Patogenezis: Diabetes mellitus; pankreastaki
bozukluklara bağlı olarak insülin salınımındaki yetersizlik
veya insülin etkisine karşı gelişen direnç sonucu meydana
gelir. İnsülini antagonize eden glukagon, kateşolaminler,
glukokortikoidler ve büyüme hormonunun artışı ve insülin
aktivitesindeki değişimlerle Diabetes mellitus
şekillenmeye başlar (3, 6).
İnsülin glikoz kullanılmasının, glikojen
depolanmasının, yağ sentezinin, aminoasit alımının ve
protein sentezinin hızlanmasına neden olarak
metabolizmada önemli rol oynar ve karaciğer, kas, yağ
dokuları üzerine etki eder (12, 35, 40, 41). İnsülin
aminoasitlerin hücrelere (özellikle kas hücreleri) girişini
uyarır (1, 4, 41).
İnsülin, kas ve yağ dokusuna glikoz girişini arttırır.
Normalde, vücuda alınan glikozun yarısı glikolitik yolla
enerjiye dönüşür, yarısı ise yağ veya glikojen olarak
depolanır. Glikoliz insülin yokluğunda azalır, glikogenez
ve lipogenez de engellenir. İnsülin yetmezliği olan
diyabetiklerde, gerçekte vücuda alınan glikoz yükünün
sadece %5’i yağa dönüşmektedir (1, 40-43).
İnsülin yetmezliği olan hastalarda artmış lipaz
aktivitesi, lipolizin hızlanmasına, plazma ile karaciğerde
serbest yağ asidi konsantrasyonlarının artmasına neden
olur (35, 36, 40).
İnsülin hücre membranından glikozun taşınmasını
kolaylaştırdığı gibi aminoasitlerin de taşınmasını
kolaylaştırmaktadır. Protein sentezini uyarması ve protein
yıkımını geciktirmesinden ötürü insülinin protein
metabolizması üzerinde genelde anabolik bir etkisi vardır.
İnsülin yokluğunda protein anabolizması azalırken protein
katabolizması ise artmaktadır (1, 35, 43).
Gıdalarla alınan veya hepatik glikoneogenezis
sonucu ortaya çıkan glikozun, hücrelerdeki yetersiz
insülin nedeniyle yağ ve kas dokusunda veya bizzat
karaciğerdeki kullanımı engellenir ve kanda birikir (17,
35, 41, 44). Kanda biriken glikoz renal eşiği aşınca idrara
geçerek glikozüriye (17, 23, 40, 41, 43, 44) bu da ozmotik
diüreze neden olarak poliüriye neden olur. Poliüri
hipotalamustaki susama merkezini aktive ederek
polidipsiye yol açar (17, 23, 33, 34, 41, 43, 44).
Hiperglisemiye rağmen vücut gerçekten açlık çektiği için
polifaji ortaya çıkar. Poliüri, polidipsi ve polifaji ile
birlikte hastada kilo kaybı görülür (17, 23, 40, 44). Lense
aşırı glikoz girişine bağlı olarak fazla miktarda sıvı
çekilir, lens fiberleri tahrip olur ve normal ışık geçişi
bozularak diabetik katarakta neden olur (9, 17, 45, 46).
Vücut glikozu metabolize edemediğinden vücut
için gerekli olan enerjiyi yağ depolarından yağ asitlerini
serbest hale geçirerek sağlar. İnsülin yetersizliği,
antagonisti olan epinefrin ve glukagonun artışına sebep
olur (1, 35). Fazla yağ asitlerinin yıkımlanmasından
dolayı hastalık ketozisle komplike olabilir (34, 40-44).
Aminoasitlerin çevre dokularda alımı ve taşınması
yavaşlarken glikoneogenezde rol alan alanin ve diğer
aminoasitlerin dolaşımdaki seviyeleri artar (1, 35).
Dostları ilə paylaş: |