Spinal Anestezinin Kontrendikasyonları
Spinal anestezi kontrendikasyonları kesin ve göreceli olarak ikiye ayrılır.
Kesin Kontrendikasyonlar (26)
1. Enjeksiyon bölgesinde enfeksiyon.
2.
Enjeksiyon yerinde cildin aseptik olarak hazırlanmasını önleyecek psöriazis
gibi dermatolojik hastalıklar
3. Septisemi veya bakteriyemi
4.
Şok veya ciddi hipovolemi
5.
Daha önce omurilikle ilgili bir hastalığı olanlar: Bu kontrendikasyon anormal
yapıdaki sinir dokusunun lokal anesteziklerin nörotoksik etkilerine normal sinir
dokusuna göre daha hassas olduğu yolundaki daha ispatlanmamış bir hipoteze
dayanmaktadır.
6.
İntrakraniyal basının yüksek olması; medüller vazomotor ve respiratuar
merkezlerde herniasyona yol açabilir.
7.
Pıhtılaşma bozuklukları
8. Hastanın reddetmesi ya da psikiyatrik açıdan hazır olmaması
9-Anesteziyoloğun deneyimsiz olması
10-Cerrahın deneyimsiz olması ve belirli bir sürede operasyonu bitirememe
olasılığı
11.Ameliyat süresinin özellikle de kapsamının belirli olmaması, örneğin
eksploratris laparotomi.
Göreceli Kontrendikasyonlar (27)
1.
Spinal anestezinin tek başına uygulanacağı umblikus seviyesi üzerindeki
operasyonlar
2.
Vertebral kolonda deformiteler, artrit, kifoskolyoz, lumbar vertebraların çeşitli
27
seviyelerde füzyonu
3.
Kronik ciddi baş veya bel ağrısı
4.
BOS aspirasyonunda 5-10 ml gelmesine karşın, BOS’ta hala kan görülmesi
5.
Üç kez denemeye rağmen spinal aralığa girilememesi
6.
Spinal aralıktan yeterince BOS gelmemesi
7.
Daha önce hastaya heparin verilmiş olması ve kan pıhtılaşmasında minör
sorunlar
8.
Operasyon için, T6 veya daha yüksek sensoryal seviye ihtiyacı varsa,
miyokardial, valvüler veya iskemik hastalıklarda dahil her türlü kalp hastalığı,
spinal anestezi için majör bir kontrendikasyondur.
Spinal Anestezi Tekniği:
Spinal anestezide girişim bölgesi yüzey anatomisinden faydalanılır.Her iki iliak
kristalardan çizilen bir çizgi genellikle L4’ün gövdesi veya L4-L5 intervertebral
aralıktan geçer.Spinöz proçeslerin bu referans noktalarından aşağı ya da yukarı
doğru sayılması ile diğer spinal seviyeler saptanır.Spinal anestezi üç pozisyonda
gerçekleştirilebilir.
1. Lateral dekübit pozisyonu
2. Oturur pozisyon
3. Yüzükoyun pozisyon (pron)
1. Lateral Dekübit pozisyonu: En sık tercih edilen pozisyondur.Hasta
masanın kenarına yakın olarak yatırılır.Dizlerini karnına ve çenesini göğsüne
yaslar, böylelikle vertebraların arasının mümkün olduğunca açılması sağlanır.
Burada dikkat edilmesi gereken nokta vertebral kolunun masaya paralel
olması, iliak krista ve omuzun dik olmasıdır (28). Kalça ve diz kırığı olan
hastalarda, tam kooperasyon kurulamayan hastalarda bir yardımcı ile bu
pozisyonda spinal anestezi yapılabilir (29)(şekil-5).
28
Şekil-5
2. Oturur pozisyon: Hasta ayaklarını masanın kenarından sarkıtır.Başını
göğsüne doğru fleksiyona getirir, öne doğru eğilmesi istenir.Spinal fleksiyon
aralıklar arasındaki açıklığın maksimum olmasını sağlar ve alttaki derin yapılara
karşı cildi gerginleştirir.Çeşitli jinekolojik ve ürolojik ameliyatlarda ya da hiperbarik
solüsyon kullanıldığında tercih edilen bir pozisyondur. Bu pozisyonda kan
basıncındaki düşmeye bağlı olarak beynin kanlanmasındaki yetrsizliğe karşı
önlemler alınmalı, hasta fenalaşırsa supin pozisyona getirilip, oksijen
verilmelidir(şekil-6).
Şekil-6
4.
Yüzükoyun (prone) Pozisyon: Rektum, sakrum ve vertebral kolonun alt
bölümü ile ilgili ameliyatlarda nadiren tercih edilen bir pozisyondur. Hastanın
batın bölgesine bir yastık konarak ve ameliyat masası fleksiyona getirilerek
pozisyon sağlanır. Bu teknikte BOS damlamaz, subaraknoid aralığa girilince
aspire edilmesi gerekir. Hastaya uygun pozisyon verildikten sonra anatomik
29
olarak spinal anestezi yapılacak bölge saptanır. Saha antiseptik solüsyonla
silinerek steril bir alan sağlanır. Ortası delikli bir örtü ile saha örtülür. Solüsyon
kuruduktan sonra bölge steril bir gazlı bezle silinerek bu solüsyonun subaraknoid
aralığa kaçarak kimyasal menenjit yapması önlenmelidir. Daha sonra cilt, cilt altı
lokal anestezik infiltrasyonu ile analjezi sağlanır(Şekil-7).
Spinal Anestezi İçin Çeşitli Teknikler Geliştirilmiştir:
1. Orta Hattan Yaklaşım: En sık kullanılan yaklaşımdır. İnter laminer foramen bir
kemik halka ile çevrili olup, ligamentum flavum ile kaplıdır. İğnenin yönü iyi
olmazsa bu kemik halkanın herhangi bir yerine rastlayabilir. İğnenin yönü alt
lomber aralıklarda dikey iken, yukarıya kaydıkça başa doğru hafif eğimli
olmalıdır. İğne ligamentum flavumu geçerken dirençte belirgin bir artış olur.
Epidural aralıkta direnç kaybolur bir miktar daha ilerletince dura delinir ve
subaraknoid aralığa geçilir, bu da BOS’un serbest olarak iğneden akması ile
anlaşılır.(Şekil-8)
30
Şekil-8
2. Paramedian (lateral) Yaklaşım: Subaraknoid blok zor olduğunda, özellikle
kolay
pozisyon verilemeyen şiddetli artriti, kifoskolyozu veya eski lomber spinal
cerrahisi olanlarda paramedian teknik seçilebilir.Paramedian yaklaşımda omuz
ve kollar düz tutulur, enjeksiyon orta hattın bir parmak dışından ve intervertebral
aralığın kaudal kenarından yapılır. İğne hafifçe başa doğru ve ucu 4 cm derinlikte
orta hatta doğru eğim verilir. Ligamentum flavumun fark edilmesi ve direnç kaybı
ile epidural aralığa girilmesi orta hattan yaklaşımdan çok daha az belirgindir
(Şekil 9).
Şekil 9
3-Lumbosakral Yaklaşım: Hasta lateral dekubitis pozisyonunda fleksiyona
getirildikten sonra, posterior superior iliak spinanın en alt noktasından 1 cm
medial ve 1 cm kaudalden girilir, iğne 55 derece açı ile medial ve sefale doğru
ilerletilir (30). İğneden gelen spinal sıvı berrak ise lokal anestezik solüsyon
verilir.Eğer gelen spinal sıvının ilk birkaç damlası kanlı ise, BOS’un birkaç damla
akması beklenir, BOS’un rengi açılıyorsa lokal anestezik solüsyon verilir, kanlı
gelmeye devam ediyorsa iğne çıkarılır ve başka aralıktan girişim tekrarlanır.
Lokal anestezik verildikten sonra hastanın kan basıncı, kalp atım hızı ve anestezi
seviyesi takip edilir.Operasyon için yeterli anestezi seviyesi elde edilince
operasyon başlatılır.
31
Blokaj Seviyesinin Değerlendirilmesi
Bir blokla elde edilen duyusal seviye iğne batması (pinprick) ile değerlendirilirken,
sempatik blokaj seviyesi ısı ölçümü ile değerlendirilir.Bromage skalası motor
blokajı değerlendirmek için kullanılır.
Spinal anestezide farklı blok modelleri ortaya çıkar. Motor parezinin segmental
seviyesi ciltteki analjezi seviyesinin iki ile üç segment altındadır.Otonom
fonksiyon blokajı ise duyusal blokaj seviyesinin iki ile altı segment üzerindedir.
Arzu edilen blok seviyesi yapılacak operasyona bağlıdır.
Tablo-3 Spinal Anestezi Uygulamasında Operasyon için uygun seviyeler
Seviye
Operasyon
T4-T5 (meme ucu)
Üst abdominal operasyonlar
T6-T8 (ksifoid)
İntestinal operasyonlar, jinekolojik pelvik
operasyonlar, üreter ve renal pelvik
operasyonlar.
T10 (umbilikus)
Transüretral rezeksiyon, obstetrik
vajinal doğum ve kalça operasyonları
L1 (inguinal ligament)
Transüretral rezeksiyon, uyluk ve alt
ekstremite amputasyonları
L2-L3 (diz ve altı)
Ayak operasyonları
S2-S5 (perineal)
Perine cerrahisi, hemoroidektomi,
anal dilatasyon
32
Şekil-10 Spinal Anestezi Uygulamasında Operasyon İçin Uygun Seviyeler
Spinal Anestezi Modelleri
1.
Saddle blok: Alt segment ve sakral segmentlerin bloğu ile gelişir.
2.
Alçak spinal anestezi: Alt torasik, lomber ve sakral segmentleri tutar ve cilt
anestezisi T10’u geçmez. Kan basıncına belirgin etkisi yoktur.
3.
Yüksek spinal anestezi: T4-T12, lomber ve sakral segmentleri tutar, cilt
anestezisi T4 hizasındadır. T4 üzerinde blok söz konusu ise çok yüksek spinal
blok kabul edilir, hipotansiyon belirgindir. Solunum yetmezliği olasılığı vardır.
Yüksek spinal anestezi sağlamak üzere L2-L3 veya L3-L4 aralığından,
hiperbarik bir solüsyon enjekte edildikten sonra hasta sırt üstü çevirilir.
Solüsyon omurganın eğimine uyarak yukarı yayılır ve T4 hizasında göllenir.
4. Tek taraflı spinal anestezi (Hemianestezi): Enjeksiyonun, hastayı anestezi
edilmek istenen tarafa yatırarak yapılması ve hastanın 5 dakika süre ile bu
33
pozisyonda tutulması ile elde edilir.
Lokal Anestezik Ajanın Subaraknoid Aralıkta Dağılımını Etkileyen Faktörler
Lokal anestezik ajanın subaraknoid aralıkta dağılımı spinal anestezinin sınırlarını
belirleyen en önemli etkendir.L3-L4 düzeyinden gerçekleştirilen spinal anestezi
sakral kökleri etkilediği gibi lomber ve torakal bölgeleri de etkiler.Bu dağılım
farklılığı bir çok etkene bağlıdır.
Anestezik Ajanın Özellikleri
Hipobarik Solüsyon
Spinal anestezide en sık kullanılan hipobarik lokal anestezik tetrakaindir.
Tetrakainin sudaki % 0,1-0,33 konsantrasyondaki solüsyonları tüm hastalarda
güvenilir şekilde spinal anestezi için uygulabilen hipobarik konsantrasyonudur.
Prokain, lidokain ve diğer lokal anesteziklerin hipobarik solüsyonları genellikle
hipobarik operasyon amaçlı spinal anestezi için uygun değildir.Bunun nedeni
hipobarik solüsyonların hazırlanması için yeterli oranda distile su içinde
seyreltildiğinde minimum efektif konsantrasyonlara ulaşan lokal anesteziklerin
BOS içinde daha da fazla dilüe olduğunda, etkilerini yitirmiş olmalarıdır.
Hipobarik solüsyonların intratekal enjeksiyonlarında ve sonrasındaki birkaç
dakika içindeki hasta pozisyonu BOS içindeki yayılımını belirler.Enjeksiyon
esnasında ve sonrasında baş yukarı pozisyonda ise anestezikler kaudal yönde
ilerlerler.Hipobarik solüsyonlar özellikle yüz üstü veya “jack-knife” pozisyonda
uygulanan perineal ve rektal operasyonlar için kullanışlıdır(32).
Hipobarik solüsyonlar ayrıca unilateral anestezi, özellikle de alt ekstremite
operasyonları için çok uygundur.Buna karşı intraabdominal operasyonlar için
tavsiye edilmezler.
İzobarik Solüsyon
Tetrakain solüsyonunun % 1 olarak hazırlanmış formu izobariktir.Bupivakainin %
0,5 sudaki solüsyonu hafif hipobariktir.Lidokain veya prokainin izobarik
34
solüsyonları kolaylıkla hazırlanır fakat operasyon amacıyla yapılan spinal
anestezi için önceden hipobarik solüsyonlar için belirtilen nedenlerden dolayı
sınırlı değere sahiptir. İzobarik spinal anesteziklerin en önemli klinik avantajı;
pozisyonun anesteziğin dağılımı ve anestezi seviyesi üzerine etkisinin
olmayışıdır.Enjeksiyon her pozisyonda uygulanabilir ve anestezi seviyesini
etkilemeden hastaya intraoperatif her türlü pozisyon verilebilir. İzobarik spinal
anestezikler özellikle T10 veya daha düşük seviyedeki anestezi için kullanışlıdır.
Hiperbarik Solüsyon
Spinal anestezi için hiperbarik solüsyon hazırlamanın en kolay, en güvenli ve en
sık kullanılan yolu glikoz eklenmesidir.Ticari kullanımda olan bupivakain ve
lidokain % 5-8 glikoz içerir.Barisitenin 1,0010’un üzerine çıkarılması için yeterli
glikoz eklendikten sonra glikozun dağılımı üzerinde etkisi yoktur.Enjeksiyon
esnasında ve sonraki 20-30 dakika içinde hastaya pozisyon verilmesi hiperbarik
solüsyonların dağılımına yön verir.Ancak yüksek seviyelere ulaşılabildiği
belirtildiğinden, pozisyondan sonra sensoryal seviyenin 10 ile 20 dakika süreyle
daha monitörize edilmesi gerekir.Oturur pozisyon alt lumbar ve sakral köklere
dağılımı sınırlar.Baş aşağı pozisyon, süre ve derecesine bağlı olarak yüksek
torakal anestezi seviyelerine neden olur.
Spinal İğneler
Spinal anestezi iğneleri klinik kullanımda genel olarak ucunun kesiciliğine göre iki
tiptedir.Ucu kesici olmayan iğneler Sprotte, Whitacre (kalem uçlular) ve Greene,
kesici uçlular ise Quincke-Babcock ve Pitkin iğnesidir.Spinal anestezi iğnelerinin
geri çekilebilen kılavuzu bulunmalıdır.Bu derinin epidermis parçacıklarının
subaraknoid aralığa taşınması ile olası epidermoid spinal kord tümörü oluşumunu
engeller. Yıllardır spinal iğneler ile ilgili araştırmalarda iğne ucu tipinin yanı sıra,
etkin bir spinal ponksiyon sağlayacak ve daha az yan etkiye yol açabilecek iğne
kalınlığı, iç çapı gibi konularda bir çok yenilik irdelenmiştir.Bu araştırmalar
sonucunda piyasaya sunulan iğne kalınlıkları 22G ile 29G arasında değişir.
Quincke-Babcock spinal iğnesi standart spinal iğne olarak adlandırılır ve orta
35
boylu keskin ucu olan bir iğnedir.Bu konuda klinisyenlerin önerisine göre
kullanılan iğnenin boyutundan çok, longitudinal dural liflerin kesilmeyip birbirinden
ayrıştırılmasına dikkat edilmelidir.Buna göre, ponksiyon sonrası başağrısı
sıklığını azaltmak için ince veya yuvarlak, keskin olmayan uçlu iğneler (Greene,
Whitacre veya Sprotte) kullanılmalıdır. İğne inceldikçe cilt, cilt altı ilerletmek zor
olacağından bu amaçla kullanılmak üzere içinden spinal iğnenin rahatlıkla
geçebileceği introdüserler geliştirilmiştir (33).
Spinal Anestezi Seviyesini Etkileyen Faktörler:
1.
Anestezik ajanın barisitesi
2.
Hastanın pozisyonu
3.
İlaç dozu
4.
Enjeksiyon yeri
Diğer Faktörler
1.
Yaş
2.
Beyin omurilik sıvısı
3.
Vertebral kolonun eğimi
4.
İlaç hacmi
5.
İntraabdominal basınç
6.
İğnenin yönü
7.
Hastanın boyu
8. Gebelik
C. EPİDURAL ANESTEZİ
Spinal sinirlerin duradan çıkıp intervertebral foramenlere uzanırken peridural
aralıkta lokal anesteziklerle bloke edilmesi ile oluşturulan bir tür rejyonal
anestezi yöntemidir.Başlıca sensorial ve sempatik lifler bloke olurken, motor
sinirleri de kısmen veya tamamen bloke olabilir.Epidural enjekte edilen lokal
anesteziğin bir bölümü duradan diffüzyonla subaraknoid aralığa geçer ve spinal
anestezide olduğu gibi etki gösterir.Ayrıca lokal anestezikler paravertebral
foramenler yoluyla spinal sinirleri paravertebral alanda da etkiler (34) (şekil 11).
36
Şekil 11:Epidural ve spinal aralık
Epidural anestezinin en büyük avantajı, operasyon esnasında seviyenin
ayarlanması ve sürenin uzatılmasıdır.Bu yöntemde lokal anestezik, opioid veya
ikisinin kombinasyonu epidural alana enjekte edilir.Epidural blokta tek bolus doz
tekniği kullanılabileceği gibi epidural kateter takılarak bolus dozlar belirli
aralıklarla tekrarlanabilir, sürekli infüzyon yapılabilir, veya bu iki yöntem
birarada uygulanabilir.Kateter uygulamasının tek bolus doza avantajı analjezi
yoğunluğu, ilaç yayılımı ve nöral blokajın süresinin kontrol edilebilmesi imkanını
sağlamasıdır (35). Sezaryen operasyonlarında spinal veya epidural anestezide
duyusal bloğun en az T4 seviyesinde olması gerekmektedir (36).
Lombar Epidural Analjezinin Endike Olduğu Maternal Problemler
1.
Konjenital veya edinsel kalp hastalıkları
2. Esansiyel hipertansiyon, pulmoner hipertansiyon
3.
Gebeliğin indüklediği hipertansiyon
4. Diyabet
5.
Renal ve hepatik hastalıklar
6.
Astım bronşit
7.
İnrakranial basıncın yükselme riskinin olduğu hastalıklar(37).
Lombar Epidural Analjezinin Endike Olduğu Fetal Problemler
1. Prematürite
37
2. Postmatürite
3.
Çoğul gebelik
4.
Depresan faktörlere bağlı fetal distres
5.
Sistemik opioidlerden, sedatiflerden ve genel anesteziden kaçınılması
gereken durumlar(37).
Lombar Epidural Analjezinin Endike Olduğu Obstetrik Problemler
1. Anormal uterin kontraksiyonlar veya servikal distosiler
2. Gebelere uygulanan indüksiyon
3.
Forseps uygulamaları
4.
Makat geliş
5.
Bozulmuş plasental kan akımını veya bozulmuş plasental sirkülasyon
Lombar Epidural Analjezinin Kontrendikasyonları
1.
Gebenin uygulamayı red etmesi
2.
Uygulayıcının yalnızca prosedürü başarması açısından değil, aynı zamanda
travayı yönetebilmesi ve komplikasyonları doğru tedavi edebilmesi açısından
beceri sahibi olmayışı
3.
Epidural alandaki enfeksiyonlar
4.
Malnütrisyon, hemoraji veya dehidrasyona bağlı şiddetli hipovolemi
5. Koagülopati
6.
Resusitasyon ekipmanının hazır olmayışı veya hemen ulaşılacak alanda
olmaması sayılabilir (37).
D. KOMBİNE SPİNAL EPİDURAL ANESTEZİ (KSE)
KSE teknik, subaraknoid blok ile birlikte epidural kateter yerleştirilmesini
içermektedir.KSE, nöraksiyal bloğun hızla başlamasını sağlar ve süresini
uzatabilir. Spinal bloğun (hızlı etki, derin blok, düşük doz ilaç) ve epidural bloğun
(seviyenin ayarlanabilmesi, sürenin uzatılması) avantajlarını birleştirirken,
bunların dezavantajlarını (Spinal: Tek-doz uygulaması, blok seviyesinin tahmin
edilememesi, Epidural: Missed segment, imkomplet motor blok, kötü sakral
yayılım, lokal anestetik toksisitesi) ortadan kaldırır. Ancak her iki bloğun
uygulanmasıyla ortaya çıkan multikompartman blok tek başına uygulanan
38
bloktan daha karmaşıktır.Bunun sonucunda, bilinen komplikasyonlarda değişiklik
veya yeni bazı komplikasyonlar meydana gelebilmektedir. Spinal iğne, Tuohy
iğneden geçirilerek subaraknoid alana ulaşılır ve düşük dozda lokal anestezik
enjekte edilir, daha sonra epidural kateter yerleştirilir (39)(Şekil-12).
Şekil-12
Kombine spinal epidural blokaj ile sağlanan analjezi, özellikle doğum travayı
esnasında kullanılmak üzere obstetrik analjezide önemli bir yere sahiptir.En
önemli avantajı etkinin çabuk başlamasıdır.Motor işlevlerde belirgin bir azalma
olmaksızın mükemmel bir analjezi sağlaması en önemli avantajı olarak
görülmektedir.Bu yöntem ile yapılan blokajlarda özellikle travay esnasında yeterli
analjeziye ulaşma süresinin daha kısa olduğu dikkati çekmiştir.Epidural kateter
ile subaraknoid aralığın blokajı gecikmeli gerçekleşir (40).
Kombine spinal epidural anestezi giderek yaygınlaşmakta ve etkinliğini
kanıtlamaktadır. Uygulama için gereken protokollere uyulduğu takdirde, hasta
hareket edebilmesine rağmen, yeterli anestezi sağlanabilmekte, dural ponksiyon
sonrası menenjit gibi komplikasyonların riski azalmaktadır (40).
KSE, tek başına epidural veya spinal bloğa göre, fizyolojik olarak daha derin blok
oluşturmaktadır (41).KSE, rejyonal anesteziden genel anesteziye geçiş riskini
azaltmaktadır (42).
Sezaryenlerde bu teknik epidural ile karşılaştırıldığında, KSE ile daha iyi analjezi
ve kas gevşemesi, daha az hipotansiyon, anne ve fötal kanda çok daha düşük
lokal anestezik seviyesi olduğu görülmüştür (43). Ancak bu teknik , deneyimli
anesteziyologlar tarafından uygulanmalıdır.
Rejyonal Anestezinin Komplikasyonları
39
1.Hipotansiyon: Spinal anestezinin en sık görülün komplikasyonudur.Genellikle
spinal anesteziyi takiben 10 dakika içinde oluşur. Lokal anestezikler duyusal blok
yanında sempatik blok ta yapar.
Sempatik blokaj nedeniyle oluşan venöz göllenmedeki artış ve sistemik vasküler
rezistanstaki azalma hipotansiyona neden olabilmektedir.Maternal
dehidratasyon, supin pozisyonda uterusun vena kava inferiora basısı nedeniyle
kalbe dönüşte azalma , operasyon sırasında uterus ve peritonun çekilmesine
bağlı
vagal aktivasyon gibi faktörler hipotansiyonu daha da
derinleştirebilmektedir.Uterin kan akımı perfüzyon basıncına bağımlı olduğundan,
hipotansiyon uterin kan akımında azalmaya, bu da fötal oksijenasyonda
bozukluğa neden olmaktadır.Ayrıca hipotansiyon; annede bulantı, kusma hatta
şoka kadar gidebilen bir dizi reaksiyona neden olabilmektedir.
Obstetrik rejyonel anestezide hipotansiyonu önlemek için önceden sıvı
yüklenmeli ve aorta-kaval bası önlenmelidir.Obstetrik hastalarda hipotansiyon;
sistolik arter basıncının 90 veya 100 mmHg’nın altına düşmesi veya blok öncesi
değerlerin % 20-30 oranında azalması olarak tanımlanır. Hipotansiyonun
tedavisinde hızlı bir şekilde sıvı infüzyonu, hastanın sol lateral pozisyona
getirilerek uterusun sola yer değiştirmesi sağlanır. Hipotansiyon, bir iki dakika
içinde düzelmezse efedrin 5-10 mg intravenöz bolus uygulanır, yine düzelmezse
aynı dozlar tekrarlanır(44).
Dostları ilə paylaş: |