62 Dört Yapraklı Yonca Dört yapraklı yonca bütün kültürlerde iyi şansın sembolü olarak kabul edilir.
Hristiyanlıkta Havva’nın cennet bahçesinde elinde dört yapraklı yonca ile dolaştığı kabul edilir. Yon-
caya çok daha eski kültürlerin batıl inançlarında da rastlanıyor. İrlanda efsanelerinden bu inanışın
kökeninin Galler’de yaşayan Keltler’in Druid rahiplerine kadar uzandığı anlaşılıyor.
Druidler, dört yapraklı yoncanın ise kişiye çevresindeki bozuk ahlaklı ruhları, şeytanı ve cinleri görme
yeteneği verdiğine, yoncanın sihirli gücü sayesinde şeytanın kovulabildiğine inanıyorlardı. Bu inanı-
şın kökeninde dört yapraklı yoncanın uğurundan çok, kötü ruhlara karşı olan sihirli gücü yer alıyordu
ama ne yazık ki yoncanın dört yapraklısı da tabiatta çok nadir olarak bulunuyordu.
Yoncanın dört yaprağının da ayrı birer anlamı vardır. Birinci yaprak ümidi, ikincisi imanı, üçüncüsü aşkı, dördüncü yaprak ise şansı
simgeler. Tabiatta çok nadir bulunan işte bu dördüncü yapraktır.
Hem Korkulan Hem Hayranlık Duyulan Baykuşlar Çoğunlukla geceleri avlanan baykuşlar hakkında çok az şey bilinir ya da bilinenler çoğunlukla yanlış-
tır. Dünyanın çoğu bölgesinde, baykuşlar hâlâ ölümle, felaketle ve şeytanla ilişkilendirilir. Afrikalılar,
baykuşa “Cadı Kuşu” derken Hindistan’da yaşayan bir cins baykuş “Şeytan Kuşu” olarak bilinir.
Eski Yunanlılar baykuşa saygı duyarken Romalılar nefret ederdi. Baykuşlar, Yunanlılar için kutsal bir
canlıydı. Onlar, baykuşların iyi şeylerin işareti olduğunu düşünüyorlardı ve baykuş resmini, Athe-
na’nın, bilgelik tanrısının bir simgesi olarak demir paralarının üzerinde kullanmışlardı. Buna karşılık
Romalılar, ölümün habercisi olduğunu düşündükleri baykuştan nefret ederlerdi. Japonya’da, kıtlık tehlikesini ve salgın hastalıkları
önlemek için baykuş resmi kullanılırdı. Şeytanın kötülüklerinden, hastalıklardan korunmak ve kısırlığı tedavi etmek için, baykuş
tüyü kullananlar ise Orta Asya Türk topluluklarıdır. Amerika Kızılderilileri de baykuşu bir korunma simgesi hâline getirmişlerdi.
Fransız ve İngiliz çiftçiler, şeytanın gözünü üzerlerinden uzak tutan şeyin baykuşlar olduğuna inanırlardı.