görüyorum. Belki de anılar daha çok çekiyor beni, dedi Pereira. Ne
anlamda, diye sordu Doktor Cardoso.
Daha sonra açıklarım belki, dedi Pereira, ama şimdi olmaz,
belki yarın.
Bahçeye çıktılar. Bir yürüyüş yapalım mı, diye önerdi Doktor
Cardoso, size iyi gelir, bana da iyi gelir. Bahçede, kaya ve kumların
arasından çıkan palmiyelerin çevrelediği güzel bir park vardı. Pereira,
biraz çene çalmak istediği belli olan Doktor Cardoso’nun ardından
parka yöneldi. Birkaç günlüğüne bana emanetsiniz, dedi Doktor, sizinle
konuşmam, alışkanlıklarınızı öğrenmem gerekiyor, benden bir şey
gizlememelisiniz. Bana her şeyi sorabilirsiniz, dedi Pereira çok açık bir
şekilde. Doktor Cardoso yerden bir sap koparıp dudaklarının arasına
sıkıştırdı. Beslenme alışkanlıklarınızdan başlayalım, dedi, anlatın bana.
Sabah kahve içerim, diye yanıtladı Pereira, sonra öğle yemeği ve akşam
yemeği, herkes gibi, çok basit. Peki genelde ne yersiniz, diye sordu
Doktor Cardoso, yani ne cins yemekler? Bol bol omlet yerim, demek
geçti içinden Pereira’nın,
hemen hemen sadece omlet yerim, çünkü
kapıcı kadın omletli sandviç hazırlar ve Café Orquidéa’da sadece
maydanozlu omlet yapılır. Ama utandı ve başka bir yanıt verdi. Çeşitli
besinler, dedi, balık, et, sebze, usa yatkın bir şekilde beslenirim ve
sadece yalın yemeklerden hoşlanırım. Peki şişmanlamaya ne zaman
başladınız, diye sordu Doktor Cardoso, çok tatlı yer misiniz? Hiç
yemem, diye yanıtladı Pereira, tatlı sevmem, sadece limonata içerim.
Nasıl içersiniz limonatayı, diye sordu Doktor Cardoso. Sıkma limon
suyu, diye yanıtladı Pereira, bayılırım, beni serinletir, ayrıca hazmı da
kolaylaştırıyor gibi geliyor bana, sık sık hazım zorluğu çekerim de.
Günde
kaç limonata, diye sordu Doktor Cardoso. Pereira bir an
düşündü. Gününe bağlı, diye yanıtladı, örneğin yaz mevsiminde, on tane
kadar. Günde on tane sıkma limon suyu ha, diye haykırdı Doktor
Cardoso, Doktor Pereira, çılgınlık bu bence, peki söyleyin,
içine şeker
koyuyor musunuz? Şeker dolduruyorum, yarısı limon suyu, öteki yarısı
şeker. Doktor Cardoso ağzındaki sapı tükürdü, eliyle tartışmaya yer
bırakmayan bir hareket yaptı ve buyurdu: Bugünden itibaren limonata
yok, yerine maden suyu, mümkünse gazsız, ama sodayı tercih ederseniz
o da olur. Parkta sedirlerin altında bir sıra vardı. Pereira oturdu, Doktor
Cardoso’yu da oturmaya zorladı. Kusura bakmayın Doktor Pereira,
şimdi size özel birkaç soru sormak istiyorum: Cinsel yaşamınız nasıl?
Pereira ağaçların doruklarına baktı ve sordu: Biraz daha açıklar
mısınız? Kadınlar, diye açıkladı Doktor Cardoso, kadınlarla birlikte
oluyor musunuz, normal bir cinsel yaşamınız var mı? Bakın Doktor, dedi
Pereira, dulum ben, pek genç de değilim ve zamanımı alan bir işim var,
kadınlarla birlikte olmaya ne zamanım ne de isteğim var. Ya yosmalar
da yok mu, diye sordu Doktor Cardoso, ne bileyim bir serüven,
ha ifmeşrep bir kadın arada bir. O bile yok, dedi Pereira ve cebinden bir
puro çıkardı, yakmak için izin istedi. Doktor Cardoso izin verdi. Bu kalp
rahatsızlığınıza iyi gelmiyor, dedi, ama bırakmak gelmiyorsa elinizden...
Sorularınızdan rahatsız olduğum için yapıyorum bunu, diye itiraf etti
Pereira. Oyleyse rahatsız
edici bir soru daha, dedi Doktor Cardosa,
geceleri yatağmızı ıslatıyor musunuz? Soruyu anlamadım, dedi Pereira.
Peki,
dedi Doktor Cardoso, sizi boşalmaya götüren erotik düşler
görüyor musunuz? Görüyorsanız düşlerinizi anlatın bana. Bakın Doktor,
diye
yanıtladı Pereira, babam düşlerimizin en özel şeyimiz olduğunu ve
kimselere açıklamamamız gerektiğini öğretti bana. Ama buraya tedavi
olmaya geldiniz, ben de sizin doktorunuzum, diye karşılık verdi Doktor
Cardoso, ruhumuz bedenimizle ilişkilidir, benim de düşlerinizi bilmem
gerekiyor. Sık sık Granja’yı düşlerim, diye itiraf etti Pereira. Bir kadın
mı, diye sordu Doktor Cardoso. Bir yer, dedi Pereira. Oporto yakınında
bir plaj, gençken, Coimbra’da öğrenciyken çok sık giderdim, Espinho da
vardı, kibar bir plaj, havuz ve gazino, yüzmek ve bilardo oynamak için
giderdim, çünkü güzel bir bilardo salonu vardı, daha sonra evleneceğim
nişanlım da oraya gelirdi, hasta bir kızdı, ama o dönemde daha
bilmiyordu hasta olduğunu, sadece fena halde başı ağrırdı, yaşamımın
güzel bir dönemiydi, düşlüyorum, çünkü belki de düşlemek hoşuma
gidiyor. Peki, dedi Doktor Cardoso, bugünlük bu
kadar,
bu akşam
yemeğimi sizin masanızda yemek isterim, havadan sudan konuşuruz,
edebiyatla yakından ilgiliyim, gazetenizin de ondokuzuncu yüzyıl
Fransız yazarlarına önemli bir yer ayırdığını gördüm, Paris’te öğrenim
gördüm, Fransız kültürü aldım, bu akşam yarının programmı
anlatacağım, saat sekizde yemek salonunda buluşalım.
Doktor Cardoso ayağa kalkıp selam verdi. Pereira oturduğu
yerde kaldı ve ağaçların doruklarına bakmaya koyuldu. Kusura
bakmayın Doktor, diye ekledi Pereira, puromu söndüreceğime söz
vermiştim, ama sonuna kadar içmeyi arzu ediyorum. Canınız nasıl
istiyorsa öyle yapın, dedi Doktor Cardoso, yarından itibaren rejime
başlıyoruz. Pereira tek başına kaldı ve purosunu içmeye devam etti.
Eski bir tanıdığı olan Doktor Costa’nın asla böylesine özel ve mahrem
sorular sormayacağını düşündü, Paris’te okumuş genç doktorların
farklı olduğu su götürmezdi. Pereira kendini aptal gibi hissetti ve o
Dostları ilə paylaş: