Yazışma Adresi: Alper Yosunkaya, Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon A.D., Konya
e-posta: alpyos@superonline.com
Geliş Tarihi: 03.05.2010 Yayına Kabul Tarihi: 14.05.2010
Araştırma Yazısı
Özet
Abstract
SELÇUK ÜNİV
TIP DERGİSİ
Selçuk Tıp Üniv. Derg 2011;27(1):18-23
Yoğun Bakım Ünitemizde Sık Rastlanan Obstetrik Sorun:
Hellp Sendromu (15 Olgunun Analizi)
The Common Obstetric Problem in our Intensive Care Unit:
Hellp Syndrome (Analysis of 15 Cases)
Alper Yosunkaya, Ahmet Keçecioğlu, Tuba Berra Erdem, Hale Borazan
Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı, KONYA
HELLP sendromu (Hemolysis-Elevated Liver enzymes-Low
Platelets)hemoliz, yükselmiş karaciğer enzimleri ve trombosit
sayısında azalma ile karakterize, yüksek maternal ve perinatal
morbidite ve mortalite ile ilişkili bir tablodur. Biz çalışmamızda
2005-2009 arasında, yoğun bakımımızda takip ettiğimiz, Hellp
Sendromlu 15 preeklamptik ve eklamptik hastayı retrospektif
olarak inceledik. Hastaların yoğun bakıma alınma nedenleri ,
demografik, klinik ve obstetrik özellikleri kaydedilmiş,hemoglobin,
serum albümin seviyesi, protrombin ve parsiyel tromboplastin
zamanı,fibrinojen düzeyi, trombosit sayısı, total bilirubin ve kreatinin
değerleri, AST, ALT, laktat dehidrogenaz düzeyleri incelenmiştir.
Hellp sendromlu hastaların yoğun bakıma alınma nedenleri ciddi
konvülsiyon, şuur kaybı , hava yolu kontrolü, invazif hemodinamik
monitorizasyon, ARDS, intraserebral hemoraji ve solunum yetersizliği
idi. Hastalarımızın yoğun bakımdaki 4 günlük takibi esnasında
trombosit sayısı 3. günden itibaren yükselmeye başladı. Ancak bu
yükselme yoğun bakıma kabul günü ile karşılaştırıldığında 4. günde
istatistiksel olarak anlamlı idi. Yine benzer olarak AST, ALT, LDH,
üre ve kreatinin değerleri 3. günden itibaren düşmeye başlarken
4. günden itibaren düşüş anlamlıydı (P<0.05). Hastalarımızın total
bilirubin değerleri ise 2.günden itibaren istatistiksel olarak anlamlı
düşüş gösterdi. Hastalardan 10 tanesi invaziv mekanik ventilasyona
ihtiyaç göstermiş, 3 hasta ise total yüz maskesi ile noninvaziv olarak
solunum desteği almıştır. 3 hastamıza dirençli trombositopeni ve akut
böbrek yetmezliği olması üzerine plazmaferez uygulanmıştır. Sadece
intraserebral hemoraji geçiren vaka sepsis nedeniyle kaybedilmiştir.
Sonuç olarak Hellp Sendromu yoğun bakım ünitelerinde en sık
rastlanan obstetrik problemlerden olup, yüksek maternal-fetal
morbidite ve mortaliteye sahiptir. Özellikle konvülsiyon geçirmiş
Hellp Sendromlu hastalar vajinal doğumdan veya C/S’den sonra klinik
sürecin ağırlaşabileceği düşünülerek 3. basamak bir yoğun bakımda
takip edilmesi komplikasyon oranını azaltıp morbidite ve mortaliteyi
düşürebilecektir. Ciddi ve inatçı vakalarda plazmaferez uygulaması
organ yetersizliklerini azaltarak klinik başarıyı artırabilir.