Dr. Öncel DEMİRDAŞ ____________________________________________________________________________ 160
Yine Trabzonî, izâfî, hayvânî ve insânî ruhun insan bedeninde
bulundukları mahal konusunda da bilgi vermiştir. Ona göre, hayvânî ruhun
bedendeki yeri ciğer ve nefs-i nâtıka olarak da ifade edilen insânî ruhun yeri ise
dimağdır. İnsânî ruh, izâfî ruhun direktifleri doğrultusunda insan bedenini
dimağdan yönetir. İzâfî ruhun insan bedeninde herhangi bir mahalli yoktur.
Bundan dolayı bu ruhun insan bedeniyle alakası sadece izâfî bakımdandır.
14
Ayrıca o, izâfî ruhun; sadır, kalp, ruh, sır, sırrın sırrı (fuâd), hafî ve ahfâ’dan oluşan
yedi mertebesinin olduğunu, bu mertebelerin hepsinin nefsin her bir dairesi ile
alakalı olduğunu ifade etmiştir.
15
2. Nefsin Mertebeleri Mutasavvıflar, seyr u sülûk ile nefsi kötü huylardan kurtarıp güzel
huylarla donatmayı amaç edinmişlerdir. Bunun için “atvâr-ı seb’a” denilen yedi
aşamalı bir sistem geliştirmişlerdir. Onlar aslında bir tane olan nefsi (nâtıka),
almış olduğu sıfata göre mertebelere ayırmışlar ve bu mertebeler için belirli
isimler tayin etmişlerdir. Nefsin olgunlaşma sürecinde aldığı isimlerden oluşan
kategoriye nefis mertebeleri denilmektedir.
Nefsi belirli mertebelere ayırarak ilk tasnif eden Cüneyd-i Bağdâdî
(ö.297/909)’dir. O, Kur’an âyetlerine dayanarak nefis için beş aşamadan oluşan
bir mertebeler zincirini esas kabul etmiştir. Ona göre nefis, nefs-i emmâre (nefs-i
câhile), nefs-i âkıle (nefs-i râdıye), nefs-i hâssa (nefs-i ârife), nefs-i şâkire (nefs-i
merhûme) ve nefs-i mutmainne (nefs-i vâcide) olmak üzere beş kısımdır.
16
Cüneyd-i Bağdâdî’nin beşli tasnifinden başka, onun çağdaşı olan, tasavvufî
düşüncede oldukça önemli bir yer işgal eden ve sonraki yüzyıllarda çok daha
ayrıntılı şekilde işlenen nefs mertebeleri ile ilgili ilk söz söyleyen sûfilerden biri
de Hakîm-i Tirmizî (ö.320/932)’dir.
17
Ancak onun bu mertebelere dair ortaya
koyduğu görüşler sistematik değildir. Daha ziyade Kur’ân’dan aldığı kavramları,
kendi anlayışı doğrultusunda sistemine dahil ederek dörtlü bir tasnif yapmıştır.
a) Nefs-i emmâre, b) Nefs-i mülheme, c) Nefs-i levvâme, d) Nefs-i mutmainne.
Bu tasnifte, daha sonraları yapılan tasniflerden farklı bir durum söz konusudur.
14
Trabzonî, Âdâbu’l-Ubûdiyye, vr. 208b-209a.
15
Trabzonî, Âdâbu’l-Ubûdiyye, vr. 209b.
16
Ramazan Muslu, Mustafa Kemaleddin Bekrî ve Tasavvufî Görüşleri, Erkam Yay., İstanbul, 2005, s.
152. Ayrıca bakınız: Süleyman Ateş, Sülemî ve Tasavvufî Tefsîri, Sönmez Neşriyat Yay., İstanbul,
1969, s.148;.
17
Tirmizî’den yaklaşık seksen yıl önce vefat eden, ona bazı görüşleriyle tesir eden ve nefs
meselesine dair önemli fikirleri bulunan Hâris Muhâsibî’nin nefs anlayışında mertebeler
görüşüne rastlanmaz. Bakınız: Zafer Erginli, İlk Sûfilerde Nefis Kavramı: Hâris Muhâsibî Örneği, Doktora Tezi,Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Bursa, 2001, s. 9.