64
Düşkün:
Bir şeye kendini aşırı vermiş olan, çok bağlı.
Düşkünlük:
Düşkün olma durumu.
Karış:
Parmaklar birbirinden uzak duracak biçimde gergin duran elde başparmak ile serçe
parmağın uçları arasındaki açıklık.
Örnek:
Kadınların bir karışı ortalama 18 cm’dir.
İskarpin:
Ökçeli ayakkabı.
Âdeta:
Sanki, hemen hemen.
Cambaz:
Akrobat, yerde ve tel, at, bisiklet, ip vb. üzerinde dengeye dayanan, tehlikeli,
heyecân verici gösteriler yapan kimse.
Diz:
Kaval, baldır ve uyluk kemiğinin birleştiği yer.
Örnek: Çocuk kedisini
dizine yatırmış, okşuyordu.
Baldır:
Bacağın dizden ayak bileğine kadar olan bölümü.
Sızı:
Ruhsal acı.
Örnek: Leylâ ve Mecnȗn büyük
bir aşk yaşadılar, Mecnȗn Leylâ’nın aşk sızısını yıllarca
kalbinde hissetti.
Birdenbire:
Aniden,
beklenmedik bir anda, bir çırpıda.
Sahân:
Tabak, derinliği az olan kap.
Hele:
Özellikle.
Sinir:
Bir şeyin hoşuna gitmemesi durumunda kişinin vücȗdunun gerilmesi.
Rezâlet:
Toplumun duygularını inciten olay veya durum, kepazelik, maskaralık, rezillik.
Sâdık:
Sadakatli, bağlı.
Kilitle:
Anahtarla kilidi kapamak.
Dönmek:
Benzemek, bir şeyi andıracak duruma girmek.
Örnek: Ayla büyüdükçe annesine döndü.
Burkulmak:
Kol, parmak vb. birdenbire
kendi eklemi üzerinde dönmek,
bir zorlanma
sonucunda incinmek.
Örnek: Merdivenden inerken ayağım burkuldu.
Dostları ilə paylaş: