Yazışma Adresi / Address for Correspondence


Şekil 2. Lugol solüsyonuyla hazırlanan lam-lamel arası preparatta  Blastocystis vakuoler formu (40×). Şekil 4



Yüklə 1,02 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə8/11
tarix17.05.2022
ölçüsü1,02 Mb.
#58319
növüYazı
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11
barsak-paraziti-infeksiyonlarinda-son-durum-bir-referans-laboratuvari-sonuclari

Şekil 2. Lugol solüsyonuyla hazırlanan lam-lamel arası preparatta 

Blastocystis vakuoler formu (40×).

Şekil 4. Modifiye aside dirençli boyamada Cyclospora cayatenensis 

ookistleri (100×).



Şekil 5. Direkt floresan antikor yöntemiyle saptanan Giardia intesti-

nalis kistleri (40×).

Şekil 3. Trikrom boyamasıyla Giardia intestinalis kist ve trofozoitleri 

(100×).


Usluca S et al. Barsak Paraziti İnfeksiyonları 309


yanlış pozitif sonuçlar verebilmesi gibi dezavantajları vardır. 

En önemli kısıtlaması, patojen ve patojen olmayan barsak 

protozoonlarının ayırt edilmesinin zor olmasıdır (7,8). 

Bu kısıtlılıkları nedeniyle DFA, ELISA, kültür, izoenzim 

analizi ve PCR gibi daha duyarlı ve özgül alternatif yöntem-

ler geliştirilmiştir. Ancak bu uygulamaların da bazı kısıtlılık-

ları vardır (7). Diğer parazitleri saptayamaması ve göreceli 

olarak maliyetinin yüksek olması nedeniyle, antijen tarama 

yöntemlerinin direkt mikroskopik inceleme ve kalıcı boyama 

yöntemlerinin yerini alması söz konusu değildir (9). İzoenzim 

analiziyle birlikte kültür, E. histolytica’nın  E. dispar veya E. 

moshkovskii’den ayırt edilmesini sağlamakta, son yirmi yılda 

amip infeksiyonu tanısında altın standard olarak kabul edil-

mektedir. Bununla birlikte, amip kültürleri ve izoenzim anali-

ziyle tanı konulması için bir haftalık süre gerekmekte ve mik-

roskopisi pozitif olan birçok örnek, örneğin işlemlenmesinde 

gecikme veya dışkı örneği alınmasından önce antiamebik te-

davi verilmiş olması nedeniyle bu yöntemlerle negatif olarak 

değerlendirilmektedir (10). 

Dışkı incelemelerinde kullanılan bu konvansiyonel yön-

temlerin her birinin dezavantajlarını en aza indirebilmek için 

moleküler yöntemler geliştirilmiştir. Ancak dışkı örneklerin-

den DNA izolasyonunun zaman alıcı olması ve bu örneklerde 

inhibitör maddelerin varlığı moleküler yöntemlerin uygulan-

masını kısıtlamaktadır (7,11). Bu nedenle son zamanlarda 

dışkıdan DNA izolasyonu yöntemleri geliştirilmiş ve basitleş-

tirilmiştir (11). 

Konvansiyonel PCR yönteminde DNA amplifikasyonu 

zahmetli ve pahalıdır ve örnekler arasında çapraz kontami-

nasyon ihtimali önemli bir problemdir. Bununla birlikte flo-

resans saptayan problar sayesinde kontaminasyon ihtimali 

azaltılmış, birden fazla etkenin aynı reaksiyonda saptanma-

sını sağlayan sistemler geliştirilerek zaman ve maliyetten ta-

sarruf sağlanmıştır. Multipleks “real-time” PCR yönteminin 

E. histolytica, G. intestinalis ve C. parvum’un rutin tanısında 

mikroskopiden daha duyarlı ve özgül bir yöntem olduğu bil-

dirilmektedir (7,11). 

Geleneksel olarak mikroskopi, tercih edilen yöntem ol-

makla beraber, deneyimli personelin bulunmaması durumun-

da tanı atlanabilmektedir. Bu nedenle günümüzde barsak pro-

tozoonlarının tanısında mükemmel duyarlılık ve özgüllükleri 

göz önüne alındığında moleküler yöntemler altın standard 

olarak kabul edilmeye başlanmıştır (7). Moleküler yöntemle-

rin en önemli yararı yanlış tanı nedeniyle gereksiz tedavile-

ri ve tedavi maliyetini azaltmalarıdır (12). Her bir yöntemin 

kendi içerisinde avantaj ve dezavantajları olması nedeniyle 

tanının atlanmaması amacıyla laboratuvarımızda birden fazla 

yöntem bir arada kullanılmaya çalışılmıştır. 



G. intestinalis dünyada en yaygın olarak görülen barsak 

protozoonudur (13). Tanısında ilk tercih edilen yöntem mikros-

kopidir. Maliyetinin düşük olmasının yanı sıra diğer birçok bar-

sak paraziti de bu yöntemle saptanabilmektedir. Ancak parazi-

tin kist formunun dışkıyla aralıklı olarak atılması veya dışkıdaki 

kist sayısının az olması halinde, tek bir örneğin incelenmesi 

durumunda duyarlılık oldukça düşüktür. Duodenum villusları-

na emici diskleriyle yapışmış olan trofozoitler, epitel hücrele-

rinin 72 saatte bir dökülmesiyle dışkıyla atıldıkları için parazi-

tin her zaman dışkıda gösterilmesi mümkün olamamaktadır 

(9). Tek bir dışkı örneğiyle yapılan rutin dışkı incelemesinde, 

konsantrasyon yöntemi de uygulanmasına rağmen olguların 

%10-50’sine yanlış tanı konulabilmektedir. Hastanın birden faz-

la örneğinin incelenmesi halinde bile duyarlılığın ancak %85’e 

ulaşabildiği belirtilmektedir. DFA yöntemi giardiyaz tanısında 

referans yöntem olarak kabul edilmektedir. Mikroskopiyle kar-

şılaştırıldığında duyarlılığı ve özgüllüğü %100’dür ve diğer pa-

razitlerle çapraz reaksiyon görülmemektedir (9). 



Blastocystis  spp. genellikle apatojen olarak kabul edil-

mekle birlikte, son yıllarda patojenliği daha fazla tartışılan ve 

dışkı incelemelerinde en sık görülen protozoondur (2). Dışkı 

örneklerinde en sık olarak sırasıyla vakuoler, granüler, multi-

vakuoler ve kist formunun görüldüğü bildirilmiştir. Ameboid 

form çok nadir olarak bildirilmiştir. Avakuoler formun insan 

barsağında bulunduğu düşünülmektedir (14). Blastocystis 

spp. tanısı, Lugol solüsyonu kullanılarak lam-lamel arası pre-

paratıyla ve trikrom, demir hematoksilen ve Wright gibi kalıcı 

boyama yöntemleriyle konulabilir. Parazitin büyüklüğü 6-40 

µm arasında değişebilmektedir. Lugol solüsyonu kullanılarak 

lam-lamel arası preparatının incelenmesinde lökosit, E. his-



tolytica, E. hartmanii ve Endolimax nana gibi diğer protozoon 

kistleriyle karıştırılabilmekle birlikte, özellikle vakuoler formu-

nun ayırt edilmesi daha kolaydır (15). Mikroskopinin duyar-

lılığı düşük (%48) olduğu için, son yıllarda duyarlılığı daha 

yüksek olan kültür ve moleküler yöntemler özellikle araştır-

ma amacıyla tercih edilmektedir (16). 



E. histolytica, nadir olarak görülmesine rağmen potansi-

yel invazif bir protozoon olması nedeniyle erken tanı hayati 

önem taşımaktadır (17). Morfolojik olarak ayrımı yapılama-

yan E. histolytica/E. dispar’ın ayırt edilmesi hastalığın tedavi 

ve takibinde çok önemlidir. E. histolytica patojen olup klinik 

tablolara yol açarken E. dispar ve E. moshkovskii nonpato-

jendir (13,18,19). Tanıda tek dışkı örneğinin mikroskopik in-

celemesinin duyarlılığının %33-50 olduğu bildirilmektedir 

(20). Etkenin atılımının değişken olması nedeniyle en fazla 10 

gün içinde, en az 3 kez dışkı örneği incelenmesiyle bu oranın 

%85-95’lere çıkabildiği bildirilmektedir (21). Kalıcı boyama 

yöntemlerinin Lugol solüsyonu kullanılarak lam-lamel arası 

preparatına göre daha yüksek başarı sağladığı bildirilmek-

tedir (20). E. histolytica/E. dispar ayrımında zimodem analizi 

yararlıdır; ancak bu yöntem oldukça zor ve zahmetlidir (18). 

Patojen  E. histolytica ile patojen olmayan E. dispar’ın ayrı-

mında  E. histolytica’nın Gal- veya GalNAc- bağlayan lektin 

proteinini saptayan monoklonal antikorlar kullanılarak uygu-

lanan ELISA yöntemi %95’in üzerinde duyarlılık ve özgüllüğe 

sahiptir ve dışkıda E. histolytica/E. dispar’ın ayrımına imkan 




Yüklə 1,02 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin