MID
:Uluslar arası Yönetim Geliştirme Merkezi
NAFTA
: Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması
NICB
: Milli Sanayi Konferansı Kurulu
OECD
: Ekonomik İşbirliği Ve Kalkınma Örgütü
TFV
: Toplam Faktör Verimliliği
TRIMS
: Ticaretle Bağlantılı Yatırım Tedbirleri
TRIPS
: Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Hakları
TÜSİAD
: Türkiye Sanayici Ve İş Adamları Derneği
UN
: Birleşmiş Milletler
UNCTAD
: Birleşmiş Milletler Ticaret Ve Yatırım Konferansı
YASED
: Yabancı Sermaye Derneği
WB
: Dünya Bankası
WTO
: Dünya Ticaret Örgütü
x
TABLOLAR LİSTESİ
Sayfa No
Tablo 1.1. DYY’lerin Belirleyici Unsurları……………………….…………..………..23
Tablo 1.2. DYY’lerin Belirleyici Unsurlarına Yönelik Yapılmış Uygulama
Örnekleri………………………………………………………..…………..37
Tablo 1.3. DYY ve Uluslararası Üretime İlişkin Bazı Göstergeler………………..…..39
Tablo 1.4. Dünya Genelinde 2001-2002 Döneminde Bölgelere ve Bazı Ülkelere Göre
DYY Girişi………………………………………………………...……......43
Tablo 1.5. Dünya Genelinde DYY Çıkışlarının Bölgesel Dağılımı…………..…...…..44
Tablo 1.6. Çokuluslu İşletmelerin Faaliyette Bulundukları Sektörlere Göre Tarihi
Gelişimleri………………………………..…………….………….……….45
Tablo 1.7. Dünya Genelinde 1988 Ve 1997 Yıllarında Sektörlere Yönelik DYY
Girişleri………………………………………………………..……...….....48
Tablo 1.8. Dünya Genelinde 1999-2000 Ve 2001 Yılları Arasında Sektörlere Yönelik
DYY Girişleri………………………………………………………………49
Tablo 2.1. 1975, 1985, 1990 Ve 1992 Yıllarında Dünyada ki DYY stoğu Ve Çokuluslu
Şirketlerdeki Tahmini İstihdam…………………………………...………...87
Tablo 2.2. Gelişmekte Olan Ülkelerin Toplam İstihdamının Yüzdesi Olarak Yabancı
Firmalardaki İstihdam Oranı……………………….…….…...……….…...87
Tablo 2.3. 1998 Yılı İtibariyle Yabancı Aktifleri Bakımından Dünyanın En Büyük 30
Çokuluslu Şirketinin Yarattığı İstihdam……………………..……….…......88
Tablo 3.1. Türkiye’de 2002 Yılı İtibariyle Faaliyette Bulunan Yabancı
Sermayeli Kuruluşların Sektörel Dağılımı (Milyon TL)…………………..156
Tablo 3.2. 1995-2004 Döneminde Türkiye’deki Fiili Yabancı Sermayenin Sektörel
Dağılımı……………………………………………………………....…...156
Tablo 3.3. Türkiye’de 2002 Yılı İtibariyle Faaliyette Bulunmasına İzin Verilen Yabancı
Sermayenin Ülkelere Göre Dağılımı………………………….………......157
Tablo 3.4. Türkiye’deki Çokuluslu Şirketlerin Ve Türkiye’nin İthalat ve İhracatı…...159
Tablo 3.5.Türkiye’deki DYY’lerin Geliş biçimine Göre Firma Sayıları……………..160
Tablo 3.6. Uygulamada Kullanılan Değişkenler İle Hata Terimi Arasında İçsellik
(Endogeneity) Probleminin Var Olup Olmadığına Yönelik Araç
Değişkenler Yöntemi Yardımıyla Gerçekleştirilen Hausman Sınaması
xi
Sonuçları …………………………………………..……….….…….……162
Tablo 3.6.1. Hausman Sınaması 1 ……………………………………..…………..…162
Tablo 3.6.2. Hausman Sınaması 1 …………………….……………………..……….163
Tablo 3.7. Uygulamada Kullanılan Değişkenlere Ait Serilerin Çoğaltılmış Dickey Fuller
(ADF) Yöntemiyle Elde Edilen Birim Kök Test Sonuçları …..…………..168
Tablo 3.8. Uygulamada Kullanılan Değişkenler Arasındaki Granger Nedensellik
Sınaması Sonuçları …………………………………..……………...……170
Tablo 3.9. İki Aşamalı EKK Regresyon Sonuçları …………………………………..173
Tablo 3.9.1 Model I’in İki Aşamalı EKK Regresyon sonuçları ….…………......……173
Tablo 3.9.2 Model II’nin İki Aşamalı EKK Regresyon Sonuçları ..…………….……173
Tablo 3.9.3 Model III’ün İki Aşamalı EKK Regresyon Sonuçları ..……………….....174
Tablo 3.10 Sıradan EKK Regresyon Sonuçları……………...…………….………….175
Tablo 3.10.1 Model I’in Sıradan EKK Regresyon Sonuçları …..………………....….175
Tablo 3.10.2 Model II’ün Sıradan EKK Regresyon Sonuçları ...…………...………...175
Tablo 3.10.3 Model III’ün Sıradan EKK regresyon Sonuçları ..………………..….…176
GİRİŞ
Son dönemde Dünya ekonomilerinde, uluslararası sınırların ortadan kalktığı
yoğun bir küreselleşme olgusu hakim olmaktadır. Küreselleşmede, ülkeler arasında
ticaret, yatırım ve sermaye akımı yoluyla karşılıklı etkileşim ve birleşme süreci
yaratılmaya çalışılmaktadır.
Ülkelerin gerek ekonomik, gerekse de siyasi arenada güç elde edebilmeleri için
küresel dünyada var olmaları zorunlu bir hâl almıştır. İster gelişmiş, isterse de gelişme
yolunda olan ülkeler olsun, hepsinin üzerinde hemfikir olduğu konu küreselleşen dünya
içinde varolmanın yolunun gereken niteliklerde ve yeterli miktarda yabancı sermayeye
sahip olmakatan geçtiği düşünülmektedir. Fiziksel sermaye kalkınmada , yeni iş
olanakları yaratmada yaşamsal bir öneme sahip olmakla birlikte, daha da önemlisi
fiziksel ve beşeri sermayenin iç içe işleyişi kalkınma ve büyümenin temel girdisi olarak
kabul edilmektedir.
Ülkelerin sermaye yetersizliği hibe ve dış borçlar yoluyla giderilebileceği
düşünülebilir. Ancak ülke bakımından hibenin, politik; dış borçların ise, ekonomik
sonuçları bu tür sermayeye olan ilgiyi azaltmıştır. Diğer taraftan bu türdeki kaynaklar
siyasi iktidarlar tarafından daha çok politik sebeplerle verimli olmayan işlere diğer bir
ifadeyle otonom yatırımlardan ziyade lüks ihtiyaçlar ve cari masraflar için
kullanılmaktadır. Bu nedenle küreselleşme olgusu içerisinde en önemli yere sahip olan
yabancı sermaye türü, doğrudan yabancı sermaye yatırımları (DYY)’dır. Çünkü diğer
yabancı sermaye türleri ülkeye çok kolay ve kısa sürede giriş yapabildiği gibi çok kısa
sürede çıkış ta yapabilmektedir. Ufak bir kriz ortamında portföy şeklindeki yabancı
yatırımların kısa sürede ülkeyi terk etmesi halinde ülkedeki kriz ortamı büyüyecektir
DYY’lerin önemi, ev sahibi ülkeler için sadece bir açık giderme kaynağı değil,
aynı zamanda teknolojik gelişme kaynağı olmasından ileri gelmektedir. Çünkü yapıları
gereği çokuluslu şirketler (ÇUŞ) teknoloji lideri kuruluşlardır. Gelişmiş ülkelerin
sahipliğindeki ÇUŞ’lar bütçelerinin önemli bir kısmını ar-ge harcamalarına
ayırabilmektedir. Dolayısıyla ÇUŞ’lar yoluyla, ev sahibi ülkelerde uygun koşulların
sağlanması halinde bu teknolojik yeniliklere herhangibir bedel ödenmeden sahip
olunabilmektedir. Diğer taraftan, DYY’ler yatırımda bulundukları ülkelerin üretim
kapasitesine katkıda bulunmaları, işletmecilik bilgisi (know-how) getirmesi, rekabet
ortamı yaratarak ekonomiye hareketlilik kazandırması, istihdam üzerinde etkili olması,
2
hazine için vergi geliri sağlamaları ve ülkenin ticari ilişkilerinde gelişme yaratarak
döviz girişi sağlamaları bakımından büyük önem arz etmektedir.
DYY’lerin bahsedilen etkileri, ev sahibi ülkelerin yatırımları, dış ticareti ve
beşeri sermayesi üzerinde kendini göstermektedir.
Öncelikle DYY’lerin yurtiçi yatırımları uyararak ekonomide verimlilik artışı
yaratabilmesi yurtiçi yatırımların DYY’ler karşısındaki rekabet gücüne bağlıdır. Eğer
yurtiçi firmaların yabancı firmalar karşısında rekabet gücü varsa, yerli ve yabancı firmalar
arasındaki ileriye ve geriye dönük bağlantılar yoluyla, ÇUŞ’ların sahip olduğu teknolojik
bilgileri ele geçirerek kendileri geliştirecektir. Bu etki DYY’lerin yurtiçi yatırımlar
üzerindeki olumlu etkisi, tamamlayıcılık, diğer bir ifadeyle pozitif dışsallık olarak
nitelendirilebilecektir. Oysa yurtiçi yatırımların ÇUŞ’lar karşısında herhangibir rekabet
gücü yok ise, bu durumda ÇUŞ’lar yurtiçi yatırımların piyasa paylarını ele geçirerek
yurtiçi yatırımları dışlayacaktır. Bu etki ise, ikame etkisi, negatif dışsallık olarak
değerlendirilecektir.
DYY’lerin dış ticaret üzerindeki etkisine baktığımızda, ÇUŞ’ların özellikleri gereği
teknoloji lideri olmalarından dolayı, pazar payları büyük olabilmektedir. Eğer DYY’ler
yurtiçi yatırımlar ile tamamlayıcılık içerisinde olarak, yurtdışında kendi kurdukları
pazarlara satış yaparlar ise, ev sahibi ülkeye döviz girişi sağlayarak olumlu etki yaratabilir,
ancak üretim sırasında kullandıkları ara malları yurtdışından ithal ederek yurtiçi üretimi
azaltmaları, ayrıca yurtiçi firmaların ihracat yaptıkları dış piyasaları ele geçirmeleri halinde
ülkeden döviz çıkışına neden olarak neğatif etki yaratacaktır.
DYY’lerin ev sahibi ülke ekonomileri üzerinde olumlu etkileri yaratmaları hiçbir
zaman garantili değildir. Öncelikle ev sahibi ülkelerin de DYY’lerin getirdiği bu
imkânlardan faydalanmasını sağlayacak gelişmiş bir beşeri sermaye stoğuna sahip
olması gerekmektedir. Çünkü DYY’ler yoluyla gelen teknolojilerin yurtiçi firmalara
aktarılabilmesinde kilit faktör beşeri sermayedir. DYY’ler yoluyla gelen teknolojiler
yurtiçi firmalara aktarılamaz ise, yurt içi firmaların rekabet gücü zamanla azalacaktır.
Dolayısıyla yabancı firmalar ile yurtiçi firmalar arasındaki teknoloji boşluğunun, ev
sahibi ülkenin beşeri sermaye stoğunun masetme kapasitesi ile uyumlu olması
gerekmektedir. Kısaca ev sahibi ülkelerin DYY’ler yoluyla ekonomik gelişme
sağlamalarında sadece DYY’lerin miktarı değil, aynı zamanda ev sahibi ülkelerin
nitelikleriyle DYY’lerin niteliklerinde de bir uyum olması söz konusudur. Bu sebeple
ev sahibi ülkelerin uygulayacakları politikalarla ( teşvikler, tarife yapıları…vb.) hangi
3
sektöre ve hangi bölgeye yönelik olarak ne kadar ve ne türde DYY’nin kabul
edileceğinin belirlenmesi gerekmektedir.
Ülkeye gerekli nitelikte DYY girişi sağlayabilmek için öncelikle yabancı
yatırımlar devlet politikası olarak benimsenmeli, siyasi iradede kararlılık ve tutarlılık
sağlanmalı, hukuksal altyapı iyileştirilmeli, enflasyonla mücadele kesintisiz
sürdürülmeli, ancak birkaç yıldan önce sonuçlanmayacak bu süreçte enflasyon
nedeniyle oluşan kayıpları bir ölçüde bertaraf etmek için enflasyon muhasebesi
uygulanmalı, AB’ye adaylık sürecinde gerekli uyum çalışmaları en kısa zamanda yerine
getirilmeli, yatırım ortamının tanıtımını üstlenecek bir yatırım promosyon ajansı
kurulmalı, yabancılar aleyhine oluşacak ayrımcılık önlenmeli, vergi yükü azaltılarak
finans sektörüne yönelik reformlar tamamlanmalı ve yatırım teşvikleri ülkenin ihtiyacı
olan teknolojik alanlarda sağlanmalı, çevre ülkelerle ticari ve ekonomik ilişkiler
güçlendirilmeli, özelleştirmeye kararlılık ile devam edilmeli, en önemlisi de eğitim
yatırımlarının GSYİH’den aldığı pay arttırılarak eğitim kurumlarının kapasitesi,
çağdaşlığı ve kalitesi arttırılmalı, yolsuzluklarla mücadele edilmeli, DYY’lerin özellikle
ihracat ve tedarik üssü etkilerinden faydalanabilmek için altyapı ve lojistik kapasite
arttırılmalıdır. Kısacası, ancak ülke şartları ile uyumlu yabancı sermaye politikalarının
yürürlüğe girmesi ile DYY’lerden beklenen fayada sağlanabilecektir. Aksi takdirde ne
istenilen düzeyde DYY ülkeye getirilebilir, ne de DYY’lerden beklenen fayda
ekonomide gözlenebilir.
|