131
Örnek: Adamın fakirlikten ve
açlıktan avurtları çökmüştü.
Çivi:
İki şeyi birbirine tutturmak, bir nesneyi bir yere sabitlemek için çakılan, ucu sivri,
başlı, metal veya ağaçtan yapılmış ufak çubuk, mıh.
Örnek: Duvara çivi çaktım ve Atatürk’ün portresini astım.
Keyif:
Zevk.
Örnek: Filmi keyifle seyrettim, çok güzel bir filmdi.
Bağır:
Göğüs.
Yamalı:
Yama vurulmuş, yama ile onarılmış olan.
Örnek: Fehmi’nin pantolonu eskimiş ve delikler açılmıştı, babaannesi pantolonunu
yamadı. Yamalı pantolonla dolaşmak Fehmi’yi çok üzdü.
Kır:
Beyazla az
miktarda siyah karışmasından oluşan renk.
Kırçıl:
Kırlaşmaya başlamış, kır renkli.
Tutam:
Avuç içi veya parmak uçlarıyla tutulabilen miktarda olan.
Cehennem:
Dinî inanışlara göre, dünyâda kötü işler ve hareketler yapan insanların
öldükten sonra ceza görecekleri yer.
Kabâhat:
Suç, uygunsuz hareket, çirkin, yakışıksız davranış.
Dostları ilə paylaş: