etmediği bir rivâyeti semâ etmiş gibi muhtemel (semâ ile alınma ihtimali içeren)
Enes’den” şeklindeki gibi (kısaltarak) rivâyet etmesidir.
Şayet (yukarı kısımda) bu anlaşılırsa senedde tedlîs yapıldığına hükmedilir.
Anlaşılmazsa bu durumda iki ihtimal vardır: Sikadan tahdîs ettiğini tasrîh ettiği
Bingöl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Yıl: 4/ Cilt: 4/ Sayı:8/ Güz 2014
…………………………………...……………………………………………………………………
187
rivâyetleri alınır, diğerlerinin hükmünde ise tevakkuf edilir.
Eğer mu’âsır olup, likâsının sâbit olmadığı bir şeyhten muhtemel
sîgalarla rivâyet etmişse bu İrsâlu Hafî’dir. Kimileri bunu da tedlîs kapsamına
almışsa da bunları birbirinden ayırmak daha münasiptir.
Bazı muhaddislerin şeyhlerinden semâ etmeden, icâzet ile aldıkları
hadîsleri semâya delâlet eden tahdîs veya ihbâr sîgalarıyla rivâyet etmesi de
tedlîs kapsamına girmektedir.
Tedlîs yapmakla vasıflandırılmayan sikaların mülâkî olduğu kişilerden
muhtemel sîgalarla yapmış olduğu rivâyetler, semâya hamledilir; mu’âsır
olduğu kişilerden muhtemel sîgalarla yapmış olduğu rivâyetler ise muhtâr olan
görüşe göre semâya hamledilmez. Buhârî ve hocası İbnu’l-Medînî’nin görüşleri
de bu istikamettedir.
Bir râvînin mu’âsır olmadığı kişilerden muhtemel sîgalarla rivâyet etmesi
mutlak İrsâl’dir. Eğer râvî, tâbi’î ise bu hadîs Mürsel, tâbi’înden sonraki
tabakalarda ise Munkatı’ veya Mu’dal olarak isimlendirilir. Allah’a hamd olsun
ki bu konuyu ulûmu’l-hadîste uzun uzadıya açıkladım.
Vicâde ile aldığı rivâyetleri tahdîs sîgası ile veya tahdîs sîgasını “
انثدح”
şeklinde (çoğul olarak) kullanan râvîler de müdellislerden sayılmışlardır.
İnşaallah ileride bu şekilde tedlîs yapanlarla ilgili açıklama gelecektir.
Şuyûh Tedlîsi ise râvînin şeyhini meşhûr olmayan isim, lakab, künye ve
nisbesiyle zikretmesidir. Bu, genellikle iksâr (çok şeyhi olduğu) izlenimi
uyandırmak için ve bazen de zayıf olan şeyhin gizlenilmesi amacıyla
yapılmaktadır. Bunun taammüden yapılması Tedlîsu’l-İsnad’da da olduğu gibi
hıyanettir. Allah en iyi yardımcıdır.
Dostları ilə paylaş: