5.Kazayla volatil anestezik aşırı dozu: Devre-dışı yüksek basınç vaporizatörlerinde, çok yanlış bir
ayarlama yapılsa bile düşük akımlı anestezi sırasında hızla bir aşırı doz durumunun ortaya çıkması
gerçekten olanaksızdır. Düşük akımlı anestezide, uzun zaman sabitesine bağlı olarak solutma
sisteminin ajan konsantrasyonu çok yavaş değişir. Kaza ile yanlış bir doz ayarlanması durumunda
volatil ajan konsantrasyonundaki değişiklikler hastanın dikkatli izlenmesi ile erken fark edilir.
Solutma sistemi içindeki anestezik konsantrasyonunun çok hızlı değişebildiği ve
tehlikeli düzeye ulaşabildiği yüksek taze gaz akımlı anestezi ile kıyaslandığında, düşük taze gaz
akımlı anestezi daha güvenlidir. Bu sebeple düşük akımdan yüksek akıma geri dönüldüğünde
vaporizatör ayarı yüksek akıma göre ayarlanmalıdır. Solutma sistemi içindeki anestezik gaz
konsantrasyonu sürekli izlenemiyorsa, 1 lt/dk’dan daha düşük akımlarla anestezi uygulanmamalıdır.
Ortak Avrupa Standardı EN 740 kapsamında inhalasyon anesteziği konsantrasyonunun sürekli
izlenmesi zorunludur.
6.Uzun zaman sabitesi: Düşük taze gaz akımlı anestezi sırasında gerektiği zaman gaz bileşiminde
hızlı bir değişiklik yapılamadığı için uzun zaman sabitesi özel bir risk taşımaz. Düşük taze gaz
akımı sürdürülürken sistemdeki volatil anestezik konsantrasyonunun hızla düşürülebilmesi, odun
kömürü tozu (charcoal) filtresi bulunan anestezi makinelerinde mümkündür.
35
7.Yabancı gaz birikimi:
Nitrojen; Normal vücut ağırlığındaki hastada vücutta depolanmış durumda ve akciğerlerde bulunan
toplam nitrojen miktarı 2,7 litredir. Yüksek taze gaz akımı ile 15-20 dakika süren denitrojenasyon
yapılırsa, bu sürede tüm kompartımanlardan yaklaşık 2 litre hacminde nitrojen atılımı sağlanır.
Kalan 0,7 litre daha az kanlanan dokulardan yavaş olarak salınan miktardır. Solutma sistemi
içerisinde arzu edilmeyen nitrojen konsantrasyonuna ulaşıldığında 2-5 dk yüksek taze gaz akımı ile
yıkama yapılarak nitrojen atılımı sağlanabilir.
Aseton; Serbest yağ asitlerinin oksidatif metabolizması ile oluşur. Açlık, dekompanse diabetes
mellitus ve anti-insulin hormonlarının arttığı durumlarda aseton oluşumu artar. Sudaki ve yağdaki
yüksek çözünürlüğü nedeni ile yüksek akım ile yıkama yapılarak aseton konsantrasyonu
düşürülemez. Güvenlik sebebi ile dekompanze diabetes mellitusu olan, kan aseton düzeyi yüksek
olan hastalarda 1 lt/dk’dan daha düşük taze gaz akımı kullanılmaması önerilir. Yağ asidi
metabolizmasını ve aseton oluşumunu azaltmanın fizyolojik yolu, düşük konsatrasyonda glukoz
içeren serumlar vermektir.
Etanol; Etanolün gaz-su çözünürlük katsayısı 1200’dür. Kapalı sistem içinde asetona benzer olarak
birikir. Alkollü bir hastaya acil bir girişim yapılması gerektiğinde, etanolün ekzalasyon ile atılması
kapalı sistem anestezide olanaksızdır. Yeterli yıkama etkisi sağlayabilmek için taze gaz akımının
1lt/dk altına düşürülmemesi akılcı olur.
Karbonmonoksit(CO); Olağan koşullarda oluşan CO hacmi çok küçüktür. Aşırı sigara içenlerde,
hemoliz, anemi, porfiria, özellikle sigara içen verici kaynaklı kan transfüzyonu durumlarında klinik
olarak anlamlı değerlere ulaşabilir. CO’in hemoglobine ilgisi yüksektir. Yüksek taze gaz akımı ile
kısa süreli ve aralıklı yıkamalar yalnızca gaz içeren mesafelerdeki(akciğerler ve solutma sistemi)
36
CO’i temizleyeceğinden yetersiz kalacaktır. Akım düşürüldüğünde, parsiyel basınç farkını
dengelemek için CO konsantrasyonu en kısa sürede belli bir düzeye ulaşacaktır. CO oluşumunu
absorbanın yeterince su içermesi önlemektedir. NaOH ve KOH içermeyen absorban kullanımı CO
oluşum tehlikesini azaltmak için etkili bir önlemdir. Düşük akımlı anestezi teknikleri uygulanırken,
kazayla CO zehirlenmesi riskinde tekniğe özgü artış söz konusu değildir. CO oluşumunu
engellemek için sürekli düşük taze gaz akımlarının kullanılması temel önlem niteliğindedir.
Argon; Oksijen yoğunlaştırıcı, molekülsel elekler kullanılarak bir absorbsiyon işlemi ile oda
havasındaki nitrojeni ayırır. Çıkış kısmında, solutmaya uygun nitelik kazanan oksijenden
zenginleştirilmiş gazın en yüksek oksijen oranı yaklaşık % 95 olur ve kalan kısım büyük ölçüde
argon gazından oluşur. Argon gazı birikimi anestezik gaz izlemini etkilemez ve tıbbi açıdan
zararsızdır. Her 90 dk’da bir aralıklı yüksek akımlı kısa süreli yıkama yapılırsa, argon gazı birikimi
engellenebilir.
Metan; Barsaklarda yıkım işlemleri ile oluşan fizyolojik barsak gazıdır. Kapalı sistemle anestezi
sırasında anestezik gaz içinde metan birikebilir. Metan, toksik olmayan yabancı gazdır ve tek önemi
oksijen ya da azotprotoksit ile karıştığı zaman patlayıcı olabilmesidir. Bu düzeyde metan
konsantrasyonlarına uzun süreli kapalı sistemle anestezide bile ulaşılamaz.
Hidrojen; Kapalı sistemle anestezi sırasında akciğerler yolu ile 0,6 ml/dk hacimde atılan hidrojen
de anestezik gaz içinde birikebilir. Hidrojen konsatrasyonu saatte ortalama 200 ppm yükselir.
Ancak oksijen ve azotprotoksit içinde patlama yapabilecek hidrojen konsantrasyonlarına kapalı
sistemlerle uzun süreli anestezide bile ulaşılamaz.
Haloalkenler; Bazı volatil anestezikler, CO
2
absorbanları ile kimyasal etkileşime girerek düşük
akımlı anestezi sırasında solutma sistemi içinde volatil haloalkenleri oluşturur. Halotanın gaz
37
seklindeki yıkım ürünü 2-Bromo-2-kloro-1,1-difloroetilen kapalı sistemde 4-5 ppm
konsantrasyonlarına ulaşalabilir. Sharp ve ark,
(55)
kapalı sistemde 250 ppm toksik sınır olsa da
kapalı devre halotan uygulamasına yönelik kaygıların olmaması gerektiğini bildirmişlerdir.
Sevofluran, CO
2
absorbanları ile etkileşerek Compound A-E adını alan yıkım ürünlerini meydana
getirir. Compound A, klinik olarak anlamlı konsantrasyonlara ulaşır. Barolime kullanımında ve
KOH içeren absorbanlarla oluşumu artmaktadır.
Düşük akımlı anestezi tekniklerinin kontrendikasyonları
1. Göreceli kontrendikasyonlar:
10-15 dakikadan daha kısa süren inhalasyon anestezisinde taze gaz akımının
düşürülmesi uygun değildir. Bunun nedeni:
-Yetersiz denitrojenasyon ,
- Yetersiz anestezi derinliği,
- Gaz hacmi eksikliği azotprotoksit kullanıldığında risklidir.
Kullanılan araç ve gerecin teknik ön koşulları karşılamıyorsa, taze gaz akımını
düşürmek zordur.
Teknik ön koşulların sağlanamadığı durumlarda oluşabilecek göreceli kontrendikasyonlar:
-Solutma sistemi ya da ventilatörün gaz sızdırmazlığının yeterli olmaması,
- Gaz akım ayarlarının düşük akım aralıklarında duyarlı yapılamaması,
- Yüz maskesi ile anestezi uygulaması,
- Rijid bronkoskopi işlemi,
- Kafsız endotrakeal tüp kullanımı (tüp kenarından çok kaçak olması durumunda),
- Yeniden solutmasız sistemlerin kullanımı,
- Akut bronkospazmlı hastalarda, gaz rezervuarı bulunmayan ve körüğün ekspiratuvar dolumu ek
bir güçle desteklenmeyen anestezi makinelerinin kullanımı.
38
Olası tehlikeli eser gaz birikimi riskinde bir artış varsa, sürekli yıkama etkisini güvence
altına almak için taze gaz akımı en az 1 lt/dk olmalıdır.
Aşırı derecede düşük taze gaz akımı (minimal akımlı ya da kapalı sistemle anestezi)
kullanımının kontrendike olduğu durumlar:
- Dekompanse diabetes mellitus,
- Uzun süreli açlık durumu,
- Kronik alkoliklerde anestezi uygulaması,
- Akut alkol zehirlenmesi olan hastalarda anestezi uygulaması,
- Bölgesel kanlanması ileri derecede azalmış ve yoğun transfüzyon yapılan aşırı sigara içicisi
hastalar,
2. Mutlak kontrendikasyonlar:
Zehirli gazların sistemden sürekli uzaklaştırılması gereken veya hastaya özgü gaz
alınımının aşırı derecede yüksek olması beklenen;
- Duman veya gaz zehirlenmesi,
-Malign hipertermi,
- Septisemi varlığında kesin kontrendikedir.
Yeniden solutmalı tekniklerin araç-gerecin hasta güvenliğine yönelik temel
gereksinimleri karşılamadığı durumlarda;
- Sodalime tükenmesi,
- Oksijen monitörü yetersizliği,
- Anestezik ajan monitörü yetersizliğinde kontrendikedir
(56)
.
Düşük akımlı anestezi uygulamasında sevofluran ve desfluran
Yeni inhalasyon ajanları olan sevofluran ve desfluranın düşük çözünürlükleri ve bu
nedenle hasta tarafından alınımlarının düşük oluşu, indüksiyon süresinin kısalmasını sağlar.
39
İndüksiyondan sonra daha kısa süre içinde istenen anestezik konsantrasyona ulaşılır. Düşük ve
minimal akımlı anestezide çözünürlüğü düşük olan bu ajanlardan biri kullanıldığı zaman,
başlangıçtaki yüksek akım dönemi göreceli olarak daha kısa tutulabilir ve yaklaşık 10 dk yeterli
olur. Çoğu modern vaporizatörde en yüksek çıkış ayarı, güvenlik nedeniyle inhalasyon
anesteziklerinin 3-5 x MAC değeri ile sınırlıdır. Bu nedenle sevofluran vaporizatöründe en yüksek
çıkış ayarı %8 volüm, desfluran vaporizatöründe ise %18 volüm’dür. Bu yüksek ayar sınırları, 0,5
lt/dk gibi ileri derecede düşük taze gaz akımı kullanıldığında bile sistem içine verilen ajan
miktarının önemli düzeyde arttırılabileceği anlamına gelir. Solutma sistemi içine verilen ajan
miktarı sevofluran kullanıldığında 43,5 ml/dk'ya, desfluran kullanıldığında ise 110 ml/dk'ya
çıkarılabilir. Bu iki ajanın da hasta tarafından alınımı göreceli olarak düşüktür, böylece daha kısa bir
zaman sabitesi oluşur.
Desfluran ve sevofluran, eter yapısında ve florin ile halojenlenmiştir. Bu ajanların
molekül yapısı, düşük çözünürlüğe ve anestezik gücün düşük olmasına yol açar. Yeterli anestezi
derinliği sağlamak için solutma sistemi ve alveol alanı içinde göreceli yüksek parsiyel basınç
oluşturulması ve sürdürülmesi gerekir. Bu ajanlarla yüksek akım anestezi uygulanırsa, eksale edilen
hava ile atmosfere bol miktarda anestezik verilir. Küçük bir miktar hasta tarafından alınır. Sistem
içine verilmek zorunda kalınan yüksek ajan konsantrasyonu, gerekli alveoler konsantrasyonu
yeniden oluşturabilmek içindir.
Anestezik ajanın gücü ne kadar düşük ise boşa giden miktar o kadar fazladır. Düşük
akımlı anestezi ile atılan miktar ciddi biçimde azalır. Anestezik ajanların tüketiminden önemli
ölçüde tasarruf sağlanır. Sevofluran ve desfluranın hasta tarafından düşük miktarda alınması,
anestezik taze gaz konsantrasyonunun daha erken azaltılmasına olanak tanır
(57)
.
40
3. MATERYAL VE METOD
Çalışma Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi KBB Kliniği Ameliyathanesinde,Etik
Kurul izni alınarak Timpanomastoidektomi ve Timpanoplasti operasyonu geçiren, ASA I-II grubu,
her iki cinsten, 20-60 yaş arasında, 40 hastada yapıldı. Hastalara çalışma hakkında bilgi verilerek,
yazılı ve sözlü onayları alındı.Çalışmaya alınan hastalar operasyondan bir gün önce yataklarında
görüldü, preanestezik muayeneleri yapıldı.Ameliyathaneye alınmadan önce hastalara preop
odasında el sırtından 20 gauge anjiocut ile venöz yol açılarak, 10 ml/kg /st %0.9 sodyum klorür
(NaCl) perfüzyonuna başlandı.1,5 mg midazolam yapıldı. Operasyon masasına alınan hastaların
EKG, noninvaziv kan basıncı, periferik O
2
satürasyonu (SpO
2
) monitörize edildi.İnvaziv arter
basıncı izlemi için Allen testi yapıldıktan sonra, radiyal artere 20 gauge branül
yerleştirildi.Hastalara 2 dakika süre ile, yüz maskesiyle %100 O
2
verilerek preoksijenasyon
sağlandı. Anestezi indüksiyonu için 2 µg/kg fentanil (Fentanyl Citrate, Abbott Lab. North Chicago,
ABD), 5 mg/kg tiyopental (Pental Sodyum, İ.E. Ulagay, İstanbul, Türkiye) ve 0,1 mg/kg
veküronyum (Norcuron, Organon, Oss. Hollanda) iv uygulandı. Kas gevşemesi görüldüğünde
orotrakeal entübasyon yapıldı ve hasta Dräger Primus anestezi cihazı ile tidal volüm 8 ml/ kg ve
frekans 12/ dk olacak şekilde ventile edildi. CO
2
absorbanı olarak soda-lime (Sorbo-lime, Berkim,
Türkiye) kullanıldı. Anestezi idamesinde, hastalar randomize olarak iki gruba (n=20) ayrıldı.
Birinci grup sevofluran grubu (Grup S), ikinci grup desfluran grubu (Grup D) olarak belirlendi.
Tüm hastalara %50 O
2
ve %50 kuru hava ile birlikte; sevofluran grubuna %1,5 sevofluran
(Sevorane, Abbott Lab, North Chicago, ABD), desfluran grubuna %6 desfluran (Suprane, Baxter,
Puerto Rico, ABD) uygulandı. İlk 10 dak. 6 L/ dak’lık akım devam edildikten sonra, akım 1 L/
dak.’ya düşürüldü; cerrahinin bitmesine 10 dak. kala yeniden 6 L/ dak. akıma geçildi.
Hemodinamik ve solunumsal parametreler( TA, KAH, MV, TV, F, etCO
2
, SpO
2
),
6 L/dak akım ile ventilasyonun başında
1,
1 L/dak akım ile ventilasyonun başında
2,
1 L/dak. akım
uygulanmasının 5.
3,
10.
4,
30.
5,
60.
6
ve 120.
7
dakikalarında, 1 L/dak ventilasyonun sonunda
8
ve
ekstübasyon döneminde
9
kaydedildi. Anestezik ajan kesildikten sonraki ,ekstübe edilme, göz açma
41
,oryantasyon ve Alderete skorunun 10 olması için geçen süreler ve ekstübasyondan sonraki 1. 5. 10.
dakika TA ,KTA,SpO
2
değerleri kaydedildi.
Cerrahinin bitiminde anestezik ajan kesilerek, spontan solunum gelinceye kadar
beklendi. Spontan solunum gelince kas gevşetici etkisi antagonize edilerek trakea ekstübe edildi.
Hasta oda havasında saturasyonu düşmeyip, spontan göz açma, dil çıkarma, başı 3 sn.yukarda tutma
gibi emirleri yerine getirebildikten sonra postop derlenme ünitesine gönderildi.
Tablo I: Aldrete Ve Kraulik Derlenme Değerlendirme Sistemi
SOLUNUM
Derin nefes alıp öksürebiliyor
Dispneik ve sınırlı
Apneik
2
1
0
DOLAŞIM
Kan basıncı anestezi öncesi ±%20
Kan basıncı anestezi öncesi ±%20- %50
Kan basıncı anestezi öncesi ±%50
2
1
0
CİLT RENGİ
Pembe
Soluk
Siyanotik
2
1
0
ŞUUR
Uyanık şuurlu
Uykulu fakat uyandırılabiliyor
Uyaranla ancak uyandırılabiliyor
2
1
0
AKTİVİTE
Amaca yönelik
Rastgele
Yok
2
1
0
42
İstatistiksel analiz: Verilerin değerlendirilmesinde SPSS for windows 10.0 istatistik paket
programı kullanıldı. Karşılaştırmalarda student’s t, Mann whitney u ve Paired t test testleri
kullanıldı.p<0.05 anlamlı kabul edildi.
43
4. BULGULAR
TabloII.Hastaların Demografik Özellikleri ve Operasyon Süresinin Değerlendirilmesi
Sevofluran
Desfluran
Ortalama SS
Ortalama SS
p
YAŞ
34,70 11,53 32,10 9,03 ,432
KİLO
62,15 9,88 66,00 11,29 ,258
OPERASYON SÜRESİ
2,38 1,09 1,95 ,76 ,160
-Gruplar arasında yaş ortalaması bakımından istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık yoktur. p>0.05
-Gruplar arasında kilo ortalaması bakımından istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık yoktur. p>0.05
-Gruplar arasında operasyon süresi ortalaması bakımından istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık
yoktur. p>0.05
44
Tablo III.Grupların Ekstübasyon, Göz Açma, Oryantasyon Zamanı Ve Alderete Skorlarına
Göre Dağılımının Değerlendirilmesi
Sevofluran
Desfluran
Ortalama SS
Ortalama SS
p
Ekstübasyon
süresi 5,93 4,03 7,55 3,51 ,184
Göz açma zamanı 10,04 5,60 9,40 3,29 ,663
Oryantasyon zamanı 12,54 7,14 10,57 3,27 ,270
Aldrete 10 olma zamanı
14,26 7,56 12,65 3,65 ,399
-Gruplar arasında ekstübasyon süresi ortalaması bakımından istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık
yoktur. p>0.05
-Gruplar arasında göz açma zamanı ortalaması bakımından istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık
yoktur. p>0.05
-Gruplar arasında oryantasyon zamanı ortalaması bakımından istatistiksel olarak anlamlı bir
farklılık yoktur. p>0.05
-Gruplar arasında Aldrete 10 olma zamanı ortalaması bakımından istatistiksel olarak anlamlı bir
farklılık yoktur. p>0.05
45
Hemodinamik Parametrelerin Karşılaştırılması:
Tablo IV.a Derlenme Dönemi Sistolik Arter Basınçları (SAB)
SAB Sevofluran
Desfluran
Ortalama SS
Ortalama SS
p
Ekstübasyon
öncesi
118,30 14,77 113,25 15,72 ,302
Ekstübasyon sonrası 1. dk 126,90
18,25
135,20
19,26
,170
Ekstübasyon sonrası 5. dk 124,75
17,89
129,00
16,20
,436
Ekstübasyon sonrası10.dk
118,10 12,26 122,40 18,64 ,394
-Gruplar arasında ekstübasyon öncesi sistolik arter basıncı ortalaması bakımından istatistiksel
olarak anlamlı bir farklılık yoktur. p>0.05
-Gruplar arasında ekstübasyon sonrası 1.dk sistolik arter basıncı ortalaması bakımından istatistiksel
olarak anlamlı bir farklılık yoktur. p>0.05
-Gruplar arasında ekstübasyon sonrası 5. dk sistolik arter basıncı ortalaması bakımından istatistiksel
olarak anlamlı bir farklılık yoktur. p>0.05
-Gruplar arasında ekstübasyon sonrası 10. dk sistolik arter basıncı ortalaması bakımından
istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık yoktur. p>0.05
46
Tablo IV.b Derlenme Dönemi Sistolik Arter Basınçlarının (SAB) Değerlendirilmesi
SAB
Sevofluran
Desfluran
Ekstübasyon öncesi 1. dk ,019*
,000***
Ekstübasyon öncesi 5. dk ,085
,000***
Ekstübasyon öncesi
Ekstübasyon öncesi 10.dk ,958
,021*
Ekstübasyon sonrası 1. dk ,621
,062
Ekstübasyon sonrası 5.dk ,073
,000***
Ekstübasyon sonrası
Ekstübasyon sonrası 10.dk ,033*
,014*
Sevofluran grubunda;
-Ekstübasyon sonrası 1. dk sistolik arter basıncı değerleri Ekstübasyon öncesi değerlerine göre
anlamlı derecede daha yüksektir. p<0.05
-Ekstübasyon sonrası 5. dk sistolik arter basıncı değerleri Ekstübasyon sonrası 10.dk değerlerine
göre anlamlı derecede daha yüksektir. p<0.05
-Diğer dönemler arasında anlamlı bir farklılık yoktur. p>0.05
47
Desfluran grubunda;
-Ekstübasyon sonrası 1. 5. ve 10. dk sistolik arter basıncı değerleri ekstübasyon öncesi değerlerine
göre anlamlı derecede daha yüksektir.p<0.05 ve p<0.001
-Ekstübasyon sonrası 1.ve 5. dk sistolik arter basıncı değerleri ekstübasyon sonrası 10.dk
değerlerine göre anlamlı derecede daha yüksektir. p<0.05 ve p<0.001
-Diğer dönemler arasında anlamlı bir farklılık yoktur. p>0.05
Grafik I. Derlenme Dönemi Sistolik Arter Basınçları (SAB)
100
105
110
115
120
125
130
135
140
Ekstüb. öncesi
Ekstüb. sonrası 1.dk
Ekstüb. sonrası 5.dk
Ekstüb. sonrası10.dk
Sevofluran
Desfluran
48
Tablo IV.c Derlenme Dönemi Diastolik Arter Basınçları (DAB)
DAB Sevofluran
Desfluran
Ortalama SS
Ortalama SS
p
Ekstübasyon
öncesi 72,15 13,33 75,35 16,91 ,510
Ekstübasyon sonrası 1. dk 80,25
10,90
87,75
14,99
,078
Ekstübasyon sonrası 5. dk 76,65
16,58
81,95
16,56
,318
Ekstübasyon sonrası10.dk
67,40 10,83 78,95 17,41 ,016*
-Gruplar arasında ekstübasyon öncesi diastolik arter basıncı ortalaması bakımından istatistiksel
olarak anlamlı bir farklılık yoktur. p>0.05
-Gruplar arasında ekstübasyon sonrası 1.dk diastolik arter basıncı ortalaması bakımından
istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık yoktur. p>0.05
-Gruplar arasında ekstübasyon sonrası 5. dk diastolik arter basıncı ortalaması bakımından
istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık yoktur. p>0.05
-Desfluran grubunun ekstübasyon sonrası 10. dk diastolik arter basıncı ortalaması, sevofluran
grubuna göre anlamlı derecede daha yüksektir. p<0.05
|