105 13
ADRENAL İNSİDENTALOMA’NIN YAŞLILIKTA TAKİBİ
Bilindiği gibi “adrenal insidentaloma” adrenal kitle şüphesi ile yapılmayan görüntülemede tesbit
edilen adrenal kitlelere verilen isimdir. Araştırıcıların büyük bölümü >1 cm olan adrenal kitleler
olarak düşünürler. Adrenal insidentalomaların çok büyük kısmı nonfonksiyone benign lezyonlardır
(adenom, myelolipom). Bu adrenal kitlelerin büyük bölümü cerrahi tedavi gerektirmez (≤4 cm).
Adrenal insidentaloma insidansı yaşla aşikar değişkenlik gösterir. Adrenal nodüllerin yaş ile artığı
bilinmektedir. 40 yaş altındaki bireylerde, genç erişkin ve çocuklarda adrenal nodüllere daha az
rastlanır. Otopsi çalışmalarında %2 civarında (%1.0-8.7) olduğu bildirilmiştir. 50 yaşında %3 ve
yaşlılar (70 yaş üzeri) da %10’a kadar arttığı bildirilmektedir. Adrenal insidentalomalı hastaların
büyük bölümü 50-70 yaşları arasındadır (1,2).
Adrenal insidentaloma bulgusu, arteriosklerotik hastalığın lokal iskemik hasarına cevap olarak
kompansatuar bir büyümeyi sunabilir (2). Adrenal insidentalomalara, modern teknolojinin bir
hastalığı olarak ve bir halk sağlığı problemi olarak bakılabilir. Sağ adrenal glandda ve kadınlarda
daha sık görülürler. %10-15 bilateraldirler ve %5-7’si sessiz feokromositomadır (2).
Benign adrenal insidentalomalı hastaların takibinde malign transformasyon için ve/veya aşikar
hormon aşırılığı (Cushing sendromu, feokromositoma, primer hiperaldosteronizm) gelişimi için
takip gereklidir.
Adrenal insidentalomalarda otonom kortizol sekresyonunun değerlendirilmesi:
Hastalar, kortizol supresyonuna göre 3 alt grupta değerlendirilmiş (normal, ara, aşikar) (1):
1 mg deksametazon sonrası kortizol <1.8μg/dl
1 mg deksametazon sonrası kortizol 1.8 – 5 μg/dl
1 mg deksametazon sonrası kortizol >5 μg/dl
Takipte biyokimyasal profilde değişiklik: 3, 6.9, 7.5 yıl ortalama takipte aşikar Cushing sendro-
mu gelişen hasta bulunmamıştır (1).
Değerlendirilen 12 çalışmada, Tip 2 diabates mellitus (T2DM) ve hipertansiyon (HT) riski,
takip edilen 3 çalışmada, 1 mg deksametazon testi ile yetersiz kortizol supresyonlularda artmış-
tır, bir başka izlenen küçük bir çalışmada her iki hastalıkta da artış yoktur. İki çalışmada kardi-
yovasküler olay insidansı daha yüksek bulunurken, iki çalışmada mortalite riski artmıştı. Dört
çalışmada da vertebral kırık riskinin yükseldiği bildirilmiştir (1).
Otonom kortizol sekresyonlu hastalarda cerrahi ve konservatif tedavi karşılaştırması, (n=23 cer-
rahi, n=22 konservatif hasta), 7.7 yıl takipte sadece hipertansiyon, diyabet ve dislipidemi de
düzelmeler vardır.