65
Örnek: Dört beş yıl önce biri evime girmiş, altınlarımı ve paramı çalmıştı.
Derdini çekmek:
Üzüntü ve sıkıntısını çekmek.
Örnek: Zavallı kadın sarhoş adamın yıllarca derdini çekti.
Mecbȗr etmek:
Birini bir şey yapmaya zorlamak.
Örnek: Öğretmen bizi on sayfa yazı yazmaya mecbur etti.
Meydânda durmak
: Bir şeyin, birinin ortada durması.
Örnek: Hırsızlar içeri girdiğinde bütün altınlar meydanda, masanın üzerinde duruyordu.
Kontrol etmek:
Denetlemek, gözden geçirmek.
Örnek: Öğretmen ev ödevlerini kontrol etti, bazı öğrenciler ödevlerini getirmemişti.
Yoldan çıkmak:
Doğru yoldan ayrılmak.
Örnek: Çocuk lisedeyken yoldan çıktı, içki içmeye, kumar oynamaya ve barlara takılmaya
başladı.
Azâp duymak:
Bir şeyden dolayı acı çekmek, üzülmek.
Örnek: Aile fakirdi, sokakta açlıktan ölen köpekleri gördükçe azâp duyuyorlardı.
Ahlâkını bozmak:
Birini yoldan çıkarmak, kötü şeyler yapmaya sevk etmek.
Örnek: Selim, Berk’in ahlâkını bozdu. Çocuk derslerde durmadan konuşuyor, herkesle
kavga ediyor.
Gözü ilişmek:
Birdenbire veya istemeden birini veya bir olayı görmek.
Örnek: Odada gözlerimi gezdirirken gözüm antik bir vazoya ilişti.
Sararıp solmak:
Sağlığı bozulmak.
Örnek: Öyle bir aşka düştü ki sararıp soldu.
B
enzine kan gelmek:
Canlanmak, sağlıklı duruma gelmek.
Örnek: Annesi
çocuğuna üç aydır çok iyi bakıyor, çocuğun benzine kan geldi.
Metinle İlgili Sorular:
Dostları ilə paylaş: