Anatomiye giRİŞ


Juncturae thoracis (Göğüs eklemleri)



Yüklə 1,4 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə75/293
tarix02.01.2022
ölçüsü1,4 Mb.
#50931
1   ...   71   72   73   74   75   76   77   78   ...   293
Anatomi ders notlari

Juncturae thoracis (Göğüs eklemleri): 
İki grup söğüs eklemi vardır. Bunlardan birinci grup omurlarla kaburgalar arasındaki costovertebral 
eklemler, ikinci grup ise kaburgalar ile sternum arasındaki stenocostal eklemlerdir.  
 
Hareketin Aktif Unsurları 
MYOLOJİ (Kas Bilimi) 
 
Kaslar Hakkında Genel Bilgiler 
Kaslar hareket sisteminin aktif unsurlarıdır. Hareketi meydana getirebilmek için lazım olan 
kinetik kuvvet kaslarda meydana gelir. Kuvvetin kaynağı, besin olarak aldığımız ve alimenter 
organlarında birçok değişikliklere uğradıktan sonra kana karışarak dolaşım organları aracılığı ile 
kas hücrelerine gelen maddelerdir. Bu maddelerde saklı olan potansiyel enerji, kas hücrelerinde 
meydana gelen olaylar sırasında kinetik enerji şekline çevrilir. Bir motor gibi kinetik enerji 
meydana getiren kasların harekete geçebilmesi için bütün motorlarda olduğu gibi (kontakt), bir 
uyarmaya ihtiyaç vardır. Bu uyarma mekanik, kimikal veya elektrik akımı şeklinde de olabilir. 
Kasın üzerine yapılan bir darbe, bazı kimikal maddelerin etkisi veyahut elektrik akımı ile kasları 
harekete geçirebiliriz. Fakat bu gibi dışarıdan gelen uyarmaların meydana getirdiği hareketler 
normal ve fizyolojik değildir. Bütün canlılarda kasların normal hareketlerini meydana getiren 
uyarmalar, beyinde veya medulla spinalis'te bulunan sinir hücrelerinden gelirler. 
Kasların çalışması, yapışma noktalarından biri veya her ikisi de hareketli ise, şeklinin 
değişmesi kısalma, kalınlaşma ve sertleşmesi ile kendini gösterir. Başka kuvvetlerin etkisi ile 
kasın her iki ucu da sabit kalırsa, kas kısalmaz, fakat sertleşir. Bu gibi hallerde kas herhangi bir 
hareket meydana getiremez. Fakat böyle olmakla beraber kas yine çalışır belirli bir kuvvet 
meydana getirir ve bu kuvveti başka bir kuvvete karşı koymak için kullanılır. Ömeğin elimizde 
bir ağırlığı belirli bir yükseklikte tutabilmemiz için o anda hiç bir hareket yapmadığımız halde, 
kol ve ön kol kaslarımızın çalışması ve ağırlığa karşı koyabilecek derecede bir kuvvet meydana 
getirmeleri lazımdır. İkinci bir ömek olarak da, vücudumuzun bir, parçasının belirli bir durumda 
kaslar tarafından tespit edilmesini gösterebiliriz. Bu sırada da bu işe katılan kaslar çalışırlar, fakat 
kısalmaz, şekillerini değiştirmez ve tespit ettikleri organı harekete getirmezler.  
 
58


Kasların kısalması, kalınlaşması ve sertleşmesi ve yapıştıkları organı harekete getirmeleri, kas 
hücrelerinin kendilerine has olan ve kontraktilite (kısalma yetenekliği) adı verilen spesifik 
nitelikleri sayesinde mümkün olmaktadır.  
Kas dokusu; kas hücrelerinin yapısı, hücrenin fonksiyonuna göre ayarlanmıştır ve kasılma 
sırasında hücrenin çeşitli unsurları şekil ve durumlarını değiştirebilecek durumdadır. Şimdi insan 
vücudunda görülen çeşitli kas dokularını kısaca gözden geçirelim. 
Mikroskobik yapı bakımından insan vücudunda görülen kasları düz kaslar, çizgili iskelet kasları 
ve yürek kasları olmak üzere üç gruba ayıra biliriz. Mikroskobik yapı bakımından olduğu gibi, 
bu üç çeşit kaslar fonksiyon bakımından da birbirinden farklıdır. Bunlardan düz kaslar ve çizgili 
yürek kaslarının çalışmaları isteğimize tabi olmayıp autonom sinir sistemi tarafından idare 
edilirler. Çizgili iskelet kaslarının çalışmaları isteğimize tabidir ve cerebro spinal sinir sistemi 
tarafından idare edilir.  
Cerebro spinal sistem tarafından idare edilen çizgili kasların çalışması çok zaman haberimiz 
olmadan refleks yolu ile meydana gelebilirler. Diğer taraftan autonom sinir sistemi tarafından 
idare edilen bazı düz kasların çalışması üzerinde cortikal merkezlerin çok büyük etkisi vardır. Biz 
burada düz kas liflerinin yapısını ve özelliklerini kısaca gözden geçirdikten sonra başlıca çizgili 
iskelet kaslarını inceleyeceğiz. Çizgili yürek kasları ise, cardiovasculer sistemi anlatırken 
bahsedilecektir.  
Düz kas lifleri, çoğunlukla iç organlarımızın ve damarlarımızın duvarlarında bulunurlar. 
Fakat bundan başka çeşitli organlarımızı birbirine bağlayan bağlar içerisinde ve çeşitli organların 
çeşitli parçalarında görevli olan düz kas lifleri de vardır. Düz kas lifleri yavaş, kasılırlar ve 
kasılma olayının herhangi bir devresinde duraklayarak o anda aldıkları  şekil ve durumu fazla 
enerji sarf etmeden ve fazla yorulmadan uzun müddet muhafaza edebilirler. Bundan dolayı düz 
kas lifleri, genellikle hareketlerin yavaş oluşmasına, fakat bu hareketler sonucunda meydana 
gelen durumun uzun müddet muhafaza edilmesi gereken organlarda bulunurlar. 
Düz kas lifleri iğ biçiminde, en çok 0,5 mm. kadar uzunlukta, 3 - 4 mikron kalınlıkta, soluk 
renkte ve tek çekirdekli hücrelerdir. Çekirdek oval biçiminde olup hücrenin ortasında bulunur. 
Sarkoplazma içinde birbirine ve hücrenin uzunluğuna paralel durumda çok ince fibriler 
(miofibril) bulunur. Kas hücrelerinin kasılma yetenekliği başlıca bu miofibrillere bağlıdır. Burada 
miofibriller, çizgili kaslardan farklı olarak, düz ve homojendir ve ışık kırma yetenekliği bütün 
kısımlarında aynıdır. Bazı düz kas hücreleri çok küçük olurlar (22 - 25 mikron). Bu gibi küçük 
hücreler yan uzantılar ile birbiriyle birleşir ve bir sinsitium meydana getirirler. Bu şekilde düz kas 
hücrelerinden meydana gelen sinsitiumlar bilhassa düz kas liflerinin ince bir tabaka halinde 
büyük yüzeyleri örttükleri ve yahut başka dokular arasına katılarak uzandıkları yerlerde 
görülürler. Organ boşluklarını  sınırlayan duvarlarda bulunan düz kas lifleri, birbirine paralel 
olarak sıralanır, huzmeler ve tabakalar meydana getirirler. Komşu kas lifleri çok ince membranlar 
ile birbirine bağlanmıştır. Bu membranlar, kasılma ve esneme sırasında liflerin normal 
durumlarının değişmemesini sağlarlar. Daha kalın olan huzmeler bir bağ dokusu ile çevrilmiş 
olup bu doku aracılığı ile birbirine ve komşu organlara tutunurlar. Bazı düz kas huzmeleri bu gibi 
elastiki kirişler aracılığı ile, bazıları doğrudan doğruya elastiki membranlara tutunarak muskulo 
elastik sistemler yaparlar. Bu gibi sistemlerde kasların uzaması veya kısalması liflerin elastikiyet 
kuvvetinin derecesini değiştirir ve bu şekilde sinirler tarafından idare edilen kaslar, aktif olarak 
çeşitli durumlara göre elastikiyet kuvvetinin etkisini ayarlayabilirler.
 
Düz kas lifleri de, başka kaslarda olduğu gibi, fazla çalışma sonucunda hem uzunluk, hem 
kalınlık bakımından büyüyebilirler (hypertrophie). Fakat bütün, hücrelerde olduğu gibi, yalnız 
belirli bir dereceye kadar büyür. Düz kas lifleri için bu sınır eski hacminin sekiz mislidir. Gebelik 
sırasında uterus duvarındaki düz kas liflerinin büyümesi, fazla çalışma sonucu olmayıp 
 
59


hormonların etkisi ile olur ve doğum için bir hazırlıktır. Düz kas lifleri mitoz’la bölünerek 
sayılarını da arttırabilirler. Az çalıştıkları takdirde, iskelet kaslarında olduğu gibi, düz kas lifleri 
de küçülür ve sayıları da azalır (atrophie). Bütün düz kaslar sinirlerini autonom sinir sisteminden 
alırlar.  
Çizgili iskelet kasları, hareket sisteminin aktif unsurları olup hareket için lüzumlu kuvveti 
meydana getirirler. Kas (musculus) ismi verilen bu hareket organların hacim itibariyle büyük bir 
kısmını, kuvveti meydana getiren ve kontraktilite denilen kasılma yetenekliği olan kas lifleri 
yaparlar. Bundan başka kasların kiriş (tendo, tendines) denilen ve çeşitli kaslarda çok değişik 
şekiller gösteren parçaları vardır. Kirişleri meydana getiren dokular kas dokusundan hem yapı, 
hem fonksiyon bakımından çok farklıdır. Kirişlerin kasılma yetenekliği yoktur ve hareket 
sisteminde oynadıkları rol pasif olup, görevleri kas liflerinin meydana getirdiği kuvveti iskelet 
parçalarına iletmektir. 
Mioblastlardan meydana gelen çizgili kas hücreleri şekil ve yapı bakımından vücudumuzun 
başka hücrelerinden çok farklıdır. Bu hücrelere, yapılarında görülen özelliklerden dolayı, çizgili 
kas lifleri adı verilmiştir. Kas liflerinin uzunluğu çok değişik olup 15 cm. ye kadar çıkabilir. 
Kalınlıkları ise, 10 ile 100 mikron arasındadır. 
Her bir kas lifinin her tarafı eksiksiz olarak sarkolemma denilen ince bir zar ile sarılmıştır. 
Zarın içinde birbirine paralel olarak sıralanmış miyofibril adı verilen ince ipliklerden meydana 
gelmiş huzmeler görülür. Bu iplikler arasında az miktarda hücrenin protoplazması (sarkoplazma) 
bulunur. Sarkoplazma liflerin ucuna doğru fazlalaşır. Sarkolemma ile miyofibril huzmeleri 
arasında, yani kas liflerinin kenarlarında, çok sayıda çekirdekler bulunur, Bazı kas liflerinde 
çekirdeklerin sayısı birkaç yüze çıkabilir. 
Mikroskopla incelerken, kas lifinin eksenine dikey durumda birbirini düzenli olarak izleyen açık 
ve koyu renkte çizgiler görülür. 
Kimyasal bakımdan kas liflerinde, çok çeşitli albüminler bulundurulur. Bunlardan en 
önemlileri miyosin ve aktin (miyogen) denilen maddelerdir. Bundan başka kas liflerinde değişik 
miktarda karbonhidrat, yağ, lipoidler ve miyoglobin adı verilen hemoglobine yakın bir pigment 
bulunur.  
Çeşitli kasları meydana getiren kas lifleri birbirine bağ dokusu aracılığı ile bağlanmıştır. 
Aynı zamanda damar ve sinirleri de koruyan bu bağ dokusu, kasın dış yüzeyinden başlayarak 
derinlere sokulur, ayrı ayrı kas liflerini sarar ve belirli bir sistem içinde lifleri birbirine bağlamak 
suretiyle kasın  şekil ve durumunu tespit eder. Bu sistemi, birbirine bağlı, gittikçe küçülen ve 
çeşitli sayıda kas liflerini içine alan birçok kutulardan yapılmış bir sistem olarak düşünebiliriz. 
Kutuların duvarını yapan bağ dokusu, kutular küçüldükçe ve derinleştikçe incelir ve sonunda her 
bir kas lifini ayrı ayrı sarar ve sarkolemma denilen incecik zarla birleşir. Her bir kasın etrafı bağ 
dokusundan yapılmış bir zarla sarılmıştır. Kasın içinde kas liflerini ve çeşitli ka1ınlıkta kas 
huzmelerini birbirine bağlayan bağ dokusu uzantılarının hepsine birden perimysium intemum, 
bütün bir kası dıştan saran zara perimysium extemum denir. Bundan başka grup halinde birkaç 
komşu kası  dıştan örten ve yanlarda kemiğe yapışan, fascia denilen zarlar vardır. Fascia’ nın 
kemiğe yapışan ve çeşitli kas gruplarını birbirinden ayıran kısımlarına septum intermusculare 
denir. Bu şekilde fascia, kemikle beraber bir kas grubunu içine alan bir kılıf meydana getirir. 
Seyri sırasında yönünü değiştiren ve çeşitli eğrilikler gösteren kasların kendilerine mahsus 
fasciaları vardır. Bu gibi kaslarda (mesela; musculus sartorius) fassia, kasın her tarafını sararak 
sabit bir kılıf meydana getirir. Bu sabit kılıf, kasın, kasıldığı zaman da, aynı durum ve yönde 
kalmasını sağlar. Fascialar örttükleri kaslara çok gevşek olarak tutunmuştur ve kasların 
hareketlerine engel olmazlar. Kasları ayrı ayrı veya grup halinde örten fassialar etrafımızı ve 
bütün gövdemizi saran genel gövde fasciasının bir parçasını yapar ve hiçbir yerde kesilmeden 
 
60


komşu organları örten fassia ile uzanırlar. Fasciaların yapı ve kalınlıkları gövdenin çeşitli 
kısımlarında çok değişiktir ve fonksiyona göre ayarlanmıştır. Hareketlerin çok olduğu yerde 
(ömeğin eklemler üzerinde) fascia ince ve yapısı da fascianın uzama ve kısalmasına elverişli bir 
şekilde olur. Eklemlerden uzak ve bilhassa kasların dışarıdan gelen etkiler altında kaldıkları 
kısımlarda, kasları örten fascia daha kalın olur (ömeğin femur'da fascia lata olduğu gibi).  

Yüklə 1,4 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   71   72   73   74   75   76   77   78   ...   293




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin