3. Klinik Kullanım
Desfluran, keskin kokusu nedeniyle anestezinin indüksiyon döneminde salgı artışı,
öksürük, nefes tutma ve laringospazm gibi solunum belirtilerine yol açarak indüksiyon hızını
sınırlayabilir. Erişkinlerde olmamakla birlikte çocuklarda solunumla ilgili bu etkiler hipoksemiye
yol açabilir ve desfluranın çocuk hastalarda anestezi indüksiyonu için kullanılması önerilmez.
Keskinliği desfluran anestezisinin idamesinde sorun yaratmaz
(9,10)
.
4. Solunum Sistemine Etkisi
Volatil anestezik ajanların; solunum fizyolojisi, solunum sayısı, tidal volüm, karbondioksit
ve hipoksik yanıt, bronş düz kas tonusu ve mukosiliyer fonksiyon üzerine birçok etkisi vardır. Tüm
volatil anestezik ajanlar tidal volümü azaltır, dakika ventilasyonunu solunum sayısındaki artış
nedeniyle daha az etkiler. Dakika ventilasyonuna net etki artan PaCO
2
ile ilişkilidir. PaCO
2
’deki
relatif artış volatil anesteziklerin respiratuvar depresyon indeksini etkilemektedir. 1.2 MAC’ın
altındaki değerlerde bu artış enfluran > desfluran = izofluran > sevofluran =< halotan şeklindedir.
PaCO
2
’deki artış oranı desfluran ve sevofluran anestezisine N
2
O eklenmesiyle belirgin azalmakta,
14
normale dönebilmektedir. Desfluran ve sevofluran hızlı atılımından dolayı avantajlı olup rezidüel
etkiye rastlanmamaktadır. Subanestezik konsantrasyonlarda hipoksik sensitivite üzerine en az etkili
volatil ajanın desfluran ve sevofluran olduğu belirtilmektedir. Volatil anestezikler hava yolu düz
kasında kontraktiliteyi deprese ederek gevşemeye neden olur.
5. Kardiyovasküler Sisteme Etkisi
Desfluranla da, sevofluran ve izoflurandaki gibi kardiyak output korunmaktadır.
(11,12)
Kalp
hızı sevofluranda stabil kalırken desfluran ile belirgin artar
(13,14,15)
. Yine de 1 MAC değerinin
üstündeki dozlarda kalp hızına etkisi izoflurana eşittir
(16)
. İnspire edilen konsantrasyonlardaki hızlı
artışlarda izofluran ve desfluranda kalp hızında geçici belirgin artışlargörülmektedir
(16,17)
.
Desfluranın etkisi yüzeyel anestezide hafifken anestezi derinleştiğinde artar. Yüksek doz desfluran
taşikardiye yol açabilir. Ve artmış kalp atım sıklığı yetersiz anesteziye ait bir belirti olmayabilir (bu
durum desfluranın alveolar konsantrasyonunun yükselmesiyle daha da artabilir). Kalp atım
hızındaki artışın bir bölümü geçicidir; anestezinin derinleştirilmesiyle birlikte aniden ortaya çıkar ve
birkaç dakika içinde azalır. Kalp atım hızındaki artışa kan basıncında geçici artış oluşması eşlik
edebilir. Bunun mekanizması tam olarak bilinmemekte ama bu ajanların kokusunun neden olduğu
hava yolu reseptör aktivasyonunun refleks taşikardi ile sonuçlandığı düşünülmektedir. Yapılan
çalışmalarda desfluranın, sevofluran ve izofluranda olduğu gibi miyokardiyal fonksiyon üzerine
ekokardiyografik değişiklik yapmadığı gösterilmiştir
(18,19)
. Yine de tüm bu ajanların direkt etkisi
doza bağımlı miyokardiyal depresyondur
(7)
.
Hemodinami üzerine tüm volatil anesteziklerde olduğu gibi desfluranın arteryal kan
basıncını doza bağımlı azaltıcı etkisi belirgindir
(12)
. Desfluranın bu etkisi rejyonel ve sistemik
vasküler rezistansa bağlı potent etkisi mekanizmasıyla olmaktadır
(16,20)
. Genel anestezi sırasında
organ ve kas kan akımı, O
2
sunumu % 10-15 azalır.Desfluran anestezisinde, eşit konsantrasyonda
izoflurana benzer şekilde kan akımında artış etkisi yapar. Yeni volatil anestezik ajanlar gibi
desfluran da ventriküler aritmi ve epinefrinin disritmojenik etkisine karşı kalbi duyarlı yapmaz.
15
6. Hepatik Etkileri
Postoperatif karaciğer disfonksiyonu, volatil anesteziklerle ilişkilidir. Bu hasara
hepatosit
hipoksisi neden olur. Karaciğerin kanlanması oksijenden zengin hepatik
arter kanı ve oksijenden
fakir portal ven kanı ile olmaktadır. Desfluran ve sevofluran
hepatik arter kan akımını korumakta
ve/veya artırırken, portal ven kan akımını
etkilemez ve/veya azaltırlar
(7)
. Desfluran, sevofluran,
izofluran anestezisinde, geçici plazma alanin aminotransferaz
(ALT) artışı görülmez. Volatil
anesteziklerin metabolizmasına bağlı hepatit, halotanla
çok sık görülür. Bunun nedeni açığa çıkan
trifloroasetil antijenine (TFA) karşı humoral
ve hücresel sensitizasyondur. Serumda anti TFA
albumin aktivitesi Eliza yöntemi ile
izlenir
(7)
.
7. Santral Sinir Sistemine Etkileri
Desfluran elektroensefalografik aktiviteyi doza bağımlı bir şekilde azaltır, anestezinin
derin dönemlerinde elektriksel sessizliğe yol açar. Anestezinin hiçbir döneminde EEG’de diken
görünümü ya da konvulsif aktivite görülmez. Desfluran, kan basıncı sabit tutulduğunda serebral
damar direncini azaltabilir ve beyin kan akımını artırabilir. 0.8 MAC’a kadar olan desfluran
konsantrasyonları kafa içi basıncı çok az etkiler ancak daha yüksek konsantrasyonlar özellikle beyin
tümörlerinin varlığında kafa içi basıncını artırabilir .
8. Otonom Sinir Sistemine Etkileri
Yapılan çalışmalar volatil anesteziklerin; parasempatik ve sempatik sinir sisteminin
efferent aktivitesi üzerine, doza bağımlı depresyon yaptıklarını göstermiştir. Arteryel barorefleks,
kan basıncı değişikliklerinden en hızlı etkilenen sistem olup, tüm volatil anestezikler doza bağlı
olarak kalp hızının barorefleks kontrolünü deprese eder
(7)
. Sevofluran ve desfluranda bu etki,
izofluranda da olduğu gibi daha azdır
(12,21,22)
. Desfluran özellikle % 5-6’nın üzerindeki
konsantrasyonlarda nöroefektör sistemi uyararak geçici sempatik deşarj, hipertansiyon ve
taşikardiye neden olur
(16,17,20,23)
. Ek olarak endokrin aksı da aktive ederek, ADH ve epinefrinin
plazma düzeyini 15-20 kat artırır
(17)
. Hemodinamik etki 4-5 dakika, endokrin etki 15-20 dakika
16
sürmektedir. Desfluranın konsantrasyonundaki artıştan önce yeterli dozda opioid verilmesi ile bu
etkiler engellenebilmektedir
(24)
. Nöroendokrin aktivasyonda,üst ve alt hava yollarındaki
reseptörlerin sempatik aktivasyonunun etkili olduğu düşünülmektedir
(25)
. En keskin kokulu
anestezik ajan olan desfluranın,irritan hava yolu reseptörlerini aktive ettiği bildirilmektedir
(7)
.
9. Obstetrik Etki
Vasküler düz kas üzerine etkisinden dolayı volatil anestezikler uterin düz kas
kontraktilitesi ve kan akımını doza bağımlı olarak azaltmaktadır. Genel anestezi altında yapılan acil
sezaryan ameliyatlarında düşük konsantrasyonda (0.5 MAC) N
2
O ile kombine edilerek
kullanılabilir
(7)
.
10. Renal Etkileri
Doza bağımlı olarak kan akımını, glomerüler filtrasyon hızını düşürür.
11. Nöromüsküler Sisteme Etkileri
Sinir-kas kavşağını deprese, kas gevşetici ajanları potansiyalize eder.
12. Kontrendikasyonları
Desfluran diğer halojenli ajanlara duyarlı hastalarda, malign hipertermi geçiren veya
şüpheli genetik yatkınlığı olan hastalarda, hipovolemide, intrakraniyal hipertansiyonda
kullanılmamalıdır.
B.SEVOFLURAN
Etil izopropil eterin yüksek florürlü bir türevi olan sevofluran ilk kez halotan ve izofluran
karşısında güvenilirlik ve etkinlik yönünden avantaja sahip bir inhalasyon anestezisi ajanı bulma
çabalarının bir parçası olarak 1960’da Regan Wallin tarafından sentez edilmiştir. 1990’da
Japonya’da en popüler halojenlenmiş inhalasyon anesteziği haline gelmiştir. 1992’de ilacın lisansı
alınmış, Japonya’daki klinik deneyimler, ABD ve Avrupa’daki klinik çalışmalar; ilacın birçok
17
özelliğini ortaya koymuş ve diğer inhalasyon anesteziklerine alternatif olabileceğini göstermiştir.
1. Fiziksel ve Kimyasal Özellikleri
Kimyasal formülü; florometil-2,2,2-trifloro-1-(triflorometil) etil eterdir.Sevofluran renksiz, hafif
eter kokusunda, non-irritan, yanıcı ve patlayıcı olmayan volatil anestezik bir ajandır.
(26)
Sevofluranın yüksek kaynama noktası ve düşük buhar basıncı nedeniyle konvansiyonel
vaporizatörlerle kullanılabilmektedir. Desfluran dışında diğer tüm anesteziklerden daha hızlı
indüksiyon ve uyanma sağlayabilmektedir. Maske ile indüksiyon sırasında minimal respiratuar
irritasyon oluşturur. Anestezi derinliğinin daha iyi kontrolünü sağlar.
Sevofluran ve desfluran, kauçuk ve plastikle temas ettiklerinde izofluran ve halotana göre
daha düşük çözünürlüğe sahiptir. Bu nedenle anestezi devreleri, anestezi verilimi sırasında küçük
ajanlar açığa çıkarırlar ve eliminasyon süresince bu küçük ajanlar tekrar solunan gazlara katkıda
bulunurlar
(27)
.
Sevofluran’ın Fizikokimyasal Özellikleri
(28)
Kaynama Noktası (ºC) 58.6
Buhar Basıncı (mmHg) (20ºC) 157
Molekül Ağırlığı (g) 200.05
Yağ/Gaz Partisyon Katsayısı 47
Kan/Gaz Partisyon Katsayısı 0.63
Kan/Beyin Partisyon Katsayısı 1.7
MAC (% 60-70 N
2
O’da) (%) 0.66
18
MAC (% 100 O
2
ile) (%) 1.8
MAC >65 yaş (%) 1.45
Nemli CO
2
Absorber’ında Stabilite Stabil değil
Yanma Sınırları (% 70 N
2
O/% 30 O
2
) (%) 10
2. Farmakokinetik
Kan/gaz partisyon katsayısının düşük bir değer olması nedeniyle hızlı uptake ve
eliminasyona uğrar. Sevofluranın alveoler dengesi izofluran ve halotana göre daha hızlı ama
desflurana göre daha yavaştır. Sevofluran kan/doku partisyon katsayısının yüksek olmasına rağmen
izoflurandan daha hızlı elimine olur. Anestezi uygulamasının sonlandırılmasından sonraki ikinci
saatte sevofluranın atılımı izoflurandan 1.6 kat daha hızlı, ancak desflurandan daha yavaştır.
(29)
Kandaki düşük çözünürlük nedeniyle, indüksiyon aşamasında alveol havası konsantrasyonunun,
inspirasyon havası konsantrasyonuna oranının hızla yükseldiği, anestezi uygulaması
sonlandırıldığında bu oranın hızla azaldığı gözlenir
(30)
.
3. Metabolizma ve Biyotransformasyon
İnhalasyon anestezikleri primer olarak oksidasyon reaksiyonu ile metabolize olurlar.
Anestezik gazların metabolizmasından başlıca sorumlu tutulan reaksiyonlar dehalojenizasyon ve
oksidohalojenizasyondur
(31)
.
Bütün inhalasyon ajanları bir derecede metabolik dönüşüme uğrarlar. Sevofluranın sınırlı
biyotransformasyonu inorganik flor (F¯) ve karbondioksitin salınmasıyla heksafloro izopropanol
(HFIP) üretir. Bir kez oluştuğunda, HFIP hızla glukuronik asitle konjuge edildikten sonra hızla idrar
metaboliti olarak elimine edilir. İnsanda eksojen yoldan verilen HFIP 15 dakikada konjuge olurken
serbest HFIP konsantrasyonları ölçülebilir düzeyde değildir. Sevofluran metabolik ürünlerinin daha
ileri metabolizma ve ekskresyonu için Faz II biyotransformasyon (glukuronidasyon)gerektiren
19
yegane halojenli inhalasyon anestezisi ajanıdır
(32)
.
İnsan karaciğer mikrozomlarında sitokrom P450’nin 2E1 izoformu sevofluran, izofluran
ve enfluran defluronizasyonundan sorumlu olmakla birlikte 2A
6
ve muhtemelen 3A izoformu da
sevofluran defluronizasyona katkıda bulunmaktadır. Ancak 2E
1
yolağı insan böbreğinde anlamlı
değildir. Sevofluran bu organda sadece minimal olarak deflorine edilmekte ve deflorinasyonun
büyük bölümü karaciğerde gerçekleşmektedir. Buna karşılık, metoksifluran sitokrom P450
izoformları olan 2E
1
,2A
6
, 2B, 2C
9/10
ve 3A tarafından deflorine edilmekte ve karaciğerde olduğu
kadar böbrekte de anlamlı deflorinasyon gerçekleşmektedir. Dolayısıyla sevofluran metabolizması
kalitatif ve kantitatif olarak metoksifluran metabolizmasından farklı görünmektedir. Sitokrom P450
sisteminin fenobarbital ve izoniazid gibi ajanlarla indüksiyonu sevofluran dahil florlu anestezik
ajanların deflorinasyonunu artırmaktadır. Tüm florlanmış anesteziklerde renal yetmezliğin
patogenezinde inorganik florürün potansiyel rolü belirlenmiş olup, plazma florür konsantrasyonun
50 µM’den fazla olmasını gerektirir.
Sevofluran CO
2
absorbanlarıyla reaksiyonu değişik bileşikler olan ve Compound
A,B,C,D,E,F diye adlandırılan bileşiklere yol açar. Compound A dışındakilerin miktarı anlamlı
değildir. Ratlarda Compound A renal tübüler asidozu indükleyen kortikomedüller toksisite ile
ilişkilidir. Hayvanların % 50’sinde letal dozun uygulama süresiyle değiştiği bulunmuştur. İnsanlarda
Compound A pik seviyeleri uzamış sevofluran anestezisinden sonra bile 40 ppm’den daha düşük
düzeyde kalır.
İnsanlarda düşük akımlı uzamış sevofluran anestezisi sırasında CO
2
absorbanı olarak
sodalime kullanıldığında oluşan Compound A miktarı 7.6 ppm’in altında olup renal bozukluk
bildirilmemiştir. Düşük akımlı anestezi devrelerini inceleyen çalışmaların hiçbirinde karaciğer ya da
böbrek toksisitesi bulgusuna rastlanmamıştır.
İnsanlarda inhalasyon ajanlarının terapötik konsantrasyonlarda hepatik mikrozomal
20
florür üretimi şu şekilde sıralanmıştır: Metoksifluran > sevofluran > enfluran >izofluran >
desfluran.
4. Klinik Kullanım
Sevofluran itici olmayan bir kokuya sahiptir ve bilinci açık hastalar için inhale edilmesi
hoştur; bu nedenle, kokusu, indüksiyon üzerinde ters bir etkiye yol açmaz. Sevofluran ile
alveoler/inspire edilen konsantrasyondaki hızlı artış, hızlı bir anestezi indüksiyonu sağlar.
Sevofluran hızlı bir anestezi indüksiyonu için hem çocuklarda hem de erişkinlerde kullanılabilir.
Salivasyon, nefes tutma, öksürük veya laringospazm insidansı halotandan daha düşüktür. Anestezi
indüksiyonu yumuşaktır ve inspire edilen sevofluran konsantrasyonu kademeli olarak artırılarak
(0.5 MAC, ~% 1) hızla tamamlanabilir.
5. Solunum Sistemine Etkileri
Sevofluran 1 MAC ve üzerindeki konsantrasyonlarda halotan ve enflurandan daha
belirgin şekilde doza bağımlı olarak solunum depresyonu yapar. Anestezi derinliği arttıkça, tidal
volüm ve karbondioksit cevap eğrisi düşer. Sevofluran bronkospazmın düzeltilmesinde etkin
olmakla birlikte, histaminin neden olduğu bronkospazmı azaltmadaki etki mekanizması
bilinmemektedir.
Sevofluran ve halotanın santral respiratuar merkezler üzerine olan etkilerinin
karşılaştırıldığı bir çalışmada, sevofluran ile solunum siklusunun süresinin daha uzun olduğu,
oklüzyon basınç dalgalarına bakıldığında iki ajanın diafragma ve göğüs kafesi kaslarını farklı
etkiledikleri görülmüş ve iki ajanın santral respiratuar merkezleri farklı etkiledikleri sonucuna
varılmıştır.
Sevofluran, izofluran gibi pulmoner vazokonstruksiyonu doza bağımlı olarak inhibe eder.
Tek nefes inhalasyon indüksiyonu için uygun olduğu tespit edilmiştir. Özellikle çocuklarda hava
yolu irritasyonu yapmadığı ve öksürük refleksini uyarmadığı için, iyi bir inhalasyon indüksiyonu
21
sağlanabilmektedir.
6. Kardiyovasküler Sisteme Etkileri
Sevofluran, doza bağımlı olarak periferik ve negatif inotropik etki yoluyla
kardiyovasküler sistemi deprese eder, sistemik vasküler rezistansı azaltır. Kardiyak output, atım
volümü ve yaşamsal organlara kan akımını devam ettirir. Sevofluranın kardiyovasküler sisteme
etkileri birkaç farklılık dışında desfluran ve izoflurana benzeyip stabil hemodinamiğe sahiptir. Kalp
hızında, desfluran ve daha az olarak da izofluran da artışa neden olabilir. Kalp hızındaki bu artış
miyokard iskemisi olan hastalarda iskemiyi tetikleyebilir.
Sevofluranın vazodilatatör etkisinin, koroner çalma sendromuna neden olup
olmayacağının araştırıldığı çalışmada; iskemik miyokarddaki kollateral dolaşımın azalmadığı
sonucuna varılmıştır.Eşdeğer konsantrasyonda, izofluran ve desfluran gibi miyokard
kontraktilitesini azaltır. Epinefrinin neden olduğu kardiyak aritmileri potansiyalize etmez.
Sevofluranın neden olduğu kan basıncındaki düşme, desfluran ve izofluran ile oluşandan
belirgin derecede azdır. Sevofluranda doza bağlı olarak kardiyak output,atım hacmi, sistemik ve
pulmoner vasküler rezistans, aort, pulmoner arter ve sol atrium basıncı değişmez. Kalp hızı ve
kardiyak output % 50 N
2
O ilavesi ile etkilenmez, fakat ortalama aort basıncı düşer.
7. Hepatik Etkileri
Sevofluran, trifluoroasetik asitle ilgili bileşiklerle metabolize olmayan ilk bileşiktir.
Bundan dolayı immünolojik hepatit yüksek bir oranda olanak dışıdır. Hayvanlar üzerinde yapılan
araştırmalarda karaciğer kan dolaşımının etkilenmediği ve klinik uygulamalar karaciğer üzerine
olumsuz etkisi olmadığını göstermiştir.
Sevofluran karaciğer fonksiyonları bozuk hastalarda kullanıldığında izofluran kadar iyi
tolere edildiği bildirilmiştir. Ajanın kendisi veya yıkım ürünleri karaciğerde hasara neden olmaz.
22
İzofluran ve desfluranın kardiyovasküler depresyon (ortalama arteriyel kan basıncında ve kardiyak
outputta azalma) oluşturacak dozlarda hepatik dolaşımı baskıladığı gösterilmiştir. 1.5 MAC
sevofluran, eşdeğer izoflurana portal kan akımında daha az depresyon oluşturmuştur. Sevofluran
karaciğer kan akımını koruma özelliği nedeniyle, sirozlu hastalarda kabul edilebilir bir inhalasyon
anesteziği olabilir.
8. Renal Etkileri
Sevofluran anestezisi sırasında, inorganik florid düzeyi yükselse de böbrekte
deflorinizasyonun az olması nedeniyle nefrotoksisite görülmediği bildirilmiştir.Sevofluran
metabolizması ürünlerinden Compound A, sodalime ile etkileşerek böbrek korteks-medulla
bileşkesindeki hücrelerde mikroskopik hasar oluşturmaktadır. İdrar konsantrasyon yeteneğini
etkilediği bildirilmemiştir. İnsanda kullanıldığı yoğunluklarda henüz bu tür toksik etkiler
bildirilmemiştir.
9. Santral Sinir Sistemine Etkileri
Diğer inhalasyon ajanları ile benzer etkiye sahiptir. Sevofluran serebral vasküler rezistansı
ve serebral metabolik hızı azaltır
(33)
. Artan anestezik dozlarda verildiğinde, kafa içi basıncı
artırmayacağı görülmüştür
(34)
. Kısaca, sevofluran serebral otoregülasyonu sağlar.
10. Nöromüsküler Sisteme Etkileri
Diğer inhalasyon ajanları gibi sevofluran yeterli derecede kaslarda gevşeme meydana
getirir. Ek olarak, nondepolarizan nöromüsküler blokerlerin etkisini potansiyalize eder.
11. Kontrendikasyonları
Sevofluran ve diğer halojenli ajanlara duyarlı hastalarda, malign hipertermi geçiren veya
şüpheli genetik yatkınlığı olan hastalarda kullanılmamalıdır.
23
2.2.DÜŞÜK AKIMLI ANESTEZİ
Düşük taze gaz akımlı anestezi yöntemlerine ilgi son yıllarda giderek artmıştır. Anestezi
makinelerinin yüksek standarda sahip olması, anestezik gaz bileşimini sürekli ve ayrıntılı bir
biçimde analiz eden monitörlerin varlığı ve inhalasyon anesteziklerinin farmakodinami ve
farmakokinetikleri konusunda bilgi artışı, düşük akımlı anestezinin güvenli şekilde
uygulanabilmesini büyük ölçüde kolaylaştırmıştır. Düşük taze gaz akımlı tekniklere karşı tedirginlik
nedenleri, anestezistin tekniği bilmemesi, bu teknikler için anestezik gazların dozu, anestezi
makinelerinin uygunluğu konusunda belirsizliktir. Düşük akımlı anestezi teknikleri ile ilgili
terminoloji yeniden solutma oranına ya da taze gaz akım hızına dayandırılabilir. Yeniden-solutma
oranını belirleyen en önemli etken taze gaz akım hızıdır
(35)
.
Düşük akımlı anestezi terimi, yarı-kapalı yeniden solutmalı bir sistemle uygulanan ve
yeniden solutma oranının en az % 50 olduğu inhalasyon anestezisi tekniklerini tanımlamak için
sınırlı bir anlamda kullanılmaktadır. Modern yeniden-solutmalı sistemler kullanıldığında, ancak
taze gaz akım hızı 2 lt/dk’nın altına indirilirse, hastaların çoğu için düşük akımlı anesteziden söz
edilebilir.
Foldes ve ark, 1952 yılında 1 lt/dk’lık taze gaz akımını düşük akımlı anestezi olarak öneren
kişilerdir. Virtue, 1974 yılında, taze gaz akımının 0.5 lt/dk’nın üzerine çıkılmadığı minimal akım
adını verdiği bir teknik tanımlamıştır.
1982 yılında Grote ve ark, beş dakikalık yüksek akımlı başlangıç döneminden sonra taze
gaz akımını 1 lt/dk’ya düşürmüslerdir. Düşük akımlı anestezinin uygulanım kolaylığı ve basitliği
nedeni ile üstünlüğünü savunmuşlar, anestezik gaz içerisinde oksijen ve volatil ajan
konsantrasyonlarını ölçen yeterli izlem cihazı varlığında özellikle kapalı sistem anestezi ile tercih
edilmesini önermişlerdir.
1985 yılında Foldes ve Duncalf yeterli denitrojenasyonun sağlanabilmesi için akımı
azaltmadan önce başlangıçta 10 dakika süre ile yüksek taze gaz akımını uyguladıktan sonra 1lt/dk
standart taze gaz akımına düşürülmesi gerektiğini ortaya koymuşlardır
(36)
.
24
Düşük taze gaz akımları ile anestezi uygulamasına ilişkin farklı teknikler
(37)
.
Dostları ilə paylaş: |