Uyuştum, diye düşündü. Yüzümdeki uyuşukluk acaba ne zaman başlamıştı? İlâç şfçesini yatağımın altına
doğru tekmelediğim zaman mı?
Uyuşukluk kaybolacak, diye düşündü.
Zaman ister, fakat yapacağım, ya da Faber benim için yapacak.
Bir yerde, birisi bu eski şeyi hana verecek nasıl olsa. Hattâ yüzümdeki yanık tebessüm bile kayboldu.
Onsuz ne yaparım?
Yeraltı istasyonları beyaz karofayanskmyla süratle akıp geçiyordu. Gözleriyle izlemesi hemen hemen
imkânsızdı. Işık, karanlık, ışık, karanlık.,,
Çocukken, güneşli, sıcak
bir havada deniz; kenarına inmiş ve elindeki eleği kumla doldurmak istemişti.
Çünkü, kuzenlerinden biri «Bu eleği kumla doldur bir yir-
— 74 —
mi beşlik kazanırsın», demişti. Kumu ne kadar
çabuk ve çok koyarsa koysun, elekten tekrar süz-ülüp
önünde öbek halinde toplanıyordu. Eüeri ağrımış, kumun sıcaklığından yanmıştı, ama elek hâlâ boştu İşte
o zaman güneşin altında tek başına oturmuş ve gözlerinden süzülen yaşlar ip gibi yanaklarından akmıştı.
Tünelin soğuk ve rutubetli havası yüzüne vururken eleği düşünüyordu. Başını eğip baktığı zaman İncil'i
elinde açık olarak tuttuğunu fark etti. Başka yolcularda vardı, ama Mcntag'ın umursadığı yoktu
Ne kadar
çabuk okursa elek o kadar çabuk mu dolacaktı? Hayır, nckadar okursa okusun kelimelerin anlamları
onun için bir anlatım taşımıyordu Birkaç saat sonra bunu Beatty'ye verecekti, bunun için satırları
ezberlemesi lâzımdı.
Kitabı sıkı sıkı tuttu
Kulakları uğulduyordu. Rayların tıkırtısı... «Kitaplar*
Montag, sus, diye düşündü Tarladaki zambakları düşün.
«Kikaplar»
Zorluk çekmiyorlar...
Tarladaki zambakları düşün, sus, sus!
«Kitaplar»
Kitabı yırtarcasma açtı ve kör gibi parmaklarını satırların üzerinde dolaştırdı. Gözünü bile kırpmadan
yazıların şekillerini parmaklarının ucuyla emmek istermiş gibiydi,
«Kitaplar. Hecele: K-M>
Zorluk çekmiyorlar, hiç biri zorluk...
Boş bir ^elekten süzülen sıcak kumun fısıltısı.
«Kitaplar! »
Dostları ilə paylaş: