% 100 DÜSÜNCE GÜCÜ
Laura günlüğünün arka tarafına amaçlarını şöyle sıra
lamıştı: 1. Kendini ifade etmek
2. Arkadaşlık
3. Mutlu bir evlilik
Bugün, tüm bu amaçların gerçekleştiğini söylemekten
mutluyum. Oysa Laura onları ilk kez yazdığı zaman hepsi
nin olanaksız göründüğünü söylüyordu.
Laura şimdi, bir zamanlar dansa sarıldığı arzu ve şevk
le yağlı boya resme başlayan usta bir sanatçı. Geçenlerde aç
tığı kişisel sergiyi gezerken birçok tablosunun "satıldı" etike
ti taşıdığını gördüm. Resimleri büyük ilgi topluyor ve sürekli
talep ediliyor. Kafasını kendinden ve sorunlarından kurtar
dığından beri de dostluğu aranan bir kişi oldu. işi nedeniyle
sanat çevrelerinde birçok ortak zevkleri olan arkadaşlar
edindi. İkinci amacının ilkinin bir yan ürünü olarak gerçek
leştiği söylenebilir.
Çalışması sürerken, güzel tablolarından etkilenip ken
disine yaklaşan dul bir ressamla tanıştı. Adam bir arkadaşı
na, "Onu mutlaka tanımalıyım", demişti, "tabloları yaşama
duyduğu coşkulu sevgiyi yansıtıyor. Resimlerini seyrederken
öylesine haz duyuyor ki insan; harika bir kadın olmalı bu..."
Tanıştılar ve daha ilk görüşte birbirlerinden hoşlandı
lar. Altı ay içinde evlendiler ve bugün mutlu olup olmadıkla
rını sorduğumda bana, "Adeta cennette yaşadıklarını" söylü
yorlar.
Evet, üçüncü amaç da gerçekleşmişti. Size Laura'nın
önceki ve sonraki resimlerini gösterebilmeyi isterdim. Bugün
o ilk karşılaştığım kadın değil asla. Artık geçmişe bakmıyor,
kin duymuyor ya da kendisini suçlamıyor. Zihinsel yapısını
düzenlediği zaman, dünyasını her açıdan yeniledi. Kendisi
için belirlediği amaçlar, hakkında konuştuğumuz zihinsel
kalıplardı. Evrensel Düşünce hepsini doldurdu.
2
K E N D İ N İ - Y Ö N E T M E N İ N YOLU
Işık gökgürültüsünden, düşünce de eylemden önce gelir.
HEiNRiCH HEiNE
Hiç sarmısak hafiyesi diye bir şey duydunuz mu? Birkaç
yıl önce ölen bir arkadaşım sarmısak hafiyesiydi. Sürekli sar-
mısak arardı ama çok sevdiğinden değil, nefret ettiğinden.
Ona göre bir numaralı halk düşmanıydı sarmısak. "Tavuk
mu yumurtadan yumurta mı tavuktan çıkar?" Eskiden beri
mi sarmısaktan nefret ediyordu, yoksa içinde sarmısak oldu
ğunu bildiği bir karışımı yiyip hoşlanmayınca sarımsağa
alerjisi olduğunu mu düşünmeye başlamıştı? Her nasılsa! Bu
onun için büyük bir ilgi kaynağı olmuştu. Birisi grup olarak
akşam yemeğine çıkmayı önerdiğinde tartışma kaçınılmazdı.
Birisi, "O sevimli Fransız lokantasına gidebiliriz" dediğinde
veya "Bu akşam italyan yemeğine ne dersiniz?" diye sordu
ğunda Alice hemen "Böyle yabancı yerlere gitmesek daha iyi.
Güzel Amerikan yemeklerinin yapıldığı yerler daima daha
güvenlidir. O yabancı yerler sarmısak kullanmadan yapamı
yorlar" diye karşı çıkardı.
Bize akşam yemeğine geleceği zaman salataya sarmısak
koymamaya dikkat ederdik, içinde sarmısak tozu olmadığın
dan emin olmak için hazır sos şişesinin üstündeki yazıları
18
19
% 100 DÜSÜNCE GÜCÜ
bile okurduk. İçinde sarmısak varsa hafiyemizin onu hemen
cecik ortaya çıkaracağını biliyorduk. Böylece, bizi kendisine
tuzak kurmakla suçladığında masumiyetimizi kanıtlayabili
yorduk. Çok iyi bir arkadaştı, bu konuda şakalaşırdık h e p ;
"Biliyorum, sarımsağı seversiniz, mutlaka bir şeylere kat-
mışsmızdır", derdi.
Gittiği her yerde sarsımak arıyor, genellikle de buluyor
ve o anda hastalanıyordu. Bazı lokantalar yemeklerinde sar-
mısak olmadığına dair garanti veriyorlardı; ama eğer varsa
buluyor ve acı çekerek ödüyordu bunu. İşin ilginç yanı, ba
zen yemekte sarmısak olmasa da hastalanıyordı. Evet, sar
ımsağın düşüncesi bile yetiyordu onu hasta etmeye. Tatmin
edebileceğiniz gibi, yıllar boyu büyük bir sorun oldu bu onun
için.
Dostları ilə paylaş: