K v‹tam‹N‹ne ba∕li koagülasyon faktöRÜ bozuKluKları ve tedav‹s‹



Yüklə 78,97 Kb.
Pdf görüntüsü
tarix05.03.2017
ölçüsü78,97 Kb.
#10258

132

K V‹TAM‹N‹NE BA∕LI KOAGÜLASYON FAKTÖRÜ 

bozuKluKları ve tedav‹s‹

TÜRK HEMATOLOJ‹ DERNE∕‹

hemato

log


2012: 2

 



 2

dr. m. Cem ar

İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 

Hematoloji Bölümü, İstanbul

e-posta: muhcar@superonline.com   

Tel: 0212 459 63 30

anahtar sözcükler

K vitamini, kanama bozukluğu  

Patogenez

K vitaminine bağlı koagülasyon faktörleri olarak adlandırılan faktör II (FII), 

faktör  VII  (FVII),  faktör  IX  (FIX)  ve  faktör  X  (FX)  karaciğerde  sentezlenen 

serin proteaz yapısında proteinlerdir. İçerdikleri glutamik asit (Glu) rezi-

dülerinin  karboksillenerek  (CO

2

  eklenerek)  g-karboksi  glutamata  (Gla) 



dönüşmesi bu faktörlerin pıhtılaşma sürecinde işlev görebilmeleri açısın-

dan son derece önemlidir (1). 

 

Nitekim, Gla rezidüleri kalsiyum varlığında, 



faktörlerin  endotel  ve  trombosit  yüzeyindeki  fosfolipidlere  bağlanmasını 

sağlar (2). K vitamini söz konusu karboksilasyon tepkimesini katalize eden 

ve gamma glutamil karboksilaz (g-GK) adı verilen enzimin kofaktörüdür.  

Diğer bir deyiş ile, K vitamini FII, FVII, FIX ve FX’un sentezlenmesinde değil, 

sentezlenme  sonrası  işlev  görür  şekle  değişmesinde  (posttranslasyonal 

modifikasyon)

 rol oynamaktadır. Karboksilasyon sürecinde faktörlere bağlı 

Glu rezidüleri Gla’ya dönüşürken indirgenmiş (redükte) K vitamini (hidro-

kinon)

 yükseltgenerek (oksitlenerek) Vitamin K epoksit (VKE) halini alır (3). 



Döngünün  devamlılığının  sağlanabilmesi  için  VKE’den  tekrar  hidrokinon 

oluşması gerekir ve bu basamak Vitamin K 2,3 epoksit redüktaz kompleksi 

(VKORK)

 şeklinde adlandırılan bir enzimin denetimindedir (Şekil 1).



K vitaminine bağlı koagülasyon faktörlerinin kalıtsal eksikliği, K vitamini 

döngüsünde yer alan iki enzimin (g-GK, VKOR) genetik defektleri sonucu 

ortaya çıkan ve otozomal çekinik olarak kalıtılan nadir bir durumdur (4,5). 

1991 yılında izole edilen g-GK geni 2. kromozom üzerinde yer alır (6,7). Bu 

gende K vitaminine bağlı koagülasyon faktör eksikliğine yol açtığı bildiri-


K V‹TAM‹N‹NE BA∕LI KOAGÜLASYON FAKTÖRÜ

bozuKluKları ve tedav‹s‹

133

len birçok nokta mutasyonu tanımlanmıştır. VKOR’yi kodlayan gen 2004 



yılında 16. kromozom üzerinde izole edilmiştir (8,9). Günümüzde, K vita-

minine bağlı koagülasyon faktör eksikliği ile sonuçlandığı gösterilen tek 

bir VKOR mutasyonu (tek nukleotid substitusyonu, 292C>T) bildirilmiştir. 

Tanımlanmış  diğer  VKOR  mutasyonları  bir  K  vitamini  antagonisti  olan  

warfarin direnci ile ilişkilendirilmiştir (10). Etyolojik sınıflama kolaylığı açı-

sından g-GK ve VKOR’nin genetik defektleri sonucu gelişen K vitaminine 

bağlı koagülasyon faktör eksiklikleri sırasıyla tip I ve tip II olarak adlandı-

rılmıştır. Her iki tipte de, enzim disfonksiyonu koagülasyon faktörlerinin 

karboksilasyonunun ve dolayısıyla etkinliklerinin azalmasına yol açar. 

Klinik bulgular

K vitaminine bağlı koagülasyon faktör eksikliklerinde belirti ve bulguların 

çeşitliliği  ve  ortaya  çıkış  zamanı  eksik  olan  faktörlerin  düzeyi  ile  doğru 

orantılı olarak değişkenlik gösterir. Ağır kalıtsal faktör eksiklikleri (faktör 

aktivite düzeyleri <%5), doğum sonrası hemen veya bebeklik döneminde  

yaşam için tehlike oluşturan spontan kanamalarla (intrakranyal kanama, 

göbek  kordonundan  kanama,  gastrointestinal  kanama)  ortaya  çıkarken 

orta veya hafif düzeydeki faktör eksiklikleri yaşamın daha geç dönemle-

rinde göreceli hafif kanama bulguları (cilt/mukoza kanamaları) ile kendini 

gösterir (5,11,12). Hemartroz, K vitaminine bağlı koagülasyon faktör eksik-

liğinde nadiren görülen bir bulgu olarak bildirilmiştir (13). Retroperitoneal 

kanama,  yumuşak  doku  kanamaları,  hipermenore  veya  menometroraji 

şeklinde adet kanaması düzensizlikleri bildirilen diğer klinik bulgulardır. 

Enzim defektlerine bağlı kalıtsal K vitamini eksikliği ile birlikte ilaç kulla-

nımı (antibiyotik, antikonvülzan, v.b.), karaciğer yetersizliği, malabzorp-

siyon gibi K vitamini yetersizliğine yol açan edinsel nedenlerin eklenmesi 

kanamaların beklenenden daha ağır ve şiddetli seyretmesine yol açabilir. 

ekil 1

 



 K vitamini döngüsü ve K vitaminine bağlı faktörlerin karboksilasyonu. Gla

gamma karboksiglutamat; Glu, glutamik asit; γ-GK, gamma glutamil karboksilaz, 



VKE, vitamin K epoksit; VKORK, vitamin K epoksit redüktaz kompleksi.

Faktör

Hidrokinon

GK

hemato

log


2012: 2

● 

2



134

Karaciğerde  sentezlenen  doğal  antikoagülanlardan  protein  C  ve  S  de  K 

vitaminine bağlı karboksilasyon işleminden geçmek durumundadır. g-GK 

ve VKOR enzimlerinin işlevlerini yerine getiremediği durumlarda bu pro-

teinlerin  aktiviteleri  de  düşer.  Ancak  K  vitamini  eksikliğinde  tromboza 

yatkınlık olduğunu gösteren veri yoktur; K vitamini yetersizliklerinde klinik 

tablo artmış kanama eğilimi şeklindedir.  

K  vitamininin  ko-faktörlüğünü  yaptığı  g-GK  ve  VKOR  enzimleri,  karaci-

ğerde  sentezlenen  ancak  hemostaz  mekanizmasında  yer  almayan  başka 

proteinlerin karboksilasyonunda da rol oynadığından söz konusu enzim-

lerin genetik mutasyonları kanama dışında bazı diğer klinik bulgulara yol 

açabilmektedir. K vitaminine bağlı enzimlerle posttranslasyonal değişime 

uğrayan  proteinler  arasında  osteokalsin,  birtakım  bağdoku  proteinleri, 

nefrokalsin AD, v.b. sayılabilir (14,15). K vitamini eksikliğinin derecesine 

göre yukarıda örnekleri verilen proteinlerin işlev görememesi sonucu  war-

farin embriyopatisini andıran iskelet sistemi deformiteleri, nazal hipoplazi, 

ileti tipi sağırlık, gelişim ve zeka geriliği gibi bulgular klinik tabloya ekle-

nebilir (16-19).

ay›r›c› tan›

K  vitaminine  bağlı  koagülasyon  faktörlerinin  kalıtsal  eksikliği  ile  benzer 

laboratuvar ve klinik bulgulara yol açabilecek edinsel ve kalıtsal hastalık-

lar/bozukluklardan bazıları Tablo 1’de  özetlenmiştir. 

Yenidoğanda görülen K vitaminine bağlı faktör eksiklikleri önceden kalıt-

sal olarak kabul edilmemelidir. Doğum sonrası ilk 24 saat içinde görülen 

K  vitamini  eksikliğine  bağlı  “erken”  kanamalarda  çoğunlukla  altta  yatan 

temel neden annede K vitamini yetersizliğine yol açan bir ilaç (antibiyo-

tikler, antikonvülzanlar, antitüberküloz ilaçlar, v.b.) kullanımıdır (20). Bu 

bebeklerde,  doğum  sürecindeki  travmaya  ikincil  ve  yaşam  için  tehlike 

oluşturan şiddetli kanamalar (sefal hematom veya kafa, göğüs kafesi ve/

veya karın içi) görülebilir.  

tablo 1

 



 K Vitaminine Bağlı Koagülasyon Faktörlerinin Kalıtsal Eksikliği – 

Ayırıcı Tanı

edinsel nedenler

Neonatal K vitamini eksikliği

Anne sütü ile beslenme

Beslenme bozukluğu

İntestinal malabsorpsiyon ( inflamatuar barsak hastalıkları, çölyak hastalığı, v.b.)

İlaçlar (antibiyotikler, antikonvüzanlar, warfarin ve süperwarfarinler, v.b.)

Karaciğer yetersizliği

Edinsel inhibitörler, lupus antikoagülanı

Kal›tsal nedenler

Kalıtsal tek faktör eksiklikleri (FIX, FVII, FII veya FX)

Nadir kalıtsal çoklu faktör eksiklikleri (FV+FVIII, FVII+FX)


K V‹TAM‹N‹NE BA∕LI KOAGÜLASYON FAKTÖRÜ

bozuKluKları ve tedav‹s‹

135

Klasik olarak  K vitamini eksikliğine bağlı kanamalar yenidoğanda ilk 24 



saat sonrası ve onu takip eden hafta içinde ortaya çıkar (20). Daha çok, 

genel durumu bozuk ve beslenmesi gecikmiş bebeklerde görülür. Umb-

likus, sindirim sistemi, cilt ve nazofarenks kanamanın en sık görüldüğü  

bölgelerdir. 

K vitamini eksikliğine bağlı “geç” kanamalar ise, genellikle yaşamın 2-3. 

ayında ve anne sütü ile beslenen çocuklarda tanımlanmış bir klinik durum-

dur  (20).  Bebeklerde  vitamin  K  epoksit  döngüsünün  yeterli  bir  şekilde 

çalışamaması; barsak içindeki K vitamini sentezleyen bakteri kolonizas-

yonunun yeterli olmaması, bebekte artmış kinon metabolizması ve anne 

sütünde K vitaminin az miktarda bulunması gibi nedenlerle ilgili olduğu 

düşünülmektedir. İntrakranyal kanama başta olmak üzere cilt ve gastroin-

testinal sistemde kanamalar bildirilmiştir. Doğumda K vitamini profilaksisi 

uygulanmaya başlanmasıyla, K vitamini eksikliğine ikincil olarak görülen 

geç kanama riski azalmıştır.  

Geç yaşta gelen ve daha önce belirgin kanama öyküsü olmayan kişilerde 

edinsel nedenlerin araştırılması zorunludur. Bunlardan en önemlisi karaci-

ğer yetersizliğine ikincil olarak gelişen koagülasyon faktör eksiklikleridir. 

Karaci¤er  hastal›klar›nda  görülen  koagülasyon  bozukluklar›  bu 

dergide 

ayrı bir başlık altında inceleceğinden burada ayrıca ele alınmayacaktır. 

K vitaminine bağlı kalıtsal faktör eksikliğine benzer bir başka klinik tablo 

ise,  aşırı  dozda  warfarin veya süperwarfarin  alınması  ile  ilgilidir  ve  bu 

durum warfarin zehirlenmesi olarakta bilinir. Warfarin ve süperwarfarin-

ler, VKOR enzimini bloke ederek indirgenmiş K vitamini oluşumunu ve bu 

nedenle  FII,  FVII,  FIX  ve  FX’un  karboksilasyonunu  engellerler.  Sentezleri 

karaciğer tarafından devam  etmesine karşın aşırı warfarin dozu nedeniyle 

yeterli kaboksillenme işlemi yapılamadığından bu proteinlerin etkinlikleri 

düşüktür.  K  vitamini  yokluğunda  sentezlenen  ancak  işlev  görmeyen  bu 

proteinler,  İngilizcede  “proteins  induced  by  vitamin  K  absence/antago-

nism”  (PIVKA)  olarak  bilinir.  Warfarinler  her  ne  kadar  fare  zehiri  olarak 

geliştirilmiş olsalar da süperwarfarinden oldukça farklıdır ve günümüzde 

tromboembolinin profilaksisi ve tedavisinde kullanılan bir K vitamini anta-

gonistidir. Süperwarfarinler ise 1970’li yıllarda warfarin direnci gösteren 

farelerde  kullanılmak  üzere  geliştirilmiştir  (21).  Süperwarfarinler  uzun 

etkili,  yağda  eriyen  antikoagülanlardır.  Yarı  ömürleri  ortalama  24  gün  

olup, warfarinden yaklaşık 100 kez daha güçlüdür (22). Yağda çözünmeleri 

nedeniyle vücutta birikerek ve aylarca sürebilen edinsel K vitamini  eksik-

liğine ikincil koagülasyon faktör eksikliği (II, VII, IX ve X) tablosuna  neden 

olurlar (23). Bu hastalarda yaşam için tehlike oluşturan kanamalar da bildi-

rilmiştir. Warfarin ve superwarfarin intoksikasyonu bu ajanların akut veya 

kronik alınması sonucu ortaya çıkabilir. Aşırı dozda Warfarin  almış ancak 

kanaması  olmayan  hastalarda  hemostazı  düzeltmek  amacı  ile,  günde 

10 mg K

1

 vitamininin oral olarak birkaç gün süre ile verilmesi gereklidir 



(24).  Oysa  süperwarfarin  toksisitesi  olan  hastalarda,  oral  K

1

 vitamininin 



hemato

log


2012: 2

● 

2



136

günde 50-200mg olarak haftalarca uygulanması gerekebilir. Tedavi amaçlı 

warfarin kullananlarda (kronik kullanım) INR düzeyine ilişkin olarak daha 

düşük dozlarda (1-5mg) K

1

 vitamin verilmesi yeterli olmaktadır. Kanama 



varlığında ise taze dondurulmuş plazma (TDP), protrombin kompleks kon-

santreleri (prothrombin complex concentrates – PCC) ve rekombinan aktive 

FVII kullanılabilir -r(FVIIa) (26-27). 

laboratuvar tan›

K  vitaminine  bağlı  koagülasyon  faktörlerinin  kalıtsal  eksikliği  tanısı, 

kanama öyküsü ve/veya tablosu ile gelen hastalarda, benzer laboratuvar 

bulguları veren diğer nedenlerin dışlanmasını gerektirir. K vitamini eksik-

liğinde trombositler sayıca normaldir. Uzamış aktive parsiyel tromboplas-

tin  zamanı  (aPTZ)  ve  protrombin  zamanı  (PZ)  yönlendiricidir.  K  vitamini 

eksikliğinin erken dönemlerinde, PZ uzun olmasına karşın aPTZ genelde 

normaldir.  Bunun  nedeni,  faktör  VII’nin  yarı  ömrünün  kısa  olaması  ile 

ilgilir (4-6 saat). Ancak zamanla ve K vitamini eksikliğinin tedavi edilme-

diği durumlarda, aPTZ’de de uzama görülür. Bu durum FII ve FX’un ortak 

yolda  bulunması  ile  açıklanır.  Karışım  deneylerinde,  hasta  plazmasına 

1:1 oranında normal plazma eklenmesi ile pıhtılaşma testlerinin normale 

dönmesi;  inhibitör  varlığını  dışlar.  K  vitaminine  bağlı  diğer  koagülasyon 

faktörleri  (protein  C,  protein  S  ve  protein  Z)  düzeyleride  düşük  olarak 

saptanır. Bu durumu oluşturabilecek edinsel nedenlerin (siroz, kolestatik 

karaciğer hastalığı, malabzorbsiyon, ilaçlar, v.b.) de araştırılması zorunlu-

dur. Açlık hidrokinon düzeylerinin normal bulunması, büyük ölçüde edin-

sel K vitamini eksikliğini ve warfarin varlığını dışlar. Altta yatan etyolojik 

bir etkenin gösterilemediği durumlarda, g-GK ve VKOR enzimlerine yönelik 

genotipleme çalışması yapılabilir. Aşağıda, K vitaminine bağlı koagülasyon 

faktörlerinin eksikliğinde tanıda yardımcı olacak bir algoritma verilmiştir 

(Şekil 2).

tedavi


K  vitaminine  bağlı  koagülasyon  faktörü  eksikliğinde,  kanama önleme 

tedavisinin 

 temeli ağızdan veya parenteral  olarak  K vitamini uygulanma-

sıdır. K vitamininin bilinen üç şekli mevcuttur; bunlardan K

1

 vitamini ya da 



diğer adı ile fillokinon yeşil sebzelerde bulunur, K

2

 vitamini barsak florası 



tarafından üretilir. K

3

 vitamini ise sentetik bir moleküldür. Tedavide kulla-



nılan şekli K

1

 vitaminidir. Çoğu hastada bu tedavi ile kanamada azalma ve 



pıhtılaşma zamanlarında göreceli bir düzelme sağlanabilir. Ancak alınan 

yanıtlar kişisel farklılıklar nedeniyle değişkendir (2). 

Kanama kliniği ve genetik defekt ile K vitamini tedavisine yanıt arasında 

doğrusal bir ilişki olmadığı bilinmektedir. K vitaminine bağlı kalıtsal faktör 

eksikliğinde hangi dozlarda K vitamini kullanılması gerektiği konusunda da 

kesin bir öneri yoktur. Bazı hastalarda haftada bir kez 10 mg parenteral K 

vitamini verilmesi yeterli olurken, diğerlerinde günde 15 mg oral K vitamini 

tedavisi ile hemostaz ancak sağlanabilmektedir. Yüksek doz oral K

1

 vita-


K V‹TAM‹N‹NE BA∕LI KOAGÜLASYON FAKTÖRÜ

bozuKluKları ve tedav‹s‹

137

mininin düzenli bir şekilde kullanılmasının intravenöz uygulamalara karşın 



daha etkin olduğu ile ilgili yazıları da literatürde bulmak mümkündür (28). 

Uygulanan yoldan bağımsız olmak üzere K vitaminine bağlı kalıtsal koa-

gülasyon faktörü eksikliği tanısı alan hastalarda zaman kaybetmeksizin K 

vitamini tedavisine başlanmalıdır. Profilaksi, yaşam  için tehlike oluşturan 

kanamaların önlenmesinde son derece krıtik bir rol oynar. Antibiyotik veya 

antikonvülzan  ilaç  kullanımı,  gebelik,  malabzorpsiyon  veya  enfeksiyon 

gibi vücudun K vitamini gereksiniminin arttığı durumlarda kanama riskinin 

bulunması nedeniyle  yeterli dozda K

1

 vitamini verildiğinden emin olun-



malıdır. 

Türkiye’de  halen  oral  K  vitamini  bulunmamaktadır.  Piyasadaki  tek  ürün 

Konakion ticari adı ile satılan parenteral preparattır. Her ampulde 10 mg 

K

1



 vitamini bulunur. 

Parenteral veya oral K

1

 vitamini  tedavisine yanıt alınamayan ve kanaması 



olan hastalarda veya kanama riski bulunan kişilerde cerrahi girişim önce-

sinde bu eksik faktörlerin yerine konması amacıyla TDP kullanılabilir (29). 

ekil 2

 



 K vitaminine bağlı koagülasyon faktörlerinin eksiliğinde tanı algoritması.

hemato

log


2012: 2

● 

2



138

TDP tedavisinin etkinliği, pıhtılaşma zamanlarındaki düzelme ile izlenebi-

lir. FVII’nin K vitaminine bağlı faktörler içinde en kısa yarı ömürlü olması 

nedeniyle  (Tablo  2)  tedavi  etkinliğinin  FVII  aktivite  düzeyi  ile  izlenmesi 

önerilmiştir.  Ancak,  diğer  birçok  ülkede  olduğu  gibi  Türkiye’de  de  FVII 

aktivite düzeyi’nin gereken hızda ölçülememesi bu tetkikin izlemede kul-

lanılabilirliğini kısıtlamaktadır. Günlük uygulamada izlem için seçilebilecek 

en  pratik  test  PZ’dir.  Kanama  varlığında  veya  cerrahi  girişim  öncesinde 

önerilen TDP dozu, 15-20 ml/kg’dır. Yeterli TDP verilip verilmediği, PZ’nin 

her 4-6 satte bir ölçülmesi ile  anlaşılabilir. TDP verilmesinde temel amaç, 

hemostazı sağlayarak kanamanın kontrol edilmesidir.  

tablo 2


 



 K Vitaminine Bağlı Koagülasyon Faktörleri

Faktör yar› ömür

Molekül a¤›rl›¤›

Gen yerleimi

hemostaz s›n›r›*

FII

72 saat


72kDa

11. kromozom

En az %20-30

FVII


4-6 saat

50kDa


13. kromozom

En az %10-15

FIX

18-24 saat



57kDa

X kromozomu

En az %10-20

FX

40-60 saat



59kDa

13. kromozom

En az %10-20

*Normal hemostaz sağlamak için gereken en az faktör düzeyi (tek faktör eksikliklerinde)

K vitaminine yanıt vermeyen ve TDP ile kontrol altına alınamayan kanama-

larda, sıvı yüklenmesini (fazla miktarda TDP) tolere edemeyecek hastalarda 

veya eksik faktörlerin hızla yükseltilmesi gereken durumlarda protrombin 

kompleks  konsantreleri  (PCC)

  kullanılabilir  (26,27).  K  vitaminine  bağlı 

faktörlerin  kalıtsal  eksikliğinde,  PCC  kullanımına  ilişkin  bilgi  son  derece 

kısıtlı olup, literatürdeki deneyimler daha çok benzeri bir klinik tablo yara-

tan warfarin aşırı dozuna bağlı kanamaların düzeltilmesindeki kullanıma 

dayanmaktadır. PCC kullanımı ile, tromboz ve yaygın damar içi pıhtılaşma 

riski  bildirildiğinden  uygulamaya  karar  verirken  ayrıntılı  bir  yarar/zarar  

karşılaştırılması yapılmalıdır. Önerilen doz, kilogram başına 25-50 ünite 

arasında değişmektedir. Kanamada ve cerrahi girişimlerde kalıcı hemostaz 

sağlanana dek PZ kontrolü ile uygun aralıklarla doz tekrarları yapılmalıdır. 

Türkiye’de Kaskadil

®

 (250, 500 IU) ve Cofact



®

 (500 IU) ticari adları ile satı-

lan iki adet PCC ürünü mevcuttur. Tromboz riskini daha fazla artırmaları 

nedeniyle aktive PCC içeren ürünlerin (Türkiye’de bulunan preparat FEIBA

®



500IU) K vitaminine bağlı koagülasyon faktörü eksikliklerinin tedavisinde 



kullanımı zorunlu olmadıkça önerilmemektedir. 

Literatürde, K vitaminine bağlı kalıtsal faktör eksikliği olan bir olguda, tek 

doz (20 mikrogram/kg) rekombinan aktive FVII (NovoSeven

®

) ile başarılı  



bir diş çekimi yapıldığı bildirilmiştir (30). 

Özetle, K vitaminine bağlı koagülasyon faktör eksikliklerinde kanamanın 

önlenmesi veya tedavisinde K vitamini verilmesi; K vitaminine yanıt alına-

mayan hastalarda ise TDP veya PCC kullanımı önerilmektedir.



K V‹TAM‹N‹NE BA∕LI KOAGÜLASYON FAKTÖRÜ

bozuKluKları ve tedav‹s‹

139

Kaynaklar



1.  Furie B, Bouchard BA, Furie BC. Vitamin K-dependent biosynthesis of gamma-

carboxyglutamic acid. Blood 1999; 93: 1798–1808.

2.  Furie B, Furie BC: Molecular basis of vitamin K-dependent gammacarboxylation. 

Blood 1990; 75:1753-1762.

3.  Presnell  SR,  Stafford  DW:  The  vitamin  K-dependent  carboxylase.  Thromb 

Haemost 2002; 87:937-946. 

4.  Soute BAM, Ulrich MMW, Watson ADJ, et al. Congenital deficiency of all vitamin 

K-dependent blood coagulation factors due to a defective vitamin K-dependent 

carboxylase in Devon Rex cats. Thromb Haemost 1992; 68:521-525.

5.  Oldenburg J, von Brederlow B, Fregin A, et al. Congenital deficiency of vitamin 

K dependent coagulation factors in two families presents as a genetic defect of 

the  vitamin  K-epoxide-reductase-complex.  Thromb  Haemost  2000;  84:937-

941. 

6.  Kuo WL, Stafford DW, Cruces J, et al. Chromosomal localization of the gamma-



glutamyl carboxylase gene at 2p12. Genomics 1995;25:746–748.

7.  Wu SM, Cheung WF, Frazier D, et al. Cloning and expression of cDNA for human 

gamma-glutamyl carboxylase. Science 1991; 254:1634-1636.

8.  Fregin A, Rost S, Wolz W, et al. Homozygosity mapping of a second gene locus 

for hereditary combined deficiency of vitamin K-dependent clotting factors to 

the centromeric region of chromosome 16. Blood 2002; 100:3229–3232.

9.  Li T, Chang CY, Jin DY, et al. Identification of the gene for vitamin K epoxide 

reductase. Nature 2004; 427:541-544. 

10. Rost  S,  Fregin  A,  Ivaskevicius  V,  et  al.  Mutations  in  VKORC1  cause  warfarin 

resistance  and  multiple  coagulation  factor  deficiency  type  2.  Nature  2004; 

427:537–541.

11. Brenner B, Sanchez-Vega B, Wu SM, et al. A missense mutation in gamma-glutamyl 

carboxylase gene causes combined deficiency of all vitamin K-dependent blood 

coagulation factors. Blood 1998; 92: 4554–4559. 

12. Spronk  HM,  Farah  RA,  Buchanan  GR,  et  al.  Novel  mutation  in  the  gamma-

glutamyl  carboxylase  gene  resulting  in  congenital  combined  deficiency  of  all 

vitamin K-dependent blood coagulation factors. Blood 2000; 96:3650– 3652.

13. Brenner  B,  Tavori  S,  Zivelin  A,  et  al.  Hereditary  deficiency  of  all  vitamin 

K-dependent procoagulants and anticoagulants. Br J Haematol 1990; 75:537-

542. 


14. Hauschka PV, Lian JB, Cole DE, et al. Osteocalcin and matrix Gla protein: vitamin 

K-dependent proteins in bone. Physiol Rev 1989;69:990-1047. 

15. Mustafi  D,  Nakagawa  Y.  Characterization  of  calcium-binding  sites  in  the 

kidney  stone  inhibitor  glycoprotein  nephrocalcin  with  vanadyl  ions:  electron 

paramagnetic resonance and electron nuclear double resonance spectroscopy. 

Proc Natal Acad Sci USA 1994; 91:11323-11327. 

16. Leonar CO. Vitamin K responsive bleeding disorder: a genocopy of the warfarin 

embryopathy. Proc Greenwood Genetic Center 1988; 7:165–166.

17. Pechlaner  C,  Vogel  W,  Erhart  R,  et  al.  A  new  case  of  combined  deficiency  of 

vitamin K dependent coagulation factors. Thromb Haemost 1992; 68:617.



hemato

log


2012: 2

● 

2



140

18. Ghosh  K,  Shetty  S,  Mohanty  D.  Inherited  deficiency  of  multiple  vitamin 

K-dependent coagulation factors and coagulation inhibitors presenting as 

hemorrhagic  diathesis,  mental  retardation,  and  growth  retardation.  Am  J 

Hematol 1996;52: 67.

19. Boneh A,  Bar-Ziv J. Hereditary  deficiency  of  vitamin K  dependent  coagulation 

factors with skeletal abnormalities. Am J Med Genet 1996;65:241–243.

20. Pichler E, Pichler L. The neonatal coagulation sysytem and the vitamin K deficiency 

bleeding – a mini review. Wien Mwd Wochenschr 2008; 158/13-14:385-395.

21. Hadler MR, Shadbolt RS. Novel 4-hydroxycoumarin anticoagulants active against 

resistant rats. Nature 1975;253:275-277.  

22. Park BK, Leck JB. A comparison of vitamin K antagonism by warfarin, difenacoum 

and brodifacoum in the rabbit. Biochem Pharmacol 1982;31:3635-3639.

23. Weitzel JN, Sadowski JA, Furie BC, et al. Surreptitious ingestion of a long-acting 

vitamin K antagonist/rodenticide, brodifacoum: clinical and metabolic studies of 

three cases. Blood 1990;76:2555-2559.

24. Dezee  KJ,  Shimeall  WT,  Douglas  KM,  et  al.  Treatment  of  excessive 

anticoagulation with phytonadione (vitamin K): a meta-analysis. Arch Intern Med 

2006;166(4):391-397. 

25. Bershad EM, Suarez JI. Prothrombin complex concentrates for oral anticoagulant 

therapy-related  intracranial  hemorrhage:  a  review  of  the  literature.  Neurocrit 

Care 2010;12(3):403-413. 

26. Leissinger  CA,  Blatt  PM,  Hoots  WK,  et  al.  Role  of  prothrombin  complex 

concentrates in reversing warfarin anticoagulation: a review of the literature. Am 

J Hematol 2008; 83:137-143.

27. Deveras RA, Kessler CM. Reversal of warfarin-induced excessive anticoagulation 

with recombinant human factor VIIa. Ann Intern Med. 2002;137(11):884-888.

28. Bhattacharyya  J,  Dutta  P,  Mishra  P,  et  al.  Congenital  vitamin  K-dependent 

coagulation  factor  deficiency:  a  case  report.  Blood  Coagul  Fibrinolysis  2005; 

16:525–527.

29. Bolton-Maggs PH, Perry DJ, Chalmers EA, et al. The rare coagulation disorders—

review with guidelines for management from the United Kingdom Haemophilia 

Centre Doctors’ Organisation. Haemophilia 2004;10:593–628.

30. Lapecorella M, Napolitano M, Bernardi F, et al. Effective hemostasis during minor 

surgery  in  a  case  of  hereditary  combined  deficiency  of  vitamin  k  dependent 

clotting factors. Clin Appl Thromb Hemost 2010; 16(2): 221-223.



Yüklə 78,97 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin