Çukurova üNİversitesi sosyal biLİmler enstiTÜSÜ İKTİsat anabiLİm dali



Yüklə 1,26 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə9/87
tarix02.01.2022
ölçüsü1,26 Mb.
#39572
1   ...   5   6   7   8   9   10   11   12   ...   87
BİRİNCİ BÖLÜM 
DOĞRUDAN YABANCI SERMAYE YATIRIMLARI VE BU YATIRIMLARI 
BELİRLEYİCİ ETKENLER 
1.1. Yabancı Yatırımların Tanımları ve Sınıflandırılması
 
 
Yabancı  sermaye,  bir  ülkenin  karşılığını  değişik  biçimlerde  ileride  ödemek 
üzere başka ülkelerden temin ederek, kısa sürede ekonomik gücüne ekleyebileceği mali,   
teknolojik  veya  mali  ve  teknolojik  kaynaklar  olarak  tanımlanmaktadır.  Bu  tür 
yatırımlar,  gelişmiş  ülkelerde  kurulu  teşebbüslerin  gelişmekte  olan  ülkelerde  (GOÜ) 
kendilerine  bağlı  bir  şube  açmaları,  yeni  bir  tesis  kurmaları  veya  mevcut  bir  şirketin 
sermayesinin arttırmaları şeklinde olmaktadır. Kurulan tesis tamamen  yabancı sermaye 
ile  kurulabileceği  gibi,  yerli  teşebbüs  ile  ortaklık  şeklinde  de  gerçekleşebilmektedir 
(Akdiş, 1998). 
 
Yabancı  sermaye  yatırımcısı,  yerleşik  olduğu  ülkeden  başka  bir  ülkede 
şube, büro, bağlı kuruluş ya da ortaklık biçiminde doğrudan yabancı sermaye yatırımına 
sahip  olan  şahıslar,  şirketleşmemiş  kamu  ya  da  özel  teşebbüsler,  devletler,  birbiriyle 
bağlantılı  bireyler,  birbiriyle  bağlantılı  şirket  ve/veya  şirketleşmemiş  girişimcilerdir 
(Demircan, 2003).  
Uluslararası  alanda  oluşan  sermaye  hareketleri  genelde  üç  grup  içinde 
tanımlanmaktadır: 
-Banka kredileri 
-Portföy yatırımları 
-Doğrudan yabancı sermaye yatırımları (DYY) 
Portföy  yatırımları;  faiz  ya  da  kâr  payı  karşılığında  uluslararası  sermaye 
piyasasından  yabancı  şirketlerce  ithal  edilen  borç  senedi,  tahvil  ve  hisse  senetlerinin 
satın alınmasıdır.  
OECD  ve  IMF  tanımlamasına  göre;  doğrudan  yabancı  sermaye  yatırımları 
(Foreign  Direct  Investment),  bir  ülkedeki  yerleşik  kişi  ve  kurumların  (doğrudan 
yatırımcı)  diğer  bir  ülkede  kalıcı  ekonomik  çıkar  elde  etme  amacını  yansıtmaktadır. 
Burada  bahsedilen  kalıcı  çıkar  kavramı  ile  yabancı  yatırımcı,  yabancı  yatırım  girişimi 
ve bu girişimin  yönetimi üzerindeki kontrol hakları arasında uzun dönemli bir ilişkinin 
hüküm sürmesi ifade edilmektedir (Duce, Espano, 2003). 


 
 

 
 Bazı  ülkelerde  ise  aşağıda  sıralanan  bir kısım    unsurların  aynı anda  bulunması 
yatırım konusunun DYY olarak tanımlanabilmesi için gerekli sayılmaktadır. 
-Yönetim kurulunda temsil, 
-Politika oluşturma sürecine katılım, 
-Şirketler arası somut ilişki, 
-Yerli ve yabancı personeller arası yer değiştirilmesi, 
-Teknik bilgi tedariki, 
-Uzun  dönemli  borçların  yatırım  yapılan  işletmeye  mevcut  piyasa  oranından 
düşük oranlarda sağlanması, 
Bu  genel  tanımlamalar  ülkeler  arasında  cereyan  eden  sermaye  hareketleri 
arasında  giderek  payı  artan  DYY’nin  rakamsal  büyüklüğünü  tespit  etmek  açısından 
önem  taşımaktadır  OECD  normlarına  göre,  doğrudan  yabancı  yatırımlar  (DYY), 
şahıslar  ya da şirketlerden oluşan   yabancı  bir  yatırımcının şirketleşmiş  ya da eşiti  bir 
işletmede    şirket  bünyesinde  en  az    %10  oranında  temsil  gücüne  sahip  olduğu 
yatırımları  kapsamaktadır.  Burada  %10’luk  payın  şirket  yönetiminde  etkili  olduğu 
düşünülmüş,  daha  fazla  paya  sahip  yatırımcıların  daha  az  etkili  olabileceği  ya  da  
%10’dan  daha  az  paya  sahip  olmasına  rağmen,  çok  daha  etkili  yabancı  yatırımcılar 
olabileceği  hususu  ihmal  edilmiştir.  Oysa  ki  DYY’lerin  en  önemli  özelliklerinden  biri 
sadece  mülkiyeti  elinde  bulundurmakla  (kısmen  veya  tamamen)  kalmamaları,  aynı 
zamanda yönetim hususunda etkili olmalarıdır (Oksay, 1998, Demircan, 2003). 
DYY’ler  yalnız  nakdi  sermaye  bağlayarak  veya  sermaye  malları  tahsis  ederek 
gerçekleştirilmez.  Patent  hakları  ve  teknolojik  yenilikler,  pazarlama  yöntemleri, 
yönetim  organizasyonu  ve  benzerleri  gibi  üretimi  arttırıcı  ve  düzenleyici  katkılar  da 
direkt yatırımlar olarak kabul edilmektedir  (Ergin, 1978). 
DYY’ler  genel  olarak  şirket  birleşmeleri  ve  satın  alımları  (Merger  And 
Acquisition)  ile komple  yeni  yatırımlar (Greenfield) olarak  iki  biçimde gerçekleşmekte 
olup,  her  bir  tanım  kendi  içinde  farklı  etkileri  beraberinde  taşımaktadır.  Yabancı 
firmalar  ile  refah  maksimizasyonunda  bulunan  ev  sahibi  ülke  hükümetlerinin  
DYY’lerin  bu  iki  tarzı  arasındaki  seçimi  pahalı  teknoloji  transferi  ile  açıklanabilir. 
Teknoloji  transferi  ve  piyasa  rekabeti  arasındaki  maliyet-hasıla  dengesi  tercihlerin 
belirlenmesinde kilit faktördür (Matto, Olarreaga, Saggi, 2003). 
Gerek  DYY’ler  gerek  portföy  yatırımları  yabancı  sermaye  yatırımları  çatısı 
altında bulunsa da birbirinden tamamen farklı iki yatırım türüdür. Bu farklılıkları şöyle 
sıralayabiliriz : 


 
 

 
Mülkiyet konusundaki farklılık, iki yatırım türü arasındaki en önemli farklılıktır. 
DYY şeklinde  yabancı ülkede kurulan şirket doğrudan  ana şirketin denetimindedir. Bu 
şirketlerin  başındaki  yöneticiler,  genellikle  ana  şirket  tarafından  atanan  yöneticilerdir. 
Doğrudan  yatırım  ifadesi  ile  anlatılmak  istenen  de    şirket  yönetimindeki  yabancı 
yönetimi  ifade  eder.  Portföy  yatırımları  durumunda  ise,  yatırımcının  şirketi  doğrudan 
denetlemesi söz konusu değildir. Yönetim yerel yöneticilerin elindedir. 
Ev  sahibi  ülke  ekonomisine  olan  katkı  farklılığı,  DYY’lerin  ev  sahibi  ülkeye 
sermaye ile birlikte, teknoloji, yönetim bilgisi, üretime etkinlik kazandırıcı faktörleri de 
beraberinde  getirdiği  ancak  portföy  yatırımlarının  ev  sahibi  ülkeye  katkısı  sadece 
sermaye ile sınırlı kalmaktadır. 
Yatırımcıların  kimlik  farklılığı;  DYY’ler  çokuluslu  şirketler  tarafından 
gerçekleştirilirken; 
portföy 
yatırımlarını 
tasarruf 
sahibi 
gerçek 
kişiler 
de 
yapabilmektedir. 
Ana  para  ve  gelirleri  geri  ödeme  farklılığı;  DYY’ler  de  belli  bir  amortisman 
yoktur. İşletmenin  kazanç  durumuna  bağlı  olarak  belirlenir.  Portföy  yatırımlarında  ise, 
gelir ve amortismanların geri ödeme koşulları önceden belirlenmektedir. 
Yatırımların  amaç  farklılığı;  DYY’lerin  amacı  sadece  kâr  değildir.  Aynı 
zamanda  yeni  pazarlar  elde  ederek  piyasa  paylarını  genişletmektir.  Portföy 
yatırımlarında ise, tek amaç kâr elde etmektir. 
Az  gelişmiş  ülkelerden  (AGÜ)  gelişmiş  ülkelere  ihraç  edilen  sermaye,  portföy 
biçiminde iken, gelişmiş ülkelerin AGÜ’lere sermaye ihracı, DYY biçimindedir. 
Bu  iki  yatırım  türünün  ev  sahibi  ülke  ekonomisi  üzerindeki  etkisi,  gelen 
sermayenin  ülkede  ne  kadar  süre  kalacağına  bağlıdır.  DYY’lerin  getirdiği  sermaye 
kalıcı  bir  yapı  sergilerken  çoğu  zaman  kârının  da  dışarıya  çıkmadığı  gözlenmiştir 
(Deıchmann, Karıdıs ve Sayek, 2003). Oysa portföy yatırımları, ülkeye girdikleri kadar 
kolay  çıkış  yapabilmektedir. Ev sahibi ülkedeki en ufak bir kriz portföy  yatırımlarının 
dışarı  kaçmasına  neden  olurken,  ülkedeki  krizin  daha  da  büyümesine  neden 
olabilmektedir.  Kısacası  yatırımcılar  açısından  bakıldığında  likiditesi  düşük  olması 
bakımından en riskli yatırım türü DYY’ler iken, ev sahibi ülkeler açısından bakıldığında 
ise,  portföy  yatırımları  likiditelerindeki  yükseklik  nedeniyle  en  riskli  yatırım  türüdür  
(Ergin, 1978;  Seyidoğlu, 1998; Bayraktar, 2003; Cömert, 1998). 
 


 
 

 

Yüklə 1,26 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   5   6   7   8   9   10   11   12   ...   87




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin