Siyasi. İDeolojiler



Yüklə 11,67 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə60/240
tarix11.08.2023
ölçüsü11,67 Mb.
#139183
1   ...   56   57   58   59   60   61   62   63   ...   240
1723-Siyasi Ideolojiler-Andrew Heywood-Chev-K.Bayram-O.Tufekchi-H.Inac-2011-345s (1)

Feministler, 
toplumu ataerkillik ve hayatın "kamusal" ve "özel" alanları arasındaki yapay bir bölünme açısından 
ele alırlar. Bundan dolayı toplum, erkek iktidar sistemini ayakta tutmak ve süreklileştirmek üzere tasarlanmış ör­
gütlü bir iki yüzlülük olarak görülebilir.
_______________________________________________________
J
ve paylaşılan değerleri önemserler. Böyle bir kültür, gelenek, aile, din gibi çeşitli kaynaklardan, “ge­
leneksel değerler”, “aile değerleri”, “Hıristiyan değerleri” biçiminde şekillendirilebilir. Nihaî olarak 
organik anlayış, muhafazakârların neden ulusa değer atfettiklerini açıklar. Uluslar, aileler gibi, aynı 
dili, tarihi, kültürü ve gelenekleri paylaşan insanlar arasında ortaya çıkan doğal yakınlık çerçevesin­
de doğal olarak oluşurlar. Bundan dolayı vatanseverlik (bkz. s. 172), hem bireylere hem de toplu­
ma bütün olarak gerekli bir kimlik ve aidiyet duygusu sağlar. Muhafazakâr milliyetçiliğin temelini 
oluşturan bu görüşler, Beşinci Bölüm ’de incelenmiştir.
Hiyerarşi ve Otorite
Muhafazakârlar geleneksel olarak, toplumun doğası gereği hiyerarşik olduğunu ve sabit, yerleşik 
sosyal derecelerle nitelendiğini düşünürler. Bundan dolayı sosyal eşitlik, başarılamayacağı ve is-


tenmeyeceği gerekçesiyle kabul görmez; iktidar, statü ve mülkiyet her zaman eşitsiz dağıtılmıştır. 
Bireyler arasında doğal eşitsizliği kabul etmek açısından muhafazakârlar, liberaller ile hemfikirdir­
ler; bazıları, başkalarında olmayan birtakım yetenek ve becerilerle doğarlar. Ancak liberal bakış 
açısından bu tutum, bireylerin yetenek ve çalışma isteklerine göre yükseliş ve düşüşlerini kapsayan 
liyakat anlayışının doğmasına yol açar. Geleneksel olarak muhafazakârlar, eşitsizliğin çok daha de­
rinlere kök saldığını düşünürler. Organik bir toplumda eşitsizlik, kaçınılmaz bir niteliktir ve bu sa­
dece bireysel farklılıklardan doğan bir nitelik değildir. Bu açıdan Burke (bkz. s. 87 ) gibi pre-de- 
mokratik muhafazakârlar, “doğal aristokrasi” görüşünü kolayca benimseyebilmişlerdir. Vücuttaki 
beyin, kalp ve karaciğer nasıl farklı farklı işlevler gerçekleştiriyorsa toplumu oluşturan farklı sınıf ve 
grupların da kendilerine ait özel birtakım rolleri vardır. Önderler ve takipçileri, yöneticiler ve işçi­
leri, işe gidenler ve evde oturup çocuk bakanlar olmalıdır. Bundan dolayı, aslında gerçek anlamda 
sosyal eşitlik bir hayâldir; sosyal sorumluluklardaki eşitsizliklere mukabil olma çerçevesinde haklı- 
laştırılabilecek nitelikte, servet ve sosyal konum açısından doğal bir eşitsizliğin varlığı kaçınılmaz­
dır. İşçi sınıfı, işverenleriyle aynı türden hayat standartları ve fırsatların tadını çıkarmayabilir ama 
bu smıf, hayatlarını ve güvenliklerini onların sırtına dayamış diğer birçok insanın sorumluluğunu 
da taşımaz. Sonuçta, geleneksel muhafazakârlıkta yer alan hiyerarşi ve organik toplum anlayışının, 
paternalizme (bkz. s. 98 ) doğru bir eğilimi doğurduğu söylenebilir.
Hiyerarşi görüşü, muhafazakârların otorite üzerine yaptıkları vurguyla daha da güçlenmiştir. 
Muhafazakârlar, otorite, “özgür bireyler tarafından gerçekleştirilen sözleşmeden doğar” şeklindeki 
liberal görüşü onaylamazlar. Liberal teoride otoritenin bireylerin kendi menfaatleri için tesis edil­
diği düşünülür. Bunun aksine muhafazakârlar, otoritenin de toplum gibi doğal olarak geliştiğine 
inanırlar. Ebeveynin çocuklar üzerinde otoriteleri vardır: Herhangi bir sözleşme yükümlülüğüne 
girmeden, gençlerin hayatlarının neredeyse her boyutunu denetim altında tutarlar. Bu durumda 
otorite tekrardan doğal zorunluluğun bir sonucu olarak ortaya çıkar: Çocukların bakımının temin 
edilmesi, tehlikelerden uzak tutulması, sağlıklı yemek yemeleri, makûl bir saatte yatmaları vs. gibi 
ihtiyaçlar. Sadece çocuklar onlar için neyin iyi olduğunu tam olarak bilemeyeceklerinden, bu tür­
den bir otorite ancak “tepeden” dayatılabilir. Bu otorite “aşağıdan” ortaya çıkamaz; çünkü hiçbir 
şekilde çocukların yönetilme ve yönlendirilme konusunda anlaşmış oldukları söylenemez.
Otoritenin, toplumun doğasında ve tüm sosyal kuramlarda köklendiği düşünülür. Otorite 
okullarda öğretmenler tarafından, işyerinde işverenler tarafından ve genel olarak tüm toplumda 
devlet tarafından kullanılmalıdır. Muhafazakârlar, otoritenin zorunlu ve faydalı olduğuna inanırlar. 
Çünkü herkesin rehberliğe, “durdukları yeri” bilmenin güvenlik ve desteğine ve de onlardan bek­
lentilerin neler olduğunu bilmeye ihtiyacı vardır. Yani otorite, köksüzlük ve anomiye karşı koyar. 
Bu durum, muhafazakârların önderlik ve disipline özel vurgu yapmalarına yol açmıştır. Önderlik, 
yönlendirme ve diğerlerine ilham verme kapasitesi olması nedeniyle toplumların hayatî önem ­
deki bileşenidir. Disiplin ise körü körüne itaat değil, otoriteye yönelmiş iradî ve sağlıklı saygıdır. 
Otoriter muhafazakârlar daha da ileri giderek otoriteyi, mutlak ve sorgulanamaz nitelikte tanım­
lamışlardır. Ancak muhafazakârların çoğu, otoritenin belli sınırlar içinde kullanılması gerektiğini


ve bu sınırların yapay bir sözleşme tarafından değil de, otoritenin gerektirdiği doğal sorumluluklar 
tarafından çizilmesi gerektiğini belirtirler. Ebeveynin çocuklar üzerinde otoriteleri olmalı ama bu, 
onlara istedikleri gibi muamele etme hakkını vermemeli. Ebeveynin otoritesi kapsamında terbi­
ye, rehberlik ve gerektiğinde çocuklarını cezalandırma yükümlülüğü vardır. Ancak bu yükümlülük 
ebeveyne suiistimal yetkisi vermez, örneğin çocuğunu köle olarak satamaz.

Yüklə 11,67 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   56   57   58   59   60   61   62   63   ...   240




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin