2.5 Yaşar Kemal Kimdir?
Ülkemizde Yaşar Kemal’le ilgili en kapsamlı akademik çalışmalardan birisi, Ramazan
Çiftlikçi’nin 1993’te doktora tezi olarak sunduğu Yazar-Eser-Üslup
491
alt başlıklı çalışması ile
Yaşar Kemal incelemesidir. Çiftikçi eserin önsözünde yazarın yaklaşık 13 bin sayfa tutan
yayımlanmış 33 eserinin yanı sıra şahsı ve eserleri hakkında yazılanların çokluğu, yazarın
sanatından ayırmadığı politikası vs. gibi nedenlerle Yaşar Kemal’i konu sınırlaması olmadan
incelemenin güçlüğü üzerinde durmaktadır.
Kültür Bakanlığınca 1997’de yayımlanan Çiftlikçi’nin bu çalışmasından sonra da
Yaşar Kemal edebiyatımıza eserler kazandırmaya devam etmiştir. 2015’te vefatının ardından
yazara ait çeşitli yayınevlerinden neşredilmiş eserlerin sayısı elliyi geçmiştir.
492
Şiir, derleme,
deneme, hikâye, roman, masal, röportaj, köşe yazarlığı ve tiyatro gibi hemen hemen
edebiyatın tüm dallarında eserler veren Yaşar Kemal, üretkenlik anlamında Türk Edebiyatının
en önemli figürlerinden biridir.
16-18 Mayıs 2002 tarihleri arasında Bilkent Üniversitesi’nde düzenlenen Uluslararası
Yaşar Kemal Sempozyumu’nda sunulan bildiriler ve yapılan konuşmalar da yine ülkemizde
yazar hakkında yapılan en kapsamlı bilimsel/eleştirel inceleme-derleme olma özelliğini
taşımaktadır. Talat Halman, programın açılış konuşmasında Yaşar Kemal’in eserlerinin kırk
farklı dile çevrildiğini ve iki yüz ülkeye ulaştığını dile getirirken ondan “yalnızca Türkiye’nin
en büyük romancısı değil, dünya edebiyatının da bir devidir” diye bahseder. Yaşar Kemal’in
490
Bkz. Muhiddin Nalbantoğlu, Yaşar Kemal’in Dünyaya Mesajı, Yeniçağ Gazetesi, 04.03.2015 tarihli yazısı;
http://www.yenicaggazetesi.com.tr/yasar-kemalin-dunyaya-mesaji-33733yy.htm
, 17.03.2017.
491
Bkz.
https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/tezSorguSonucYeni.jsp
; Ramazan Çiftlikçi, Yaşar Kemal
Yazar-Eser-Üslup, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara 1997.
492
Eserler ve hangi edebiyat dalına ait oldukları hakkında bkz.
http://www.yasarkemal.net/bibli/index.html
,
19.03.2017.
141
de bizzat katılımı ile gerçekleştirilen bu sempozyumun bildirileri Adam Yayınları tarafından
derlenip “Geçmişten Geleceğe Yaşar Kemal”
493
adıyla kitaplaştırılmıştır.
Yaşar Kemal’i siyasi duruş nedeniyle sivil itaatsizlik bakımından incelemenin
imkânını müzakereye açıyoruz. Yaşar Kemal, yazdıklarıyla sıradışı bir edebiyat adamı olduğu
kadar politik eğilimleri nedeniyle de istisnai bir şahsiyettir, bir siyaset adamıdır. Bütün
dünyada tanınmasına vesile olan dört ciltlik İnce Memed serisi dâhil hemen hemen tüm
eserlerinde halkı ezen, sömüren, aşağılayan, hor gören, eziyet eden varsıl toprak sahiplerine,
ağalara, derebeylerine karşı işçilerin, emekçilerin, köylülerin amansız direnişini konu
edinmektedir. Çukurova köylüleri “İnce Memed”i okuduktan sonra bilinçlendiklerini ve
kurulu düzene karşı koyabildiklerini dile getirmişlerdir. Osman Şahin, İnce Memed’de geçen
Anavarza yakınlarındaki Sarıbahçe köyünde, Mehmet Çakır isimli topraksız bir ırgatla yaptığı
söyleşide köylünün kendisine şunları söylediğini dile getirir:
“Zaten Çukurova demek başlı başına ağa-ırgat mücadelesi demektir. Ve bu olaylar
bugün de olmaktadır. Yani İnce Memed’in ağalarla savaşı günümüzde de sürmektedir. Mesela
biz Sarıbahçe köylüleri, yakınımızdaki Andırın ağalarının topraklarından bir kısmını işgal
ettik. Yani biz köylülerin ağalara karşı olan mücadelesi bugün de sürüyor. Böyle durumlarda
ortaya İnce Memedler gibi yiğitler çıkmasın da ne yapsın. İnce Memed bizim gibi yoksul ırgat
milletinin, köylü milletinin ağaların zulmüne karşı toprak talebiyle dirilttiği bir kahramandır
bence.”
494
Yaşar Kemal sanatı ile politikasını hiçbir zaman birbirinden ayırmadığını her fırsatta
dile getirir. Eski çağlardan beri karamsarlığa, karanlığa ve umutsuzluğa karşı hep edebiyatla
savaş açılmış, direnilmiştir. Sanatla politikayı birbirinden ayırmak suni bir çabadır. Edebiyat
bir kötülüğe, karanlığa, karamsarlığa, umutsuzluğa bir karşı koyma olmuş ve böylece de
sürüp gidecektir.
495
Yazara göre sanatçılar da bu gerçeğin bilincinde oldukları için
mücadelelerini hep bu yolla sürdürmüşlerdir:
“Edebiyat, bazı amaçları gerçekleştirmek için her zaman politik bir silah olarak
kullanılmaya çalışılmıştır. Ve sanatçılar da çoğu zaman kimin yanında olacaklarını
bilmişlerdir. Günümüze bakalım, çok kaba verirsek bunu, derdimizi daha iyi anlatmış oluruz,
atomun, ölümün yanında mıyız, barışın, kardeşliğin yaşama sevincinin yanında mıyız?
493
Geçmişten Geleceğe Yaşar Kemal, Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyatı Merkezi Uluslararası Yaşar Kemal
Sempozyumu, Adam Yayınları, İstanbul, 2003.
494
Osman Şahin, Yaşar Kemal Geniş Bir Nehrin Akışı Yaşar Kemal, Kaynak Yayınları, İstanbul, 2013, s.23.
495
Yaşar Kemal, “İşçi Gazetesi Arbeet’in Sorularına Yanıtlar”, Zulmün Artsın, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul,
2002, s.183
142
Nikbinliğin yanında mıyız, bedbinliğin yanında mı? Karanlığın mı aydınlığın mı? Sevginin mi
düşmanlığın mı?”
496
Yaşar Kemal, “Benim romanlarımı okuyanlar katil, savaş hayranı, ırkçı olmasınlar,
savaşların nerede olursa olsun can düşmanı olsunlar. Bir ağacı kesmek değil bir yaprağına
dokunamasınlar, bir karıncayı ezemesinler, bir kelebeği tahtaya çivileyemesinler. Ben angaje
bir yazarım. Benim içimdeki bu damarı kim söküp alabilir? Ben buyum, bütün benliğimden
ayrılır da nasıl bir başka insan olabilirim. Edebiyat adına bunu kim benden isteyebilir.”
497
sözleriyle yazma gerekçesini açıklar.
Osman Şahin, İnce Memed karakterini okuyan köylülerin bu karakteri nasıl
kendileriyle özdeşleştirdiklerini şu ifadelerle dile getirir:
1975 yılında Andırın ağalarının topraklarını işgal eden Sarıbahçe köylüleri “Biz bu
işgali İnce Memed’i örnek alarak yaptık. O da vaktiyle bizler gibi toprak mağduruymuş.
Ağalar toprağın çıbanlarıdır. Onlara karşı İnce Memed nasıl mücadele ettiyse biz de
edeceğiz.” diyorlardı. İnce Memed adıyla bu denli özdeşleşmişlerdi.
498
Usta yazar Çiftlikçi’nin belirttiği üzere konu sınırlandırılması yapılsa dâhi işin içinden
kolayca çıkılabilecek bir şahsiyet değildir. Onun fikir dünyasına doğru nüfuz edebilmek için
Özcan Yeniçeri’nin yukarıda değindi kültür çevresini iyi tanımamız gerekir. Çünkü itiraz ve
itaat kişinin yaratılışı ile ilgili olduğu kadar hangi kültür çevresinde yetiştiği ile de ilgilidir.
2.5.1. Hayatı ve Eserleri
Yaşar Kemal (1923- 2015) yahut asıl ismiyle Kemal Sadık Gökçeli’nin öz yaşam
öyküsüne ilişkin bilgileri onun Fransız yazar Alain Bosquet’le yapmış olduğu görüşmelerden
yola çıkarak hazırlanan “Yaşar Kemal Kendini Anlatıyor”
499
kitabının rehberliğinde vermek
daha doğru olacaktır. İrfan Can’ın deyişiyle kişiyi kendisinden daha iyi tanıyan ve anlatacak
olan başka bir kimse bulunmaz.
500
Bu nedenle muhtelif araştırmalarla destekleyecek olsak da
çalışmamızdaki en önemli kaynak, birinci ağızdan Yaşar Kemal’in kendisi olacaktır.
Usta yazar, pek çok eserinin de anavatanı konumunda olan Çukurova’da (o zamanlar
Kadirli’ye bağlı bulunan) Hemite köyünde, 1923 yılında dünyaya gelmiştir. Babası Luvan
496
Yaşar Kemal, A.g.e., s.184.
497
Yaşar Kemal, “Katalunya Uluslararası Ödülü Konuşması”, Binbir Çiçekli Bahçe, YKY, İstanbul, 2013, s.63.
498
Osman Şahin, A.g.e., s.195-196.
499
Yaşar Kemal, Yaşar Kemal Kendini Anlatıyor Alain Bosquet ile Görüşmeler, Yapı Kredi Yayınları, İst, 2013.
500
Bkz. Kadirlili Edebiyat Öğretmeni İrfan Can, emekli olduktan sonra Yaşar Kemal ile ilgili bir yazı dizisi
başlatmış ve bunu Kadirli’nin yerel basın olan “Sıla” gazetesinde neşretmiştir.
http://www.silagazetesi.com.tr/2017/02/23/yasar-kemal-teneke-ince-memed-yasar-kemal-iki-romani/
15.03.2017
143
Aşireti önderi Gülihan Bey’in yeğeni Sadık Bey, annesi ise Türkiye-İran sınırındaki
köylerden birinde oturan Kızıkan aşiretine mensup Nigâr Hanım’dır.
Yaşar Kemal, babası Sadık Bey’in Kürt; annesi Nigâr Hanım’ın Türkmen olduğunu
dile getirir.
501
Kendisi de Kadirlili olan emekli Edebiyat Öğretmeni İrfan Can, Yaşar
Kemal’in yakın akrabaları ile gerçekleştirilen görüşmelerin izlerini takip ederek hazırladığı
yazı dizisinde usta yazarla ilgili ilginç ayrıntılara ulaşır.
502
Bu bilgiler Yaşar Kemal’in
ifadeleriyle çelişmektedir. Öncelikle şunu belirtmeliyiz ki Yaşar Kemal, Alain Bosquet ile
yaptığı görüşmelerde ailenin soy kütüğünün epeyce karışık olduğunu ifade etmiştir. Bir kısım
söylenti ailesinin Van’a Orta Anadolu’dan, Seydişehir’den geldiği ile ilgiliyken bir kısım
söylenti de İstanbul yakınındaki Bursa’dan geldiği ile ilgilidir.
503
Aile, daha çok bu ikincisinin
doğruluğu üzerinde fikir beyan etmiştir.
İrfan Can, Kızıkan aşiretinden olan Yaşar Kemal’in annesi Nigar Hanım’ın Oğuzların
“Kızık” boyundan olduğunu öne sürer. Yine aynı yazı dizisinde Orhan Türkdoğan’ın 1990’lı
yıllarda Ernis’e (Ünseli) kadar gittiği ve Yaşar Kemal’in amcaoğlu Mehmet Yaşar ile
görüştüğü hususunda bilgiler de bulunmaktadır. Bu bilgilere göre 28 Eylül 2003’te vefat eden
Mehmet Yaşar, “atalarının Söğüt’ten Yavuz Selim zamanında Ernis’e iskân edildiklerini”
anlatmıştır. Orhan Türkdoğan ile yapılan bu görüşmede Mehmet Yaşar, Yaşar Kemal için
“Kürt” denmesine içerler: “Biz nerden Kürt oluyok. Biz öz be öz Türk’ük. Yavuz Selim bizi
Söğüt’ten Ernis’e iskân etmiştir. Elimizde vesikamız bile var.”
504
diye cevap verir. Gazeteci
yazar Macit Gürbüz’ün Kürtleşen Türkler
505
adlı kitabında da aynı bilgiler yer alır. Gürbüz,
Türkdoğan’ın 1997 yılında Van’a gidip o zamanlar 102 yaşında olan Yaşar Kemal’in
amcaoğlu Mehmet Kemal ile görüştüğü bilgisini verir. Mehmet Kemal, yukarıda aşiret reisi
olarak değindiğimiz Gülihan Bey’in aynı zamanda 10. Alay kumandanı olup, rütbesinin albay
olduğu bilgisini vermiştir. Orhan Türkdoğan da bu görüşmeden yola çıkarak “Yaşar Kemal,
hem anadan hem de babadan özbeöz Türkmen.”
506
demiştir.
501
Bkz. Muhittin Nalbantoğlu, 04.03.2015 tarihinde Yeniçağ gazetesinde çıkan “Yaşar Kemal’in Dünyaya
Mesajı” başlıklı yazısında “Ben iki yaşındayken öldürülen babam Kürt, annem ise Türkmen’dir dediğini ifade
etmiştir. Bir Türk milliyetçisi olan Muhittin Nalbantoğlu bu duruma sevindiğini dile getirip raftan bir hadis
kitabı alır ve Yaşar Kemal’e “Çocuklarınız annelerinizin kavmindendir.” adlı hadisi gösterir. Yaşar Kemal’in
Nalbantoğlu’na tepkisi ise “Beni en hassas yerimden yakaladın. Gel seni öpeyim.” şeklinde olmuştur.
http://www.yenicaggazetesi.com.tr/yasar-kemalin-dunyaya-mesaji-33733yy.htm
, 16.03.2017.
502
Bkz.
http://www.silagazetesi.com.tr/2017/02/23/yasar-kemal-teneke-ince-memed-yasar-kemal-iki-romani
. 15.03.2017.
503
Yaşar Kemal, Yaşar Kemal Kendini Anlatıyor, Alain Bosquet ile Görüşmeler, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul,
2013, s.25.
504
Bkz.
http://www.silagazetesi.com.tr/2017/02/23/yasar-kemal-teneke-ince-memed-yasar-kemal-iki-romani
,
16.03.2017.
505
Macit Gürbüz, Kürtleşen Türkler, Yayın B, İstanbul, 2009, s.234-235.
506
Macit Gürbüz, A.g.e., s.235.
144
Yaşar Kemal de Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki pek çok Kürt aşiretinin
aslında Türkmen menşeili olduğuna değinmektedir. 1865 Kozanoğlu başkaldırısı sonrası
Türkmenlerin Çukurova toprağından Diyarbakır’a sürülmeleri buna bir örnektir. Yine
gazetecilik yaptığı yıllarda Diyarbakır’ın Köprü köyünde karşılaştığı göçmenler de yazara
Balkanlardan göç edip bu köyü kurduklarını söylemişlerdir. Köyün tamamının Kürtçe
konuştuğuna işaret eden yazar, dillerinin bu coğrafyada asimile olduğuna vurguda bulunur.
Dillerini ve kültürlerini muhafaza edenler ise 1865 Kozanoğlu sürgünü sonrası buraya
yerleştirilen Toroslardaki Avşar Türkmenleridir. Alevi olmalarından ötürü sünni Kürtlerden
kız alıp vermeyen Avşar Türkmenleri Kürtçe bilmemekte, dillerini ve kültürlerini muhafaza
etmektedirler.
507
İrfan Can, bununla birlikte Yaşar Kemal’in ailesinden kiminle görüştü ise hepsinin
kendisine aynı şekilde ağız birliği etmişçesine “Söğüt’ten Ernis’e gittiklerini ve Türk
olduklarını” kesin bir dille ifade ettiklerini vurgular.
508
Görünüşe göre ailede Yaşar Kemal
haricinde Kürt kimliğini öne çıkaran başkaca hiç kimse olmamıştır. Hatta yazarın Kadirli’deki
akrabalarından olan Hasan Yücel, 1985 yılında Kadirli’ye gelen Yaşar Kemal’e bu durumu
“Anan Kürt değil, baban Kürt değil, şimdi bu nereden çıktı?” diye sorar. Bu soruya Yaşar
Kemal’in verdiği cevap hayli ilginçtir: “Dünya bizi böyle tanıdı, şimdi kendimizin ne
olduğunu söylesek dünya bizi taşa tutar.” Hasan Yücel, kendilerine hiçbir zaman “biz
Kürt’üz” demediklerini ancak Kadirli’de onları Kürt ilan ettiklerini dile getirir.
509
Yaşar Kemal’i kutsama adına herhangi bir sınıfa yahut etnik zümreye ait kılma çabası
asla bu çalışmanın gayesi değildir. Yaşar Kemal için aslolan insandır. O, Kürt olmaktan da
Türk olmaktan da aynı derecede kıvanç duymuştur. Bu nedenle Sait Faik ona bir kitabını
imzalarken “Kürtlerin en Türkü; Türklerin en Kürdü” ifadesini kullanmıştır. Zülfü Livaneli’ye
göre yıllardır bu ülkeyi yönetenler sadece bu cümleyi bile anlasalardı, bu kadar acı
507
Yaşar Kemal, “Edebiyat ve Kürt Sorunu Üstüne Yaşar Kemalle Söyleşi” Yavuz Baydar, Zulmün Artsın,
YKY, İstanbul, 2013, s.222.
508
Bkz. İrfan Can, Yaşar Kemal’in Kadirli’de bulunan akrabaları ile bu konuda yapılan görüşmeler hakkında da
bilgiler aktarır. Buna göre 1947 yılında Hasan Yücel, Zeynep nenesinden (Öl. 1956) edindiği bilgiler ışığında
kardeşi Cemil’den birtakım araştırmalar yapmasını ister. Cemil’in araştırmalarına göre aile, Yavuz Selim
zamanında Bilecik Sancağı’na bağlı Dodurga Obası’ndan Van - Hakkari bölgesine devlet hizmetleri için
gönderilmiştir. Van’da oturan Kemal Beydoğan isimli kişide bu anlatılanlarla ilgili bilgiler bulunmaktadır. Bu
bilgilere göre Kazım Karabekir bölgede katliam yapan Ermeni - Rus çetelerine karşı sivil halkı oradan
boşaltmaları için aşiretin lideri Gülhan Bey’e telgraf çekmiştir. Bolşevik ihtilalinin patlak vermesine kadar da
Luvan aşireti Rus-Ermeni çeteleri ile savaşmış ve büyük zayiatlar vermiştir. Hasan Yücel’e göre bölgedeki
herkes ailenin Türk olduğunu bilir ve bey ailesi olmalarından ötürü onları “Beyler” diye tanırlar. Aşiret Yavuz
Sultan Selim’den beri Türkiye-İran sınırını beklemektedir.
http://www.silagazetesi.com.tr/2017/02/23/yasar-
kemal-teneke-ince-memed-yasar-kemal-iki-romani
17.05.2017
509
Yazının tamamı için Bkz.
http://www.silagazetesi.com.tr/2017/02/23/yasar-kemal-teneke-ince-memed-yasar-
kemal-iki-romani
, 17.03.2017.
145
çekilmezdi.
510
Yaşar Kemal’in Kürt meselesine yaklaşımına ileride değineceğiz. Ancak yeri
gelmişken burada Muhittin Nalbantoğlu’nun dile getirdiği ve Paris Büyükelçisi Tanşuğ
Bleda’nın “Maskeli Balo” adındaki hatıratında da yer alan şu hadiseden söz açmadan
geçmeyelim:
Strasbourg Üniversitesi fahri doktoralık payesi verirken Yaşar Kemal’in yanındaydım.
Salonun gerisinde oturan PKK’nın Fransa sorumlusu, “Romanlarınızı niye Kürtçe değil de
Türkçe yazıyorsunuz” diye sorduğunda o dev vücudu ile ayağa kalkıp, “Hergele, ben Türk
oğlu Türk’üm, oraya gelirsem seni doğduğuna pişman ederim” demesini hatırlıyorum.
511
Nalbantoğlu, Yaşar Kemal’in bu tavrının hem o zaman Türkiye’de bölücülük
hareketlerini destekleyen dünyaya hem de hemen vefatının ardından Türkiye’de sözde
“çözüm süreci” ile ilişkilendirilme gayretlerine verilmiş en güzel cevap olduğunu düşünür.
Çünkü Nalbantoğlu’na göre Yaşar Kemal, hiçbir zaman bölücü olmamıştır, hep bütünleştirici
olmuştur.
512
Yazarın dünyaya gözlerini açtığı Ceyhan Irmağı kıyısında yer alan Hemite köyü
günümüzde Osmaniye ili sınırları içerisinde bulunmaktadır. Yaşar Kemal, doğduğu vakit
altmış evlik bir yer olan bu Türkmen köyü için “Çukurova’nın karnına doğru yürümüş kayalık
bir dağın koyağında”
513
ifadesini kullanır. Köyün sırtını verdiği tepede bulunan ve yazarın pek
çok eserinde de motif olarak kullandığı ortaçağa ait bir kale, buranın çok eski bir yerleşim
yeri olduğuna delalet etmektedir.
Çukurova, her ne kadar usta yazarın eserlerinin anavatanı olsa da gerçekte Yaşar
Kemal’in anavatanı değildir. Çünkü ailesi, henüz o doğmadan kısa süre önce patlak veren
1915 olayları sırasında Van’ı muhasara altına alan Ruslar’ın bombardımanından kaçarak
buraya yerleşmiştir. Yaklaşık bir buçuk yıl süren bu zorunlu göçün hikâyesi yazar için son
derece mühimdir. Sergüzeştini çok güçlü bir hafızaya sahip olduğunu dile getirdiği
514
annesinden öğrenen Yaşar Kemal, bu göçün ailede açtığı derin yaraların içine doğmuş ve
doksan iki yıllık uzunca yaşamında bu yaralarla baş etmek zorunda kalmıştır.
510
Zülfü Livaneli, Gözüyle Kartal Avlayan Yazar Yaşar Kemal, Doğan Kitap Yayınları, İstanbul, 2016, s.97.
511
http://www.yenicaggazetesi.com.tr/yasar-kemalin-dunyaya-mesaji-33733yy.htm
, 16.03.2017.
512
http://www.yenicaggazetesi.com.tr/yasar-kemalin-dunyaya-mesaji-33733yy.htm
, 16.03.2017.
513
Yaşar Kemal, Yaşar Kemal Kendini Anlatıyor, Alain Bosquet ile Görüşmeler, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul,
2013, s.24.
514
Bkz. Yaşar Kemal, annesinin çok güçlü bir belleğe sahip olduğunu dile getirir. Kürtçeyi belki bir destancıdan
daha iyi konuşan annesinin “ne yazık ki Türkçesi kıttır.” Babasının amca çocuğu Yusuf Ağa ile annesi Nigâr
Hanım’ın tutuştuğu bir lades tam on dört yıl sürmüş, sonunda annesi kazanmıştır. Yaşar Kemal, A.g.e., s.10.
146
2.5.1.1 Göç
Günümüzde Muradiye ilçesinin sınırlarında, Van Gölü’nün kıyısında yer alan Ernis
köyü (şimdilerde Günseli kasabası) Esrük Dağı eteklerinde ve Süphan Dağı’nın
yakınlarındadır. Yaşar Kemal’in bütün ailesinin ikamet ettiği köy, 1915 baharında Ruslar
tarafından kuşatılır. Süphan Dağı’ndan atılan top gülleleri köyün orta yerine düştüğü vakit
köyde mecburi bir kaçış başlar. Bu güllelerden bir tanesi, el ele tutuşmuş yürüyen ve aynı
zamanda yazarında yakın akrabaları olan Hazalla Zübeyde’nin ellerini birbirinden ayırıp
götürür. Bir eli olmayan Zübeyde daha sonradan Tahir amcasının karısı olacak ve Kadirli’ye
yerleştiklerinde iki aile tek bir hanede ikamet edeceklerdir.
Babası Sadık Bey’in amca çocuklarından birisi olan Hüseyin Bey (o zamanlar kara
sevdalı) köyü terk etmez. Aşiret reisi Gülihan Bey, onun da derhal kafileye dâhil olmasını
ister. Hüseyin Bey’i kendileri ile gelmeye ikna etmek için Sadık Bey’i peşinden gönderir. Ne
var ki yazarın babası Sadık Bey, gölde Hüseyin Bey’in ölüsünü yüzer görür, lakin yeterli
vakti olmadığı için ölüyü defnetmeden oradan ayrılır ve kafileye dâhil olur.
515
Van’a kadar
ilerleyen aile, bu bomboş “ürkünç şehir”de bir başka şoku daha yaşayacaktır. Nigâr Hanım’ın
öldürülen eşkıya amcasının kanlı giyitleri Van Hapishanesinin avlusundaki çırılçıplak bir
ağaçta asılıdır. Annesi Nigâr Hanım, bu hadiseyi Yaşar Kemal’e şöyle anlatır:
Hapishanenin önüne geldik, hapishanenin büyük kapısında bir ağaca bir adamın
giyitleri asılıydı. Akrabaları gelip görsünler de giyitleri gelsinler alsınlar diye. Babam,
amcamı tanıyan herkes ağaçta asılı giyitlerin amcamın giyitleri olduğunu hemen bilmişlerdi.
Yalnız giyitlere sahip çıkamadılar. Bunun, hükümetin bir tuzağı olduğundan kuşkulandılar ve
amcamın giyitleri orada, ağaçta asılı kaldı.
516
Yaşar Kemal, anne tarafından akrabalarının eşkıya olduğunu sık sık dile getirir.
Özellikle dayısı Mahiro bütün yörede tanınan bir kişidir. Ünlü yazar onu, “Dayım, Doğu
Anadolu’nun, İran’dan Kafkasya’ya kadar en ünlü eşkıyası Mahiro’ydu. Sanırsam yirmi beş
yaşlarında vuruldu. Onun üstüne çıkarılmış çok destan dinledim.”
517
sözleriyle tanımlar.
Van’da bir hafta kalan aile yolunu önce Diyarbakır’a daha sonra da Mardin’e çevirir,
ancak her ne hikmetse bir türlü anlam veremedikleri bir şekilde Mardin’den aşağı çöle inerler.
515
Bkz. Bir Kürt destancısı olan Abdal Musa adındaki dengbej, Hüseyin Bey ile Peri kızına ağıt yakar. Yaşar
Kemal bu destanı çokça dinlediğini dile getirir. Yaşar Kemal, A.g.e., s.12.
516
Yaşar Kemal, A.g.e., s.26.
517
Nigâr Hanım’ın babası ve ağabeyi eşkıyadır. Babası bu kaçış sırasında eşkıyalığı bırakıp çetesini dağıtır;
ancak ağabeyi Mahiro dağdan inmez, Mahiro çok ünlü bir eşkıyadır, öldüğünde hakkında çokça ağıt söylenir
ileride Sadık Bey’in amca çocuklarından olan Yüzbaşı Reşit Bey’in birliğine katılır ve Ruslara karşı savaşır.
Kurmay Yüzbaşı olan Reşit Bey, Bitlis’te Ruslara karşı savaşırken alnından vurularak şehit olur. Bkz. A.g.e.,
s.13; “Dayım Doğu Anadolu’nun, İran’dan Kafkasya’ya kadar en ünlü eşkıyası Mahiro’ydu. Sanırsam yirmi beş
yaşlarında vuruldu. Onun üstüne çıkarılmış çok destan dinledim.” A.g.e., s.25.
147
Aşiret lideri Gülihan Bey Diyarbakır’da kalır. Zor şartlarda gerçekleştirilen yolculuk aşireti
günden güne eritir, sayıları git gide azalır. Önce annesinin babası Aco, ardından da babasının
iki erkek kardeşinden birisi olan -ortancaları- Salih’i kumlara gömüp
518
yola devam ederler.
Bir doksan boyunda babayiğit bir adam olan Sadık Bey, bütün göç boyunca (Van’dan
Çukurova’ya kadar) yazarın hasta olan babaannesini sırtında taşır. Oğluna yük olmak
istemeyen koca ana sık sık çölde yiter, köyüne geri dönmek ister, ancak Sadık Bey onu bir
türlü bırakmaz, inadı anasından çoktur. Bu uzun ve zorlu seyahat sürecinde aile mal varlığını
da yavaş yavaş tüketir. Yine de bütün bu olumsuzluklara rağmen hırsızlık yapmadan,
kimsenin malına zerrece zarar vermeden yollarına devam ederler. Bu durum aile için bir
övünç kaynağıdır.
519
Yol boyunca uğradıkları yerleşim yerlerinde sahipsiz köpek ve çocuk
sürüleri ile karşılaşırlar:
Mezopotamya çölü, Güney Doğu, Doğu Anadolu savaşta öldürülmüş, sürülmüş
Ermenilerin, Kürtlerin, Türkmenlerin, Azerilerin, Yezidilerin, Nasturilerin, Asurilerin,
Süryanilerin sürüleri yok olmuş köpekleri, babasız anasız kalmış çocuklarıyla dolup
taşmıştı.
520
Göç sırasında -yani Yaşar Kemal henüz hayatta değilken- ileride onun bütün yaşamını
derinden etkileyecek olan olaylar zincirinden bir tanesi de ailenin yolda bu başıboş
çocuklardan bir tanesine tesadüf etmesi ile ilgilidir. Yazarın, “babamı camide vuran çocuğun
bulunuşu”
521
olarak adlandırdığı bu hadise şöyledir:
Urfa cehenneminden çıkıp İslahiye’ye vardıklarında aile bütün varlığını tüketmiştir.
Nigâr Hanım, kendisine düğün hediyesi olarak verilen paha biçilmez altın kemerini Sadık
Bey’in önüne atar ve götürüp onu satmasını ister. Çaresiz kalan Sadık Bey, yüreği hiç
elvermese de bu eşi benzeri olmayan altın kemeri Pazarcık Beyi Hurşit Bey’e zorla satar.
522
Hurşit Bey, altın kemere karşılık Sadık Ağa’ya üç kese altınla bir de mektup verir. Kadirli’de
bir tanıdığa yazılan bu mektupta hamiline sahip çıkılması salık verilmektedir. Kadirli
518
Yaşar Kemal, A.g.e., s.13.
519
Bkz. Yaşar Kemal, ailesindeki herkesin bu erdemli davranışları ile övündüğünü dile getirmektedir. Luvan
Aşireti büyüklerinden Hacı Süleyman (Yaşar Kemal’in dedesi) defalarca Hacca gitmiş mübarek bir kişiydi;
babası Mehmet Ağa’nın kendisine verdiği beylik mührünü dahi kabul etmek istemeyen bu haneden başkalarının
malına tamah edecek kişi asla çıkmazdı. Yolda herkesin hırsızlık yaptığı, yalnızca Yaşar Kemal’in ailesinin
hırsızlık yapmadığı akrabaları tarafından da yazara anlatılmıştır. Yaşar Kemal, A.g.e., s.15.
520
Yaşar Kemal, A.g.e., s.16.
521
Yaşar Kemal, A.g.e., s.19.
522
Bkz. Yaşar Kemal, Hurşit Bey’in bu altın kemeri bir türlü almak istemediğini bildirir. Çünkü Hurşit Bey, bu
eşi benzeri olmayan altın kemerin ederini veremeyeceğini söyler. Ancak Sadık Bey’in ısrarı üzerine elindeki üç
kese altını ona verir. Aldıklarını ne zaman geri getirirse kemeri ona geri iade edeceğini söyler. Yaşar Kemal,
A.g.e., s.21.
148
toprağından çekilen Ermenilerin boşalttıkları arazilerden birinin yerine bu ailenin
yerleştirilmesi rica edilmektedir.
“Kadirli’de çok Ermeni varmış, Ermeniler gidince tarlaları, evleri, hazineye kalmış.
Bu tarlalar, evler de göçmenlere veriliyormuş. Babam mektubu okuyunca bu evler bir süre
için kendilerine verilecek sanıyor. Öyle bedavadan evlere, tarlalara konacakları hiç aklına
gelmiyor.”
523
Kemer satılır satılmaz kafile tekrar yola koyulur. Bir yarım saatlik mesafe kat edilir ki
yol kenarındaki çalılıklardan birinde bir inilti işitilir. Ses, baygın, yarı canlı halde (isminin
Yusuf olduğunu söyleyen) bir Yezidi çocuğa aittir. Büyükannenin merhameti ile çocuğa sahip
çıkılır, Yusuf bir doktora gösterilir, yaraları sağaltılıp iyileştirilir ve nihayetinde de bu Yezidi
çocuk Sadık Bey tarafından evlat edinilir. Ne yazık ki evlat edinilen Yusuf, Yaşar Kemal dört
buçuk yaşında iken onun gözleri önünde (camide) babası Sadık Bey’i hançerleyip
öldürecektir. Öz yaşam öyküsel romanı olarak bilinen Kimsecik Serisi’nde (Yağmurcuk Kuşu,
Kale Kapısı, Kanın Sesi) Yaşar Kemal, bu olayla ilgili ayrıntılara derinlemesine inmiştir. Her
ne kadar kurmacada isimler değiştirilmiş ve içerik hayal gücü ile zenginleştirilip süslenmiş
olsa da anlatılanlar usta yazarın Alain Bosquet’e vermiş olduğu bilgilerle birebir
uyuşmaktadır:
524
Yusuf babamı camide öldürdükten sonra anam, durmadan bir kargışta bulunuyordu:
“Büyük ana mezarında yatmasın, kemikleri çatırdasın da cehennemde yansın. Her şey onun
yüzünden oldu.” Bu kargışını da Nigâr Hatun ölünceye, son soluğunu verinceye kadar
yineledi.
525
Kadirli’ye varmadan evvel ailenin son durağı Toprakkale olur. Sadık Bey’in annesi
Hırde Hatun da burada vefat eder.
526
Toprakkale mezarlığına defnolunur.
Pazarcık Beyi Hurşit Ağa’nın Sadık Bey’e verdiği mektup, Kadirli’de İskân
Komisyonu Başkanlığını yürüten Karamüftüoğlu Arif Bey’edir. Sadık Bey mektubu götürüp
ona iletir. Mektubu okuyan Arif Bey, Hurşit Ağa’nın hürmetine binaen Sadık Bey’i çok iyi
523
Yaşar Kemal, A.g.e., s.22.
524
Bkz. Yaşar Kemal, Kimsecik serisinde kendisini Mustafa; Babası Sadık Bey’i İsmail Ağa; annesi Nigâr
Hanım’ı Zero; evlat edindikleri Yusuf’u Salman; amcası Tahir’i Hasan; yengesi Zübeyde’yi ise Pero karakterleri
ile özdeşleştirmiştir. Yaşar Kemal, Yağmurcuk Kuşu, Yapı Kredi Yayınları, 9. Baskı, İstanbul, 2016; Yaşar
Kemal, Kale Kapısı, Yapı Kredi yayınları, 7. Baskı, İstanbul, 2015; Yaşar Kemal, Kanın Sesi, Yapı Kredi
Yayınları, 7. Baskı, İstanbul, 2015..
525
Yaşar Kemal, Yaşar Kemal Kendini Anlatıyor, Alain Bosquet ile Görüşmeler, YKY, İstanbul, 2013, s.21-22.
526
Nigâr Hanım’ın Yaşar Kemal’e anlattıklarına göre Hırde Hatun’a ömrünün buraya kadar vefa ettiği ayan
olmuştur. Oğlu Sadık Bey’den beyaz badanalı bir ev tutmasını ister. Bir Türkmen Beyinin konağı tutulur. İçi
güzelce dayanıp döşenir. Hırde Hatun gelininde kendisini bir gelin gibi süslemesini ister. Dileği derhal yerine
getirilir. Akşam namazını kılar, yatsı namazı için hazırlanırken hane halkından gidip yatmalarını ister. Sabah
uyandıklarında Hırde Hatun’u secdeye varmış öylece kıpırdamadan durur bulurlar. A.g.e., s.22.
149
ağırlar. Onun önüne kasabanın en güzel konaklarını, tarlalarını, bereketli topraklarını serer.
Fakat Sadık Bey, kendisine sunulanların hiçbirisini kabul etmez. Ermeni de olsa toprağından
atılanın yerine yerleşmeyi ar sayar. Yalnızca kendilerine küçük bir toprak parçası
göstermelerini ister. Yaşar Kemal, annesinden öğrenebildiği kadarıyla Sadık Bey’in ağzından
bu olayı şöyle anlatır:
“Ben ev istemem”
“Niçin?”
“Anam dedi ki?”
Arif Bey küplere biniyor
“Anan sana ne dedi?”
“Anam dedi ki, yuvasından atılmış kuşun yuvası başka kuşa hayretmez.”
“Onlar kuş değil Ermeni.”
Babam:
“Kuş.”
Arif Bey
“Ermeni.”
527
…
Arif Bey, bu Ermeni-kuş tartışmasından sonra küplere biner. İki jandarma çağırıp
onları bol kayalıklı Hemite köyüne götürmelerini ister. Uçsuz bucaksız bir düzlük olan
Çukurova’da, aileyi bu kayalığa hapsetmek onlara verilmiş bir cezadır. Sadık Bey, kendisine
sunulan onca konağı, tarlayı-tapanı, toprağı elinin tersiyle itmiştir. Bedelini veremeyeceği
hiçbir mülke tamahı yoktur. Aldığı aile terbiyesi, gelenek-görenekleri, yüreğindeki Allah
korkusu böylesi bir haksızlığa müsaade etmez:
Babam her zaman, her yerde söylermiş, “Allah anamdan, Ermeni’den, kuştan razı
olsun, beni bol kayalıklı Hemite köyüne gönderdiler, ben bol insanlıklı bir köye düştüm.
528
Çukurovalının Ermenilere yaklaşımına Sadık Bey bir anlam veremez. Göçüp geldiği
Ernis’te Kürtlerle Ermeniler iç içe yaşamaktadırlar. 1915 olaylarına kadar da ayrıları gayrıları
yoktur. Sadık Bey’in (öz yaşam öyküsel romanında İsmail Bey’in) muhayyilesinde hep bir
arada bulundukları günlerin özlemi olacaktır:
Köyün yarısı Ermeni’ydi. Ama onlar da Kürtçe konuşuyorlardı. Kırıma, düşmanlığa
kadar aralarında su sızmıyordu. Müslüman Kürtler Paskalyada tıpkı Ermeniler gibi yumurta
boyayarak onların bayramlarına, Ermeniler de kurban bayramlarında kurbanlar keserek
527
Yaşar Kemal, A.g.e., s.23.
528
Yaşar Kemal, A.g.e., s.23.
150
bunların bayramlarına katılıyorlardı. Yüzyıllardan bu yana bu kardeşlik, dostluk hiçbir ayrı
gayrı gözetilmeden sürüp gelmişti. Ermeniler camilerde Tanrılarına dua ediyor, Müslümanlar
kiliselerde namaz kılıyorlardı.
529
Sadık Bey’in çok kültürlü bir yapıda büyüyüp yetişmesi onun kendi inancından
olmayan topluluklara hoşgörüyle bakabilmesine olanak sağlamıştır. Yaşar Kemal’e de sirayet
eden bu anlayış yazarın hayat görüşünü şekillendiren bir başka etken olacaktır.
Dostları ilə paylaş: |