-karoten  alanlarınki 

kadar  yükselmez  ise  de,  sorun  havuçtaki  diğer  bazı  faktörlere  bağlı  geliĢir.  Bu  etkilerin  hiçbiri 

yüksek  doz  saf  beta-karoten  (günlük  300000-600000  I.U)  tüketenlerde  görülmedi.  Fare  ve 

tavĢanlara uzun süre 1g/kg a kadar dozlar verilmesiyle toksik etkiler embriyo toksisite, kansere 

yatkınlık veya üreme fonksiyonlarında bozulma görülmedi. 

 

E vitamini ve çinko A vitamininin fonksiyon görmesi için gereklidir. Çinko, C vitamini, 



tiroid hormon eksikliklerinde provitamin A’nın, A vitaminine dönüĢümü bozulur. 

 

 



 

 

 



 

13 

Yüklə 153,98 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin