ı) Ölü sertliği (ölü katılığı, rigor mortis)
Ölü sertliği, istemli ve istemsiz kasların ölüm sonrasın-
da katılaşmasıdır. Erişkinlerde, ortalama koşullarda ölü
sertliğinin ölümden sonra 3-5 saat içerisinde oluşmaya
başlar, 10-15 saat içinde iskelet kaslarını maksimum
seviyede tutar ve bir süre bu durumda devam eder. Ölü
sertliği tam oluştuğunda, tüm eklem hareketleri kısıtla-
nır, ceset kas katı bir özellik kazanır. Bu katılık, ortalama
koşullarda 36-48 saat sonra ise çürüme nedeni ile çözül-
meye başlar.
Ölü sertliğinin oluşma mekanizması ATP ile ilgilidir. ATP
canlıda kas hücrelerinin enerji gerektiren işlevleri için
gereklidir. Canlıda kas dokusunun fonksiyonel olması
için gerekli enerji, ATP’nin ADP’ye dönüşümü sırasında
ortaya çıkan fosfordan elde edilmektedir. Canlıda kas do-
kusunun fonksiyonunu aksiyon potansiyeli başlatmakta;
aktin ve miyosin filamentinin kayma veya dişli çark hare-
keti sırasında yan çıkıntılarının ilişkileri için gerekli enerji
kaynakları olan ATP ve kreatin fosfatın resentezleri için
gerekli enerji besinlerden sağlanmaktadır. Miyosin fila-
mentinin yan çıkıntılarının aktin filamentinden ayrılması
ve lifin gevşeyebilmesi için de ATP’ye gereksinim vardır:
Ölüde ATP miktarı azalmasına bağlı olarak kasın fonksi-
yonel özelliği ortadan kalkar ve kas dokusu sertleşir. Bu
ise, eklem hareketlerindeki kısıtlama ile kendini gösterir.
Ölü sertliğin muayenesi, eklem hareketleri kontrol edi-
lerek yapılır. Başlangıçta alt çene; daha sonra dirsek veya
diz bölgesinden yapılabilir. Bu muayenede ölü sertliğinin
derecesine göre bir dirençle karşılaşılır. Ölü sertliği daha
önce muayene edilmiş, cesedin taşıması sırasında vb. bir
nedenle bozulmuş ise, başka bir eklemden tekrar kontrol
edilmelidir. Ölü sertliği azami derecede oluştuğunda (or-
talama 10-15 sat sonra); ceset kaskatı kesilir, adeta tahta
sertliğindedir, belli bir bölgesi tutularak kaldırıldığında
tüm vücut birlikte kalkar.
1-6
(Resim 4).
Donma veya yanmaya bağlı sertlik bazen ölü sertliği ile
karıştırılabilmektedir. Ancak, bu olayların özelikleri ta-
mamen bir birinden farklıdır.
Resim 3: Sırtüstü pozisyonda bulunan cesette,
vücudun bası görmeyen kısımlarında koyu mor renkte,
yaygın olarak oluşmuş “ölü lekeleri” görülmektedir.
Klinik Gelişim
j) Çürüme (kokuşma, pütrefaksiyon, cesedin dekom-
pozisyonu)
Organik yapı taşlarından oluşan insan vücudu ölümden
sonraki olumsuz değişimlerin sonuncusu olan “çürüme”
ile kendisini teşkil eden karmaşık organik bileşiklerin
temel basit elemanlarına ayrılarak yok olurken doğadaki
elementlerin değişim çemberindeki yerini de almış olur.
Vücuttaki bakterilerin ürettikleri proteolitik ve diğer en-
zimlerin etkisi ile dokular gaz, sıvı ve tuzlara ayrışarak
yapıları bozularak yok olurlar.
1-6
Çürüme evreler halinde ilerleyerek, iskeletleşmeye kadar
sürer. Çürüme, 4 dönem halinde incelenebilir.
1. Dönem: Bu dönem, ölümden yaklaşık 36-48 saat son-
ra karın sağ alt kadranda, çekum üzerinde derinin yeşil
renk alması ile başlar.
Çürümeye bağlı olarak çok miktarda gaz açığa çıkar.
Bunlar başlıca kükürtlü hidrojen, fosforlu hidrojen,
metan, karbondioksit, karbonmonoksit, amonyak ve
hidrojen içeren diğer gazlardır. Çürümenin kokusunu
bu gazlar ve az miktardaki merkaptanlar vermektedir.
Çürüme sonucunda açığa çıkan gazlar birikerek başta
mide ve bağırsaklar olmak üzere organların gerilmesine,
karnın şiş ve gergin bir görünüm kazanmasına yol açar.
Bu durum ortalama 1 hafta sonra gerçekleşir. Vücutta
organ ve dokularda artan gaz miktarı giderek tüm vü-
cudu kapsar. Özellikle skrotum ve meme gibi gevşek
dokularda hacimce ileri derecede artış dikkati çeker. Ka-
rında artan gaz basıncı diafragmayı etkileyerek pasif ola-
rak akciğerler ve solunum yolları içindeki havanın ağız
boşluğu ve burun deliklerinden dışarı çıkmasına neden
olur. Buna, “ölü solunumu” da denir. Bu durum göğüs
ve karına dışardan uygulanan basit bir itme hareketi ile
belirgin olarak izlenebilir; hatta bu durumu izleyen kim-
selerde kişinin yaşadığı gibi yanlış bir kanı uyanmasına,
korkuya da yol açabilir.
Yine, çürüme gazı ile birlikte ağız ve burun deliklerinden
hafif kanlı bir sıvının da dışarı çıkması, bunun deneyim-
siz kişiler tarafından yanlışlıkla kan olduğunun sanılma-
sına ve hatta kişinin bir iç kanama veya kafa travması
sonucu ölmüş olabileceğinin düşünülmesine de yol aça-
bilir. Vücudun şişmesi özellikle yüzde belirgindir. Göz
kapaklarının şişerek gözü kapatması, dudakların gergin
şiş bir görünüm alması, dilin diş ve dudaklar arasından
dışarı çıkması ve yüzün çürümeye bağlı olarak koyu renk
alması kimlik tespitini güçleştirir. Bu durum cesedin ya-
kınları tarafından bile tanınmasını olanaksız hale getirir.
Sülfohemoglobin içeren, hemolize olmuş kan, özellikle
gazların bası etkisine bağlı olarak yüzeyel toplardamar-
ların belirginleşmesine yol açar. Buna “çürüme haritası”
veya mermere benzer görünüm andırdığı için “mermer-
leşme” (marmorizasyon) adı verilir.
1-6
(Resim 5).
3. ve 4. haftada cesetteki gaz ve hacim artışı öyle azami
boyutlara ulaşır ki kişinin canlı iken sahip olduğu ağır-
lığının iki katına yakın bir ağırlıkta olduğu sanılabilir.
Deri altı dokularda biriken çürüme gazlarına bağlı olarak
yüz ve boyun şişer. Göz ve dil dışarı çıkar. Dış cinsiyet
organları şiş ve gergin bir hal alır. Çürümeye bağlı ola-
rak, derinin üst tabakası olan epidermisin yumuşaması
ile deri soyulur ve bazen bunların yanıklardan ayırımı
sorun yaratabilir. Ciltteki soyulmalar giderek daha geniş
bir alanı kapsar. Özellikle avuç içi ve ayak tabanı deri-
leri kabarıp soyulur. Saçlar ve tırnaklar kolaylıkla kök-
lerinden çekilebilir. Karın, göğüs boşluğu ve perikard
boşluğunda passif diffüzyona bağlı pembe boyalı berrak
bir sıvı toplanması vardır. Tüm iç organlar önceleri yu-
muşak kıvamdadır, daha sonra parankimatöz organlarda
gaz bülleri oluşur. Çoğu organın rengi önceleri pembedir
daha sonra yeşil bir renk alır. Sonunda karın patlar.
1-6
Bu dönemin 15-20° ortalama koşullarda yaklaşık 3-4
haftada (1 ay) tamamlandığı kabul edilmektedir.
5,6
Yaklaşık olarak optimal koşullarda 2-3 hafta sonra, çü-
rüme gazlarının etkisiyle karın boşluğu açılır veya patlar.
Bu bulgu, 1. dönemin bittiği, 2. dönemin başladığını
gösterir.
2. Dönem: Karın patlayınca karın ve toraks çöker. Tüm
organlar küçülür adeta çamur kıvam ve görünümünde
bir madde ile dolu kesecikler gibi görünürler. Bu dönem-
den itibaren postmortem süre (interval) değerlendirmesi
güçleşir, koşullara göre büyük değişkenlik gösterir.
3. Dönem: Karaciğer ayırt edilemez hale gelmesiyle 3.
dönem başlar. Kaslar yavaş avaş yerlerinden ayrılmaya
başlar.
Resim 4: Ölü sertliği ortalama koşullarda ölümden 10-
15 saat sonra maksimal derece oluşmaktadır, resimde
cesette ölü sertliğine bağlı ilginç bir görünüm dikkat
çekmektedir.
Resim 5: Cesette çürüme gazlarının etkisine bağlı
olarak meydana gelen şişme, renk değişimi ve yüzeyel
venlerdeki çürüme haritası dikkati çekmektedir.
Klinik Gelişim
0
4. Dönem: Cinsiyetin dıştan ayırt edilemez hale gelme-
siyle son döneme girildiği kabul edilir. Deri, yumuşak
dokular ayrılmaya başladığından iskelet görünür. Ek-
lemler ayrılmaya başlar. 3. dönem sonu veya 4. dönem
başında uterus hala ayırt edilebilir tek organdır. Erkekte
ise, uterustan daha önce olmak üzere genellikle prostat
en dayanıklı organdır. Cesedin gömüldüğü ortamın
özelliklerine de bağlı olmak üzere bir-iki yıl içinde kaslar
ayrılarak, büyük ölçüde yok olmaya başlar. Eklemler
ayrılır. İskelet giderek ortaya çıkar. Kesin olmamakla
birlikte, toprağın drenajı gibi koşullara göre ortalama 3-5
yıl içinde iskeletleşme tamamlanır. Bununla birlikte, is-
keletleşmenin ortalama 10 yılda tamamlandığını bildiren
kaynaklar da vardır.
5,6
Dış ortamda uzun süre kalan cesetlerde ise özellikle
insektlerin rolü ön plana çıkar. “Adli entomoloji” bilim
dalı, böceklerin cesette yaptığı değişimleri incelemekte
ve özellikle ölüm sonra geçen sürenin ve ölümün mey-
dana geldiği yerin tespitine çalışmaktadır.
Çürüme olayını belli bir süre engelleyen “istisnai du-
rumlar” vardır. Donmuş veya buzullar içinde kalmış
cesetlerde çürüme engellenir. Bu durum, ülkemiz
koşulları açısından önem taşımaz. Bizde çürümenin
istisnası veya modifikasyonu olarak kabul edilen
başlıca üç olay ile karşılaşılır: Cesedin sabunlaşması
(saponifikasyon), cesedin mumyalaşması (mumifi-
kasyon) ve anne uterusu (rahim) içinde ölen fetüsün
maserasyonudur. (Resim 6). Ancak, koşullar değişti-
ğinde cesedin dekompozisyonu gerçekleşir.
5,6
II. Ölüm Nedeninin Araştırılması
Öncelikle adli soruşturma evrakının (ölenin yakınları
ve tanıklarının ifadesi, hastane bulguları) incelenmesi
gerekir. Ölüm nedeninin araştırılması, her olgunun
özelliğine göre yapılmalıdır. Rutin/klasik yöntemler
her olguda mutlaka yapılması gerekenler işlemlerdir.
Özel yöntemler ise, her olgunun türüne göre yapılması
gereken işlemlerdir. Ölüm nedenleri doğal, doğal olma-
yan (zorlamalı-travmatik) nedenler olmak üzere iki ana
grupta incelenebilir.
Doğal (Natürel) Ölümler: Bu tür ölümler normal
yaşam süresini tamamlamış veya bir hastalığı olan
kişilerde görülen ölüm şeklidir. Ölümün meydana
gelmesinde dış (travmatik) faktörlerin rolü, ya bulun-
maz ya da önem taşımaz. Ölüm, genellikle kişideki
bir hastalığa bağlı olduğundan “patolojik ölüm” ismi-
•
•
ni de verilmektedir. Bunlar, kalp-damar hastalıkları
(doğal nedenlerin %50-60’ı, en sık örneği myokard
infarktüsü), neoplaziler (kanser ve diğer habis hasta-
lıklar), beyin-damar hastalıkları (travmatik olmayan
kanamaları, beyin infarktüsü vb hastalıklar), enfeksi-
yonlar (bebek ölümleri açısından özellikle önemlidir)
ve diğer hastalıklardır.
Doğal ölümlerin önemli bir kısmında başlangıçta ölüm
nedeni, ölüm mekanizması ve ölüm tarzı bilinmeyebilir.
Bu tür ölümler literatürde; “beklenmedik ölüm”, “kuşku-
lu ölüm” ve “ani ölüm” tanımları şeklinde geçmektedir.
Bazen de, ölüm nedeni başlangıçta bilinse bile, her han-
gi bir hukuki problem bulunması (örneğin, bir kişinin
kansere bağlı olarak öldüğü bilinmesine karşın tedavide
ihmal veya hata iddiası); ölümü “kuşkulu ölüm” ve “adli
olgu” niteliğine dönüştürür. Böylece, doğal ölümlerin
önemli bir kısmı adli kovuşturmayı gerektiren ölümler
olarak karşımıza çıkmaktadır.
1-6
Doğal Olmayan (Zorlamalı)Ölümler: Tümü adli tıbbı
ilgilendiren bu ölümlerin meydana gelmesinde dış
faktörlerin rolü ön plandadır. Fiziksel, kimyasal, rad-
yoaktif v.b. dış bir faktör insan sağlığını etkileyerek
canlılık fonksiyonlarının bozulmasına ve ölümüne
yol açmaktadır. İnsan organizmasını olumsuz etkile-
yen bu dış etkilere genel olarak “travma”; vücudu-
muzda meydana gelen zararlara ise “yara” veya “zede-
lenme”, “incinme” denilmektedir. Bunlar, künt tipte
yaralanmalar (yumruk, taş, sopa, trafik kazası, düşme
vb. yaralanmalar), kesici, kesici-delici, kesici-ezici
vb. aletlerle yaralanmalar, ateşli silah yaralanması,
zehirlenmeler, asfiktik yöntemler (ası, boğma, suda
boğulma vb) ve diğer travmatik nedenlerdir.
2,4,5,6,8
III. Ölüm Tarzı/ Orijin (Kaza, Cinayet, İntihar) Araş-
tırması
Ölüm tarzı, ölüm nedenleri ile birlikte kullanılan ve özel-
likle hukuki açıdan önem taşıyan bir kavramdır. Tüm
ölümlerde ölüm tarzı, “doğal”, “cinayet”, “intihar” veya
“kaza” şeklinde karşımıza çıkmakta olup; bazı olgularda
yapılan tüm araştırmalara rağmen belli bir neden veya
orijin saptanmayabilir. Doğal olmayan ölümlerin tamamı
hukuki yaklaşım açısından, “cinayet”, “intihar” ve “kaza”
olarak ortaya çıkan ölümlerdir.
1-6
Bir ölüm olayının ori-
jininin; yani cinayet mi, intihar mı yoksa kaza mı oldu-
ğunun belirlenmesi olay yerinde adli soruşturma ile baş-
layan; cesedin dış muayenesi, otopsisi ve otopsi sonrası
incelenmesi ile süren; hukuki nihai kararla sonuçlanan
bir süreci ifade eder. Hekimlerin adli ölüm olaylarında
orijin açısından; kesin kanıtlar bulunmadıkça bir kana-
ate varması güçtür. Birçok batı ülkesinde ölümün ori-
jininin belirtilmesi hukuki ilgilinin kararına bırakılmış
olup, hekimin otopsi raporunda olayın orijinini yazması
sakıncalar yaratabileceğine dikkat çekilmiştir.
3
Bununla
birlikte, ölüm olaylarında orijin belirlenmesine yönelik
olarak yapılacak tıbbi inceleme ve yorumların çoğu kez
olayın çözümlenmesinde anahtar rolü bulunmaktadır.
Örneğin, vücutta saptanan çok sayıdaki öldürücü ya-
ralar genellikle cinayet; bazen de kaza orijini açısından
kesin veya muhtemel bir değerlendirme yapma olanağı
•
Resim 5: Maserasyon, intrauterin ölen ve en az 6-8 sat
amnion sıvısında bekleyen fötüste dikkati çekmektedir.
Klinik Gelişim
sağlar. Trafikte dikkatsizlik ve benzeri nedenlerden kay-
naklanan ölümler genellikle bir kazayı gösterir. Bir ateşli
silah yaralanması olgusunda bitişik ve bitişiğe yakın atış
mesafeleri daha ziyade intihar orijini açısından anlamlı
iken, uzak atış mesafesinin belirlenmesi halinde intihar
orijinini kabul etmek güçtür. Yine kesici cisimler ile
vücutta oluşturulan “tereddüt kesileri”nin intihar orijini
açısından anlamı büyüktür.
Kaçırılma, tecrit, işkence gibi olağan dışı olumsuz koşul-
lara, travmalara maruz kalan kişilerin bu süreçte veya bu
sürecin hemen sonrasında meydana gelen ölümleri de,
aksine bir kanıt bulunmadıkça bu travmalarla ilişkili ola-
rak kabul edilecektir. Adli soruşturma ve otopsi bulgula-
rı birlikte genellikle dışardan bir bu etkinin(travmanın)
ölüme yol açtığını ve ölüm tarzını bize gösterir.
8
Ölümün doğal olmayan bir nedene bağlı olduğunun or-
taya konulmasına karşın, bazen orijin belirlenemeyebi-
lir. Örneğin, bir binanın alt kısmında ölü bulunmuş bir
kişide otopsi bulguları künt nitelikte bir travma sonucu
ölümün meydana geldiği bize göstermesine ve muhte-
melen bunun yüksekten düşme sonucu olduğu tahmin
edilmesine karşın; adli soruşturma sonucunda olayın
“cinayet”, “intihar” veya “kaza” olduğunu gösteren kesin
bir bulgu saptanmayabilir.
Hekim hatalarından (malpractise) kaynaklanan ölümler
de bir tür “kaza” niteliğinde ölümlerdir. Ancak kastın
varlığının ve niteliğinin belirlenmesi hukuki bir konu-
dur. Buna karşın “ötanazi” olguları, ister aktif ister pasif
ötanazi şeklinde olsun, ülkemizdeki yasalara göre cinayet
olarak kabul edilmektedir.
5
IV. Kimlik Tespiti (İdentifikasyon)
Yaşayan veya ölü bir kimsenin tanımlanması ve diğer
kişilerden ayırt edilmesini sağlayacak özelliklerin ortaya
konulmasına kimlik tespiti, kimliklendirme (identifikas-
yon) denir.
Kimlik tespitinin önemi: Kimlik tespiti yalnızca
resmi, hukuki amaçlar (resmi kayıtların tutulması,
miras, ceza ve diğer hukuki işlemler, sigorta vb) için
değil; sosyal ve insani açıdan da önem taşır. Adli
olaylara karışan veya ölen kişilerin kimlik belirtimi
yapılır. Kimlik tespitinde tıbbi ve kriminalistik yön-
temler uygulanır.
Kimlik tespitinde öncelikle resmi kayıtlara bağlı
olarak kimliklendirme yapılır. Fotoğraflama, video
çekimi ve kişinin üzerindeki eşyaların aidiyetinin
araştırılması önemlidir. Bunu takiben kişinin fiziksel,
biyolojik özellikleri belirlenir. Resmi kayıtlardan par-
mak izleri, dişlerle ilgili (dental) kayıtlar, tüm eski
tıbbi kayıtlar (özellikle kan grubu, radyolojik ince-
lemeler), polis kayıtları veya her türlü benzer resmi
belgeler oldukça yararlıdır. Elde edilebildiği takdirde
parmak izleri son derece güvenilir yöntem durumun-
dadır. Yine diş kayıtları kimliği bilinmeyen kişilerin
saptanmasında önemli belgelerin başında gelmekte-
dir. DNA incelemesi yapılması gerekebilir; bu amaçla
örneklerin alınma, saklanma ve laboratuara gönderil-
me yöntemleri ve incelenme süreci önemlidir.
5, 8,12
•
Ölünün kimlik tespitinin önem kazandığı durumlar:
Cesedin durumu önemlidir. Dıştan fiziksel özellik-
leri, yüzü belirgin; ileri derecede çürümüş ve yüzü
belirgin değil; iskeletleşmeye başlamış veya tamamen
iskeletleşmiş, yanmış, parçalanmış, dağılmış olabilir.
Kimliği bilinmeyen sağlam ya da kokuşmuş, parça-
lanmış dağılmış, yanmış ceset ya da iskelet kalıntıları,
toplu kazalar (uçak, otobüs, tren vb), yangın ve pat-
lamalar, savaş ve benzeri nedenlere bağlı toplu ölüm-
ler ve toplu gömülmeler, toplu intiharlar da özellikle
önem taşır.
12
Ceset bütünlüğünü koruyor veya yumuşak dokular
mevcut ya da ileri derecede çürümüş, dağılmış veya
iskeletleşmiş olabilir. Otopsi ve diseksiyon yapılarak
DNA incelemeleri için doku örnekleri alınır. İleri
derecede çürümüş, iskeletleşmiş cesetlerde kimlik
belirtimi yapmak amacı ile adli antropoloji (osteoloji)
kurallarına başvurulur. İskelete ait kalıntılar bulun-
duğunda ilk soru bu kemiklerin insana mı, yoksa
hayvana mı ait olduğudur. İkinci soru, kemikler bir
veya daha fazla kişiye mi aittir? Kişinin yaşı, cinsiyeti,
ırkı, boy uzunluğu ve ağırlığı nedir? İncelenen do-
kularda ölüm nedeni (hastalıklar, travma) ile ilişkili
herhangi bir bulgu olup olmadığı önemlidir.
6,8,12
V. Ölüm sonrası geçen zaman diliminin (postmortem
interval) belirlenmesi
Postmortem bulgular ve bazı laboratuar yöntemleri uy-
gulanarak yapılır. Ancak adli açıdan tanık ifadeleri v.b.
güvenilir kanıtlar dikkate alınarak kesin ölüm zamanı
belirlenebilir.
Tıbbi açıdan kesin ölüm zamanını gösterecek her han-
gi bir yöntem bulunmamaktadır. Ölüm sonrası geçen
süre(postmortem interval), uygulamada genellikle ölü-
mün meydana geldiği ve ölünün bulunduğu koşullar,
ölünün fiziksel-tıbbi özellikleri gibi faktörler dikkate
alınarak yorumlanmaktadır. Öncelikle postmortem
bulguların derecesinin ve bir biri ile ilişkisinin değerlen-
dirilmesi önemlidir. Gerek görülen olgularda laboratuar
incelemeleri için materyal (göz içi sıvısı v.b) alınmalı-
dır.
1-6,8
VI. Delillerin Toplanması, Saklanması ve Laboratua-
ra Gönderilmesi
Olay yerinde bulunan kan, sperm, kıl, kemik, silah, elbi-
se gibi kanıt niteliğindeki her tür materyal, olayla ilgisiz
görünse bile dikkatli bir şekilde toplanmalıdır. Olay yeri
ve cesedin incelenmesi sırasında belirlenen materyal,
eser miktarda olsa bile eksiksiz bir şekilde toplanmalı-
dır. Eser miktardaki materyaller boyutlarının çok küçük
olması nedeniyle ilk bakışta saptanmayabilir, bu nedenle
mercek ve benzeri aletler yardımı ile titiz bir inceleme
yapılmalıdır.
12,15
‘Delillerin Güvenlik Zinciri’ kavramı: Adli olgulardan
elde edilen materyalin bir ‘güvenlik zinciri’ içerisinde ilgili
kurumlara gönderilmesi gerekir. Bu durum özellikle eser
miktardaki materyaller açısından daha önemlidir. Adli
amaçla elde edilen materyalin yeterli miktarda olması
halinde bir kaç parçaya ayrılarak birden fazla laboratuara
•
Klinik Gelişim
gönderilmesi, örneklerin bir kısmının gerektiğinde kon-
trol edilmek amacıyla saklanması kuralı önemlidir.
12,15
NOT: Resimler, Adli Tıp Kurumu otopsi materyali ve
Otopsi Atlası’ndan (Bülent Şam) alınmış olup, teşekkür
ederiz.
Kaynaklar
Di Maio DJ, Di Maio VJM. Forensic Pathology. CRC Press, Boca
Raton - Ann Arbor - London - Tokyo,1993,1-41.
Gordon I, Shapiro HA, Berson SD. Forensic Medicine. A Guide to
Principles. Churchill, Livingstone, Edinburgh, London, Melbourne,
New York, 1988.
Knight B. Simpson’s Forensic Medicine, Tenth Edition., Hodder
and Stoughton, , London, Melbourne, Auckland, 1991,12-56.
Knight B. Forensic Pathology, First Edition, Edward Arnold, Lon-
don, Melbourne, Auckland, 1991.
Kolusayın Ö, Koç S. Ölüm; “Adli Tıp, Cilt I, Ed. Soysal Z, Çakalır C.
İ. Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Yayınları, No: 4165-224, İstanbul,
1999, 93-152.
Alper B, Azmak D, Çekin N, Gülmen MK, Koç S, Salaçin S. Adli
Otopsi ve Adli Patoloji, Birinci Basamak İçin Adli Tıp El Kitabı,
Türk Tabipleri Birliği-Adli Tıp Uzmanları Derneği, Ankara. Nisan
1999; 36-82.
İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü;
Ölüm istatistikleri. http://www.nvi.gov.tr/Files/Images/Istatistikler/
olum_istatistik.jpg (ET:13.01.2009)
Koç S. Ölüm Olgularında Hekim Sorumluluğu ve Postmortem İn-
celemeler; “Yeni Yasalar Çerçevesinde Hekimlerin Hukuki ve Cezai
Sorumluluğu, Tıbbi Malpraktis ve Adli Raporların Düzenlenmesi”
Kitabı içinde(Editörler: G. Çetin, C. Yorulmaz), İ. Ü. Cerrahpaşa
Tıp Fakültesi Sürekli Tıp Eğitimi Etkinlikleri Sempozyum Dizisi
No: 48, 2006, 193-213.
Koç S, Yorulmaz C. Hekimin Yasal Sorumlulukları, “Adli Tıp I”
içinde, (Editörler: Soysal. Z., Çakalır C), İstanbul Üniversitesi
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Yayınları, Rek. No: 4165, Fak. No: 224,
İstanbul, 1999; 45-60.
Işık AF, Demirel B, Şenol E. Bildirilen Ölüm Nedenleri “Gerçek
Ölüm Nedeni” mi?, Türkiye Klinikleri Adli Tıp 2004; 1: 1-11.
Bütün C, Beyaztaş FY, Çelik M, Kılıççıoğlu B. Defin Ruhsatlarında
Belirtilen Ölüm Nedenlerinin İncelenmesi. C.U.Tıp Fakültesi Der-
gisi, 2006; 28(3); 79-83.
Koç S. Keşif, “Adli Tıp I” içinde, (Editörler: Soysal Z, Çakalır C),
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Yayınları, Rek. No:
4165, Fak. No: 224, İstanbul, 1999; 153-161.
Ceza Muhakemesi Kanunu. http://www.ceza-bb.adalet.gov.tr/mev-
zuat/5271.htm 18. Türk 14. Ceza Kanunu, Ceza Muhakemesi
Kanunu. T.C Adalet Bakanlığı Yayın İşleri Dairesi Başkanlığı, Açık
Cezaevi Matbaası, Ankara; Temmuz 2005; 419-423.
(ET:14.01.2009).
Fisher BAJ, Block S. Techniques of Crime Scene Investigation, CRC
Pres. Boca Raton, Ann Arbor, London, Tokyo 1991; 25-84.
Adalet Bakanlığı, İnsan hakları bilgi bankası. http://www.inhak-
bb.adalet.gov.tr/aihm/aihmtkliste.asp (ET:15.01.2009).
Aykan, TB. Otopsi Tekniği ve Yardımcı Bilgiler, Cerrahpaşa Tıp
Fakültesi Vakfı Yayınları-1, 1986, 36-51.
The Minnesota Protocol: Preventing Arbitrary Killing Through
an Adaquate Death Investigation and Autopsy. A Report of the
Minnesota Lawyers. International Human Rights Committee, Sub-
committee on Inquiry Procedures. Minneopolis, 1996.
İşkence ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı, Aşağılayıcı Muamele veya
Cezaların Etkili Biçimde Soruşturulması ve Belgelendirilmesi İçin
El Kılavuzu (İstanbul Protokolü). Türkiye İnsan Hakları Yayınları
24, İstanbul, Ocak 2001.
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
8.
9.
10.
11.
12.
13.
14.
15.
16.
17.
18.
19.
EK
Ölü Muayene Tutanağı Örneği
Ölenin Adı Soyadı:
Yaş ve Cinsiyeti:
Nüfus kaydı:
İkametgâhı:
Ölümün meydana geldiği/ ölü bulunduğu yer:
Öldüğü veya ölünün bulunduğu tarih ve saat:
Ölü muayenesinin yapıldığı yer/ salon:
Ölü muayenesinin yapıldığı tarih ve saat:
Kişinin giyinme durumu, üzerindeki eşyalar ve etraf
ile ilişkisi:
Olay hakkında bilgi; ölüm nedeni/ tarzı ile ilgili bulgular:
Ölü muayenesini isteyen makam:
Ölü muayenesine katılanlar(ad-soy ad, görevi, imza)
… yeminli Dr.… huzura alınarak ölü muayenesi
yapılmıştır.
Ölü Muayenesi Dış Bulguları
Kimlik bulguları
Yaş, kilo, boy uzunluğu, bıyık-sakal, tıraş durumu;
göz rengi, ten rengi, sünnet,..gibi özel tanıtıcı belirti-
ler yazılacaktır.
Postmortem bulgular
Ölü lekeleri, ölü sertliği ve çürüme gibi bulgular
ayrıntılı olarak yazılacak; cesetteki soğuma durumu
belirtilecek; gerekirse anal ve çevre ısısı kaydı yapı-
lacaktır.
Travmatik bulgular
Eski ve yeni lezyonlar anatomik lokalizasyonlarına ve
yara özelliklerine göre ayrıntılı olarak tanımlanacak
ve ekli vücut diagramlarında gösterilecektir.
Cinsel saldırılar açısından muayene
Tüm vücudun özellikle perine bölgesinin (vajen,
anüs); meme, ağız,.. muayenesi yapılacak ve incele-
me materyali alınacaktır.
Ayrıca; her olgunun türüne göre, saptanabilen özel
inceleme bulguları yazılacaktır.
Sonuç
C. savcısı ….. tarafından Bilirkişi Dr. …..’e yapılan tıbbi
incelemeler sonucundaki bilimsel kanaati (ölüm nedeni/
otopsi yapılıp yapılaması gerektiği) soruldu.
Bilirkişi Dr. ….. :
a. Kişinin kesin ölüm nedeni belirlememiş olduğundan;
otopsi yapılması gerektiği,
Kişinin ölümünün, …. sonucu meydana gelmiş oldu-
ğu, otopsi yapılmasına gerek bulunmadığı,
b. Kişinin, … sonucu öldüğü belirlenmiş olmakla bir-
likte; ……. nedeni ile otopsi yapılması gerektiği;
kanaatindeyim” dedi.
Cumhuriyet Savcısı
İmza/Sicil no
Dr……,,
İmza/Sicil no
Zabıt Katibi
Şoför Kimlik Tanığı
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Dostları ilə paylaş: |