24
Akademik Gıda 8 (3) (2010) 24-32
Derleme Makale / Review Paper
Kuru Đncir, Üzüm ve Kırmızıbiberlerde Mikotoksin Varlığı
Levent Şen
1
, Sebahattin Nas
2
1
Afyon Kocatepe Üniversitesi, Sultandağı Meslek Yüksekokulu, Sultandağı, Afyonkarahisar
2
Pamukkale Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Gıda Mühendisliği Bölümü, Denizli
E-posta: lsen@aku.edu.tr
ÖZET
Mikotoksinler funguslar tarafından üretilen ve çeşitli tarımsal ürünlerde hasat öncesinde ya da hasattan sonraki
herhangi bir aşamada oluşabilen toksik metabolitlerdir.
Küfler tarafından üretilen birçok mikotoksin olmasına
rağmen gıdalarda en sık rastlananlar aflatoksin (AF), okratoksin (OT), patulin, fumonisinler, zearalenon ve
trikotesenler olarak sıralanabilir. Bu çalışmada ülkemizde büyük ekonomik önemi olan kuru incir, üzüm ve
kırmızıbiberde aflatoksin ve okratoksin A potansiyeli, bu toksinlerin oluşum şartları ve olası giderme yöntemleri
derlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Aflatoksin, Okratoksin A, Kuru incir, Kuru üzüm, Kırmızıbiber
Occurrence of Mycotoxins in Dried Figs, Raisins and Paprika
ABSTRACT
Mycotoxins are produced by fungi and may form in various agricultural commodities under pre- or post-harvest
conditions. Although various kinds of mycotoxins can be produced by molds, only some of these metabolites, mainly
aflatoxins, ochratoxins, patulin, fumonisins, zearalenone and trichothecenes, are most frequently encountered in
foods. This review is focused on the occurrence potential of aflatoxin and ochratoxin A, their formation conditions and
possible decomposition methods for dried figs, raisins and paprika.
Keywords: Aflatoxin, Ochratoxin A, Dried figs, Raisins, Paprika
GĐRĐŞ
Günlük yaşamda insanların tükettikleri gıda maddelerinin
içerdiği besin öğelerinin yanı sıra bunlarda sağlığa zararlı
olan bileşiklerin bulunup bulunmadığına da önem
verilmektedir. Gıdaların bileşiminde bulunabilecek
herhangi bir zararlı bileşik insan ve toplum sağlığını
doğrudan etkilemektedir [1].
Mikotoksinler funguslar tarafından üretilen ve çeşitli
tarımsal ürünlerde hasat öncesinde ya da hasattan
sonraki herhangi bir aşamada oluşabilen toksik
metabolitlerdir [2].
Olumsuz şartlara maruz kalmış ve
toksijenik küf gelişimi sonucu mikotoksin oluşumu
gerçekleşmiş
tarımsal ürünler tüketildiğinde insan ve
hayvanlarda
toksik
etkiler
oluşturmaktadır.
“Mikotoksikozis” ise mikotoksin oluşmuş gıda ve
yemlerin tüketilmesiyle ortaya çıkan hastalıklardır [3].
Gıda ve yem maddelerindeki mikotoksin oluşumu hem
hayvan hem de insan sağlığını tehdit etmektedir [4].
Birleşmiş Milletler Gıda ve Ziraat Örgütü (FAO) dünya
gıda ürünlerinin her yıl en az %25’ inin mikotoksinler
tarafından etkilendiğini rapor etmiştir [5,6].
Bu derlemede ülkemizde büyük ekonomik önemi olan
incir, kuru üzüm ve kırmızıbiberde aflatoksin ve
okratoksin A potansiyeli, bu toksinlerin oluşum şartları
ve olası giderme metotları ortaya konulmaya
çalışılmıştır.
KURU MEYVE ve SEBZELERDE SIKLIKLA
RASTLANAN KÜF ve MĐKOTOKSĐNLER
Mikotoksinler Aspergillus, Penicillium, Alternaria ve
Fusarium cinslerine mensup funguslar tarafından
üretilen bir grup sekonder metabolitlerdir [7]. Bu fungus
cinslerinden ilk üçü meyvelerde mikotoksin oluşumuna
önemli oranda neden olan küflerdir [8]. Küfler tarafından
üretilen birçok mikotoksin olmasına rağmen gıdalarda
en sık rastlananlar; aflatoksin, okratoksin, patulin,
fumonisinler, zearalenone ve trikotesenler olarak
sıralanabilir [9]. Bununla birlikte, meyve ve sebzelerle,
L. Şen, S. Nas Akademik Gıda 8(3) (2010) 24-32
25
bunlardan elde edilen ürünlerde sıklıkla rastlanılan
mikotoksinler aflatoksinler, okratoksin A (OTA), patulin
ve Alternaria toksinleridir [10].
AF’ler, Aspergillus flavus, A. parasiticus, A. nomius ve
A. niger gibi Aspergillus türleri tarafından üretilen toksik
metabolitler grubudur [11]. 20 farklı aflatoksin
tanımlanmış olmasına rağmen [12], tarımsal ürünlerde
en sık rastlanan aflatoksinler AFB
1
, B
2
, G
1
ve G
2
dir
[13,14]. AF’ ler çekirdek molekül olarak kumarin, buna
kaynaşmış halde bulunan bifuran veya bir pentanon
(AFB
1
ve AFB
2
) ya da altı üyeli bir lakton (AFG
1
ve
AFG
2
) içermektedir [15]. Ultraviyole ışık altında mavi
floresans verenler AFB
1
ve AFB
2
, yeşil floresans
verenler ise AFG
1
ve AFG
2
’dir [16].
AF’lerin hayvanlar üzerinde kanserojenik, mutajenik ve
immino-supresif etkileri olduğu birçok araştırmacı
tarafından ortaya konmuş, epidemiyolojik çalışmalar ise
insanların günlük diyetlerindeki AF seviyesi ile karaciğer
kanseri görülme sıklığı arasında yakın bir ilişki olduğunu
göstermiştir [17]. Bunun yanı sıra AF’ lerin immün
sistemi
baskılama,
protein
metabolizmasında
bozulmaya yol açma gibi birçok önemli zehirli etkileri de
bulunmaktadır
[18]. AF’ler içerisinde en toksik olan
bileşik AFB
1
’dir [19]. AFB
1
, Dünya Sağlık Örgütü
Uluslararası
Kanser
Araştırma
Enstitüsü
(WHO/IARC)’ne göre “Grup I” karsinojen olarak
sınıflandırılmıştır [12, 20]. Oluşturdukları toksik etki
gücüne göre AF’ ler AFB
1
> AFG
1
> AFB
2
> AFG
2
ş
eklinde sıralanmaktadır [16].
Gıdalarda ve yemlerdeki AF miktarları ülkeler tarafından
sıkı bir şekilde kontrol edilmektedir. Örneğin, ABD Gıda
ve Đlaç Đdaresi (FDA), gıda maddelerinde bulunabilecek
maksimum AF miktarını 20 ng/g olarak belirlemiştir.
Avrupa birliği ülkeleri birçok baharatta aflatoksin kalıntı
miktarını AFB
1
için maksimum 5 ng/g, toplam AF
miktarını ise 10 ng/g olarak belirlemiştir [21]. 2010 yılına
kadar yerfıstığı, fındık, kurutulmuş meyveler, tahıllar ve
direkt tüketim için işlem görmüş ürünlerde AFB
1
için
maksimum seviye 2 ng/g, toplam AF için ise 4 ng/g
olarak belirlenmiştir [21]. Ancak, gıda maddelerindeki AF
limitlerini belirleyen 165/2010 EC Avrupa Birliği (AB)
komisyon yönetmeliği 27 Şubat 2010 tarihli AB resmi
gazetesinde yayınlanmış olup, bazı ürünler için yeni AF
limitleri 8 Mart 2010 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiştir.
Yeni yönetmeliğe göre, doğrudan tüketime sunulan ve
gıda bileşeni olarak kullanılan antepfıstıkları için AFB
1
ve toplam AF limitleri sırasıyla 12 ve 15, fındık için 5 ve
10
değerlerine
yükseltilmiş,
ancak
kurutulmuş
meyvelerde uygulanan limitlerde herhangi bir değişikliğe
gidilmemiştir [22].
OT’ler 1960'lı yılların ortalarında Güney Afrika'da, küfle-
rin oluşturduğu yeni toksik metabolitlerin belirlenmesi
için yapılan bir araştırmada, laboratuar çalışması
sırasında ortaya çıkmıştır. Đlk olarak 1965' de Aspergillus
ochraceus'dan izole edilmiştir ve "okratoksin" adı
verilmiştir [1]. OT’ler, L-fenilalanin’e bağlı izokumarin
derivatıyla yakın ilişkili olan ve biyosentetik orijinli
poliketid
olarak
isimlendirilen
pentaketidlerden
oluşmaktadır [23]. OT’ler kimyasal yapısı birbirine yakın
yedi farklı tipi olan fungal metabolitlerdir [15]. Gıdalarda
en sık görülen ve en toksik tipi OTA’dır [24]. Okratoksin
A nefrotoksik, immunotoksik, teratojenik ve genotoksik
özelliklere sahip kanserojen bir bileşiktir [8]. OTA, 1993
yılında IARC tarafından olası insan karsinojeni “Grup
2B” sınıfına alınmıştır [25, 26]. Ayrıca bileşiğin Balkan
yarımadasının merkezindeki kırsal bölgelerde rastlanan,
öldürücü bir böbrek hastalığı olan Balkan Endemik
Nefropati’sinden [8] ve üriner bölge tümörlerinden
sorumlu olduğu ifade edilmektedir [27]
.
OTA üreten en
önemli küf türlerinin başında Aspergillus ochraceus, A.
carbonarius ve Penicillium verrucosum gelmektedir [28].
OTA varlığı belirlenen başlıca gıdalar hububat ve
ürünleri, bira, şarap, üzüm, kahve çekirdekleri,
kurutulmuş meyveler, kabuklu yemişler [29], domuz eti
ve et ürünleri, süt ve süt ürünleri ve yumurtadır [30].
OTA belirlenen meyve ve sebzeler ile meyve ve sebze
ürünleri ise; incir, kuru üzüm, kuru kayısı, kuru erik,
ş
arap, pekmez, sirke, frenk üzümü, domates, havuç ve
elma gibi meyve suları şeklinde özetlenebilir [10]. OTA
içeren gıdaların tüketilmesinin muhtemel sağlık
problemlerine neden olacağının düşünülmesi üzerine,
Avrupa Birliği ülkeleri kavrulmuş kahve (5 µg/kg), instant
kahve (10 µg/kg), işlenmemiş tahıllar (5 µg/kg), işlenmiş
tahıl ürünleri (3 µg/kg), bebek mamaları ve işlem görmüş
tahıl kaynaklı bebek ve çocuk gıdaları (0,5 µg/kg),
üzümden yapılan şaraplar (2 µg/kg), üzüm suları (2
µg/kg) ve kurutulmuş üzümler (10 µg/kg) gibi gıda
maddelerinde OTA için maksimum miktarlar tespit
etmişlerdir [21].
Gıdaların kurutularak dayandırılmaları yöntemi, insanın
doğadan öğrendiği ve bu yüzden ilk çağlardan beri
uygulanmakta olan en eski muhafaza yöntemidir [31].
Kurutma olarak tanımlanan işlem nem çıkarılması
nedeniyle aynı zamanda ısı ve kütle transferidir [32]. Bu
işlemin en önemli amacı ürünlerin besin değerinde en az
kayıpla
bozulmadan
uzun
süre
dayanmalarını
sağlamaktır. Kurutulmuş meyve ve sebzelerin önemli
besin değerlerinin yanı sıra üretici ülkeler açısından
önemli birer ihracat kalemi olmaları bu ürünlerin
ekonomik değerini bir kat daha arttırmaktadır. Ancak,
kurutulmuş meyve ve sebzelerde ortaya çıkan
mikotoksin problemi sadece üretici ülkeler açısından bir
ekonomik problem olarak algılanmamalı, aynı zamanda
insan sağlığını tehdit eden bir risk faktörü olarak da göz
önünde bulundurulmalıdır.
Avrupa Birliği Gıda ve Yem için Hızlı Alarm Sistemi
(RASFF) raporuna göre 2008 yılında mikotoksinler ile
ilgili toplam 931 “Hızlı Uyarı Alarmı” bildirilmiş, bunların
902 adedinin AF ve 20 adedinin ise OTA için olduğu
belirtilmiştir. AF ve OTA için belirtilen hızlı uyarı
alarmlarının hangi gıda maddeleri için verildiği Tablo
1’de gösterilmiştir [40].
L. Şen, S. Nas Akademik Gıda 8(3) (2010) 24-32
26
Tablo 1. Avrupa Birliği Gıda Ve Yem Đçin Hızlı Alarm Sistemi
(RASFF) Raporuna Göre 2008 Yılı AF’ ler ve OTA Đçin Gıda
Maddelerine Gönderilen Alarm Sayısı
Mikotoksin Cinsi
Ürün
AF’ler
OTA
Tahıl ürünleri
46
3
Kakao, kahve ve çay
-
6
Diyabetik ve takviye gıdalar
-
2
Yem maddeleri
11
-
Meyve ve sebzeler
103
5
Ş
ifalı bitki ve baharatlar
26
3
Fındık, fındık ürünleri ve tohumlar
710
-
Karışık tip diğer gıda ürünleri
3
-
Hayvan yiyecekleri
3
-
Ş
arap
-
1
Toplam alarm sayısı
902
20
Birçok gıdanın kimyasal ve/ veya fiziksel özellikleri
mikrobiyal ve fungal bozulmaya olanak sağlamasına
rağmen, meyveler yüksek su aktivitesi, şeker içeriği ve
meyve etinin organik asitler varlığında düşük bir pH’a
sahip olması nedeniyle fungal bozulmaya mikrobiyal
bozulmaya göre daha fazla hassasiyet göstermektedir
[8]. Kurutulmuş meyve ve sebzelerden küf bulaşmasına
ve mikotoksin oluşumuna en fazla hassasiyet gösteren
ürünlerin başında kuru incir, kuru üzüm ve kırmızıbiber
gelmektedir.
KURU ĐNCĐR
Đ
ncir (Ficus carica) Akdeniz kıyılarının tipik bir
meyvesidir. Türkiye’ de özellikle Đzmir ve Aydın en
önemli üretim bölgesidir. Dünya kuru incir üretimine
bakıldığında Türkiye birinci üretici olup bunu sırasıyla
Đ
ran, ABD, Yunanistan, Đspanya ve Đtalya takip
etmektedir. Dünya kuru incir ihracatında Türkiye %
55.2’lik payıyla en önemli ihracatçı ülke olarak güçlü bir
konuma sahiptir. Ülkemizi, sırasıyla, ABD, Đran, Almanya
ve Yunanistan izlemektedir [33]. Kuru incir, oldukça
besleyici ve sağlıklı bir gıda olmasının yanı sıra,
dünyada üretimi en çok yapılan meyvelerden biridir.
Kuru incir direkt olarak tüketilebilmekte veya incir
ezmesi olarak çeşitli tatlıların ve şekerlerin üretiminde
kullanılabilmektedir. Kuru incir ağaçta tamamen
olgunlaştırılan ve kısmen kurumasına izin verilen
dünyadaki yegâne meyvedir [34].
Kuru incir mikotoksin problemi açısından yüksek risk
grubunda yer alan meyve ürünlerinden biridir. Kuru
incirde bu zamana kadar yapılan çalışmalarda en çok
tespit edilen mikotoksinler AF’ler ve OTA’dır. Diğer
meyveler ile kıyaslandığında, incirler daha yüksek
miktarda AFB
1
içermektedir [35]. Kuru incirde AF’ler ve
OTA’nın yanı sıra fumonisin [34] ve patulin [36] gibi
mikotoksinlerin varlığını ortaya koyan çalışmalar da
yapılmıştır.
Avrupa
Birliği
ülkeleri
kurutulmuş
meyvelerde AFB
1
ve toplam AF için limit değer olarak
sırasıyla 2 ve 4 ng/g değerlerini benimsemiştir [21].
Buna karşın “Türk Gıda Kodeksi Gıda Maddelerindeki
Bulaşanların Maksimum Limitleri Hakkında Tebliğ”e
göre kurutulmuş meyvelerde AFB
1
için bir limit
belirtilmemiş ancak toplam AF miktarı sınır değeri 10
µg/kg olarak belirtilmiştir [37].
Kuru incirlerimizde ilk AF sorunu, Danimarka’ ya yapılan
ihracat sonrasında ortaya çıkmıştır. 1972 yılında
Danimarka'ya ihraç edilen kuru incirlerde oldukça
yüksek miktarda AF saptanmıştır [38]. Yine 1972'de,
ABD’ye ihraç edilen 48 parti incirden 38'i AF ile bulaşık
olduğu gerekçesi ile geri gönderilmiştir [39]. Daha
sonraki yıllarda, 1987’de kuru incir ve 1994 yılında kuru
kırmızı pul biber ihracatında AF nedeniyle büyük
sorunlar yaşanmıştır. Günümüzde de çeşitli ihraç
ürünlerinde, yüksek oranda AF varlığıyla ilgili uyarılar
zaman zaman gündemde yer almaktadır [38]. 2008 yılı
Türkiye menşeli kuru incir ve incir ürünleri için Avrupa
Birliği RASFF’nin kayıtlarına göre “Hızlı Alarm” sayısı
111, 2009 Ağustos ayına kadar ise 27’dir [40].
Kurutulan incirler incir işletmelerine gönderilirler ve
öncelikle depo zararlılarını önlemek amacı ile
fümigasyona tabi tutulurlar. Burada kullanılan fumigant
genellikle metil bromid (MeBr)’dir. Ancak, 1987 yılında
Montreal’de 24 ülkenin imzaladığı, ozon tabakasını
incelten maddelerin üretim ve tüketiminin azaltılması ve
kontrol altına alınmasıyla ilgili önlemleri kapsayan
protokole, Türkiye 1991 yılında dahil olmuştur. Montreal
Protokolü çerçevesinde MeBr kullanımı gelişmiş
ülkelerde 2005, Türkiye’de 2007 yılından itibaren
yasaklanmış, gelişmekte olan ülkelerde ise 2015
yılından
itibaren
uygulamanın
başlaması
beklenmektedir. MeBr kullanımına getirilen kısıtlamalar
ve çevreye olan etkisi nedeni ile MeBr’ün yerini alacak
alternatif
yöntemler
giderek
önem
kazanmaya
başlamıştır. Bu kapsamda kimyasal (fosfin, karbonil
sülfit, sülfüril florit, karbon disülfit, ozon, etil format, metil
iyodit vb.) ve kimyasal olmayan (değiştirilmiş atmosfer,
yüksek basınç, sıcak/soğuk uygulamaları, radyo
frekansı, uzun dalga enerjisi, radyasyon, vb.) birçok
yöntem
denenmiş
veya
denenmektedir
[41].
Fümigasyondan sonra boylama, bunu takiben AF’li
incirlerin belirlenmesi amacı ile içerisinde UV lamba
bulunan mikotoksin çadırlarda ayıklama işlemine tabi
tutulurlar [42]. UV ışık altında kuru incirin parlak yeşilimsi
sarı bir floresan vermesi aflatoksin varlığının güçlü bir
emaresidir. Bu parlak renkli floresana incirde A. flavus
grubu küflerin oluşturduğu AF’in dışındaki bir metabolit
olan kojik asit neden olmaktadır [55] Endüstriyel
uygulamada incir partilerinden aflatoksin içeren incirleri
sağlamlardan ayıklamak için UV ışık kullanımı etkili bir
metot olarak görülmektedir. Bu yöntem ürün yüzeyinde
L. Şen, S. Nas Akademik Gıda 8(3) (2010) 24-32
27
oluşan aflatoksini belirlemede ve bu meyveleri
ayıklamada etkili olurken, meyve içi oluşumunu
belirlemede etkisiz kalabilmektedir [8].
UV lamba altında
renk vermeyen incirlerden fiziksel hasarlı olanlar
(hurdalık incir) ayrılarak, kusur bulunmayan ürün yıkama
bölümüne gönderilir. Yıkama aşamasında incir üzerinde
bulunabilecek toz, toprak ve çamur artıkları üründen
uzaklaştırılır, aynı zamanda mikroorganizma yükü de
düşürülmüş olur. Yıkamadan çıkan ürün kurutma tüneline
gönderilir. Burada ürünün nem içeriği %18-20 düzeyine
indirilmeye çalışılır. Kurutma işleminden sonra ürüne
müşteri isteği doğrultusunda şekil verilerek (layer,
protoben, garland v.b.) paketlenir ve ya oda sıcaklığında
ya da soğukta depolanır [42].
Đ
ncirlerde AF oluşumunu etkileyen faktörler ile ilgili
birtakım
araştırmalar
yapılmıştır.
Đ
ncir
yüksek
karbonhidrat içeriği nedeniyle aflatoksijenik fungiler için
oldukça çekici bir substrattır. Đncirin A. flavus
enfeksiyonuna karşı hassasiyeti, bu patojenin meyve iç
boşluğuna nüfuz edebilme yeteneği ile ilişkilidir. Aynı
zamanda, meyve yüzeyinde bulunan meyve suyunun A.
flavus çimlenmesini teşvik ettiği, meyve içine nüfuz
etmeyi ve kolonileşmeyi kolaylaştırdığı belirtilmektedir
[56]. Karaca ve Nas [36] AF’lerin incirde yüksek bağıl
nem koşullarında veya yağmurlu havada hasat edilmesi
sonucunda biriktiğini belirtmişlerdir.
Kuru incirlerde aflatoksin varlığı ile ilgili çeşitli
araştırmacılar tarafından birçok araştırma yapılmıştır. Bu
çalışmalardan bazıları Tablo 2‘de özetlenmiştir.
Tablo 2. Kuru incirlerde AF’lerin varlığı ile ilgili yapılan çalışmalar
Örnek Tipi
Örnek
Sayısı
Mikotoksin
Tipi
Pozitif
Örnek
Sayısı ve
%’si
Örnek Sayısı ve %’si
(Oluşum Seviyesi
*
<
2ppb/ 4ppb)
Örnek Sayısı ve %’si
(Oluşum Seviyesi
*
>2ppb/ 4ppb)
Kullanılan
Metot
Kaynak
AFB
1
1 (% 5)
1 (%5)
0
Kuru Đncir
20
Toplam AF
6 (%30)
3 (%15)
3 (%15)
HPLC
[13]
AFB
1
6 (11.1%)
0
6 (11.1%)
AFB
2
2 (3.7%)
0
2 (3.7%)
AFG
1
2 (3.7%)
0
2 (3.7%)
Kuru incir
54
AFG
2
2 (3.7%)
0
2 (3.7%)
TLC
[43]
AFB
1
49 (%98)
17 (%34)
32 (%64)
AFB
2
49 (%98)
42 (%84)
6 (%12)
AFG
1
49 (%98)
39 (%78)
10 (%20)
Kuru Đncir (UV
lambada
Floresans
veren)
50
AFG
2
49 (%98)
47 (%94)
2 (%4)
HPLC
[44]
Kuru Đncir
19
AFB
1
+AFB
2
11 (%58)
10 (%53)
1 (%5)
HPLC
[45]
Kuru Đncir
20
Toplam AF
20 (%100)
14 (%70)
6 (%30)
Đ
ncir Ezmesi
10
Toplam AF
10 (%100)
4 (%40)
6 (%60)
Kuru Đncir
29
Toplam AF
29 (%100)
29 (%100)
0
HPLC
[46]
Kuru Đncir
98
Toplam AF
7 (%7.14)
YVY
Dostları ilə paylaş: |