Birisi tavaya benzer bir kap çıkardı ve ateşin üstüne oturttu.. Bir dakika sonra kuru et tavada oynuyor ve
kokusunu etrafa saçıyordu. Ateşin çevresinde oturan adamlar gözlerini ateşe dikmiş kımıldamadan
duruyorlardı.
— 149 —
Granger ateşe bakarak:
— Efsanevî bir kuş, dedi.
— Ne?
<— îsanm doğuşundan önce yandıktan sonra tekrar kendi külünden vücut bulan efsanevî bir kuş. Bu kuş
zaman zaman kendisini ateşte yakarmış. İnsan oğlunun ilk benreri. Ateşte yanıp
kül olduktan sonra birden
alevlerin arasından tekrar fırlar hayat bulurmuş. Biz de şimdi aynı şeyi yapar görünüyoruz. Fakat bu kuşun
sahip olmadığı bir şeye biz sahibiz. Yaptığımız şeyin saçmalığını kavrayabiliyoruz. Binlerce yıllardan beri
yaptıklarımızı biliyoruz. Bunu hatırlayan inasnlar da bu dünyada yaşıyor, bunu hiç unutmamak gerekir.
Granger, tavayı ateşin üstünden aldı. Soğuduktan eonra sesizce yediler.
Granger:
— Haydi,
yolcu yolunda gerek, dedi. Şu düşünceyi kafanızdan silmeyin: Önemli değilsiniz. Hiç bir şey
değilsiniz. Taşıdığımız yükün bir gün başkalarına yararlı olacağını düşünmelisiniz. Kitapları elimizde bile
tutmuş olsak, onların yazdı!/[arından yararlanmaya çalışmamıştık. Ölümü her
zaman tahkir etmeye devam
ettik. Daima bizden cace ölenlerin mezarlarını çiğneyerek geçtik. Gelecek hafta yalnız kalmış bir yığın
insanla karşılaşacağız. Bu belki aylarca» yıllarca böyle devam edecek. Ve bize ne yaptığımızı soracak
olurlarsa, onlara sadece hatırlamakla uğraştığımıza söyleyeceğiz, fete bizim kazancımız bu olacak.
Bir gün
gelecek bildiklerimiz öylesine çoğalacak ki yep yeni bir dünya kunacağız. Büyük bir çukur kazarak savaşı
gömeceğiz. Sulh içinde yaşayacağız. Haydi gelin... önce bir ayna fabrikası kuracağız. Yaptığımız
aynalarda bol bol kendimizi seyredeceğiz.
Yemeklerini bitirdikten eonra ateşi söndürdüler. Gü~
— t50 —
neş ışığını biraz daha kuvvetlendirmiş gibi görünüyordu. Kuşlar ağaçlarda neşeli neşeli ötüşüyordu.
Montag yürümeye b&şladı, fakat bir dakika sonra diğerlerinin geride kaldıklarını/ Kuzeye doğru
yöneldiklerini gördü. GrangerMn geçmesi için
kenara çekÜdiği zaman Granger, başıyla gelmesini işaret
etti.
Montag yine başa geçti. Nehir e, göğe ve paslı demiryoluna baktı. İlerde çiftlikler vardı ve şehirden
kaçan insanlarla doluydu. Belki sonra yine buralarda yalnız bağına yürüyecekti. İnsanlara rastlayıncaya
kadar da durmayacaktı.
Fakat şimdi öğleye kadar uzun bir sabah yürüyüşü vardı. Eğer adamlar
konuşmuyorlarsa düşünecek
şeyleri var demekti. Aynı zamanda hatırlayacak şeyleri de vardı. Belki güneş biraz daha yükselip, sırtlarını
ısıttığı zaman konuşmaya başlayacaklardı. Yâ da hatırladıklarını tekrarlayacaklardı. Montag, hafif
konuşmalar duydu. Sıra kendisine geldiği zaman söyleyeceği ne vardı?
Böyle bir günde onlara ne
(söyleyebilirdi? Her kelimenin bile mevsimi vardı. Evet Tahrip etmenin ve tekrar yapmanın da bir zamanı
Dostları ilə paylaş: