A VİTAMİNİ ve KAROTENLER
A vitamini ilk bulunan vitamindir. 1913 yılında büyüme faktörü olarak tanımlanmasına
rağmen kimyasal yapısı 1930 da tanımlanabildi. Wisconsin Üniversitesinden McCollum ve
Davis ile Yale Üniversitesinden Osborne ve Mendel eĢzamanlı olarak A vitaminini buldular.
Deney hayvanlarının günlük besinlerinden doğal yağlar çıkarıldığında bunların sağlıklarının
bozulduğunu gözlemlediler. Büyüme ve geliĢme sorunlarına ek olarak bağıĢıklık sistemleri
de zayıflamıĢtı. Ayrıca bu kısıtlanmıĢ rejim nedeniyle hayvanlarda ciddi göz iltihabı
görüldü. Kısıtlamaya son verilip tereyağı ve balık yağı günlük beslenme programına eklendi.
Her Ģeyin hızla düzeldiği görüldü. Önceleri enfeksiyonları önlediği bilinen A vitamini
Ģimdilerde bağıĢıklık sisteminin baĢlıca belirleyicisi olma özelliğini kazandı. A vitamini
gibi karotenler de bağıĢıklık sisteminin güçlendirilmesinde oldukça etkilidir. Bazı karotenler
A vitaminine dönüĢebilmektedir.
Karotenler
Karotenler doğal oluĢan pigmentler içinde en fazla çeĢidi olan gruptur. Bunlar
oldukça renkli ( kırmızı-sarı) yağda çözünebilen bileĢiklerdir. Sebze ve meyvelerin renk,
koku ve tatlarını verirler. Fotosentez yapan tüm canlılar bunu karotenler yardımıyla
gerçekleĢtirmektedir. Bu bileĢikler yalnızca fotosentezde rol oynamakla kalmayıp fotosentez
esnasında ortaya çıkan sayısız serbest radikallere karĢı da canlıyı korumaktadırlar.
Bu güne kadar 600 den fazla karotenoid tanımlanmıĢtır. Bunlardan sadece 30–50 sinin
A vitamini aktivesi vardır. Önceleri, bir karotenin biyolojik aktivitesinin, dönüĢtüğü A
vitaminiyle aynı olduğu düĢünülüyordu. Ancak yapılan yeni çalıĢmalar karotenlerin bunun
dıĢında birçok farklı fonksiyonlarının olduğunu göstermiĢtir. Beta-karoten, provitamin A
aktivitesi nedeniyle karotenoidlerin en aktifi olarak tanımlanmıĢtır. Ancak daha fazla anti
oksidan etkiye sahip diğer karotenler de vardır.
Retinol
A vitamini yağda çözünebilen berrak sarı bir kristaldir. A vitamininin gözün retinasında
görevli alkol formuna retinol denir. Retinol doğal olarak uzun zincirli halde bulunur.
Retinol’un aldehit formu retinal (Retinaldehid) olarak isimlendirilir. Retinolun asidik
formuna retinoik asit denir. Retinal görmede, retinol üremede, retinoik asit ise büyüme ve
diferansiasyon gibi diğer fonksiyonlarda görevlidir.
1
Retinoik asidin sentetik formları birçok cilt sorununun tedavisinde kullanılmak üzere
geliĢtirilmiĢtir. Son zamanlarda ise bazı kanser türleri tedavisinde kullanılmaktadır.
Besin kaynakları
A vitamini kaynakları karaciğer, böbrek, süt ve tereyağıdır. Provitamin A kaynakları;
yeĢil yapraklı (ıspanak ve kara lahana) sebzeler ve turuncu renkli (havuç, patates, kabak)
sebzelerdir.
Karotenler yeĢil bitkilerin klorofillerinde protein ve yağlara bağlı olarak bulunur. Beta
karoten yeĢil bitkilerde en çok bulunan A vitamini formudur. Daha koyu yeĢil renkli sebzeler
daha fazla karoten içermektedirler. Turuncu renkli meyve ve sebzelerden (havuç, kayısı, mango,
patates, kabak) daha koyu turuncu olanları daha fazla provitamin A içermektedir.
YeĢil sebzeler yüksek oranda ksantofil içerdiğinden provitamin A aktivitesi azalmıĢtır.
Kırmızı ve mor meyve ve sebzeler ( domates, kırmızı lahana, böğürtlen ve mor erik) çok
miktarda A vitaminsiz pigment içerir (flavonoidler gibi).Tahıllar ve baklagiller de önemli
karotenoid kaynağıdır
Hayvansal gıdalarda da karotenoid bulunur. Örneğin balık, yumurta sarısı, kabuklu
deniz hayvanlar ve kümes hayvanlarında bulunur. Karotenoidler gıdalara renk vermek için
sıkça kullanılmaktadır.
Provitamin A karotenoidler ve besin kaynakları
Karotenoid
Aktivite yüzdesi
Besin kaynakları
Beta karoten
%100
YeĢil bitkiler, havuç, patates,
yeĢil biber, kabak
Alfa- karoten
%50–54
YeĢil sebzeler, havuç, mısır,
elmalar, Ģeftaliler, karpuz
Gamma-karotenler
%42–50
Havuç, patates, mısır,
domates, karpuz
Beta-zea Karoren
%20–40
Mısır, domates, viĢne
Kriptoksantin
%50–60
Mısır, yeĢil biber, limon,
portakal, elma, papaya,
kümes hayvanları
Beta-apo–8-karotenal
%72
YeĢil sebzeler, turunçgiller
Beta-apo–12-karotenal
%120
Alfalfa (yonca)
Emilim
A vitamini besinlerde genelde yağ asidi esteri Ģeklinde bulunur. Sindirim olayında
hidrolize olur. Serbest A vitamini olarak emilir. Birçok faktör A vitamini ve karotenlerin
emilimini etkiler. Retinolün aksine karotenler emilim için safra asitlerine gereksinim duyar. A
vitamini ve karotenlerinin emilimini etkileyen diğer faktörler Ģunlardır: gıdalarda bulunan
yağ, protein ve antioksidan miktarı ile barsak lümeninde bulunan pankreatik enzimler, safra
asidi ve mukoza hücrelerinin geçirgenliğidir. Diyetle alınan A vitamininin emilim oranı % 80-
90’dır. Bunun aksine beta karotenin emilim oranı ise % 40–60 arasıdır.
2
Barsak duvarından geçiş
Emilen retinol baĢlıca palmitik asit veya serbest yağ asitleri ile birleĢerek ince
barsak duvarındaki hücrelerin içine girer. Retinol-yağ asidi kompleksi trigliserid, fosfolipid ve
kolesterol ile birlikte Ģilomikron içine girer. ġilomikron lenfatik kanallar aracılığıyla genel
dolaĢıma katılır ve dolaĢımdan karaciğer tarafından uzaklaĢtırılır. Karotenler değiĢmeden
emilir ve Ģilomikron içinde taĢınır.
Karotenlerin A vitaminine dönüştürülmesi
Provitamin A’nın A vitaminine dönüĢmesi protein durumu, tiroit hormonları, çinko
ve C vitaminine bağımlıdır. Serumdaki retinol seviyesi yeterli ise karoten alımı arttıkça,
dönüĢüm azalır. Beta karoten, karoten dioksigenaz isimli enzim ile iki molekül retinale
parçalanır. Retinal daha sonra retinola dönüĢür.
Taşınma, Depolanma ve Atılım
A vitamini karaciğere ulaĢtığında Ito hücrelerinde depolanır. A Vitamini’nin %90’ı
karaciğerde depolanırken %10’u diğer dokularda depolanmaktadır. Dokularda ise %96’sı
Retinil ester (Retinol+Serbest Yağ Asiti), %4’ü de serbest halde depolanır. Vücudun daha
fazla A vitaminine ihtiyacı olunca retinil esteri parçalayan bir enzim, retinolü retinal bağlayıcı
protein’den (RBP) ayırır. Bağlı retinol daha sonra kana salınır. Kanda 1\1 oranında
prealbuminle kompleks yapar.
Retinalin mobilizasyonu için diyetle, protein ve çinko alınması gereklidir. RBP’in ve
prealbumin’in yarı ömrü 12 saatten daha kısadır. Bu onları, protein- kalori eksikliğinde ya da
protein metabolizma bozukluklarında önemli bir konuma getirmektedir.
Dokulardaki A vitamini ve Karotenlerin miktarı(mikrogram olarak)
DOKU
A VĠTAMĠNĠ
KAROTEN
BETA-KAROTEN
ADRENAL
10.4
20.1
1O.8
KARACĠĞER
149
8.3
BelirtilmemiĢtir
TESTĠS
1.14
5
4.7
YAĞ DOKUSU
1.46
3.9
1.3
PANKREAS
0.52
2.3
1.1
DALAK
0.89
1.16
1.2
Çinko ya da E vitamini eksikliği, A vitamini metabolizmasını bozmaktadır. Çünkü bu
iki besin A vitaminin emilim, taĢınma ve hareketlerinde önemli bir rol oynar.
Retinol, RBP’nin hücre yüzeyindeki reseptörüne bağlanarak, hücre içine girer. Retinol
hücre içinde hızlıca, hücresel retinol bağlayıcı protein (CRBP) ile bağlanır.
Vücut, retinoik asiti, retinol’den farklı bir Ģekilde metabolize eder. Retinoik asit
emildikten sonra kanda albümine bağlı olarak taĢınır. Karaciğer ya da diğer dokularda
anlamlı Ģekilde depolanmaz. Hızlıca daha polar bileĢiklere dönüĢtürülür. Hücre içinde,
hücresel retinoik ait bğlayıcı potein’e bağlanır (CRABP).
A vitamini metabolitleri baĢlıca (safra yoluyla) feçesle veya idrarla atılır. Eksiklik
durumunda adaptasyon mekanizması olarak A vitamini katabolizması azaltılır.
3
Kanda krotenleri taĢıyan özel bir taĢıyıcı protein yoktur. Bunlar plazmada lipoproteinler
(özellikle LDL) ile birlikte taĢınır. Sonuç olarak yüksek serum kolesterolü ya da LDL’si
olanlar, yüksek serum karoten seviyelerine sahip oluyorlar. Kandaki miktarları diyetle alınan
miktarları yansıtır. Beta-karoten serumdaki karotenlerin %20-25’ini oluĢturur.
Karotenler yağ dokusunda, karaciğerde, böbrek üstü bezinde, testiste, overde ve deride
depolanabilir. Deride birikimi cilde sarımsı bir renk verir. Buna karotenodermi denir. Bu
zararsız bir durumdur. Karotenodermi’nin günlük alımla veya besin desteğiyle ilgisi yoktur.
Fakat çinko, tiroit hormonları, C vitamini, protein gibi gerekli faktörlerin eksikliğini
gösterebilir.
Eksikliğinde Semptom ve Bulgular
A vitamini eksikliği diyetle alım eksikliği ya da bazı faktörlerin emilim, depolanma,
taĢınmasını bozmasına bağlı geliĢebilir. Bu faktörlerden bazıları Ģunlardır: Safra asidi ya da
pankreatik eksikliklere bağlı oluĢan malabsorpsiyon, protein-enerji malnutrisyonu, karaciğer
hastalıkları, çinko eksikliği ve abetalipoproteinemidir.
A vitamini eksikliği immün sistem yetmezliği ile iliĢkilidir. Eksikliğinde etkili antikor
cevabında bozulma, T Helper hücre sayısında azalma, gastrointestinal sistem ve solunum
sistemindeki mukozal bariyerde bozulma meydana gelir. A vitamini eksikliği olanlar,
enfeksiyonlara daha yatkın olurlar ve daha yüksek ölüm oranlarına sahiptirler. Buna ek olarak,
enfeksiyon seyri sırasında A vitamini depoları boĢalır. Bu yüzden kötü bir kısır döngü
oluĢur. Eksikliğinde kızamık, su çiçeği, RSV, AĠDS, pnömoni sıklığı artar.
Uzun süre A vitamini eksikliği folliküler hiperkeratoz, gece körlüğü, enfeksiyon
sıklığında artıĢ bulgularının ortaya çıkmasına yol açar. Durum daha da kötüleĢince solunum,
gastrointestinal ve genitoüriner sistem mukozal bariyerleri de etkilenir. Daha sonra A vitamini
eksikliğine bağlı Kseroftalmi meydana gelir. Ilımlı A vitamini eksikliği önemli miktarda
mortaliteyi arttırır. Bu önemlidir çünkü A vitamini eksikliği daha çok geliĢmekte olan
ülkelerde yaygındır. Bunlardan özellikle Asya ülkelerindeki çocuklarda yıllık 10 milyon adet
kseroftalmi oluĢur.
Kseroftalmi
A vitamini eksikliğine bağlı gözle alakalı bütün bulgular için kseroftalmi terimi
kullanılır. Enfeksiyonlara uygun bir ortam oluĢup keratit, konjuktivit görülebilir. Körlük A
vitamini eksikliğinin en önemli komplikasyonlarından biridir. Kseroftalmi ABD’de nadir
görülmesine rağmen Asya’daki en önemli önlenebilir körlük nedenidir.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) geliĢmemiĢ ülkelerdeki A vitamini eksikliğini önlemek
için her altı ayda bir çocuklara proflaktik olarak yüksek doz (200.000 I.U.) A vitamini desteği
vermektedir.
A vitamini Eksikliği Yapan Toksik Kimyasal Maddeler
ÇalıĢmalar A vitamini ile toksik kimyasalların ortaya çıkıĢı arasında bir bağ olduğunu
ortaya koymuĢtur. Polibrominat bifenil, Dioksin, ve diğer toksik kimyasal bileĢiklerin
farelere verilmesiyle karaciğerlerindeki A vitamininin azaldığı bulundu. A vitamininin aynı
zamanda verilmesi toksisite belirtilerini önledi. Bu bileĢikleri vermek karaciğerde A
vitaminini azalttığı için, A vitamini ihtiyacı artıyor.
4
Günlük Alınması Önerilen Doz
A vitamini aktivitesi Ġnternasyonel Ünite (I.U) olarak ölçülür. Bir I.U, 3 mikrogram
retinol ya da 6 mikrogram beta-karotene eĢittir. 1967 yılında A vitamini aktivitesinin retinol
eĢdeğeri (R.E) olarak belirtilmesi önerildi.1 mikrogram retinol= 1 retinol eĢdeğeri (R.E), 6
mikrogram beta-karoten 1 R.E ye eĢit oluyor. 1980’den beri A vitamini her iki Ģekilde de
ifade edilebiliyor.
Günlük Alınması Önerilen A vitamini
GRUP
RETĠNOL EġDEĞERĠ
INTERNASYONEL ÜNĠTE
Yenidoğan(<1 yaĢ)
375
1875
1-3 yaĢ
400
2000
4-6 yaĢ
500
2500
7-10 yaĢ
700
3500
Erkek >11 yaĢ
1000
5000
Bayan >11 yaĢ
800
4000
Hamileler
800
4000
Süt emzirenler
800
4000
Yararlı Etkileri
A vitaminin en iyi anlaĢılan görevi görme ile ilgili olanıdır. Retinada fotopigment içeren
dört çeĢit A vitamini vardır. Rodopsin ve üç farklı iodopsin. Rodopsin gece görmeden
sorumlu retinal hücreler olan rodların içinde bulunan görme pigmentidir. Konların içindeki
görme pigmenti ise iodopsindir. Gündüz ve renkli görmeden sorumludur. Bu pigmentlerde
bulunan A vitaminin aldehit formu, 11-cis izomeri olan retinaldir. IĢık rod hücresine gelince
11-cis retinal, rodopsin tarafından parçalanarak opsin ve all-trans retinol meydana gelir. Bu
reaksiyon ile membran potansiyeli değiĢir ve uyarı iletilir.
Parlak bir ıĢık olduğunda rodopsinde geçici bir parlaklık meydana gelir. Bu sırada retinalin
yenilenmesi için kısacık bir zaman gerekir. A vitamini eksikliğinde ise bu adaptasyon için
5
daha fazla zaman gerekir. A vitamini eksikliğinin ilk bulguları ıĢıkla değiĢen adaptasyonda
azalma ve gece görüĢünde azalmadır.
Büyüme ve Gelişme
A vitamini mukus gibi bazı glikoproteinlerin sentezinde rolü olduğu için büyüme ve
geliĢmeyi etkiler. Bu glikoproteinlerden bazıları hücresel diferansiasyon ve gen
expirasyonunda görevlidir.
Hücreler arası adezyon glikoproteinler aracılığıyla meydana gelir. Bu bileĢiklerin sentezi
A vitamini eksikliğinde azalır.
Sonuç olarak, eksiklik olduğunda normal büyüme ve geliĢme için gerekli uyarılarda
azalma meydana gelir. Buna ek olarak hücresel retinol bağlayıcı protein (CRBP) direkt olarak
hücre çekirdeğine gider. Steroid hormonlara benzer etki mekanizması gösterir.
A vitamini eksikliğinin etkisi hızlı çoğalan dokularda daha hızlı gözükür. Bunlar ağız içi,
solunum sistemi, üriner sistem ve salgı bezi kanallarının epitel hücreleri gibi yerlerdir.
A vitamini ve karotenlerin geliĢme ve doku onarımındaki rolü küçümsenemez. A
vitaminin düzeyi, epitel hücresinde müsin veya keratin sentez miktarını belirler. A vitamini
eksikliğinde cilt, kornea, üst solunum sistemi ve genitoüriner sistemde tek katlı epitelyum
hücreleri çok katlı epitele dönüĢerek keratinize olur, müsin üretimi azalır.
Üreme
1922’den beri A vitamininin üremede görevi olduğu biliniyor. Beta-karotenin A
vitamininin öncüsü olması dıĢında üremeyle ilgili özel etkisi olduğu gözüküyor. Büyük baĢ
hayvanlarda yapılan çalıĢmada beta-karoten eksikliğinde ovülasyon gecikmesi ile foliküler
ve luteal fazda kist sayısında artıĢ gözlendi. Korpus luteum en yüksek oranda beta-karoten
konsantrasyonuna sahip olan organdır. Karotenin bölünmesi ovulasyon siklusuna göre
değiĢir. En fazla ovulasyon ortasında meydana gelir. Bazı araĢtırmacılar karoten/retinol
oranının uygun olmasının corpus luteum fonksiyonlarının sürdürülmesi için gerekli olduğunu
savunuyorlar.
Korpus luteum progesteron ürettiği için korpus luteum yetmezliğinde zararlı etkiler
oluĢabilir. Ġnfertilite veya menstrual siklus düzensizliklerinde en karakteristik özelliklerden
biri korpus luteum sekresyon bozukluğudur. Östrojen/progesteron oranında artıĢ over kisti,
premenstrual sendrom, fibrokistik meme hastalıkları ve meme kanseri riskini artırıyor. Büyük
baĢ hayvanlarda beta-karoten verilmesi ile over kist oranı azaldı. Bu insanlarda da benzer etki
yapabilir. Kistik mastit de ineklerde beta-karoten verilerek azalmıĢtır. Büyük baĢ
hayvanlardaki mastittin ABD de yıllık maliyeti 1.5-2 milyar dolardır. Over kisti büyük baĢ
hayvanlardaki en önemli kısırlık nedenidir. Belki de çifçiler beta-karotenden, diyetisyenlerden
daha fazla memnun kalacaklar.
Ġmmün Sistem
A vitamini bir immün sistem tam olarak çalıĢması için mutlaka gereklidir. Ġlk olarak
epitel ve mukozal yüzeyler ile onların salgılarının devam etmesi için zaruridir. Bu sistemler
ilk non-spesifik konak savunma sistemini oluĢtururlar. Buna ek olarak A vitamini çok sayıda
immün cevap mekanizmasını artırır. Bunlardan bazıları anti-tümör aktivite, beyaz küre
fonksiyonlarında artma, antikor cevabında artıĢtır. Beta-karotenler iyi bir antioksidandır,
böylece timus bezini serbest radikal ve oksidatif hasardan korurlar. Beta-karoten timus
6
bezinin fonksiyonlarını güçlendirir ve interferonun uyarılmasını arttırır. Ġnterferon viral
enfeksiyonlara karĢı korunmada önemli rolü olan immün sistemin kuvvetli bir
destekleyicisidir. 14 gün boyunca günlük 180 mg beta-karoten alınması T4 hücrelerini %30
arttırmaktadır.
Anti-Oksidan Aktivite
Karotenlerin, A vitamininden daha fazla anti-oksidan aktivitesi vardır. Karotenlerin
kanserden koruyucu etkisini sağlayan faktör anti-oksidan olmasıdır. YaĢlanma da serbest
radikal hasarı ile iliĢkili olduğundan karotenler yaĢlanmayı geciktirebilir. Memelilerde
dokuların karoten içeriği maksimum ömür potansiyelini (MLSP) tahmin etmede önemlidir.
Mesela insanda serum karoten konsantrasyonu 50-300 mikrogram/dL iken MLSP değeri
yaklaĢık 90 yıldır. Primatlarda serum karoten değeri 6-12 mikrogram/dL, MLSP ise 34 yıldır.
Bütün dikkatler beta-karotene çekilmiĢ durumda ise de, düĢük ya da hiç A vitamini aktivitesi
olmayan birçok karoten daha fazla koruma sağlamaktadır. Mesela beta-karoten, alfa
karotenden daha fazla A vitamini meydana getirir. Ama alfa karoten %38 daha kuvvetli bir
antioksidan etkiye ve hayvanlarda 10 kat fazla deri, akciğer ve karaciğer kanserlerini önleyici
etkiye sahiptir. Likopen, en fazla oksijenden koruyan karotenoiddir. Etkisi beta-karotenin iki
katıdır. Ayrıca likopen, daha kuvvetli kanser önleyici etkiye sahip olabilir.
Ġtalya’da likopenin sindirim sistemi kanserlerindeki önleyici etkisini araĢtırmak için
çok domates tüketenle az tüketen grup karĢılaĢtırılmıĢ. Domatesin seçilme nedeni, yüksek
likopen içermesi olmasına rağmen, çok düĢük karoten içermesiydi.
Hastane kayıtlarından 1985-1991 arası meydana gelen sindirim sistemi kanserleri
incelenmiĢtir. Bunlar, haftalık çiğ domates tüketimine göre; 2 den az, 3-4, 5-6, ve 7 den fazla
olmak üzere dört gruba ayrılmıĢ. Fazla domates tüketimi ile sindirim sistemi kanserlerinden
korunma arasında iliĢki saptanmıĢtır. Aynı bölgede yeĢil sebze ve meyvelerle yapılan
çalıĢmalarda koruma derecesi benzer çıktı. Bu sonuç daha önce yapılan çalıĢmaları
destekliyor. Bu çalıĢmalardan birinde haftalık bir porsiyon domates tüketimi ile özefagus
kanserinde % 40 azalma saptanmıĢtı. Diğer çalıĢmada yüksek domates tüketen Amerikalı
yaĢlılarda tüm kanserlerde % 50 azalma saptanmıĢtı. Bu çalıĢmalar diyetteki likopen
seviyesinin kansere karĢı özel bir koruyuculuğunun olduğunu göstermiĢtir. 120 meyve ve
sebzedeki detaylı analizlerde bunlardaki likopen seviyesinin düĢük olduğu bulundu. Besinleri
iĢlemek likopen seviyesini azaltmaz.
Meyve
Likopen oranı
YaĢ Kayısı
0.06
Kuru Kayısı
0.8
Greyfurt
3.4
Taze Domates
3.3
Domates Salçası
6.3
Karpuz
4.1
Kullanılabilir Formları
Doğal A vitamini, retinol ve retinil-palmitat gibi kullanılabilir formdadır. Hem
miçelizasyon hem de emülsiyon emilimi attırır. Miçelizasyon yağda çözünen A vitaminin,
suda çözünebilen küçük damlacıklara(miçel) çevrilmesidir. Emulsiyon ise A vitaminin diğer
7
kimyasallarla (lesitin gibi) karıĢtırıp suda çözünebilmesini aĢamasıdır. Düz A vitaminin
emilim oranını %80-90 arasıdır.
Marketlerde üç tane temel karoten kaynağı vardır. Bunlar sentetik all-trans beta-karoten,
Dunella alginden üretilen alfa ve beta karoteni ve hurmadan üretilen gama karotendir.
Karotenlerin Anti-oksidan Potansiyelleri
KAYNAK
BULUNMA ORANI mg/25000 IU
Antioksidan Gücü
PALMĠYE YAĞI
Alfa-Karoten
1.9
7.36
2.6
Beta-Karoten
1.4
14
3.6
Gama-Karoten
2.5
0.56
0.26
Likopen
3.1
0.02
0.01
Toplam
6.5
ALG KAROTENĠ
Alfa-Karoten
1.9
0.61
0.2
Beta-Karoten
1.4
14.6
3.8
Toplam
4
Sentetik Beta-
Karoten
Beta-Karoten
1.4
14.9
3.9
Toplam
3.9
Palmiye yağı en iyi anti-oksidan etki verendir. Palmiye yağındaki karoten kompleksi yüksek
oranda karoten içerir. Doğal beta-karoten kaynakları hem trans hem de cis formu
oluĢturabilirken, sentetik formlar sadece trans formu oluĢturabilir. Palmiye yağındaki
karotenler, sentetik beta-karotenlerden 4-10 kat daha iyi emilir.
Palmiye, Hindistan cevizi gibi tropikal yağların karoten oranı yüksek olarak bilinir
Ancak palmiye yağı iĢlendiğinde özellikle hidrojenize edildiğinde karoten miktarı
azalmaktadır.
Ana Kullanım
A vitamini öncelikle viral enfeksiyonlarda immün sistemi kuvvetlendirmek ve çok
sayıda deri hastalıklarının tedavisinde kullanılmaktadır. Karotenler kanser ve kardiyovasküler
hastalıklarda immün sistemi kuvvetlendiren antioksidan ajan olarak kullanılmaktadır. Ayrıca
güneĢe duyarlı hastalıklarda da kullanılmaktadır.
Viral Hastalılarda A vitamini
A vitamini immün sistemin
özellikle viral enfeksiyonlara eden
vitamini seviyesi daha da düĢer.
sağlıklı çalıĢması için gereklidir. A vitamini eksikliği
olabilmektedir. Enfeksiyon sırasında azalmıĢ olan A
Kızamıkta A vitamini Desteği
A vitamini eksikliği geliĢmekte olan ülkelerde 5-10 milyon çocuğu etkileyen önemli bir
problemdir. Ġlk olarak 1932de A vitamini desteği yapılarak yeni doğan kızamıklarındaki ölüm
8
oranının %50 azaltılabildiği gösterilmiĢtir. ÇalıĢmalarda A vitaminini yerine koymak için
bir ya da iki doz 200 000-400 000 I.U yapılması önerilmiĢtir.
Kızamık tedavisinde A vitamini desteği yapılması, sadece üçüncü dünya ülkelerinden
bildirilmiĢ olduğu düĢünülebilir. Ancak Kaliforniya’da yapılan bir çalıĢmada kızamıklı
çocukların %50’sinde A vitamini eksikliği bulunmuĢtur.
Yenidoğan RSV Enfeksiyonlarında A Vitamini Tedavisi
GeniĢ aĢılama programı sayesinde çocuklardaki kızamık riski azalmıĢtır. Ancak A
vitamini tedavisi çocukluk çağının diğer viral enfeksiyonlarının tedavisinde gerekmektedir.
Bugün en sık rastlanan viruslardan biri Respiratuar Sinsityal Virustur (RSV). RSV küçük
çocuklardaki solunum sistemi hastalıklarının çok sık bir nedenidir. RSV ile enfekte
çocuklarda A vitamini seviyesi düĢüktür. Ayrıca düĢük A vitamini ile hastalık arasında
kızamıkta gösterilene benzer iliĢki mevcuttur. A vitamini desteği kızamıkta ölüm oranını
azalttığı için bazı araĢtırmacılar A vitamininin emilim Ģekli ve zararsızlığına bakarak tedavi
etkinliğini tanımladılar.
Ortalama yaĢı 2.3 ay olan 21 tane, RSV enfeksiyonu olan çocuğa 12500-25000 I.U
ağızdan A vitamini verildi. BaĢlangıçtaki A vitamini düzeyleri düĢüktü. 25000I.U A
vitamini aldıktan sonra, 6 saat içinde normal kan seviyelerine ulaĢıldı. YaĢlarının küçük
olmasına rağmen hiçbirinde A vitamini toksisite bulguları saptanmamıĢtır. ÇalıĢma tedavi
için planlanmamıĢ olsa da bu çocuklar çalıĢmaya katılmayan benzer durumdaki çocuklara
göre hastanede daha kısa süre kaldığı ortaya çıkmıĢtır.
A vitamininin RSV deki gerçek etkinliğini bulmak için plasebo kontrollü çalıĢmalar
yapılmalı. RSV tedavisinde A vitamini ilgi çekici bir seçenektir. Çünkü düĢük maliyetli,
yaygın uygulanabilir ve kolay temin edilebilir bir tedavidir.
AIDS’de A vitamini eksikliği mortaliteyi arttırır
AIDS’de A vitamini replasmanı diğer viral enfeksiyonlar için fayda sağlar. HIV
enfeksiyonu sırasında A vitamini eksikliği sık rastlanır. Bu eksiklik HIV için ayırıcı özellik
taĢıyan dolaĢımdaki yardımcı T lenfosit azalmasıyla iliĢkilidir.
AraĢtırmalarda HIV’li kiĢilerin %15 den fazlasında A vitamini eksikliği saptanmıĢtır.
HIV’li hastalarda A vitamini eksikliği olanlarda, A vitamini normal olanlara göre yardımcı T
hücre sayısı daha düĢük saptanır. A vitamini eksikliği HIV enfeksiyonu olanlarda ölüm
oranlarının daha fazla olmasıyla da iliĢkilidir.
HIV enfeksiyonu olanlarda seçilecek A vitamini formu beta-karoten olabilir. Çünkü, A
vitamininin aktif formu olan retinoik asid HIV’in replikasyonunu artırabilir. AIDS’de beta-
karoten seviyesi genelde düĢüktür. Bu immün sistem fonksiyonlarının azalmasıyla ilgilidir ve
daha çok yağ malabsorbsiyonunun sonucu meydana gelir.
Diğer Deri Hastalıklarındaki A Vitamini Tedavisi
1930’lu yıllarda cilt doktorları, birçok cilt sorununda yüksek doz A vitaminini
kullanmıĢlardır. ġimdi çok az cilt doktoru tercih ediyor. Çünkü sentetik karotenler çıktığı için
bu tip tedaviler eskisi kadar tercih edilmiyor. A vitamini tedavisi keratinin aĢırı üretildiği
(Hiperkeratoz) cilt sorunlarında oldukça etkilidir. Keratin derideki gözenekleri tıkayarak kaz
derisi etkisi yapan bir proteindir. Hiperkeratoz ile ilgili cilt sorunları sivilce, sedef hastalığı,
9
iktiozis, liken planus, Darrier Hastalığı, palmoplantar keratoderma, pitriazis rubra, pilaris.
Bunların tedavisinde yüksek doz tedavi verilir. Sivilce tedavisinde günlük, 300000-500000
I.U A vitamini altı ay boyunca verilir. Diğerlerinin tedavisinde 1-3.5 milyon I.U A vitamini
iki hafta boyunca verilir. Böyle yüksek doz A vitamini alanlarda yan etkiler meydana
gelebilir. Ancak bu durumlara karotenlerin etkili olduğu ve daha az yan etkisi olduğuna dair
deliller vardır. A vitamini etki ederken retinol seviyesi, serum retinol bağlayıcı proteinin
kapasitesini aĢarak zarların düzgün yapısını bozup keratin üreten hücrelerde parçalanmaya
yol açıyor.
A vitamini zehirlenmesini araĢtırırken toksisite bulguları aĢikar olana kadar labaratuar
tesleri çok güvenilir değildir. Ġlk bulgular baĢ ağrısı, duygu durum bozukluğu ve kas ve
eklem ağrısıdır. Özellikle kuru havalarda hastaların çoğunda dudak çatlaması, deri kuruluğu
(kserozis) geliĢir. Gebelikte yüksek doz A vitamini kullanımı doğumda kusurlara yol
açabilir. Bu yüzden A vitamini kullanırken doğum kontrolü uygulanmalı ve tedavi bittikten en
az bir ay sonra gebe kalınmalıdır.
ġayet çinko ve E vitamini gibi vitamin ve mineraller yeterli ise yüksek doz A vitamini
gerekmeyebilir. Bunlar cildin sağlının korunmasında A vitamini ile birlikte çalıĢırlar. Etkili ve
güvenilir bir sivilce tedavisi için önerilen A vitamini dozu günlük 25000 I.U yi geçmemelidir.
Kuru göz tedavisinde yüzeysel A vitamini tedavisi
Kuru göz gözyaĢı bezindeki sorunlara ya da müsin üretim defektine bağlı oluĢabilir.
Altta yatan nedenlerin farklı olmasına rağmen gözün konjuktivasında benzer olaylar meydana
gelir. Bunlar müsin üreten goblet hücre kaybı, goblet dıĢı hücrelerde anormal çoğalma, hücre
tabaka sayısında artma, keratin depolanması, yeni hücre katları oluĢması ve
keratinizasyondur.
Cerrahi olmayan kuru göz tedavisinde A vitamini dıĢındaki tedaviler altta yatan nedeni
çözmez sadece semptomları hafifletir. Bu tedavi yöntemleri göze suni gözyaĢı tatbik etmek,
yağlayıcı maddeler, yumuĢak kontak lens kullanmak olarak sayılabilir.
A vitaminin epitel dokusundaki hayati fonksiyonunu düĢünerek gözün dıĢını kapsayan
lokalize A vitamini eksikliğinin kuru gözün aĢikar olmasına neden olabileceği söylenebilir.
Klinik çalıĢmalarda sentetik A vitamini göz damlası, kuru göz tedavisinde etkili sonuç
vermiĢtir. Diğer tedavilerin aksine A vitamini, kuru gözün altta yatan nedeni olan, hücresel
değiĢiklerini tersine çevirebilir.
Kanserden korunmada karotenler
ÇalıĢmalar günlük karoten alımı ile epitelyal doku kanserleri (akciğer, deri, rahim,
sindirim sistemi…) arasında kuvvetli bir ters iliĢki olduğunu göstermiĢtir. Bu iliĢki
karotenlerde A vitamininden daha kuvvetlidir. Bu karotenlerin daha fazla anti-oksidan,
immün sistemi kuvvetlendirici ve kanser önleyici etkisi olduğunu gösteriyor.
Kimse diyetle yüksek doz karoten alımının kanserden korumadığını iddia edemez. Asıl
olay beta-karoten desteği kanser riskini azaltabilir mi? sorusudur. Cevap hayır gibi
gözüküyor. Bununla ilgili yapılmıĢ çalıĢmalara bakalım:
α-tokoferol, Beta-karoten Kanser Önleme Çalışma Grubu: Burada Finlandiya’da sigara
içen ve alkol alan 29000 kiĢi çalıĢmaya alınmıĢtır. Bazıları günlük 20 mg beta-karoten
almıĢlar. Beta-karoten alan grupta akciğer kanseri oranı %18 daha az saptanmıĢtır. Bu
sonuçlar beklenen Ģeylerdi. Hayvanlarda yapılan deneylerde bunlara alkol ve beta-karoten
10
verildiğinde, oksidatif hasara bağlı karaciğer zedelenmesinde artıĢ görülmüĢ. Beta-karoten
buradaki oksidatif hasara çok hassas gözüküyor. Beta-karoteni oksidatif hasardan korumak
için diğer anti-oksidan faktörlerin bulunması gerekmektedir. Bunların azlığı, kansere sebeb
olan bileĢiklerin oluĢumuna yol açıyor. Bu da geniĢ spektrumlu bir anti-oksidan desteğin
önemini gösteriyor. Mesela hem beta-karoten hem de E vitamini alan grupta kanser oranında
artıĢ görülmemiĢtir. Beta-karoten almayan grupta yüksek doz beta-karoten alımının akciğer
kanserinden koruduğunu kanıtlamıĢtır. Bu bilgiler, beta-karotenin koruyucu etkisi ancak
diğer anti-oksidanlar yeterli iken olduğunu ortaya koyuyor.
CARET Çalışması: Beta-karotenin yüksek risk grubundaki rolünü belirten ikinci çalıĢma
Karoten ve Retinol Etkinliği ÇalıĢması (CARET)’dır. Sigara içen ve asbestozise maruz kalan
18000 ABD vatandaĢı dört yıl takip edildi. Bu çalıĢmada beta-karoten desteği akciğer
kanserini %28 ve tüm ölümleri %17 arttırdığı görüldü. Bu çalıĢmada aktif olarak sigara
içenlerde akciğer kanseri görülme riski 5/1000 iken, beta-karoten desteği alanlarda 6/1000 e
yükselmiĢtir.
Beta-karoten almayan grupta kanda yüksek oranda beta-karoten olanlarda en düĢük
kanser oranı saptanmıĢtır. Pasif sigara içenlerde beta-karoten desteği kanser riskini %20
azaltmıĢtır.
Hekimlerde Sağlık Çalışması: ABD de 22071 erkek hekimden bir grubu 12 yıl boyunca 50
μg beta-karoten, diğer grup ise, plasebo almıĢtır. Sonuçta sigara içenlerde, kanser ve
kardiovasküler olaylar üzerine her iki grup arasında fark saptanmamıĢtır.
Bu üç çalıĢma Beta-karoten desteğinin yüksek risk grubunda kanser ve kardiovasküler
hastalıklara zararlı etkiler yapabileceğini göstermiĢtir. Ancak bu üç çalıĢma kanser ve
kardiyovasküler hastalıklarda karoten ve antioksidanların yararını kanıtlayan,diğer yüzlerce
çalıĢmayı silemez. Bu sonuçlar yüksek doz karotenin diyetle alınmasının gerekli olduğunu
göstermiĢtir. Diyetle fazladan beta-karoten almak isteyen kiĢilerin sigara içmemesi ve
fazladan E, C vitamini ve selenyum alarak beta-karotenin etkisini azaltan toksik bileĢiklere
karĢı koruması gerekmektedir.
Bu üç çalıĢma dıĢındaki diğer prospektif ve çift kör çalıĢmalar umut vaat ediyor.
Beta-karoten desteğinin, ağız içi ve yemek borusunun erken kanseröz lezyonlarının
tedavisinde etkili olduğunu gösteriyor. ÇalıĢmaların birinde, beta-karoten, E vitamini ve
selenyum alan grupta kanserden ölüm %13, tüm ölümlerde %9 azalma görülmüĢtür. Bu
sonuçlar birkaç tane antioksidanın birlikte alınmasının bir tanesini yüksek doz almaya göre
daha üstün olduğunu göstermiĢtir.
Kardiyovasküler hastalıklardan korunmada karotenler
Yüksek miktarda karoten alımı, kardiyovasküler hastalık riskini azaltma ile de
iliĢkilidir. Diğer anti-oksidanlar gibi beta-karoten de kolesterolün verdiği hasarı ve arter
duvarını doldurmasını önleyebilir. Fakat beta-karoten kardiyovasküler hastalıklardan
korumada E vitamininden daha az etkilidir. Çünkü E vitamini, vücudu kolesterolün verdiği
oksidan hasardan daha iyi korur.
Ġmmün sistemi kuvvetlendirmede karotenler
Yeni yapılan çalıĢmalarda karotenlerin immün sistemi kuvvetlendirdiğini göstermiĢtir.
Bu etki 1931’den beri biliniyor. O zaman
yapılan çalıĢmada karotenden zengin diyetle
çocukların, okula gelemediği günler arasında ters iliĢki olduğu görülmüĢ. Önceki
11
araĢtırmacılar karotenlerin immün sistem kuvvetlendirici etkisinin, A vitaminine
dönüĢümlerine bağlı olduğunu düĢünmüĢlerdi. ġimdi karotenlerin A vitamininden bağımsız
olarak da immün sistemi kuvvetlendirici etki gösterdiği biliniyor.
En etkili çalıĢmalaradan biri sağlıklı gönüllüler arasında yapıldı. Günlük oral 180 mg
(300000 I.U) beta-karoten alımı ile yardımcı T lenfositlerde(Th) yedi günde %30 artıĢ
görüldü. Toplam lenfosit sayısında ise on dört günde artıĢ saptandı. Yardımcı T lenfositler
konağın immün durumunu göstermede çok önemli bir göstergedir. Bu çalıĢma AIDS ve
kanser gibi özellikle yardımcı T lenfosit sayısını azaltan durumlarda beta-karotenin konağın
immün direncini artırabildiğini göstermektedir.
Doğal karotenleri kullanmak ya da karotenden zengin gıdalarla beslenmek, sentetik beta-
karoten desteği almaktan daha faydalı olabilir. Ancak baĢka bir çalıĢmada 126 sağlıklı
üniversite öğrencisi rastgele gruplara ayrılmıĢ. A grubu, kontrol grubudur. B grubu günlük 15
mg beta-karoten aldı. C grubu havuç yiyerek günlük 15 mg beta-karoten aldı. B grubunda
kandaki beyaz küre sayısının artma ve fonksiyon görmesinde en iyi sonuç alınmıĢtır.
Bu çalıĢmalar direkt beta-karoten desteğinin meyvelerden elde edilen beta-karotenden
daha iyi emildiğini göstermiĢtir.
Vajinal kandida enfeksiyonlarında epitel hücrelerindeki beta-karoten seviyesi azalır
Bayanların immün sistemi zayıfladığı zaman vajinal kandida enfeksiyonlarına daha
yatkın hale gelirler. Bu immün sistem zayıflaması karoten seviyesindeki düĢüklüğe bağlı
geliĢebilir. Bir çalıĢmada vajinal kandida enfeksiyonu olan bayanlarla kandida enfeksiyonu
olmayan bayanların dökülen vajinal epitel hücrelerindeki beta-karoten seviyeleri
karĢılaĢtırılmıĢ. Kandida enfeksiyonu olan grupta 1 milyon epitel hücresindeki beta-karoten
seviyesi 1.46 ng iken, olmayan grupta 8.99 ng olarak saptanmıĢtır. Kandida enfeksiyonu
olanda beta-karoten seviyesi 6 kat daha düĢük saptandı.
Bu sonuçlara göre düĢük beta-karoten seviyesi vajinal kandida enfeksiyonu ile
iliĢkilidir. Beta-karoten desteği vajinal kandida enfeksiyonu geliĢmesine karĢı koruyucu
olabilir.
Fotosensitif hastalıkların tedavisinde karotenler
Beta-karotenler ıĢığa duyarlı cilt hastalıklarında (güneĢte artan döküntüler) tercih
edilmektedir. En çok eritropoetik protoporfiria tedavisinde etkilidir. Daha az etkili olduğu
fotosentitif hastalıklar polimorf ıĢık erüpsiyonu, solar ürtiker,diskoid lupus eritematozus’tur.
Beta-karoten az ama anlamlı derecede ıĢıma miktarını artırıp güneĢ yanığının baĢlangıcını
geciktirir. Bu da güneĢ altında bronz ten oluĢana kadar kalabilme imkanı verir.
Eritropoetik protoporfirialı hastaların kan, feçes ve derisinde ıĢığa duyarlı bileĢikler olan
porfirialar artar. GüneĢ ıĢığına maruz kalındığı zaman belirginleĢen yanık hissi, ĢiĢlik ve
kızarıklık oluĢur.Yüzeyel güneĢ kremlerinin etkisi yoktur. Fotosensitivitenin nedeni, porfirin
molekülünün ultraviyole ile uyarılması ile deriye çok tehlikeli olan serbest radikallerin
oluĢmasıdır. Direkt hücre hasarı kimyasal aracıların ortaya çıkmasına yol açar. Bu kimyasal
aracılar da diğer hücrelere hasar verir ve kaĢıntı, yanma, kızarıklık ve ĢiĢliğe yol açar.
Eritropoetik porfiriada karoten seviyesi için en uygun değer, 600-800mikrogram/dl dir.
Tedavinin etkisi 4-6 haftadan önce gözükmez. Beta-karotenin bitki dokularındaki etkisi insan
dokularındakine benzerdir. GüneĢ ıĢığının oluĢturduğu serbest radikal hasarına karĢı
kalkan görevi görür.
12
Kullanılacak miktar
Kullanım amacı A vitamininin dozunu belirler. Genelde, erkeklerin 5000 I.U, bayanların
2500 I.U, günlük olarak alması gereken dozdur. Yenidoğan bebeklerde akut viral
enfeksiyonlarda bir ya da iki gün boyunca, 50000 I.U alınması önerilir.
Gebelerin A vitamini kullanmaması gerekmektedir. Bunun yerine beta-karoten
kullanabilirler.
Yüksek doz A vitamini siğilce ve hiperkeratotik cilt hastalıklarının tedavisinde
kullanılmaktadır. Ancak doktor takibinde kullanmaları gerekmektedir.
Normal bir insanın günde 25000 I.U karoten alması yeterlidir. Prekanseröz lezyonların
tedavisi ve immüniteyi kuvvetlendirmek için gereken doz ise 25000-300000 I.U’dir.
Gebelikte A vitamini alınmamalıdır. New England Journal of Medicine’da yayınlanan
bir çalıĢmada gebelikte (özellikle ilk yedi haftada) 10000 I.U den fazla alınan dozlar,
ABD deki her 57 çoçuktan birindeki doğum defektinden sorumlu gözükmektedir. Gebe kalma
riski olanların aldığı A vitamini dozunu 5000 I.U’nin altına çekmelidir.
YanlıĢlıkla yüksek doz A vitamini (100000-300000) alınması çocuklarda hızlıca
toksititeye yol açıp, kafa içi basınç artıĢına yol açar. Buna bağlı olarak kusma, baĢ ağrısı,
eklem ağrısı, papil ödemi meydana gelir. Vitamin dozu azalmasıyla semptomlar hızlıca
geriler, tam iyileĢme görülür.
Birkaç gün boyunca 500000 I.U dan fazla alan eriĢkinlerde de, A vitaminine bağlı
toksisite görülebilir. Siroz, hepatit, protein-kalori malnutrisyonu, çocuklar gibi A vitamini
depolanması ve taĢınmasında sorun olduğu zaman daha düĢük dozlarda da toksisite
geliĢebilir. Kuru, çatlamıĢ deri, kırılgan tırnak, kellik, diĢ eti iltihabı, anoreksia, sinirlilik,
yorgunluk ve bulantı A vitamini toksisitesinde gözükür. Serumda A vitamini seviyesi 250-
6600 I.U/dL iken toksisite gözükür. UzamıĢ A vitamini fazlalalığında kemikte kırılganlık
artıĢı ve uzun kemiklerde kalınlaĢma meydana gelir.
Toksisite genellikle cilt sorunlarında yüksek doz A vitamini alındığında meydana
gelir. Genelde, birkaç ay içinde günde 300000 I.U den düĢük dozlarda toksisite gözükmez.
Kuru havalarda dudak çatlaması, deri kuruması hastaların çoğunda görülür. Toksisitenin
genelde ilk bulgusu baĢ ağrısıdır. Bunu yorgunluk, duygu düzensizliği, kas ve eklem ağrısı
takip eder. Laboratuar değerleri toksisiteyi göstermede değeri azdır. Çünkü serumdaki A
vitamini seviyesi toksisite ile orantılı olarak yükselmez. Ayrıca ALT ve AST seviyesi sadece
semptomları olan hastalarda yükselir.
Diyetle beta-karoten desteği yapmak, fotosensitif hastalıklar gibi yüksek doz tedavi
gerektiren durumlar dıĢında toksisiteye yol açmaz. Hastalar genelde ishalden Ģikayet eder ancak
bu durum kendiliğinden düzelir ve tedaviyi bırakmayı gerektirmez. Serumda karoten seviyesinin
yükselmesi A vitamini toksisitesini göstermediği gibi, ciltte sararma dıĢında soruna yol açmaz.
Yüksek miktarda havuç ya da havuç suyu tüketmek (günlük 1 kg kadar) adet düzensizliklerine ve
nötropeniye yol açabilir. Bunlardaki beta-karoten seviyesi, yüksek doz beta-karoten alanlarınki
kadar yükselmez ise de, sorun havuçtaki diğer bazı faktörlere bağlı geliĢir. Bu etkilerin hiçbiri
yüksek doz saf beta-karoten (günlük 300000-600000 I.U) tüketenlerde görülmedi. Fare ve
tavĢanlara uzun süre 1g/kg a kadar dozlar verilmesiyle toksik etkiler embriyo toksisite, kansere
yatkınlık veya üreme fonksiyonlarında bozulma görülmedi.
E vitamini ve çinko A vitamininin fonksiyon görmesi için gereklidir. Çinko, C vitamini,
tiroid hormon eksikliklerinde provitamin A’nın, A vitaminine dönüĢümü bozulur.
13
1>
Dostları ilə paylaş: |