Yaz›flma Adresi / Address for Correspondence:
Sıla Akhan, Kocaeli Üniversitesi, Tıp Fakültesi, İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, Kocaeli, Türkiye
Tel./Phone: +90 262 303 75 63 Faks/Fax: +90 262 359 12 12 E-posta/E-mail: silaakhan@gmail.com
(Geliş / Received: 23 Haziran / June 2014; Kabul / Accepted: 24 Haziran / June 2014)
DOI: 10.5152/kd.2014.26
Özet
Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği Viral
Hepatit Çalışma Grubu, dünyada 400 milyonun üzerinde kişide
bulunan kronik hepatit B virusu (HBV) infeksiyonunun yönetimi-
ne ilişkin bir uzlaşı raporu hazırlamak üzere bir toplantı düzenle-
miştir. Raporda konuyla ilgili literatür ve uluslararası kılavuzlar,
hepatit B virusu (HBV) infeksiyonunun epidemiyolojisi ve doğal
seyri, kronik hepatit B (KHB)’nin ülke ekonomisine maliyeti, akut
hepatit B (AHB) ve KHB’de tanı, AHB’nin KHB akut alevlenme-
sinden ayırt edilmesi, KHB tedavisi, HBeAg-pozitif ve negatif
hastalarda tedaviye yanıtın değerlendirilmesi ve uzun dönem
sonuçları, nükleoz(t)id analoglarına karşı viral direnç ve direncin
izlemi ve hepatit B’den korunma gibi bölümler halinde gözden
geçirilmiş ve üzerinde uzlaşılan öneriler her bölümün sonunda
sunulmuştur. Bu önerilerden seçilmiş birkaçı aşağıda sıralan-
mıştır: [1] İlk basamak tedavisi olarak entekavir ya da tenofovir
gibi dirence karşı genetik bariyeri yüksek çok güçlü ilaçların se-
çilmesi, uzun süreli tedavi hedeflerine ulaşmak için en uygun
Abstract
Study Group for Viral Hepatitis of the Turkish Society of Clini-
cal Microbiology and Infectious Diseases convened a meeting to
develop a consensus report on management of chronic hepatitis
B virus (HBV) infection, a global public health problem, affecting
more than 400 million people worldwide. Relevant literature and
international guidelines were reviewed, and recommendations
agreed are presented at the end of each section such as epide-
miology and natural history of HBV infection, economic burden
of chronic hepatitis B (CHB), diagnosis of acute hepatitis B (AHB)
and CHB, differentiation of AHB from acute exacerbation of CHB,
treatment of CHB, evaluation of response to treatment and long-
term outcomes in HBeAg-positive and negative patients, antivi-
ral resistance and its follow-up, and prevention of HBV infection.
Examples of some selected recommendations are as follows: [1]
The selection of a highly potent drug such as entecavir or tenofo-
vir with a high genetic barrier to resistance as a first line therapy
provides the best approach of achieving the goals of long-term
Kronik Hepatit B Virusu İnfeksiyonunun Yönetimi: Türk Klinik
Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği Viral Hepatit
Çalışma Grubu Uzlaşı Raporu
Management of Chronic Hepatitis B Virus Infection: A Consensus Report of the
Study Group for Viral Hepatitis of the Turkish Society of Clinical Microbiology and
Infectious Diseases
Sıla Akhan
1
, Aynur Aynıoğlu
2
, Atahan Çağatay
3
, İbak Gönen
4
, Özgür Günal
5
, Teoman Kaynar
6
,
Ziya Kuruüzüm
7
, Murat Sayan
8
, Berivan Tunca
9
, Necla Tülek
10
, Hüseyin Üçkardeş
11
, Ayşe Yavuz
12
,
Orhan Yıldız
13
, Neziha Yılmaz
14
, Esma Yüksel
15
1
Kocaeli Üniversitesi, Tıp Fakültesi, İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, Kocaeli, Türkiye
2
Zonguldak Atatürk Devlet Hastanesi, İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Kliniği, Zonguldak, Türkiye
3
İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi, İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, İstanbul, Türkiye
4
Süleyman Demirel Üniversitesi, Tıp Fakültesi, İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, Isparta, Türkiye
5
Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesi, İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Kliniği, Samsun, Türkiye
6
Gazi Devlet Hastanesi, İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Kliniği, Samsun, Türkiye
7
Dokuz Eylül Üniversitesi, Tıp Fakültesi, İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, İzmir, Türkiye
8
Kocaeli Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, Kocaeli, Türkiye
9
Kızıltepe Devlet Hastanesi, İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Kliniği, Mardin, Türkiye
10
Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi, İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Kliniği, Ankara, Türkiye
11
Bilecik Devlet Hastanesi, İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Kliniği, Bilecik, Türkiye
12
Sarıyer İsmail Akgün Devlet Hastanesi, İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Kliniği, İstanbul, Türkiye
13
Erciyes Üniversitesi, Tıp Fakültesi, İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, Kayseri, Türkiye
14
Bozok Üniversitesi, Tıp Fakültesi, İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, Yozgat, Türkiye
15
İzmir Karşıyaka Devlet Hastanesi, İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Kliniği, İzmir, Türkiye
Uzlaşı Raporu / Consensus Report
2
Epidemiyoloji
Dünyada yaklaşık 2 milyar kişinin hepatit B virusu (HBV)
ile karşılaşmış olduğu, yaklaşık 400 milyon kişinin ise kronik
hepatit B (KHB) olduğu bilinmektedir. Her yıl 500 000-700 000
kişinin HBV infeksiyonu ve/veya ilgili komplikasyonlar nede-
niyle yaşamını yitirdiği tahmin edilmektedir (1-4).
İnaktif HBV taşıyıcılığının prevalansı bölgeden bölgeye
değişmektedir (5, 6): [1] Düşük prevalans: hepatit B yüzey an-
tijeni (HBsAg) <%2 (ABD, Kanada, Batı Avrupa, Avustralya ve
Yeni Zelanda); [2] Orta prevalans: HBsAg %2-7 (Akdeniz ül-
keleri, Japonya, Orta Asya ülkeleri, Ortadoğu ve Latin Ameri-
ka); [3] yüksek prevalans: HBsAg ≥%8 (Güneydoğu Asya, Çin,
Sahraaltı Afrika).
Ülkemizde değişik örneklemler sonucunda HBsAg sık-
lığı %0.8- 5.7 arasında bulunmuştur (8-26). Ege ve Marma-
ra Bölgesi’nde %3.4, İç Anadolu, Akdeniz ve Karadeniz
Bölgesi’nde %4.8, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde
%6.2 oranında pozitiflik bildirilmiştir (27,28,29). Türk Kızılayı
Kan Merkezlerinde kan bağışçılarından elde edilen verilere
göre HBsAg pozitifliği, 1985’te %6.7, 1988’de %5.3, 1992’de
%4.7 olmak üzere ortalama %5.1 iken; 2012’de %0.6 olarak
saptanmıştır (8,28). Bu göreceli düşüklüğe, 1997 yılından beri
inaktif HBV taşıyıcısı olabilecek kişilerden kan alınmamaya
başlanmasının katkısı olabilir. Ülkemizde HBsAg pozitifliği
bölgesel açıdan değerlendirildiğinde, Güneydoğu Anadolu
ve Doğu Anadolu Bölgelerinde diğer bölgelere göre daha
yüksek bulunmaktadır (8,29).
İnaktif HBV taşıyıcılığının seyri infeksiyonun alındığı yaşa
bağlı olarak değişmektedir. HBV’nin alındığı döneme göre
akut hepatit B (AHB)’den KHB’ye ilerleme olasılığı, perina-
tal dönemde yaklaşık %90, 1-5 yaş arasında %20-50, erişkin
yaşta ise %5 olarak bildirilmiştir (30-32). 2000 yılında HBV’ye
bağlı morbidite hızı 100 000’de 6.0, mortalite hızı 1 000 000’da
0.2 iken; 2011’de morbidite hızı 100 000’de 3.7, mortalite hızı
ise 1 000 000’da 0.08’dir (8,29).
HBV’nin genotipleri, son tanımlanan iki genotiple birlik-
te 10’a (A’dan J’ye) ulaşmıştır. Genotip A, Sahraaltı Afrika,
Kuzey Avrupa ve Batı Avrupa; genotip B, Tayvan ve Vietnam;
genotip C, Çin, Japonya ve Kore; genotip D, Hindistan, Avru-
pa, Afrika ve Akdeniz ülkeleri; genotip E, Batı Afrika; genotip F,
Orta ve Güney Amerika; genotip G, Fransa, Almanya ve Ame-
rika Birleşik Devletleri (ABD); genotip H, Orta Amerika; geno-
tip I, Vietnam ve Laos; genotip J, Japonya’da saptanmaktadır
(32-35). Ülkemizde karşılaşılan genotiplerin tamamına yakını,
genotip D’dir (36-38).
Bulaşma yolu parenteral, vertikal ve horizontal olmakla
beraber sıklığı ülkeden ülkeye değişmektedir. Risk grupları,
sık kan nakli yapılanlar, hemodiyaliz hastaları, sağlık perso-
neli, uyuşturucu bağımlıları, dövme yaptıranlar, kulak deldi-
renler, inaktif HBV taşıyıcı annelerin çocukları, seks işçileri,
zihinsel engelliler, bakımevinde yaşayanlar, ailesinde inaktif
HBV taşıyıcısı olanlar ve mahkumlardır (39). Son dönemler-
de AHB görülme sıklığı giderek azalmıştır. ABD’de 1990’dan
2006 yılına kadar AHB insidansında %81 oranında azalma
saptanmıştır. Bu azalma özellikle çocuk ve genç erişkinlerde
kendini göstermektedir (32). HBV infeksiyonuna bağlı ölüm-
ler de daha çok orta yaşlı kişilerde ortaya çıkmaktadır (40).
Aşılama programları, öncelikli olarak yüksek risk grubun-
daki kişilerin aşılanmasına yöneliktir. HBV aşısının uygulama
sıklığı giderek artmaktadır. Ülkemizde 1998’de yenidoğan aşı
takvimine giren HBV aşılama hızları 2002’de %77, 2009’da
%94, 2010 ve 2011’de %96, son olarak da 2012’de %97 düze-
yine çıkmıştır (41,42). Bu aşılama hızları 2012 yılında Doğu ve
Batı Karadeniz ve Orta Anadolu Bölgelerinde %100, Güney-
doğu Anadolu Bölgesi’nde %93 olarak bildirilmiştir (8).
HBV infeksiyonunun prevalansı yaşla artmaktadır. ABD’de
yapılan bir çalışmaya göre, 6-11 yaş arasında %0.6 iken, 60
yaşın üzerinde bu hız %7.3’e yükselmiştir. Buna karşılık, aşı-
nın indüklediği immünite 6-11 yaş arası çocuklarda belirgin
olarak yüksek saptamıştır. HBV infeksiyonu prevalansı 6-19
yaş arasında %1.9’dan %0.6’ya kadar düşmüşken 50 yaşın
üzerinde değişmemiştir. KHB prevalansı ABD dışında doğ-
muş insanlar arasında %1.7’den %0.8’e kadar düşmüştür.
Prevalanstaki bu belirgin düşüşe karşın ABD doğumlulara
göre yine de 15 kat yüksektir. En belirgin düşme %12.8’den
%2’ye düşüşle, 6-19 yaş arası ABD dışında doğmuş çocuklar
arasında saptanmıştır. Bu çalışmanın sonuçları, ABD’de aşı
programının HBV infeksiyonu prevalansını, özellikle de yük-
sek riskli kişiler arasında düşürdüğünü göstermiştir (43).
AHB'nin insidansında azalma olmakla birlikte, son 10 yıl-
da HBV infeksiyonuna bağlı hastaneye yatışların, kanser ol-
gularının ve ölümlerin sıklığının ikiye katlandığı bildirilmiştir
(44). Bu durum, 1991 yılında başlatılmış olan üniversal aşı
programının uygulamasının gecikmesine, tanısal yöntemle-
rin gelişmiş olmasına, endemik bölgelerden düşük sosyoe-
konomik koşulları düşük kitlelerin göç etmesine ve infeksi-
yonun daha iyi ortaya konmasına bağlanmıştır. Ülkemizde
ise Sağlık Bakanlığı verilerine yansıyan bildirimlere göre
özellikle AHB'de belirgin azalma söz konusudur. Bu azalma-
ya karşın AHB bildirimi, en fazla genç erişkin yaş grubunda
gözlenmiştir. Bu bulgunun en önemli nedeninin cinsel yolla
bulaşma olduğu düşünülmektedir (8,41,42).
HBV’nin endemik olduğu ülkelerde doğan insanlar ara-
sında KHB prevalansının doğdukları ülkelerdekine benzer
olduğu birçok çalışmada gösterilmiştir (7,32). Benzer hızlar
Kanada, Avustralya ve çoğu Avrupa ülkesinde saptanmıştır.
ABD’de Centers for Disease Control and Prevention (CDC)
tarafından HBsAg prevalansı %2’nin üzerinde olan ülkeler-
de doğan bireylere HBV açısından rutin test yapılması öne-
rilmektedir. Bu bölgelere örnek olarak Afrika, Çin, Kore, En-
yaklaşımdır. [2] Dirence karşı genetik bariyeri düşük olan lamivudin
ya da telbivudin gibi ilaçlar ilk seçenekler arasında olmamalıdır. [3]
Pegile interferon a, seçilmiş hasta gruplarında kullanılmalıdır. [4] HBV
ilaç direnci mutasyon analizinin, klinik tedavi yönetiminin bir parçası
olması gerekir.
Klimik Dergisi 2014; 27(Özel Sayı 1): 2-18.
Anahtar Sözcükler: Kronik hepatit B, antiviral ajanlar, ilaç direnci.
treatment. [2] Antiviral drugs with a low genetic barrier to resistance
such as lamivudine or telbivudine should not be among the first
choices. [3] Pegylated interferon a should be used in selected patient
groups. [4] Analysis of HBV drug resistance gene mutation should be a
part of managing clinical treatment.
Klimik Dergisi 2014; 27(Suppl. 1): 2-18.
Key Words: Chronic hepatitis B, antiviral agents, drug resistance.
Akhan S et al. Kronik Hepatit B Virusu İnfeksiyonunun Yönetimi 3
donezya, Filipinler, İsrail dışındaki Ortadoğu ülkeleri, Güney
ve Batı Pasifik Adaları, Amazon Nehri havzasının iç bölgeleri
sayılabilir. Diğer indikasyonlar, HBV aşısını bebekliğinde ol-
mayıp ebeveyni yüksek endemik (HBsAg prevalansı ≥%8)
ülkelerde doğmuş olanlar, damar içi madde bağımlıları, er-
keklerle seks yapan erkekler, immünosüpresif tedavi görenler
(kanser, organ transplantasyonu, romatolojik ve gastrointes-
tinal hastalıklar nedeniyle), nedeni bilinmeyen alanin/aspar-
tat aminotransferaz (ALT/AST) yüksekliği olanlar, donörler
(kan, plazma, semen, doku veya organ), hemodiyaliz has-
taları, tüm gebeler, HBsAg-pozitif anneden doğan bebekler,
HBsAg-pozitif olduğu bilinen kişilerle aynı evde yaşayanlar,
onlarla injektör paylaşanlar ya da cinsel temasta bulunanlar
ve profilaksi gerektirebilecek (iğne batması, cinsel saldırıya
uğrama gibi) bir temas sonucu kan ya da vücut sıvılarına ma-
ruz kalanlar ve HIV-pozitif kişiler sayılabilir (45).
HBV aşısı uygulanması için gösterilen bütün çabalara,
birçok ülkede aşının tüm yenidoğanlara doğar doğmaz uygu-
lanmasına ve bulaşmanın önlenmesi için toplumun aydınla-
tılmasına yönelik çalışmalara karşın yeni olgularla karşılaşıl-
maktadır. Bu nedenle konuya disiplinli bir yaklaşım sergilen-
mesi son derece önemlidir.
Hepatit B Virusu İnfeksiyonunun Doğal Seyri
HBV infeksiyonunun doğal seyri oldukça değişken olup,
klinik olarak iyi ortaya konmakla birlikte, hastalığın patoge-
nezindeki mekanizmalar çok iyi anlaşılamamıştır. AHB geçi-
ren hastaların bir kısmında tam iyileşme görülürken, bir grup
hastada ise hastalık kronikleşmekte ve farklı klinik dönemler
halinde seyredebilmektedir (Şekil 1). Vücudun immün siste-
minin gelişimi, immün yanıtın şiddeti ve virusa ait özellikler
doğal seyrin en belirleyici faktörleridir (46,47).
Akut Hepatit B
AHB, HBV ile olan karşılaşmayı takiben altı haftayla altı
ay arasında değişen bir inkübasyon periyodundan sonra geli-
şen, asemptomatik infeksiyondan karaciğer yetmezliğine ka-
dar değişebilen farklı klinik tablolarla ortaya çıkmaktadır (47).
İnkübasyon döneminde hepatosit içine girerek çoğalmaya
başlayan HBV kendisine ait birtakım antijenik yapıları da üret-
mekte ve zamanla çok daha fazla miktarda hepatositi infekte
etmektedir. HBV sitopatik bir virus olmayıp, karaciğer hasa-
rını oluşturduğu immün yanıt aracılığıyla yapmaktadır (48).
Sağlıklı bireylerde AHB’de hepatosite giren virusun immün
sisteme tanıtımıyla başlayan ilk immün yanıt ‘‘doğal immün
yanıt’’ olup hepatosit hasarına neden olmaz (49). İnkübasyo-
nun ilerleyen döneminde ise karaciğer hasarından sorumlu
olan ‘‘kazanılmış immün yanıt’’ başlar. HBV infeksiyonunun
seyrinin asıl belirleyicisi sitotoksik T lenfositi (CTL) yanıtıdır
(50,51). CTL’lerin aktivite göstergesi de serum ALT düzeyidir.
Akut infeksiyonda yüksek ALT düzeyi iyi yanıt göstergesidir
(52). AHB’de vücudun verdiği immün yanıt iyi ve yeterliy-
se hastalık iyileşirken, yetersiz yanıtta kronikleşme görülür.
Şiddetli ve kontrolsüz immün yanıtta infeksiyon karaciğer
yetmezliğine kadar ilerleyebilir (46). AHB’de iyileşme süresi
altı aydan kısa olup, HBsAg’nin negatifleşmesi ve bunu taki-
ben anti-HBs’nin pozitifleşmesiyle sonuçlanır. İnfeksiyondan
sonraki altı ay içinde anti-HBs gelişmezse olgu kronikleşmiş
kabul edilir (46,47). İnfeksiyondan sonra iyileşen ve anti-HBs-
pozitif hale gelen bazı olgularda virusun tam olarak eradike
edilemeyebileceği, immün sistem tarafından baskılanmış
halde kalabileceği de gösterilmiştir (53).
Kronik Hepatit B
KHB birbirini izleyen dört farklı dönem içerisinde gelişir
(Şekil 2).
İmmün Toleran Dönem: HBV infeksiyonunun bu dönemi,
sıklıkla infeksiyonu doğumda ya da erken çocukluk çağın-
da alan olgularda görülür. Ancak nadiren geç çocukluk ve
erişkinlik çağında da görülebilir (54). Bu dönemde immün
sistem gelişimini tamamlayamadığından HBV ile infekte he-
patositlere karşı yeterli immün yanıt verilemez ve virus ço-
ğalmasını sürdürür. Bu dönemdeki hastalarda virusun rep-
likasyonu sürdüğünden, HBeAg pozitif; HBV DNA düzeyi de
yüksektir. Özellikle infeksiyonu bebeklikte edinen hastalarda
görülen bu immün yanıt azlığı çeşitli mekanizmalara bağ-
lanmıştır. Bunlardan biri de HBeAg’nin, “anti-core” immün
yanıtına tampon oluşturup, tuzak görevi yapmasıdır. Ancak
yetersiz immün yanıt nedeniyle hepatosit hasarı olmadığın-
dan karaciğerde nekroinflamasyon gelişmez ve bu nedenle
transaminaz değerleri normal düzeydedir (55). Hastalar bu
dönemde asemptomatiktir ve genellikle bir rastlantı sonu-
cu fark edilir. Bulaştırıcılığın yüksek olduğu bu dönem, in-
4
Klimik Dergisi 2014; 27(Özel Sayı 1): 2-18
Şekil 2. Kronik hepatit B virusu infeksiyonunun doğal seyri (Kaynak
47’den uyarlanmıştır).
HBeAg
HBV DNA
ALT
0 20 40 60
Anti-HBe
İmmün toleran
dönem
Zaman (yıl)
İmmün aktif
dönem
(HBeAg-pozitif
kronik hepatit B)
İnaktif
HBV taşıyıcılığı
dönemi
Reaktivasyon dönemi
(HBeAg-negatif
kronik hepatit B)
Şekil 1. Hepatit B virusus infeksiyonunun doğal seyri (Kaynak 46’dan
uyarlanmıştır).
İyileşme
Kompanse Siroz
Dekompanse Siroz
Erişkinde
Akut HBV
İnfeksiyonu
Kronik HBV İnfeksiyonu
İnaktif HBV İnfeksiyonu
?
Kronik Hepatit
Yenidoğanda
Akut HBV
İnfeksiyonu
%5
%95
%70
%30
%10
%6 / yıl
%1-3 / yıl
%7-8 / yıl
%3-5 / yıl
HBsAg Kaybı
HSK
<%5
%5
%95
Ölüm /
Transplantasyon
feksiyonun daha erken alındığı olgularda nispeten uzundur
ve 10-40 yıl sürebilir; HBeAg serokonversiyonu da daha geç
gerçekleşir. İnfeksiyonun çocukluk çağında alındığı olgular-
da bu dönem daha kısadır ve 15-20 yıl sürer; serokonversi-
yon sıklıkla puberte çağında gerçekleşir. Erişkin yaşta edini-
len infeksiyonda ise bu dönem genellikle yoktur ya da 1-4
ay kadar kısa sürer (46). Bu dönem genel olarak iyi seyirli
olduğundan tedavi önerilmez (56).
İmmün Klirens Dönemi (İmmün Aktif Dönem): İmmün
sistemin aktivite göstermeye başladığı bu dönemde HBV an-
tijenlerine karşı gelişen immün yanıta bağlı olarak hepatose-
lüler hasar oluşmaya başlar (57). Bu dönemdeki hastalarda
HBeAg pozitifliği sürerken, serum HBV DNA ve ALT düzeyleri
dalgalı bir seyir gösterir. Karaciğerde aktif inflamasyon ve
kronik hepatit bulgularının olduğu bu dönem HBeAg-pozitif
KHB olarak da ifade edilebilir (46,47). Hastalar bu dönemde
sıklıkla asemptomatiktir. Ancak bazı olgularda akut hepatite
benzeyen ve karaciğer yetmezliğiyle sonuçlanabilen alevlen-
me atakları görülebilir (58). Alevlenme atağında HBeAg se-
rokonversiyonu olmayabilir; ancak her alevlenme karaciğer
hasarının ilerlemesine neden olur. Bu nedenle alevlenmele-
rin sıklığı ve bu dönemin uzun sürmesi, karaciğer sirozu ve
hepatoselüler karsinom (HSK) görülme riskini artırmaktadır
(59,60).
İnaktif Hepatit B Virusu Taşıyıcılığı Dönemi: İmmün yanıt
döneminin sona ermesiyle başlayan bu immün temizlenme
döneminde, transaminaz değerleri normal düzeyde, virus
replikasyonu düşük hızda ve karaciğerde nekroinflamatuar
aktivite hafif düzeydedir. Olgular HBeAg-negatif ve anti-HBe-
pozitiftir; HBV DNA düzeyi çok düşüktür (61). Hastaların çoğu
uzun yıllar bu dönemde kalır. Bu döneme erken giren hasta-
larda seyir genellikle iyidir. Ancak, bu dönemdeki hastalarda
karaciğerde minimal fibroz ve hafif şiddette bir hepatit tablo-
su olmakla birlikte, özellikle 40 yaşın üzerindeki bazı olgular-
da ciddi karaciğer hasarı da olabilmektedir (62,63).
Reaktivasyon Dönemi: Bu dönem HBeAg-negatif ve anti-
HBe-pozitif olgularda viral replikasyonun tetiklenmesiyle
başlar. Karaciğerde süren nekroinflamasyona bağlı olarak
ALT düzeyi ve HBV DNA düzeyi yüksektir (64). Bu dönemdeki
hastalarda HBV genomunda prekor ve kor promotor bölge-
sinde mutasyon olduğundan HBeAg üretilemez veya mini-
mal olarak üretilir; ancak viral replikasyon sürer (65,66).
İyileşme Dönemi
Spontan HBsAg kaybının söz konusu olduğu dönemdir.
Batı toplumlarında yıllık HBsAg kaybı, Doğu ve Asya toplum-
larına göre daha yüksek sıklıkta bildirilmektedir. Bu farklılığın,
infeksiyonun Doğu toplumlarında daha erken yaşta başlama-
sından ve genotipik farklılıktan kaynaklandığı düşünülmek-
tedir (67,68). Bu dönem genellikle iyi seyirli olmakla birlikte
özellikle ilk 10 yıl süresince HBsAg kaybı olan olgulardaki
HBV DNA pozitifliği düşük düzeyde sürebilir (69).
HBV infeksiyonunun doğal seyrindeki olumlu faktörler
Tablo 1'de gösterilmiştir (70-74).
Öneriler
1. İmmün toleran dönemdeki hastalara tedavi önerilmez; bu
dönemdeki hastalar izlemeye alınmalıdır.
2. HBsAg-pozitif olgularda, immünosüpresif tedavi sırasın-
da, HIV ve HCV koinfeksiyonunda hastalığın aktive olabi-
leceği unutulmamalıdır.
3. HBV infeksiyonunun doğal seyrinin ve patogenezindeki
mekanizmaların iyi bilinmesi tedavi ve izlem kararının ve-
rilmesinde son derece önemlidir.
Kronik Hepatit B’nin Ülke Ekonomisine Maliyeti
Türkiye’de HBV ile infekte hasta sayısının 3-3.3 milyon
arasında olduğu tahmin edilmektedir (75,76). Bunlardan 107
600 hastada karaciğer sirozu gelişmekte ve her yıl 315 ka-
raciğer transplantasyonu yapılmaktadır. Nakil sonrası izlem
altındaki hasta sayısı ise yaklaşık 4250’dir. Sağlık Bakanlığı
verilerine göre KHB’ye bağlı HSK’nın yıllık insidansı yaklaşık
olarak 100 000’de 1’dir (77-80).
HBV infeksiyonunun ülke ekonomisine maliyeti doğrudan
tedavi maliyetlerinin yanı sıra işgücü kaybı, erken ölüm gibi
nedenlerin yarattığı maliyetlerle belirlenir. Hastalığın evresi
de maliyet üzerinde etkilidir.
Türkiye’de bir maliyet uyarlaması yapıldığında KHB’nin
antivirallerle tedavisi için yaklaşık olarak 120 milyon TL ve
hastalığın komplikasyonlarının tedavisi için 930 milyon TL
harcanmakta olup yıllık toplam maliyet 1 milyar 50 milyon
TL’dir. KHB ile ilişkili komplikasyonların tedavi maliyeti (%89),
kullanılan antivirallerin tedavi maliyetinden (%11) anlamlı
oranda fazladır (81,82).
Türkiye’deki toplam ilaç harcamaları içinde KHB tedavi-
sinde kullanılan ilaçların oranı %0.7’dir (11). Buna rağmen te-
davideki kısıtlamalar ve tanısal sorunlar nedeniyle KHB has-
talarının yalnızca %13.5-15’i tedavi şansı elde edebilmektedir
(75).
Intercontinental Market Services (IMS Health) 2013 veri-
lerine göre toplam 50 000 hasta KHB tedavisi almakta olup,
toplam yıllık maliyet yaklaşık 100 milyon TL’dir. KHB nedeniy-
le lamivudin (LAM) veya telbivudin (LdT) gibi birinci basamak
tedavi alan 20 000 hastanın yıllık tedavi maliyeti 14 milyon
TL; entekavir (ETV) veya tenofovir (TDF) gibi ikinci basamak
tedavi alan 30 000 hastanın yıllık tedavi maliyeti ise 85 milyon
TL’dir (83).
Dostları ilə paylaş: |