%
Ateş
Yok
2
5
Var
38
95
Karın ağrısı
Yok
38
95
Var
2
5
Başağrısı
Yok
36
90
Var
4
10
Bulantı
Yok
36
90
Var
4
10
Kusma
Yok
7
17,5
Var
33
82,5
Nöbet
Yok
21
52,5
Var
19
47,5
Mental
Yok
18
45
Var
22
55
Yara yerinde akıntı
Yok
32
80
Var
8
20
Deri altı eritem
Yok
38
95
Var
2
5
Ense sertliği
Yok
37
92,5
Var
3
7,5
Kerning
Yok
37
92,5
Var
3
7,5
Burdzinski
Yok
37
92,5
Var
3
7,5
Baş çevresinde büyüme
Yok
7
17,5
Var
33
82,5
Şant enfeksiyonu ile hastaneye yatırılan hastaların BOS bulguları
değerlendirildiğinde BOS’ta protein 14-2947 mg/dl(507,47± 675mg/dl ), BOS
glukoz 2-72 mg/dl (27,7 ±20,8mg/dl), BOS lökosit sayısı 5-1000 /mm3 ( 504,15±
411,3/mm3), BOS ‘ta lenfosit 0-100 (41,1±37,3), BOS’ta nötrofil 0-100
(58,9±37,3), BOS/kan glukoz oranı 0,01-0,72 ( 0,25±0,19) olarak saptanmıştır.
Ayrıca kan glukozu 68-193mg/dl(110±163mg/dl) , kan lökosit miktarı 4770-
33000/mm3 (17233 ± 7789 /mm3),CRP 0-300 mg/lt (98,9±81,3mg/lt) ve
sedimantasyon 10-104 /saat ( 41,59±30,7) olarak saptanmıştır.(Tablo 9 )
30
Tablo 9. Ventriküloperitoneal şant enfeksiyonlu hastalarda laboratuvar
bulguları
N
Min.
Max.
Ort.
SS
40 1 127 42,35 30,85
HS Saptanma zamanı
33 1
8 6,06 1,80
Enfeksiyon zamanı
40 10 300 77,53 80,19
Protein
40 14 2947 507,47 675,59
Glikoz
40 2
72 27,70 20,81
LDH
12 29 1000 196,83 261,46
Hücre(Lökosit)
39 5 1000 504,15
411,31
Cl
38 92 134 112,53 7,79
Kan glikozu
40 68 1125 135,70 163,50
Lökosit
40 4770 33000 17233,80
7789,60
CRP
40 0 300 98,90 81,39
Sedimantasyon
22 10 104 41,59 30,71
TİT Dansite
38 1000 1022 1008,89 6,43
BOS Lenfosit
40 0 100 41,10 37,32
BOS PNL
40 0 100 58,90 37,32
BOS/Kan glukoz
40 0,01 0,72 0,25 0,19
Şant enfeksiyonu sebebiyle hastaneye yatırılan hastaların BOS örneklemesi
ve kültür incelemesi yapılmıştır. 40 hastadan beşinde (%12,5) BOS kültüründe
üreme olmamıştır. 40 hastadan 17 ‘sinde ( %42,5) miks üreme, 12 ‘sinde (%30 )
S.epidermitis ve S.aureus üredi. İki hastada ( %5 ) brucella, üç hastada ( % 7,5 )
Pseudomonas aeruginosa, bir hastada (%2,5) Candida albicans üremesi
saptanmıştır.17 miks üremenin 10’unda stafilokok enfeksiyonu, dört hastada
Pseudomonas aeruginosa, iki hastada vankomisin dirençli enterokok, üç hastada
vankomisin duyarlı enterokok, üç hastada E.coli, üç hastada Candida albicans, bir
hastada klebsiella, iki hastada Stenotrophomonas maltophillia, bir hastada
acinetobacterium, bir hastada Burkholderia glodioli, bir hastada pnömokok üremesi
saptanmıştır (Tablo 10).
31
Tablo 10. VPŞ enfeksiyonunda BOS ‘ta üreyen mikroorganizmalar
0
5
10
15
20
25
30
35
40
45
Yok
Stofilokokler
Miks üreme
Candida
Brusella
Pseudomonas
%
Enfeksiyon Bakterileri
Ventriküloperitoneal şant enfeksiyonu sebebiyle başvuran ve Gram pozitif
mikroorganizmaların üretildiği 27 hastanın antibiyotik duyarlılığı incelendiğinde;
24 hastada (% 88,8 ) penisilin direnci, 23 hastada (%85,1) ampisilin direnci, 17
hastada (%62,9) eritromisin direnci, 17 hastada oksasilin direnci (%63), 11 hastada
(%40,7) tetrasiklin direnci, 11 hastada (%40,7) kloramfenikol direnci, 13 hastada
(%48,1) gentamisin direnci, sekiz hastada (%29,6 ) levofloksasin direnci, sekiz
hastada (%29,6) teikoplanin direnci, beş hastada (%18,5) rifampisin direnci, üç
hastada (%11) vankomisin direnci, bir hastada (% 3,8) linezolid direnci saptanmıştır
(Tablo11).
32
Tablo 11. Ventriküloperitoneal şant enfeksiyonunda BOS
örneklemesinde Gram (+) mikroorganizmaların antibiyotik duyarlılığı
Şant enfeksiyonu gelişen Gram negatif mikroorganizmaların kültür
antibiyogramlarına bakıldığında üreyen 10 mikroorganizmanın dokuzunda (%90)
ampisilin, amoksisilin-klavunilik asit ve sefoksitin direnci, altı hastada (%60)
sefotaksim ve seftriakson direnci, üç hastada (%60)sefepime ve aztreonam direnci,
iki hastada (%20)seftazidim ve siprofloksasin direnci, sekiz hastada (%80) TMP-
SMT direnci, bir hastada (%10) gentamisin ve amikasin direnci saptandı. Bütün
mikroorganizmalar meropeneme hassas saptanmıştır. İmipeneme ise sadece bir
hastada (%10) az hassasiyet saptanmıştır. Kültürde pseudomonas üremesi olan bütün
mikroorganizmalar da piperasilin-tazobaktam ve sefaperazon-sulbaktama hassasiyet
saptanmıştır (Tablo 12).
Sayı
%
Seftriakson
Yok
5
12,5
Var
35
87,5
Oksasilin
Yok
10
37
Var
17
63
Ampisilin
Yok
4
14,8
Var
23
85,2
Eritromisin
Yok
10
37
Var
17
63
Tetrasiklin
Yok
16
59,3
Var
11
40,7
Kloramfenikol
Yok
16
59,3
Var
11
40,7
Gentamisin
Yok
14
51,9
Var
13
48,1
Levofloksasin
Yok
20
74,1
Var
7
25,9
Vankomisin
Yok
24
88,9
Var
3
11,1
Teikoplanin
Yok
19
70,4
Var
8
29,6
Rifampin
Yok
22
81,5
Var
5
18,5
Linezolid
Yok
26
96,2
Var
1
3,8
Kan kültüründe üreme
Üreme (-)
27
67,5
Üreme (+)
13
32,5
33
Tablo 12. Ventriküloperitoneal şant enfeksiyonunda BOS
örneklemesinde Gram(-) mikroorganizmaların antibiyotik duyarlılıkları
Sayı
%
Ampisilin
Yok
1
10
Var
9
90
Amoksisilin-klavunilat
Yok
1
10
Var
9
90
Sefoxitine
Yok
1
10
Var
9
90
Sefotaksim
Yok
3
30
Var
6
60
Seftazidim
Yok
8
80
Var
2
20
Seftriakson
Yok
4
40
Var
6
60
Sefepime
Yok
6
60
Var
3
30
Gentamisin
Yok
8
80
Var
1
10
Amikasin
Yok
8
80
Var
1
10
Siprofloksasin
Yok
8
80
Var
2
20
Nitrofurantoin
Yok
5
50
Var
4
40
TMP-SMZ
Yok
1
10
Var
9
90
Piperasin-Tazobaktam
Yok
5
100
Var
0
0
Sefaperazon-Sulbaktam Yok
5
100
Var
0
0
Şant enfeksiyonu sebebiyle tedavi edilen hastaların mortalite oranlarına
baktığımızda 40 hastanın beşinde (%12,5) eksitus saptanmıştır. Eksitus saptanan iki
hastamızda serebral herniasyon, iki hastamızda şanta bağlı barsak perforasyonu, bir
hastamızda vankomisin dirençli Enterokok ve Candida albicans üremesi
saptanmıştır.
Şant enfeksiyonu gelişen hastalarımızın tedavi protokolleri
değerlendirildiğinde 40 hastamızdan 16 hastamızın şantı çıkarılmış ve eksternal
ventriküler drenaja alınmıştır, 11 hastamıza intratekal tedavi uygulanmıştır.
İntratekal tedavi alan hastalardan birine vankomisin, yedi hastaya targocid ve 3
hastaya amikasin tedavisi uygulanmıştır. Hastalarımıza hastaneye yattıkları ilk gün
15 mg/doz dört dozda vankomisin ve 100mg/kg/gün dozunda seftriakson tedavisi
34
başlanmıştır.Üç hastada vankomisin’e karşı allerjik reaksiyon geliştiğinden
tedavilerine intratekal targocid olarak devam edilmiştir. Hastalarda ürüyen
mikroorganizmaların antibiyotik duyarlılıklarına göre tedavileri değiştirilmiştir.
Şant enfeksiyonlu hastaların hastanede yatış sürelerine bakıldığında 30
günden az hastanede kalan hasta sayısı 19( %47,5 ) , 30 günden fazla hastanede
kalan hasta sayısı 21( % 52,5 ) olarak saptanmıştır (Tablo 13 ).
Tablo 13: Ventriküloperitoneal şant enfeksiyonlu olgularımızın
hastanede yatış süreleri
Hastaların hastaneye yatış süreleri; Yaş, cinsiyet, BOSkültüründe üreyen
mikroorganizmalar, hidrosefali etyolojisi, BOS bulguları, kan kültürü ve enfeksiyon
tipine göre karşılaştırıldığında; 30 gün altında hastanede kalan hastaların yaş
ortalaması (16,97±23,75 ay), 30 gün üzerinede kalanlarda yaş ortalaması
(8,5±13,1ay) olarakbulunmuştur. 30 gün üzerinde yaş ortalaması daha küçük olup
istatiksel olarak anlamlı bulunmamıştır ( p:0,165) .Hastaların cinsiyetine
baktığımızda 30 gün altında hastanede yatan olguların % 57, 9’u erkek, %42,1’i kız
olduğu görülmüştür. 30 gün üzerinde hastanede yatan olguların %33,3 erkek,
%66,7 kız olarak saptanmıştır.30 gün üzerinde hastanede kalan hastalarımızdan
kızların sayısı erkeklere göre daha fazlaydı ama istatiksel olarak anlamlı
bulunmamıştır ( p:0,119).Enfeksiyon bakterilerine göre hastanede kalış süreleri
karşılaştırıldığında BOS’ta polimikroorganizma saptanan hastaların hastanede yatış
süreleri çoğunlukla 30 günden fazla olarak saptanmıştır ( %52,4 ) fakat istatiksel
olarak anlamlı bulunmamıştır (p:0,259) . Hidrosefali etyolojisine göre değerlendirme
yapıldığında meningomyelosel tanısı olan hastaların hastanede yatış süreleri daha
fazla bulunmuştur ancak sonuçlar istatiksel olarak anlamlı bulunmamıştır(p:
0,778).Hastanede yatış süreleri BOS bulguları ile birlikte değerlendirildiğinde
hastanede 30 günden fazla kalan hastaların BOS lökosit sayısında % 61,8 PNL
Gün
Sayı
%
Hastanede Yatış
Süresi
<30
19
47,5
>30
21
52,5
35
hakimiyeti saptanmış olup sonuçlar istatiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (p:
0,605). Hastaların BOS/ kan glukoz değerlerine bakıldığında 30 gün altında
hastanede yatan hastalarda bu oran (0,36±0,18) ,30 gün üzerinde yatan hastalarda ise
bu oran ( 0,15± 0,12) olarak bulunmuştur. Sonuçta 30 günden fazla hastanede yatan
hastaların BOS glukoz değerleri istatiksel olarak anlamlı düşük bulunmuştur
(p:0,0001) (Tablo 14 ). Hastanede kalış süresi 30 günden az olanların %78,9 ‘unda
kan kültüründe üreme saptanmamıştır. Hastanede kalış süresi 30 günden fazla
olanların %57,1 ‘inde, hastanede kalış süresi 30 günden az olanların büyük
çoğunluğunda kan kültürlerinde üreme saptanmamış olup, her iki gruptada hastanede
yatış süreleri ile kan kültürü sonuçları arasında istatiksel olarak anlamlı ilşki
bulunmamıştır (p:0,141 ) (Tablo 15).
Tablo 14. BOS bulgularının hastanede yatış sürelerine etkileri
<30 Gün
>30 Gün
t
p
Yaş (ay)
16,97±23,75 8,5±13,1 1,42 0,165
BOS Lenfosit
44,37±39,09 38,14±36,36 0,52 0,605
BOS PNL
55,63±39,09 61,86±36,36 -0,52 0,605
BOS/Kan Glukoz
0,36±0,18 0,15±0,12 4,44 0,0001
36
Tablo 15. Hastanede yatış sürelerini etkileyen faktörler
<30 Gün
>30 Gün
Cinsiyet
Erkek
11
57,9%
7 33,3% χ²:2,43
Kız
8
42,1%
14 66,7% p=0,119
Enfeksiyon
Bakterileri
Üreme yok
4
21,1%
1
4,8%
Stafilokoklar
6
31,6%
6 28,6%
Miks üreme
6
31,6%
11 52,4%
Candida
0
0,0%
1
4,8%
Brucella
2
10,5%
0
0,0% χ²:6,52
Pseudomonas
1
5,3%
2
9,5% p=0,259
Hidrosefali etyolojisi
Enfeksiyonlar
3
15,8%
2
9,5%
Konjenital malformasyon
10
52,6%
14 66,7%
Hemoroji
2
10,5%
2
9,5%
Araknoid kistler
1
5,3%
0
0,0% χ²:1,77
Sınıflandırılamayanlar
3
15,8%
3 14,3% p=0,778
kan kültüründe
üreme
Üreme (-)
15
78,9%
12 57,1% χ²:2,16
Üreme (+)
4
21,1%
9 42,9% p=0,141
Pandy
Negatif
4
21,1%
1
4,8%
(+)
3
15,8%
1
4,8%
(++)
4
21,1%
6 28,6%
(+++)
7
36,8%
7 33,3% χ²:6,68
(++++)
1
5,3%
6 28,6% p=0,153
SET Proksimal
Ventrikülit
5
26,3%
4 19,0% χ²:0,302
Menenjit
14
73,7%
17 81,0% p=0,583
SET Distal
Yok
14
73,7%
11 52,4%
Bakteriyemi
4
21,1%
9 42,9% χ²:2,18
Peritonit
1
5,3%
1
4,8% p=0,335
SET Yavaş
Seyirli Klinik
Yok
11
57,9%
11 52,4%
Şant disfonksiyonu
8
42,1%
9 42,9% χ²:0,961
Şant boyunca sıvı sızması
0
0,0%
1
4,8% p=0,618
37
TARTIŞMA
Günümüzde hidrosefali tedavisinde en etkin tedavi yöntemi olmamakla
birlikte intraventriküler BOS birikiminin neden olduğu intrakranial basıncı düşürmek
amacıyla, BOS’un başka bir vücut boşluğuna drenajını sağlayan şant sistemleri halen
yaygın olarak kullanılmaktadır(1.3.41). Bu sistemler tedavi maliyetleri yüksek ve
tedavisi güç olan komplikasyonları da beraberlerinde getirmektedirler. Özellikle
pediatrik yaş grubundaki hidrosefali hastalarının tedavisinde kullanılan VPŞ
sistemlerine bağlı komplikasyonlar operasyonu takip eden ilk bir kaç ayda en yüksek
düzeye ulaşmaktadır. Pediatrik dönemindeki şant komplikasyonlarının yaklaşık
%50’sini şant tıkanmaları oluştururken, ikinci sırayı şant enfeksiyonları almaktadır
(2, 5). Subdural kanama ve effüzyon, aşırı drenaj sendromu, slit ventrikül sendromu,
şant migrasyonu, şant kopması, şant kırılması, psödokist, intestinal perforasyon,
pnömosefalus gibi komplikasyonlar daha nadir olarak görülmektedirler (2, 5).
VPŞ takılması sonrası gelişen komplikasyonlar temelde operasyon öncesi,
operasyon sırasında ve sonrasındaki teknik detaylardan köken almaktadırlar (41).
Literatürde pediatrik yaş grubundaki hidrosefali olgularının cinsiyete göre
dağılımları %55-60 erkek, %40-45 kız olarak bildirilmektedir (26, 27-30). Choux ve
arkadaşlarının (26) 600 olgudan oluşan çalışmalarında olguların cinsiyete göre
dağılımları 345 erkek ve 255 kız, Güzelbağ ve arkadaşlarının (29) 306 olguluk
çalışmasında 165 erkek, 141 kız, Kontny ve arkadaşlarının (27) çalışmasındaki
olguların 145’i erkek, 109’u kız, Casey ve arkadaşlarının (30) çalışmasındaki
olguların 90’ı erkek, 65’i kız, Vanaclocha ve arkadaşlarının (31) çalışmasındaki
olguların 20’si erkek, 12’si kız, Davis ve arkadaşlarının (32) çalışmasında olguların
678’i erkek, 515’i kız, Kulkarni ve arkadaşlarının (28) çalışmasında olguların % 54’ü
erkekti olarak bildirilmektedir.
Bizim olgularımızı 1-84 ay yaş aralığında hidrosefali sebebiyle
ventriküloperitoneal şant takılan ve enfeksiyon gelişen hastalar oluşturmaktaydı.
2001-2008 tarihleri arasında takip edilen 40 olgunun 18’i (%45) erkek, 22’si (%55)
kız idi. Olgularımızın cinsiyetlerine göre dağılımı literatür ile uyumlu değildi.
38
Literatürde pediatrik dönemindeki hidrosefali olgularının etyolojilerine göre
dağılımlarında OHKD sebebiyle gelişen hidrosefali olguları ilk sırayı almaktadır
(27.29.36). Güzelbağ ve arkadaşlarının (29) serilerinde 306 olgunun 109’u, Kulkarni
ve arkadaşlarının (28) serilerinde olguların %21,7’si, Bierbrauer ve arkadaşlarının
(36) serilerindeki olguların %28’i, Kontny ve arkadaşlarının (27) 350 olguluk
serilerinde 133 olgu OHKD’ne bağlı hidrosefalisi olan olgulardan oluşmaktaydı.
Bizim 40 olgudan oluşan serimizde ise; 20 (%50) olguda OHKD sebebiyle
hidrosefali gelişmişti. Olgularımızın hidrosefali etyolojilerine göre dağılımları
literatür ile uyumlu olup, etyolojik nedenler içerisinde OHKD’leri ilk sırayı
almaktaydı.
Literatürde özellikle yaşamın ilk bir yılında şant takılan olgularda şant
enfeksiyonlarının görülme oranları daha ileri yaştaki olgulara oranla daha yüksek
olarak bildirilmektedir (2. 23. 24.25.28.31). Pople ve arkadaşlarının (24) yaptığı 296
olguluk retrospektif çalışmada altı aydan küçük infantlarda şant enfeksiyonu oranı
%15.7 iken, daha büyük yaştaki çocuklarda ise bu oran %5.6 olarak bildirilmektedir.
Güzelbağ ve arkadaşlarının (29) çalışmasında bir yaş altında şant takılan olgularda
şant enfeksiyonu oranı %16 olarak bildirilmektedir. Kulkarni ve arkadaşları (28)
çalışmalarında şant enfeksiyonu için şant takılma yaşının küçük olmasını risk faktörü
olarak bildirmektedirler. Bizim çalışmamızda ise şant enfeksiyonu sebebiyle
çalışmaya dahil edilen olgulardan 17’si (%42,5) 0-1 yaş aralığında geri kalan 23 olgu
ise(%57,5) 1-7 yaş arasındaydı. Olguların yaş gruplarına göre şant enfeksiyonu
görülme oranlarımız literatürle paralellik göstermemekte idi.
Literatürde OHKD’ne eşlik eden hidrosefali olgularına takılan VPŞ’larda şant
enfeksiyonu oranı yüksek olarak bildirilmektedir (23.27.28.29.31). Kontny ve
arkadaşlarının (27) çalışmasında OHKD’ne bağlı olarak gelişen hidrosefali
hastalarında şant enfeksiyonu oranı %10,5 olup, aynı çalışmada diğer etyolojik
nedenlerle şant takılan olgulardaki şant enfeksiyonu oranlarından daha yüksek olarak
bulunmuştur. Tuli ve arkadaşlarının (39) çalışmasında 73 OHKD’li olgunun 11’inde
(%5.06) şant enfeksiyonu gelişmiş ve OHKD’li olgularda morbidite ve mortalitenin
nedeni olarak şant enfeksiyonlarını bildirmektedirler. Bizim çalışmamızda da
39
OHKD’ne eşlik eden hidrosefali sebebiyle şant takılan ve enfeksiyon gelişenolgu
sayısı 20 olup ventriküloperitoneal şant enfeksiyonu sebebiyle takip ve tedavi edilen
hastalarımızın %50 ‘sini oluşturmaktaydı. OHKD’ne bağlı olarak hidrosefali gelişen
olgularda şant enfeksiyonu oranlarımızın yüksekliği literatürle uyumlu bulunmuştur.
Şant operasyonlarını takip eden ilk iki ayda şant enfeksiyonu riskinin daha
yüksek olduğu literatürde bildirilmektedir (5, 23, 26,28,31). Choux (26) ve Kulkarni
(28) çalışmalarında şant enfeksiyonlarının büyük çoğunluğunun operasyonu takip
eden ilk üç ayda ortaya çıktığını bildirmektedirler. Choux ve arkadaşları (26)
çalışmalarında şant enfeksiyonlarının %57’sini şant takılmasını takip eden ilk bir
ayda, %85’ini ilk dört ayda ve %15’ini dördüncü aydan sonra gördüklerini
bildirmektedirler. Casey ve arkadaşları (30) olgularındaki şant enfeksiyonlarının
%92’sinin şant takılmasını takip eden ilk üç ayda olduğunu bildirmektedirler.
Kulkarni ve arkadaşlarının (28) çalışmasında şant enfeksiyonu gelişen olgularda
reoperasyon zamanı 4-177 gün arasında olup, ortalama değer 36 gün olarak
bildirilmektedir.
Bizim çalışmamızda ventriküloperitoneal şant enfeksiyonu sebebiyle takip
ettiğimiz hastalarda enfeksiyon bulgularına en erken postoperatif 10.günde en geç
postoperatif 300.günde rastlanmakta olup ortalama değer 77,53 ve standart sapma
80,19 saptanmış olup şant enfeksiyonlarının postoperatif gelişme periyodu literatür
ile uyumlu olarak bulunmuştur.
Literatürde postoperatif erken dönemde şant enfeksiyonlarından sorumlu
mikroorganizmalar deri florasında bulunan stafilokoklar olarak bildirilmektedir (23,
24,26-28,31,37,41). Choux ve arkadaşlarının (26) çalışmasında
şant
enfeksiyonlarında S.epidermidis %44, S.aureus %23, daha az olarak da
Enterobacter, S.hemoliticus, Acinobacter, P.aeruginosa ve C.albicans enfeksiyon
etkeni olarak bildirilmektedir. Kulkarni ve arkadaşlarının (28) serilerinde ise kültürde
üretilen mikroorganizmaların 48,4’ü S.aureus, %38,7’si koagülaz negatif
stafilokoklar olarak bildirilmektedir. Pople ve arkadaşları (24) çalışmalarında
operasyon sırasındaki kontaminasyonlarda en sık koagülaz negatif stafilokokların
40
enfeksiyon etkeni olduğunu bildirmektedirler. Kontny ve arkadaşlarının (27)
çalışmasında da izole edilen 28 mikroorganizmanın 16’sını S.epidermidis
oluşturmaktadır. Vanaclocha ve arkadaşlarıda (31) şant enfeksiyonunda izole ettikleri
mikroorganizmaların %71,8’ini koagülaz negatif stafilokokların oluşturduğunu
bildirmektedirler.
Bizim çalışmamızda da postoperatif dönemde gelişen 40 şant enfeksiyonunun
35’ünde kültürde mikroorganizma üretildi, beşinde ise üreme olmadı. Kültürde
üremesi olan 35 olgumuzun 12’sinde (%30) enfeksiyondan sorumlu
mikroorganizmalar S.epidermidis ve S.aureus, koagülaz negatif stafilokok’lardı,
bununla birlikte kültürde üremesi olan olguların 17’sini mikroorganizmalar arasında
yine koagülaz negatif stafilokokların çoğunluğu oluşturduğu miks üremenin izlendiği
olgular oluşturmaktaydı. Geri kalan 11 olgunun ikisinde (%5) Brucella, üçünde
(%7,5) C.albicans, birinde ise (%2,5)etken mikroorganizma P.aeroginosa idi.
Çalışmamızdaki şant enfeksiyonu etkeni olan mikroorganizmalar literatürle
karşılaştırıldığında literatürle uyumlu olarak bulunmuştur.
Literatürde Gram pozitif üremenin gözlendiği VPŞ enfeksiyonu olgularının
antibiyotik dirençliliğine bakıldığında Fong ve ark.(50) Stafilakok enfeksiyonunda
efektif tedavi seçeneğini kloksasilin olarak saptamışlardır. Pfaus ve ark.(52)
stafilokok ventrikülitli olguların intraventriküler vankomisinin en etkili ilaç olduğunu
yazmışlardır. Cunha ve ark.(51) da en etkili tedavinin vankomisin olduğunu
savunmuşlardır. Jourdan ve ark ise şant enfeksiyonu gelişen olgularda en etkin
tedavinin Teikoplanin olduğunu söylemişlerdir. Bizim çalışmamızda ise Gram pozitif
mikroorganizmalarda tedavi seçeneği olarak en etkili antibiyotik ajanlar rifampisin,
linezolid ve vankomisin olarak saptanmıştır.
Literatürde Gram negatif üremenin gözlendiği VPŞ enfeksiyonlu olglarının
antibiyotik dirençliliğine bakıldığında Latif ve ark.(53 )27çocukta seftriaksonun
BOS’a geçişini incelemişlerdir. Hem external ventrikülotomi drenajı hemde VPŞ’a
bağlı gelişen menenjitlerde seftriaksonun BOS‘a geçisinin iyi olduğu ve tedavideki
yeri vurgulanmıştır. Segal-Maurer ve ark. (54) seftazidim dirençli klebsiella’ya bağlı
41
VPŞ enfeksiyonlu olguda meropenem, imipenem ‘e duyarlılık saptanmıştır. Lu ve
ark (55) hastane kökenli Gram negatif enfeksiyonlara karşı üçüncü kuşak
sefalosporinlere direnç geliştiği vurgulanmaktadır. Barsic ve ark.(56) Gram negatif
mikroorganizmalarda en etkin tedavinin siprofloksasin olduğu saptanmıştır. Bizim
çalışmamızda Gram negatif mikroorganizmaların antibiyotik dirençliliğine göre en
etkili antibiyotik meropenem olarak saptanmıştır. Pseudomonas için ise piperazin-
tazobactam ve sefoperazon-sulbaktam en etkili olarak bulunmuştur.
Literatürde ventriküloperitoneal şant enfeksiyonlu olgularda prematüritenin
önemli bir risk faktörü olduğu yönünde yayınlar mevcuttur.
30>30>30> Dostları ilə paylaş: |