Eduard Bernstein (1850-1932)
Alman sosyalist siyasetçi ve kuramcı. Alman Sosyal Demokrat Partisi'nin ilk dönem üyele
rinden
birisi olan Bernstein, bu partinin önde gelen entelektüellerinden biri hâline geldi,
düzeltimcl tartışmayı derinden etkiledi. Bernstein, daha sonra Parti'ye döndüyse de, Birinci
Dünya Savaşına karşı çıktığı için partisinden ayrıldı.
İngiliz Fabiancılık ile Kant'ın (1724-1804) felsefesinden etkilenen Bernstein, ortodoks
Mark-
sizml düzeltmeye ve modernleştirmeye çalıştı. Evrimci Sosyalizm'de (1898) Bernstein, İktisa
dî krizlerin -daha şiddetli değil de- daha az şiddetli hâle geldiğini iddia etti ve "çalışan sınıfın istikrarlı ilerleme-
si"ne dikkatleri çekti. Bernstein,
bu yüzden, liberal orta sınıflar ve köylüler arasında ittifaklar kurulmasını talep
etti ve sosyalizme doğru yavaş ve barışçıl bir geçiş ihtimâli üzerinde durdu. Daha sonraki yazılarında Bernstein,
Marksizmle ilgili her türlü görüşü terk etti ve Neo-Kantçılığa dayalı etik bir sosyalizm şekli geliştirdi.
linde “iki büyük sınıf ”a bölerek, Bernstein, kapitalizmin sürekli daha karmaşık ve farklılaştırılmış
hâle geldiğini ileri sürdü. Özellikle zenginliğin sahipliği, bir tek güçlü sanayinin yerine birden fazla
hissedarın sahibi olduğu anonim şirketlerin kurulmasının bir sonucu olarak genişlemişti. O rta sınıf
şişkinleşmişti; maaşlı pek çok işçi, teknisyen, devlet memuru ve profesyonel işçi artık ne kapitalist
ne de proleterdiler. Bernstein’ın bakış açısında kapitalizm artık, çıplak sınıf baskısından oluşan bir
sistem değildi. Bu yüzden kapitalizm, temel sanayilerin millileştirilmesi ve çalışan sınıf için hukukî
koruma ile refah amaçlı ödemelerin genişletilmesiyle reforma tâbi tutulabilirdi; Bernstein’ın ken
dinden emin olduğu bir süreç, barışçıl ve demokratik bir biçimde aşılabilirdi.
Batılı sosyalist partiler, teoride
her zaman böyle olmasalar da, pratikte kapitalizmi ortadan
kaldırmaktan daha çok evcilleştirmeyi amaçlayan düzeltimci partiler olmuşlardır. Bazı durum
larda bu partiler, köktenci hedeflere şeklen bağlılıklarını uzun süre muhafaza ettiler; örneğin İn
giliz İşçi Partisi Tüzüğünün IV. maddesinde yer alan “üretim, dağıtım ve mübadele araçlarının
müşterek sahipliği’ ne
duyulan inanç, 1995 yılına kadar değiştirilmeden kalmıştır. Yine de, 20.
Yüzyıl ilerledikçe sosyal demokratlar, kapitalist piyasanın verimliliğini ve enerjisini fark ettikle
rinden dolayı, bağlılıklarını planlama düzeyine kadar indirdiler. İsveç Sosyal Demokrat İşçi Par
tisi resmî olarak planlamayı 1930’larda terk etti; Alman Sosyal Demokratları
ise bunu partinin
1959’daki Bad Godesberg Kongresinde yaptı ve “mümkünse, rekabet; gerekliyse, planlama” il
kesini benimsedi. İngiltere’de, 1950’lerde düzeltimciliği içine alacak resmî bir girişim İşçi Partisi,
konferansı daha sonra lider olacak olan Hugh Gaitskell’in IV. maddeyi kaldırma isteğini reddetti
ğinde, son buldu. Yine de iktidarda olduğu zaman İşçi Partisi asla, tümden millîleştirmeye dönük
bir niyetinin olduğunu belirtmedi.
Planlama ve kapsamlı millîleştirmenin terk edilmesi, sosyal demokrasiye
üç çok geniş hedef
bıraktı. Bunlardan birincisi, serbest piyasa kapitalizmi ile devlet kolektivizmi (bkz. s. 120) ara
sında duran kamusal ve özel sahipliğin bir karışımı olan karma ekonomiydi. Sosyal demokratlar