pitalizmin görünüşe bakılırsa teknolojik yenilik isteğinde açıkça görülebilir; derin krizler yaşamak,
proletaryayı devrimci sınıf bilincine ulaştırmak yerine kapitalizm, daha az etkili krizler yaşar hâle
gelmiş ve sınıf bilinci de hayat standartlarının artmasıyla birlikte azaltılmıştır. Aynı şekilde kapita
lizmin kültürel kaynaklarının ve onun özellikle tüketimcilik ve rekabetçi bireycilik (bkz. s. 4 5 )
gibi yerleşik değerleriyle sosyalizme yönelik desteğin altını oyma kapasitesinin, Marx’in tahmin
ettiğinden daha güçlü olduğu görülmüştür.
Bazı Marksistler bu sorunları “post-Marksist” fikirler ve teoriler geliştirerek aşmaya çalış
mışlardır. Post-Marksizm, yine de, iki imaya sahiptir. Birincisi, Marksist projenin, ve onun üze
rine dayandırıldığı tarihsel materyalizmin, genellikle post-modernizmden (bkz. s. 3 0 6 ) elde
edilen alternatif fikirler uğruna bir kenara bırakılması gereğidir. Bu, bir zamanlar Marksist olan
Jean-François Lyotard’ın (1 9 8 4 ) yazılarında belirgindir. Lyotard, tarihin tamamıyla ilgili bir teori
olarak Marksizmin ve bundan dolayı bütün “büyük anlatılar”ın, post-modernitenin ortaya çıkışıyla
birlikte işlevsiz hâle gelmiş olduklarını ileri sürdü. Alternatif versiyonunda post-Marksizm, Marksiz-
mi post-modernizm ve post-yapısalcılığm önermeleriyle bağdaştırmaya yönelik bir çabayla belirli
Marksist fikirleri kurtarma çabasını içerir. Ernesto Laclau ve Chantal Mouffe (1 9 8 5 ), geleneksel
olarak sosyal sınıfa hasredilen önceliğin ve sosyal değişimi meydana getirmede çalışan sınıfın mer
kezî konumunun, artık sürdürülemez olduğunu kabul ettiler. Böyle yaparak onlar Marksizmde, ge
nellikle kadın hareketi, ekolojik hareket, gay ve lezbiyen hareketi gibi yeni sosyal hareketler olarak
adlandırılan hareketlerle bağlantılı diğer mücadele “biçim ler’’inden oluşan geniş bir yelpaze için bir
alan açtılar. Siyasetin çoğul yapısı artan bireycilikle ve post-modernitede bulunan farklılıkla uyum-
lulaştırılabilir ama ekonomik meselelerde yerleşik olmayan bir sosyal ve kişisel özgürleşme imajı
geliştirerek bu bakış açısı, galiba, Marksist düşüncenin ayırt edici yanını ortadan kaldırmaktadır. Bir
başka ifadeyle post-Marksit duruş, “Marksist”ten daha çok “post” üzerine vurgu yapmaktadır.
Dostları ilə paylaş: