Verdiği ilham ve sevgi dolu destek ile bu kitabın yazilmasini



Yüklə 0,71 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə58/103
tarix29.12.2021
ölçüsü0,71 Mb.
#48652
1   ...   54   55   56   57   58   59   60   61   ...   103
Düşünce Gücü ( PDFDrive.com )

KENDİNİZ İÇİN BİLİN: 
İçimdeki Bilge benim stoğum, asla bitmeyen doğru 
ilham, üretici fikir ve rehberlik Kaynağım. Bu ilhamı ve reh­
berliği, ihtiyacım olanı ve fazlasını sunmak üzere serbest bı­
rakıyorum. 
KENDİNİ-YÖNETME 
Ben zenginim. (Bunu yüzlerce defa, bilinçaltınıza yerle-
şinceye kadar düşünün). Yoksulluk ve kaybetme düşüncesine 
asla yer vermem. 
Sınırsız Kaynak, ihtiyaç duyduğumdan fazlasıyla do­
nattı beni. 
İhtiyaç duyduğumda bana doğru fikirler gelir. Doğru 
Zaman'da doğru kararlar veririm. 
Asla yalnız değilim. Yaptığım her şeyde benimle birlikte 
çalışan Sessiz bir Ortağım var. O içimde ve günün her anın­
da benimle birlikte çalışıyor. 
Geçmişle ilgili pişmanlıklarım, şu an için korkularım, 
gelecek için endişem yok. Sınırsız bir Güç tarafından korunu­
yorum; İlahi Zekâ tarafından yönlendiriliyorum ve Seven bir 
Varlık'tan güç alıyorum. Her şey Mükemmel ve ben şükran 
doluyum. 
116 
17 


11 
İŞLER KÖTÜ GİTTİĞİNDE NE YAPMALI 
Bugün, ördüğümüz kader ağına şekil veriyoruz. 
WHITTIER 
Hepimizin hayatında her şeyin kötüye gittiği zamanlar 
vardır; plânlar ters gider, umutla beklenen kârlar gerçekleş­
mez, hastalık ve kazalar günlük hayatın akışını aksatır. 
Böyle zamanlarda hepimiz dayanacak bir şeyler ararız, güve­
nebileceğimiz iç kaynaklar bulmaya çalışırız. 
Geçen gün radyoda Kay Stevens'la yapılan bir röportajı 
dinledim. Şimdi, Kay Stevens'ı tanımıyorum, ama tanımak 
isterdim. Hepimizin tanımak isteyeceği tipte biri bu kadın. 
Hikâyesi de çok ilgimi çekti. Kay Stevens bir şarkıcı. Röpor­
tajda, daha önce Las Vegas'taki büyük otellerden birinde 
salon programları yaptığını söyledi. Büyük yıldızların prog­
ram yaptığı büyük salonda sahneye çıkma şansına sahip ola­
cağı günün hayalini kuruyormuş bir yandan da. Her gece 
kendi programını bitirdikten sonra büyük salonun temizlen­
mesini bekliyor, sonra da sahneye çıkıp şarkı söylüyordu. 
Dinleyicileri temizlikçilerdi ve onu dinlemekten hoşlanıyor­
lardı, o da onlardan hoşlanıyordu tabii. Her gece sesi büyük 
salonu doldururken o da, salonun insanlarla dolu olduğunu 
hayal ediyordu. Programın yıldızı olduğunu düşlüyordu hep. 
118 
Sonunda kontratı bitti ve Los Angeles'a geri döndü. 
Bir akşam üzeri 5.45'de Las Vegas'taki aynı otelden te­
lefon geldi; programın yıldızı Debbie Reynolds'un hasta oldu­
ğu, onun yerine 8.30'da büyük sahneye çıkması gerektiği 
söylendi. "Orada olacağım" diye yanıtladı. Telefon geldiğinde 
saat altıya geliyordu ve Hollywood'daydı. Çabucak işlerini 
halletmeye çalıştı. Önce kuaförünü aradı ve kendisini havaa­
lanında karşılamasını istedi. Evini arayıp valizlerini hazırla­
malarını, gelip alacağını söyledi; programda kendisine piya­
noda eşlik edecek müzisyeni aradı ve durumu bildirdi. 
Kısacık sürede her şeyi ayarlamıştı. Ancak hava alanına git­
tiğinde Las Vegas'a tüm uçak seferlerinin fırtına yüzünden 
iptal edildiğini öğrendi. Birkaç dakika olduğu yerde kalakal­
dı. Dua ettiğini söylemedi röportaj sırasında, ama eminim et­
miştir. Bir yolunu bulup oraya gideceğinden emindi ve asıl 
bu düşüncenin kendisi bir duaydı. Az sonra Bonanza Hava 
Yolları'ndan bir görevli, bir uçak kaldıracaklarını bildirdi. 
Uçağa bindiler. Kay hâlâ huzursuzdu. Bagajının uçakta ol­
duğunu düşünüyordu. Kuaförü onun arkasına oturdu ve sa­
çını yapmaya başladı. Sonra hostes geldi ve uçağın Las 
Vegas'a fırtınada güvenli bir iniş yapabilmesi için fazla ağır­
lık olmaması gerektiğini, bu yüzden bavulların uçağa alın­
madığını bildirdi. 
Elbiseleri, müzik aleti, güzel tuvaleti hava alanında 
kalmıştı; büyük salona girdiğinde olması gerektiği görüntü­
yü sağlayacak hiçbir şeyi yoktu. Evet, her şey kötü gidiyor­
du, ama bu onu yıldırmadı. Birden uzanıp uçak tutan yolcu­
lar için hazırlanmış kesekâğıdını aldı, çantasından bir kalem 
çıkardı ve söyleyebileceği şarkılarla ilgili bir program hazır­
lamaya başladı. Las Vegas'a 8.15 civarında vardılar. Polis re­
fakatindeki bir araba onu bekliyordu. Çabucak otele götür­
düler onu ve oraya vardıklarında "Senin sıran!" dediler. îşte 
oradaydı, saçında bigudiler, program için giyinmemiş. Siz ne 
119 


yapardınız? Aslında söyleyecek fazla bir şeyi yoktu. Plânları 
bir anda değişmişti. 
Röportajı dinlerken bir yandan da düşünüyordum. Evet 
başımıza ne geldiği değil, ona nasıl tepki gösterdiğimizdi 
önemli olan. Hayatın sorunlarını nasıl karşılamaliyız? Karşı­
laştığımız problemlerden ders alıyor muyuz? Hepsinden 
önemlisi, Tanrı'ya ve kendimize güvenimizi oluşturmaya yar­
dımcı oluyorlar mı? İşler yolunda gitmediği zamanlar kendi 
kendime şu telkinde bulunurum. Bu her duruma uyar. İçim­
deki çok güçlü Tanrı'nın Mükemmellik derecesinde doğru ka­
rarlarına engel olabilecek hiç kimse, hiçbir yer, hiçbir şart ve 
durum yoktur. 
Kay Stevens biliyordu ki gerçek benliğini ortaya koyma­
sını engelleyebilecek hiçbir şey yoktu. Sahneye çıktı, orkest­
ra şefine gitti ve "İşte numaralarım" dedi ve üzerinde numa­
ralar yazılı kahverengi kesekâğıdını uzattı. Programa baş­
ladılar. Birkaç parçadan sonra piyanistin yanına oturdu ve o 
çalarken şarkı söylemeye başladı; bu arada kuaför de saçın-
daki bigudileri çıkarmaya başladı. Kay de sonunda hepsini 
birden seyircilere doğru fırlattı. Orada dokuz yüz kişi oldu­
ğunu ve hiçbirinin parasını geri istemediğini söylüyordu rö­
portajda. Herkes  m e m n u n kalmıştı. Neden? Farklıydı, alışıl­
mışın dışındaydı; gerçek benliğinin ifadesiydi, insanlar işin 
gösterişini değil özünü hissettiler ve bu cesur şarkıcıyla iş­
birliği yaptılar. Onu sevdiler. 

Yüklə 0,71 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   54   55   56   57   58   59   60   61   ...   103




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin