Siyasi. İDeolojiler



Yüklə 11,67 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə98/240
tarix11.08.2023
ölçüsü11,67 Mb.
#139183
1   ...   94   95   96   97   98   99   100   101   ...   240
1723-Siyasi Ideolojiler-Andrew Heywood-Chev-K.Bayram-O.Tufekchi-H.Inac-2011-345s (1)

Etik Sosyalizm
Sosyal demokrasinin teorik temeli, bilimsel tahlilden daha çok, ahlâkî veya dinî inançlar tarafından 
sağlanmıştır. M arx (bkz. s. 135) ve Engels kendi teorilerini “bilimsel sosyalizm” olarak betim le­
mişler ve daha önceki yılların “ütopyacı sosyalizm ini reddetmişlerdi. Marksizmin bilimsellik tale-


Richard Henry Tawney (1880-1962)
Birleşik Krallıktı sosyal felsefeci ve tarihçi. Sosyal bilinciyle Londra'nın Doğu Sınırında eğitim­
sel sosyal çalışmaya başlayan Tawney hayatını, İşçilerin Eğitimi Derneği isimli derneğiyle, İşçi 
Partisi'yle ve London School of Economlcs'te iktisat tarihi profesörü olarak sosyal yeniden 
yapılanmaya adadı.
Tawney'in sosyalizmi, Marksist sınıf sistemiyle bağlantılı olmayıp sıkı bir şekilde Hıristiyan sos­
yal ahlâkçılığı içinde kök saldı. Kapitalizmin düzensizlikleri, denetimsiz para hırsı ve yaygın 
maddî eşitsizliğe yol açan bir "ahlâkî ideal" yoksunluğundan kaynaklandı. Sosyalizm projesi, bu yüzden, sosyal 
uyum ve dayanışma için temel sağlayacak bir "ortak kültür" inşa etmekti. Tawney'in önemli çalışmaları şunlardır: 
TheAcquisitive Society (Açgözlü Toplum, 1921 ), Equality (Eşitlik, 1931 ) ve The Radical Tradition (Radikal Gelenek, 1964).
bi şu inanç üzerine dayanıyordu: Marksizm sosyal ve tarihsel gelişmenin yasalarını ortaya çıkardı; 
sosyalizmin zaferi kaçınılmazdı; bunun sebebi Marksizmin daha yüksek bir ahlâkî vizyonu içeriyor 
olması değil, sınıf mücadelesinin, sınıfsız bir toplumdan oluşan nihaî bir başarıya kadar art arda ge­
len aşamalarla tarihi ilerletecek olmasıydı. M arx’in bilimsel yöntemi tarihsel materyalizme, insan 
düşüncesi ile davranışının hayatın İktisadî koşulları tarafından belirlendiği inancına dayandırıldı. 
Sosyal demokratlar Marx ve Engels’in materyalist ve hayli sistematik fikirlerini kabul etmekle kal­
mamışlar, aynı zamanda kapitalizmin esas itibariyle ahlâkî bir eleştirisini de yapmışlardır. Kısaca, 
sosyalizm, ahlâkî açıdan kapitalizme üstün tutulmuştur; zirâ insanoğlu birbirlerine sevgi, sempati 
ve tutku bağlarıyla bağlı olan etik varlıklardır. Bu tür fikirler çoğu kere sosyalizme gözle görülür bir 
biçim de ütopik bir nitelik kazandırmıştır.
Etik sosyalizmin altında yatan ahlâkî vizyon, insancıl ve dinî ilkelere dayandırılmıştır. Fransa, 
Birleşik Krallık ve diğer milletler topluluğu (
Commonwealth
) üyelerinde sosyalizm, Karl M arx’in 
“bilim sel” amentüsünden daha çok Fourier, Owen ve William M orris’ten (1 8 5 4 -1 8 9 6 ) etkilen­
miştir. Sosyalizm de büyük ölçüde Hıristiyanlıktan esinlenmiştir. Örneğin, R. H. Tawney’in çalış­
masında 20. Yüzyılda görülen Birleşik Krallıktaki Hıristiyan sosyalizmiyle ilgili uzun-yerleşik bir 
gelenek vardır. İngiliz sosyalizmine ilham veren Hıristiyan etiği, evrensel kardeşliğe, bütün bireyle­
re Tanrı’nın yaratıkları olarak gösterilmesi gereken saygıya “Komşuyu kendiniz gibi seveceksiniz!” 
emrinde karşımıza çıkan ilkeye dayanır. 
The Acquisitive Society
(Açgözlü Toplum,
1921) kitabında 
Tawney, düzenlenmemiş kapitalizmi mahkûm etti; zirâ bu tür bir kapitalizm, bir “müşterek in­
sanlık” inancından daha çok “tamahkârlık gün ah ıyla yürütülür. 
Equality
(
Eşitlik,
[1 9 3 1 ] 1969) 
kitabında ise Tawney, İngiliz sınıf sistemini “özellikle Hıristiyanlar için iğrenç” olduğu gerekçesiyle 
eleştirdi ve sosyal eşitsizlikte hatırı sayılır ölçüde bir düşüşü talep etti.
Bu türden dinî ilham, özellikle Lâtin Amerika’da pek çok gelişmekte olan Katolik dünya dev­
letini etkilemiş olan özgürleşme teolojisine ilişkin fikirlerde de karşımıza çıkmaktadır. Lâtin Ame­
rika’daki baskıcı rejimlere yıllarca destek sağladıktan sonra Medellin, Kolombiya’da toplanan Roma


Katolik piskoposları 1968 yılında “yoksullar için öncelikli tercih”i deklare etti. Din adamları sınıfının 
dinî sorumlulukları dar bir şekilde dinî olanın ötesine genişleyecek ve sıradan insanın sosyal ve siyasî 
mücadelesini içerecek bir biçimde görülmeye başlandı. Papa II. Jean Paul ve Vatikan’ın kınamasına 
rağmen Lâtin Amerikanın pek çok bölgesindeki radikal papazlar, yoksulluğa ve siyasî baskıya karşı 
kampanya yürüttüler ve bazen sosyalist devrimci hareketleri bile desteklediler. Aynı şekilde Kuzey 
Afrika’nın, O rta Doğunun ve Asya’nın, çoğunluğu Müslüman olan ülkelerindeki sosyalist hareket­
ler, dinden ilham almışlardır. İslâm, sosyal adâlet, yardımseverlik ve işbirliği ilkelerini öğütlemesi ve 
özellikle tefeciliği veya vurgunculuğu yasaklaması anlamında sosyalizmle bağlantılıdır.
Bununla birlikte ahlâkî ve dinî ilkelerin lehinde bilimsel tahlilin bir kenara bırakmasıyla sos­
yal demokrasi, sosyalizmin teorik temelini zayıflattı. Sosyal demokrasi, esas itibariyle, toplumdaki 
zenginliğin âdil veya hakça dağıtımı mefhumuyla ilişkilendirilmiştir. Bu, sosyal demokrasinin çok­
ça vurgulanan ilkesinde, daha fazla eşitliğe bağlılığa işaret eden sosyal adâlette, ve [başkalarına] 
ihtimam gösterme ve merhamet etme gibi değerlerde karşımıza çıkar. Sosyal demokrasi, sonuç 
itibariyle, eşitliğin genişletilmesine ve zenginliğin kolektif sahipliğinin genişletilmesine dönük sos­
yal kanat bir bağlılıktan liberalizmin veya muhafazakârlığın belirli şekillerinden ayırt edilemeyecek 
olan piyasa verimliliği ve bireysel özgüven ihtiyacını kabul eden sağ kanat bir sosyal demokrat an­
layışına kadar giden geniş bir tayfta büyük bir alanı içine alır hâle geldi. Yine de sosyal demokrasiye
genellikle bizzat kapitalizmin yeniden incelemesini ve sosyalizm amacının yeniden tanımlanması­
nı da içeren teorik bir temel kazandırmaya dönük çabalar olmuştur.

Yüklə 11,67 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   94   95   96   97   98   99   100   101   ...   240




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin