— Demek
ki doğru, dedi.
Montag içeri girince ihtiyar kapıyı kapadı.
Faber gözlerini kitaptan ayırmadan geriledi. Sanki gözlerini ayırdığı takdirde kitabın kaybolmasından
korkuyordu.
Faber:
— Oturun, dedi.
Faber'in arkasındaki yatak odasının kapısı açıktı ve bir masanın üzerindeki madeni takımlar pırıl pırıl
parlıyordu. Faber, Montag'ın bakışını yakalayanca hemen dönüp yatak odasın.1 n kapısını kapadı ve elini
kapının tokmağından çekmeden titreyerek durdu. Bakışlarını, kitap kucağında
olduğu halat oturan
Montag'dan ayıramıyordu.
— Kitap... nereden...?
— Çaldım.
Faber, ilk defa olarak bakışlarını kaldırıp Montag'ın gözlerine baktı.
— Cesursunuz. Montag:
— Hayır, dedi. Karan Ölmek üzere. Arkada?tarımdan biri zaten öldü. Arkadaşım
olabilecek kimse-in
yakılması üzerinden henüz yirmi dört saat geçmedi. Bana yardımcı olabilecek bir siz kaldınız.
Anlamak
istiyorum. Anlamak istiyorum kî...
Faber'in eli Montag'ın dizine dcğ,ru uzandı.
— Alabilir miyim? Montag kitabı uzatırken:
__ 77 —
— özür dilerim, dedi.
— Çok uzun zaman oluyor. Dindar bir adam değilim. Fakat çok usun zaman oluyor*
Faber sayfaları karış kırmaya başladı, Şurada veya bumda okumak için duruyordu „
— Hatırladığım kadar güzel. Tanrım, bugünlerde bunîarm anlamını ne kadar değiştirdiler. İsa şimdi
«aileden» biri. Acaba Tanrı tkendi oğlunu şimdi görse tanıya-bilir miydi?
Faber kitabı kokladı.
—. Biliyor musun ki bu kitabın kokusu bile yabancu Çocukken kitapların kokusunu severdim. Tanrım,
bir zamanlar ne kadar çok kitap vardı.
Faber sayfaları yine çevirmeye başladı. f
— Bay Montag, şu anda bir korkağa bakıyorsunuz. Durumun böyle olacağını çok
zaman önce fark
Dostları ilə paylaş: