Kırsal alanlar, geçim kaynaklarının daha çok tarım ve hayvancılık olduğu, sosyal
(Işıkçı, 2017). Dünyanın yaklaşık dörtte üçü ekonomik açıdan zor şartlar altında ve kentlerde
yaşamaktadır. Dünya genelinde şehirlerde yaşayan yoksul insanların çoğu kırsal alanlarını
terk ederek şehirlere yerleşmiş ve öncesinde kırsal alanda çiftçi ya da işçi olan insanlardır
(Demirel, 2018). Türkiye’de özellikle 1950’den itibaren yoğun olarak görülen kırdan kente
gerçekleşen bu göçün en önemli nedenlerinin başında ekonomik faktörler, eğitim ve sağlık
imkânları gelmektedir. Sanayi devrimi ile başlayan tarım sektöründeki makineleşme süreci
tarımda işgücü ihtiyacını azaltmış ve kırsaldaki iş gücünün kentlere göçünü tetiklemiştir.
Bunun yanında kırsal alanlardaki eğitim ve sağlık olanaklarının kent ile mukayese edildiğinde
yetersiz olması kırsalda yaşayanlar için kentleri cazip hale getirmiş ve göçün artmasına neden
Kırdan kente göç hareketinin beraberinde getirdiği başka bir önemli sorun da kırsal
kesimde yaşayan insanların yaş ortalamasının artmasıdır. Bu durum kırsalda çiftçilik ile
uğraşan nüfusun yaş ortalamasının artmasına ve sürdürülebilirliğin sekteye uğramasına sebep
olmaktadır. Örneğin; Türkiye’de 2007-2012 döneminde kırsalda 60 yaşın üzeri nüfusun payı
yüzde 12,7 olarak belirlenmişken yüzde 16,2’ye yükseldiği, 0-29 yaş grubunun payı ise yüzde
53,3 olarak belirlenmişken yüzde 48,5’e gerilediği tespit edilmiştir. 2000 yılında Türkiye
toplam nüfusu 67.803.927 iken nüfusun yaklaşık % 35’ine tekabül eden 23.797.653 kişi köy
ve beldelerde yaşamaktaydı. 2007 yılında toplam nüfus yaklaşık 70,5 milyona yükselirken
köy ve beldelerde yaşayanların sayısı toplam nüfusun yaklaşık %29,5’ine tekabül eden 20,8
milyona gerilemiştir. 2015 yılına gelindiğinde ise toplam nüfus 78,7 milyona çıkmış, buna
17
karşılık 2007 yılında 21 milyona yaklaşan kırsal nüfus sürekli olarak düşüş göstererek 2012
yılına gelindiğinde neredeyse 17 milyona kadar gerilemiştir. 2013 yılında görülen keskin
düşüşün nedeni, 2012 yılında yapılan yasal düzenlemeyle büyükşehirler kanunundaki
değişikliktir (Güven, 2017). Resmi Gazetede 06.12.2012 tarihinde yayınlanan, 6360 sayılı
kanun ile Balıkesir de “büyükşehir” vasfını kazanmıştır (RG, 06.12.2012).
Büyükşehir yasasında yapılan değişiklikler ile kırsal alanlar çeşitlilik kazanmıştır.
Kırsal alanların bazıları, özellikle illerin ücra bölgelerinde olanlar, az nüfusa sahip olmaları
veya tarıma bağımlı olmalarından dolayı gerekli büyüme, iş imkanları ve sürdürülebilirlik
sorunuyla karşı karşıya kalmaktadırlar. Bu sorunlar; düşük gelir seviyelerinin yanı sıra
elverişsiz bir demografik yapı, yetersiz istihdam ve yüksek işsizlik, kadınlara ve gençlere dair
imkanların az olması, tarım sektörü ve gıda endüstrisinde gerekli beceri eksiklikleridir.
Kırsalda bu izole alanlarda yaşayan gençler eğitimdeki yetersiz imkanların yanı sıra sivil
toplum kuruluşlarının yeterli olarak bulunmaması, istihdam ve sağlık hizmetleri gibi
zorluklarla karşı karşıyadırlar (Unakıtan ve Başaran, 2018: 155).
Kırdan kente göç ederek farklı iş kollarında çalışan birey, tarımda üretim sürecinden
uzaklaşmaktadır. Yaşanan kırsal göçle birlikte tarımda çalışan işgücünün azalması, terk edilen
ve ekilmeyen arazinin atıl bir şekilde kalması ile üretimin ve verimliliğin düşmesi ayrıca
üretimde yaşanan sıkıntılardan dolayı yoksulluğun artması sorunları da göçün kırsal alanda
yaşanan sonuçları olarak görülebilir (Karakuş, 2019). Erder’e (1998) göre, kentleşme konusu
sürekli olarak “sorun” olarak ele alınmakta ve bu sorunlar da genel olarak gecekondu
bölgelerindeki alt yapı ve hukuksuzluk konularıyla özdeşleştirilmektedir. Yine benzer şekilde
göç olgusu da genel olarak yoksul köylü göçüne odaklanmakta ve sanki diğer gruplar
hareketsizmişçesine değerlendirilmektedir. Sorunların tanımlanabilmesi ve gerçekçi çözümler
üretilebilmesi için bu konuların çok boyutlu olarak ele alınması, birbirleriyle olan ilişkilerinin
incelenmesi ve etkileşimlerinin sonuçları üzerine durulması gerekmektedir.
Kırsal alanlardan kentsel alanlara doğru yönelen göç hareketi ile tarımsal üretimde
bulunan birey bu süreçten uzaklaşmakta ve farklı kazanç yollarına başvurmaktadır. Bireysel
olarak kazanç sistemi değiştiğinden ekonomik olarak yaşadığı sorunlarının yanı sıra sosyal
zorluklarla da baş etmek zorunda kalmaktadır. Süreç ile bireysel olarak ekonomik ve sosyal
sorunlar yaşayan eski köylü yeni kentli bireyler ile genel olarak tarımsal üretim alanları
daralırken sosyal yalnızlık çeken mutsuz bireylerin sayısında artış yaşanmaktadır.