1.2.Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımlarının Tarihi Gelişimi
Sermayelerin yatırım maksadıyla kendi vatanlarını terk ederek yabancı
memleketlerde yatırım haline gelmesinin tarihi 16. yüzyıla kadar uzanmaktadır. Birinci
dünya savaşından önceki dönemde yaklaşık olarak üç yüzyıl boyunca sermaye, tabii
kaynaklar ve nüfusa oranla yoğun olduğu alanlardan daha az yoğun olduğu alanlara
akmıştır. Bu dönemde İngiltere’nin Almanya’nın bakır madenleri ile Macaristan’daki
gümüş madenlerini işlettikleri belirtilmektedir.
18.yy’da Hollanda yabancı yatırımlara sahip olmak bakımından en önde gelen
ülke iken, Napolyon Harpleri liderliği İngiltere’ye geçirmiştir. 19.yy’da en yüksek
seviyeye gelen İngiliz sermayelerinin yabancı memleketlerdeki yatırımı daha çok
ihtiyaç duydukları hammadde, madenler, petrollerin çıkarılması ve demiryolu inşası için
kullanılmıştır. Bu tesadüfi bir durum değildir. İnsan elinin değmediği bölgelere ve tabii
kaynaklara ulaşmak, yeni iskân imkânları yaratmak ve yeni taleplerin doğmasını
mümkün kılma amaçları düşünülerek gerçekleştirilmiştir (Zeytinoğlu, 1966).
DYY’ler ilk varoluşunu sömürgecilik döneminde göstermesine rağmen, ΙΙ.
Dünya Savaşı sonrası dönemin özelliği olarak kabul edilmektedir. Çünkü endüstri
devriminin bir sonucu olarak 19.y.y’ın ikinci yarısında, özellikle batının sanayileşen
ülkelerindeki hızlı sermaye birikimi, büyük şirketleri bu sermayeden en fazla kârı
sağlayacak yatırım alanlarını aramaya yöneltmiştir. Bu yatırım alanları ise, Avrupa
endüstrisinin ihtiyacı olan hammaddeleri sağlayacak, doğal kaynak ve ucuz işgücüne
sahip dönemin sömürgeleri ve bağımsız az gelişmiş ülkeleri olmuştur.
19.y.y’a kadar yabancı sermaye olarak Batı Avrupa sermayesinden söz edilirken,
1914 yılından sonra A.B.D. devreye girmiştir. Birinci dünya savaşını izleyen yıllarda
A.B.D. , yabancı sermaye yatırımlarında ön sırayı almıştır. Ancak 1929-30 “Dünya
Ekonomik Krizi” yabancı sermaye yatırımları için yeni bir dönemin başlangıcı
olmuştur. Daha önce bu ülkeye yabancı sermaye yatırımı yapan ülkelerin yatırımlarını
tasfiye etmelerine neden olmuştur (Akdiş, 1998).
ΙΙ. Dünya Savaşının patlak vermesi ile yabancı sermaye yatırımlarında yeni bir
döneme girilmiştir. II. Dünya savaşı öncesi dönemde yabancı sermaye yatırımları daha
çok portföy yatırımları şeklinde iken, savaş sonrası dönemde DYY’ler daha fazla önem
kazanmıştır. Dolayısıyla II. Dünya Savaşı sonrasını arz ettiği önem sebebi ile, üç farklı
dönem, yani 1950-1973 dönemi, 1973-1981 dönemi ve 1981 sonrası olarak
incelenmektedir. (Seyidoğlu, 1998; Cömert, 1998).
8
1950-1973 yılları arasındaki dönemde DYY’lerde büyük artış ortaya çıkmıştır.
Bu dönemde dünyadaki toplam DYY’nin %60’lık kısmı ABD tarafından
gerçekleştirilmiştir. İngiltere, Fransa ve Almanya ise, daha çok portföy biçimindeki
yatırımlara ilgi duymaktaydı.
Bu dönemde dolaysız yabancı sermaye yatırımlarının dörtte üçüne yakın bir
kısmı, Batı Avrupa ülkelerine yapılmıştır.
AGÜ’lere yapılan yatırımlar, daha çok petrol ve benzeri madene sahip bulunan
ya da geniş bir iç piyasası olan az sayıdaki ülkeye yönelmiştir (Seyidoğlu, 1998).
1973-1981 Döneminin en belirgin özelliği, petrol fiyatlarından kaynaklanan ve
dünyayı saran olumsuz arz şoku ile az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere uluslararası
bankalar tarafından sağlanan kredilerdir.
1981 yılında doğrudan yabancı sermaye yatırımı, petrol şokunun yarattığı
azaltıcı etkiye rağmen, gösterdiği artışla 15,3 milyar $’a ulaşan düzeyiyle gelişmekte
olan ülkelerin GSYİH’sının 1,5’ine ulaşmıştır. Ancak dikkat çekici bir diğer nokta, az
gelişmiş ülkelere yapılan yatırımlarda görülen azalmadır. Bunun iki nedeni vardır.
Öncelikle petrol fiyatlarındaki artışa bağlı olarak, bu ülkelerdeki petrol şirketlerinin
ulusal kimlik altına alınması diğer neden ise, uluslararası bankalardan sağlanan
kredilerdir. Bu krediler yoluyla ülkelere sağlanan kaynak, DYY ile sağlanan kaynağa
göre daha cazip bir konum almıştır (Brewer, 1991).
Bir önceki dönemin önemli olayı olan uluslararası banka kredileri, 1981
döneminin özelliğini ortaya çıkaran etkendir. Geçen dönemde uluslararası bankalardan
borçlanan az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler bu dönemde borçlarını ödeyemeyerek
dünya ekonomisinde borç buhranına neden olmuştur. Ayrıca petrol ve ilkel madde
fiyatlarındaki düşüşler az gelişmiş ülkelerin cazip konumunu ortadan kaldırarak, bu
ülkelerin DYY’lerden aldıkları payın azalmasına neden olmuştur.
Son yirmi yılda dünyada mal ve hizmetlerin üretim ve tüketimde globalleşme
eğilimine tanık olunmaktadır. 1980 yılında doğrudan yabancı sermaye yatırımı dünya
GSMH’sının %5’ini oluştururken, 1988’de bu oran yaklaşık %16 düzeyine çıkmıştır.
1993-1999 arası dönemde dünyadaki DYY akışı 200 milyar $’dan 800 milyar $’a 2000
yılında ise, bu rakam 1 trilyon $’a ulaşmıştır. Uluslararası DYY’lerin temel özelliği,
yatırım hareketlerinin yaklaşık %90’ının OECD ülkeleri arasında ve dünyada yaşanan
liberalleşme ve özelleştirme hareketlerine paralel olarak elektrik, gaz, su ve iletişim
alanlarının oluşturduğu hizmetler sektörüne yönelik olarak ortaya çıkmasıdır.
Ekonominin liberalleşmesi için bir araç olan özelleştirmenin yoğun olduğu alanlarda
9
DYY’lerin yüksek olması, özelleştirmenin başlangıç maliyetini düşürme, bölgesel ve
küresel ağ kurma, Pazar payını arttırma ve düşük maliyetli yatırım fırsatları elde etme
bakımından fırsatlar sunmasından kaynaklanmaktadır (Demircan, 2003; Bayraktar,
2003, 12; Cömert, 1998).
DYY’lerin büyük bir kısmının OECD ülkeleri arasında gerçekleşme nedeni,
OECD grubuna üye ülkelerin genelde yüksek bir tüketim potansiyeline sahip olmalarına
bağlı olarak, geniş ve zengin bir pazar imkânı sağlamaları, altyapı imkânlarındaki
gelişmişlik, sahip oldukları beşeri sermaye yoğunluğu ve sağlıklı bir politik güven
ortamı sağlamalarından kaynaklanmaktadır (Demircan, 2003). Ayrıca OECD grubu
ülkeler arasındaki bu DYY akımının önemli bir kısmı, yerel firmaların yabancı firmalar
tarafından satın alınmasıyla oluşan şirket birleşmeleri ve satın alımları şeklinde ortaya
çıkmaktadır. Yeni yatırımlar (Greenfield Investment) yerine, şirketlerin birleşmesi ve
satın alınması şeklinde yatırımların tercih edilme nedeni, hazır bir pazar payı, dağıtım
kanalı ve marka avantajlarından kaynaklanmaktadır. Küresel bazda doğrudan yabancı
sermaye yatırımlarının %60’ı şirket birleşmesi ve satın alınması şeklinde oluşurken,
Amerika için bu oran %85’e kadar ulaşmaktadır(Baran, Sweezy ve Magdoff, 1975,
304). Risk faktörünün de DYY’lerin birleşme ve satınalma ya da yeni yatırımlar olarak
ortaya çıkmasında etkili bir unsur olduğu ifade edilmektedir (Caves, 1996, 70).
Bununla birlikte, 1990’ların sonunda dünya genelinde DYY akımında artış
gözlenmesine rağmen, OECD ülkeleri oldukça sakin bir görünüm sergilemiştir. Bu
durumun nedeni olarak makroekonomik zayıflık, belirsizlik artışı ve sektörel odaklı
sorunlar gösterilebilir.
OECD grubu ülkelerde DYY girişi 2001 yılında 614 milyar $’dan 2002 yılında
%20’lik azalışla 490 milyar $’a düşerken, DYY çıkışı aynı dönemde 690 milyar $’dan
%12’lik azalışla 607 milyar $ seviyesine gerilemiştir (OECD, 2003). 1992-2001
döneminde OECD grubu içerisinde en fazla DYY girişi elde eden ülkeler ABD,
İngiltere, Belçika, Lüksenburg ve Almanya şeklinde sıralanırken, en fazla DYY çıkışı
sıralamasında ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya yer almaktadır (Demircan, 2003, s
14-15).
Sonuç itibariyle bir değerlendirme yapıldığında 1980 yılında borç krizinin
yarattığı kaynak bulma çabası içerisinde ΙMF, Dünya Bankası gibi kuruluşların
GOÜ’lere sürekli olarak korumacılığı bırakmalarını ve ticareti serbestleştirmelerinin
finansal yardımlar için şart olduğunu belirtmeleri ülkelerin ekonomilerinde liberalleşme
10
hareketlerine neden olarak ekonomik büyüme ve kalkınmanın sağlanmasında önemli bir
yere sahip olan, DYY’lerin önem kazanmasında etkili olmuştur.
Dünya ekonomisinde gelişen bu yeni iklim sonrasında, sermaye hareketleri
üzerindeki kontrollerin bazı ülkeler tarafından (Arjantin, İngiltere, Uruguay) kısa sürede
tamamen ortadan kaldırılırken, bazı ülkelerin bunu zamana yaydığı dikkat çekmektedir.
Bu liberalleşme süreci, çoğunlukla belli yapısal programlar çerçevesinde diğer bazı
politikalar ile birlikte gerçekleştirilmiştir (Güven, 2001).
Dostları ilə paylaş: |