19
orman alanını tarım için genişletmeye çalışmışlardır. Nüfus yapısındaki artışla bir tek
kırsal alanda yer alan sanayi bölgeleri gelişmeye başlamış ve Londra'da yükselmiştir.
Diğer bir kıta olarak ise orta asya da bu durum farklı olamıştır. Bu kıtada 14.yy’da etkisini
gösteren ve 19.yy’a kadar geçen sürede tüm dünyayı etkisi altına
alan kara ölümün
Avrupa’ya en çok zarar verdiği dönem ise 17. ve 18.yy’dadır. Var olan nüfusa savaşlar
darbe vurmuş bir de veba hastalığı artınca bu sonuç kaçınılmaz olmuştur. Veba salgını
nedeniyle demografik yapısı büyük yara alan İngiltere’de iş gücü de bundan olumsuz
etkilenmiştir. İşçilik ön plana çıkmış ve işte çalışan kişiler yaptıkları iş için para istemeye
başlamışlardır. Bu da İngiltere’de kölelik kavramının bitmesini sağlamıştır. Böylece
sanayileşmeye doğru adımlar atılmıştır. Burada önemli olan nüfusun miktarı
değil
yapısıdır. Aslında nüfus faktörünün tek başına sanayileşme süreci üzerinde hiçbir etkisi
yoktur. Ekonomik büyüme ve kalkınmanın nüfus artışı ile doğru orantılı olduğu
söylenebilir. Ancak doğru kararları vermenin ve bu kararları uygulamaya koymanın
deneyimli girişimcilere düştüğü söylenebilir. Fransız devrimi ile liberal köylü reformu ile
birlikte kurtuluş yasası yürürlüğe girmiştir ve serflerin toprağa bağımlılığını sona
erdirmiştir. Köleler şehirlerde yaşamaya başlamış ve 19. yüzyılda sanayi kentlerinin
nüfusu büyük oranda artmaya başlamıştır. 17. ve 18. yüzyıllarda ise Avrupa'da kentler
oluşmaya başlamış, bağımsızlar ve tüccarlar kentlere yerleştikçe
kentlerde hareket
gözlenmiştir. Orta Çağ'da gelişen kentleşme ve bu gelişmeyılında ticari hayatı harekete
geçirmiş ve ticaretin büyümesine neden olmuştur. (Bilgili, 1998)
Demografik yapı sayıca artarsa gerekli olan iş gücü elde edilir. Bu endüstriye katkı
sağlamaktadır. Ancak demografik artış milli gelir hızını aşarsa endüstriye bunun
yansıması olumlu olmaz. Nüfusun artmasında savaşların gözle görülür bir şekilde
azalması, salgın hastalıkların kontrol altında tutulması etkili olmuştur.
Demografik
yapının sayısı yanında yapısı da çok önemlidir. Sanayi devrimiyle şehirlerin nüfusu çok
artmıştır. Şehirlerde nüfus yoğunluğu madencilik faaliyetlerinin yoğun yapıldığı yerlerde
toplanmıştır. Ticari hayatın yükselmesiyle birlikte zenginlik başlamış, kent yaşamı
kaliteli hale gelmiş, yaşam kalitesi artmış, ardından kentlerde nüfus artışı olmuştur.
Çevrede kömür ve demirin çıkarıldığı ve işlendiği kasabalar kurulmuştur. Avrupa'da
sanayi ve tarım bölgeleri karşılaştırıldığında, temel fark sanayileşmiş bölgelerde
kentleşme olmasıdır. Şehirlerin kalitesi vesayısının artmasıyla birlikte geleneksel kültür
terk edilmiş ve burjuva kültürü yerleşmeye başlamıştır. Bu olaylar da burjuvazi ile lord
20
arasında gerçekleşmiştir. Burjuvazi, şehirlerin vergilerini ödeyerek lordların şehirlerin
yönetiminde söz sahibi olmasını engellemişti. Burjuvaziyi geliştiren ve burjuvaziyi daha
geniş bir alana yayan
kurumlar bilimde pozitivizm, ekonomide kapitalizm, dinde laiklik
ve kültürde sosyalizmdir. Yeni kentli sınıfla birlikte üretimde, toplumsal ilişkilerde ve
toplumsal hayatta çok önemli değişimler yaşanmış vesanayi
toplumunu birbirine
yakınlaştırmıştır. (Çallı, 2015)
Dostları ilə paylaş: