Türkçesi: Hilmi Ziya Ülken



Yüklə 1,19 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə12/119
tarix17.05.2022
ölçüsü1,19 Mb.
#58305
1   ...   8   9   10   11   12   13   14   15   ...   119
Etika - Spinoza

nité)
 diyorum.
4
2)  İdrak ettiğimiz.
3) 
Attribut
 kelimesi mantıkta yüklem, metafizikte sıfat diye karşılanıyor, ancak burada 
Spinoza ikisini de ifade ediyor.
4) 
Eternel
 karşılığı her ne kadar başsız ve sonsuz demekte isek de Spinoza bunun yanında 
“sonsuz” da dediği için her yerde kullanamadık.


TANRI HAKKINDA 
33
Açıklama
Gerçekten  böyle  bir  varlık,  ezeli  hakikat,  nitekim  şeyin  özü  diye 
tasarlanmıştır  ve  bu  sebepten,  süre  veya  zaman  ile  açıklanamaz,  hatta 
süre başı ve sonu olmayan şey diye tasarlanmış olsa bile.
Aksiyom I
Var olan  her şey ya kendisinde, ya da başka bir şeyde  (vel in se vel in 
alio
) vardır.
Aksiyom II
Başka  bir  şey  aracılığı  ile  tasarlanmayan  şeyin  (per  aliud)  kendisinde 
tasarlanması gerekir (per se).
Aksiyom III
Verilmiş  diye  varsayılan  gerekli  bir nedenden zorunlu olarak  bir eser 
çıkar ve tersine, hiçbir neden verilmiş değilse oradan hiçbir eser çıkmaz.
Aksiyom IV
Eser için olan bilgi, neden için olan bilgiye bağlıdır ve zorunlu olarak 
onun varlığını kuşatır.
Aksiyom V
Aralarında hiçbir ortaklık olmayan şeylerden birisi ötekisi ile tasarla­
namaz; başka deyişle, birinin fikri veya kavramı ötekinin fikri veya kav­
ramını kuşatamaz.
Aksiyom VI
Her doğru fikrin kendi objesine uygun olması gerekir (suo ideato).
Aksiyom VII
Bir şey eğer var-değil diye tasarlanabiliyorsa, bu şeyin özünün varlığı 
kuşatmadığından emin olunabilir.
Önerme I
Cevher tabiatça, kendi duygulanışlarından önce gelir.


34 ETİKA
Kanıtlama
Cevherin kendi başına var olan şey olduğu ve kendi kendisiyle tasar­
landığı  söylendi  (tanım  3):  Cevherin  tavır  ya  da  duygulanışlarının  kendi 
başlarına  değil,  başkasında  (in  alio),  yani  cevherde  bulundukları  da  söy­
lendi  (tanım  5),  buradan  şu  sonuç  çıkar  ki,  cevher  tabiat  bakımından 
ancak kendisiyle duran (kaim olan) duygulanışlarından önce gelir.
Önerme II
Farklı sıfatları olan iki cevher arasında ortak hiçbir şey yoktur.
Kanıtlama
Cevherin  kendisinde  var  olan  ve  kendi  kendisi  ile  tasarlanan  şey  ol­
duğu,  yani  var  olabilen  herhangi  bir  şeye  ait  başka  hiçbir  fikrin  yardımı 
olmadan fikir edindiğimiz şey bulunduğu söylendi (tanım 3); buradan şu 
sonuç çıkar ki, farklı sıfatları olan iki cevherden her biri kendi başına var 
olur  ve  ancak  kendi  kendisiyle  tasarlanabilir.  Halbuki,  kendi  başına  var 
olan  ve  ancak  kendi  kendisiyle  tasarlanabilen  şeyin  yine  kendi  başına 
var  olan  ve  ancak  kendi  kendisiyle  tasarlanabilen  başka  bir  şeyle  ara­
larında  hiçbir  ortaklık  yoktur.  Zira  aralarında  ortak  ne  olabilirdi?  Bunlar 
sıfatlar  olamaz,  çünkü  tersine  olarak  ne  olabilirdi?  Bunlar  sıfatlar  ola­
maz, çünkü tersine olarak onlar türlü sıfatlara sahip gibi (diversa attributa 
habentes)
  varsayılmışlardır;  bu,  öz  de  olamaz,  çünkü  öz  sıfatlar  üzerine 
kurulmuştur  ve  sıfatlar  her  iki  cevherde  türlü  türlü  olunca,  zorunlu  ola­
rak  onlardan  her  birinin  özünün  farklı  olması  gerekir.  Eğer  onlardan  her 
birinin özü farklı ise, aralarında hiçbir ortaklık olmadığını söylemek doğ­
ru olur; en sonra aralarında ortak olan şey tavırlar veya duygulanışlar da 
değildir,  çünkü  cevherin  tavırları  ya  da  duygulanışları  ancak  cevherle 
kaimdirler (tanım 5) ve yalnız onunla tasarlanabilecekleri için, öz bakımın­
dan  farklı  olan  iki  cevherde  aynı  tavırlar  ya  da  duygulanışlar  olamaz  ve 
tasarlanamaz.  Öyle  ise,  farklı  sıfatları  olan  iki  cevherin  aralarında  hiçbir 
ortaklık olmadığı doğrudur.
Önerme III
İki  şey  arasında  hiçbir  ortaklık  olmadığı  zaman,  onlardan  biri  öteki­
nin nedeni olamaz.


TANRI HAKKINDA 
35
Kanıtlama
Söylendiği gibi (Aksiyom 4) eser için olan bilgi neden için olan bilgiye 
bağlı ise ve onu zorunlu olarak kuşatıyorsa; yine söylendiği gibi (Aksiyom 
5) aralarında hiçbir ortaklık olmayan şeyler birbirleriyle tasarlanamazlarsa, 
bundan  şu  sonuç  çıkar  ki,  aralarında  hiçbir  ortaklık  olmayan  iki  şeyden 
biri  ötekinin  nedeni  olarak  tasarlanamaz.  Çünkü  eğer  o  ötekinin  nedeni 
olarak tasarlanabilmiş olsaydı, bu gerek onların sıfatlarıyla, gerek tavırları 
ya  da  duygulanışlarıyla  aralarındaki  bir  ilgi  yüzünden  olacaktı;  halbuki 
birinin  tavır  ve  sıfatlarıyla  ötekinin  tavır  ve  sıfatları  arasında  hiçbir  ilgi 
yoktur,  çünkü  hiçbir  ortaklıkları  yoktur.  Buradan  şu  sonuç  çıkar  ki,  biri 
ötekiyle tasarlanamaz; başka bir yönden, eğer birinin ötekiyle tasarlanama­
ması  doğru  ise  ve  bununla  birlikte  eser  için  olan  bilgi  neden  için  olan 
bilgiye  bağlı  ise,  meydandadır  ki  aralarında  hiçbir  ortaklık  olmayan  ve 
biri ötekiyle tasarlanamayan iki şeyden biri ötekinin nedeni olamaz, çünkü 
eğer olsaydı birinin ötekiyle tasarlanması gerekirdi, bu ise yoktur ve olamaz.
Önerme IV
İki  ya  da  birçok  seçik  şey,  birbirlerinden  ya  cevherlerin  sıfatlarının 
farklılığından ya da cevherlerin tavırları ve duygulanışlarının farklılığın­
dan dolayı seçiktirler.
Kanıtlama
Var  olan  her  şey  ya  kendisinde  (en  soi)  vardır,  ya  başkasında  vardır 
(aksiyom). Yani (tanım 3 ve 5) zihin dışında cevherler ve duygulanışlardan 
başka hiçbir şey yoktur; öyle ise, zihin dışında birçok şeylerin birbirlerin­
den  seçik  olmalarını  sağlayan  cevherlerden  başka  bir  şey  yoktur,  ya  da 
(tanım 4) aynı anlama gelmek üzere, onların sıfatları ve duygulanışların­
dan başka bir şey yoktur.
Önerme V
Alemde  aynı  tabiatı  ya  da  aynı  sıfatı  olan  iki  ya  da  birçok  cevher 
olamaz.
Kanıtlama
Birçok seçik cevher olmuş olsaydı, ister istemez onların birbirlerinden 
ya sıfatlarının farklılığı ile ya tavırları ya da duygulanışlarının farklılığı ile


36 ETİKA
seçik olmaları gerekecekti (önerme 4).  Halbuki eğer onların yalnız sıfat­
larının farklılığı ile seçik olacakları söylenirse, bundan anlaşılır ki onların 
aynı tabiatı ve aynı sıfatı olmayacaktır; ki beşinci önermenin de söylediği 
budur. Eğer onlar duygulanışlarının farklılığı yüzünden birbirlerinden seçik 
iseler,  bir  cevher  (önerme  1)  tabiatça  duygulanışlarından  önce  geldiği 
için,  yani  (tanım  3  ve  aksiyom  6),  hakikatte,  o  başkasından  seçik  diye 
tasarlanamayacaktır,  başka  deyişle  orada  birçok  cevher  değil  yalnız  bir 
cevher olacaktır.
Önerme VI
Bir cevher başka bir cevher tarafından meydana getirilemez.
Kanıtlama
Beşinci  önermeye  göre,  tabiatta  aynı  sıfatı  olan  iki  cevher  olamaz, 
yani, ikinci önermeye göre farklı sıfatları olan iki cevherin arasında hiçbir 
ortaklık  yoktur.  Üçüncü  önermeye  göre,  iki  şey  arasında  hiçbir  ortaklık 
olmadığı zaman, onlardan biri ötekinin nedeni olamaz, başka deyişle biri 
öteki ile meydana getirilemez.
Önermenin sonucu
Buradan  şu  sonuç  çıkar  ki,  bir  cevher  başka  bir  cevher  tarafından 
meydana getirilemez. Çünkü tabiatta cevherler ve duygulanışlardan başka 
hiçbir şey yoktur. Gerçekten, bir şey başka bir şeyin nedeni olabilmesi için
bu iki şeyin aralarında ortak bir şeyin olması gerekir (önerme 3). Halbu­
ki iki şeyin aynı tabiatı ve sıfatları olmadıkça aralarında ortaklık yoktur.
Eğer  onların  aynı  tabiatı  ve  aynı  sıfatları  varsa,  artık  birbirlerinden 
ayrı  olmayacaklar  ve  bunun  sonucu  olarak  onlar  tek  ve  aynı  şeyi  teşkil 
edeceklerdir  ve  yine  bunun  sonucu  olarak,  biri  öteki  tarafından  meyda­
na getirilen iki cevher olmayacaklardır.
Başka kanıtlama
Bu  önerme,  çelişiğinin  saçmalığıyla  daha  kolay  kanıtlanır.  Eser  için 
var olan bilgi neden için var olan bilgiye bağlıdır ve bu onu zorunlu ola­
rak  gerektirir  (tanım  3).  Cevher,  kendi  başına  var  olan  ve  kendi  kendi­
siyle  tasarlanan,  yani  var  olabilen  herhangi  bir  şeye  dair  başka  hiçbir 
fikrin yardımı olmadan hakkında fikrimiz olan şeydir.


TANRI HAKKINDA 
37
Bundan  şu  sonuç  çıkar  ki,  bir  cevherin  başka  bir  cevheri  meydana 
getirebildiğini  varsaymak  çelişiktir,  çünkü  bu  iki  cevherden  biri  ötekinin 
eseri  olunca  ancak  nedenin  kavramı  veya  bilgisi  aracılığı  ile  tasarlanabi­
lecek ve bundan dolayı da asla cevher olmayacaktır.
Önerme VII
Var olmak bir cevherin tabiatı gereğidir.
Kanıtlama
Bir  cevher  başka  bir  şeyle  meydana  getirilemez  (önceki  önermenin 
önerme  sonucu);  öyle  ise  o  kendi  kendisinin  nedeni  olacaktır  (tanım  1), 
yani, onun özü zorunlu olarak varlığı kuşatır, başka deyişle, var olmak onun 
tabiatındandır.
Önerme VIII
Her cevher zorunlu olarak sonsuzdur.
Kanıtlama
Beşinci önermeye göre aynı sıfatı ya da aynı tabiatı olan ancak tek bir 
cevher  olabilir.  Yedinci  önermeye  göre,  cevherin  tabiatı  zorunlu  olarak 
varlığı gerektirir, öyle ise tabiatı gereğince cevher ya sonlu bir şey olarak, 
ya sonsuz bir şey olarak vardır. Fakat bu sonlu bir şey olamaz; zira (tanım 
2)  kendisi  de  zorunlu  olarak  var  olması  gereken  (önerme  7)  aynı  tabiatta 
başka  bir  cevherle  sınırlandırılmış  olmalıdır;  o  zaman  aynı  sıfatı  olan  iki 
cevher  olacaktır  ki,  bu  da  beşinci  önermeye  göre  saçmadır;  öyle  ise  o 
sonsuz olarak vardır.
Scolie I
Sonlu bir varlığın, gerçekte, bir kısım olumsuzluğu ve sonsuz varlığın 
da mutlak olumluluğu olduğu için, bundan açıkça şu sonuç çıkar ki, ye­
dinci  önerme  gereğince,  cevherin  tabiatı  varlığı  gerektirir  ve  cevher  zo­
runlu olarak sonsuzdur; zira özden var olan bir şeyin varoluşunu olum­
suzlayacak hiçbir şey bulunamaz.
Scolie II
Hiç  şüphe  etmem  ki  şeyler  üzerinde  bütün  bulanık  olarak  hüküm 
yürütenlerle onları ilk nedenleriyle tanımaya alışmamış olanlar için, varolu­


38 ETİKA
şun, cevherin tabiatının sonucu olduğunu söylemekten başka bir şey olma­
yan yedinci önermenin kanıtlanmasını tasarlamak müşkül olacaktır. Bunun 
sebebi şudur ki, bu türlü kimseler cevherin değişiklikleriyle asıl cevherleri 
asla ayıramazlar ve zaten şeylerin nasıl meydana geldiğini bilmezler. Bundan 
dolayı,  tabii  şeylerin  ilkesi  diye  gördüklerini  cevherlerin  ilkesi  saydıkları 
olmuştur: vakaa, şeylerin hakiki nedenlerini bilmeyenler, her şeyi birbirine 
karıştırırlar; zekâlarının hiçbir itirazına uğramadan, ağaçları nasıl yapıyor­
larsa konuşan insanları da öylece yapmaya kalkarlar; insanların hayat sıvı­
sından  (liqueur  séminale)  olduğu  kadar,  taştan  da  doğacağını  ve  herhangi 
bir şeklin aynı suretle herhangi başka bir şekle değişebileceğini kabul ederler.
Nitekim ayniyle, Tanrının tabiatını insan tabiatı ile karıştıranların hepsi, 
kolaylıkla Tanrıda sırf insan duygulanışlarını varsayarlar ve bu hele duygu­
lanışların ruhumuzda nasıl meydana geldiğini bilmedikleri zaman olur. Fakat 
eğer insanlar cevherin tabiatına dikkat etselerdi, yalnızca yedinci önermenin 
gösterdiği gibi, cevherin tabiatı zorunlu olarak varlığı gerektirdiğinden şüphe 
etmemekle kalmazlar, aynı zamanda bu önerme hepsi için bir aksiyom teşkil 
eder ve en ortak kavramlar arasına konmuş olurdu: zira, cevher deyince, 
kendi  başına  var  olan  ve  kendi  kendisiyle  tasarlanan  şeyi  anlayacaklardı 
ve değişiklik  deyince  de başka biriyle var  olan  (quod, in alio  est) ve  ancak 
başka birini tasarlayarak tasarlanan şeyi anlayacaklardı. Bunun için, şimdi 
var olmayan değişikliklerin hakiki fikirlerine sahip olabiliriz; çünkü, fiilde, 
zihnimiz  dışında  var  olmasalar  bile  (actu),  özleri  kendilerini  tasarlamaya 
imkân veren başka bir şeyde ondan daha az dahil değildirler. Fakat cevherler 
hakikatte ancak zihnimiz dışında kendi kendilerine ve başka bir şeyi tasar­
lamaya ihtiyaç olmaksızın vardırlar. Eğer birisi cevhere dair açık ve seçik, 
yani  doğru  bir  fikri  olduğunu  ve  bununla  birlikte  bu  cevherin  var  oldu­
ğundan şüphe ettiğini söylemiş olsa, bu tıpkı doğru bir fikri olduğunu, bu­
nunla birlikte onun yanlış olmadığını bilmediğini söylemek gibidir; ya da 
bir  cevherin  yaratılmış  olduğunu,  yani  yanlış  bir  fikrin  doğru  olduğunu 
söylemektir ki bu da açıktan açığa saçmadır; öyle ise, cevherlerin varlığının, 
tıpkı özü gibi ezeli (başsız ve sonsuz) bir hakikat olduğunu olumlamak ge­
rekir; bundan yeni bir tarzda şu sonuç çıkar ki, burada göstermek zahmetine 
değdiğini zannettiğim gibi, aynı tabiatta tek bir cevher vardır.
Bunu sıra ile yapmak için şunu tespit ediyorum ki: 1. Her şeyin hakiki 
tanımı,  tanımlanan  şeyin  tabiatından  başka  bir  şeyi  kuşatmaz  ve  ifade 
etmez; hemen bundan sonra şu sonuç çıkar ki:


TANRI HAKKINDA 
39
2.  Hiçbir tanım belirli  sayıda ferdi kuşatmaz ve ifade etmez, çünkü o 
tanımlanan  şeyin  tabiatından  başka  hiçbir  şeyi  ifade  etmez.  Diyelim  ki, 
bir  üçgenin  tanımı  ancak  üçgenin  basit  tabiatını  ifade  eder,  yoksa  kesin 
sayıda üçgenleri ifade etmez.
3.  Her  ne  olursa  olsun,  kendi  varoluşunun  bir  nedeni  bulunmayan 
şey var değildir.
4.  En  sonra,  bu  bir  şeyin  varoluşunun  nedeni  bu  şeyin  tabiatında  ve 
tanımında  vardır  (yani  var  olmak  onun  tabiatına  ait  olmak  üzere)  veya 
bulunmalıdır veya bu neden bu şeyin dışında bulunmalıdır.
Bu tespit ettiklerimizden şu sonuç çıkar ki, eğer tabiatta belirli sayıda 
fertler varsa, zorunlu olarak bu sayıdan ne fazla ne eksik olan fertleri mey­
dana  getiren  bir  neden  bulunmalıdır.  Diyelim  ki  tabiatta  20  adam  varsa, 
tam  açıklık vermek için, onların hepsini aynı zamanda ve hiçbiri ötekin­
den önce gelmemek üzere var sayarım; bu 20 sayıda adamın varlığını göz 
önüne almak için genel olarak adamların varlık nedenini göstermek yete­
meyecektir. Fakat bundan başka, onların 20’den ne fazla ne eksik olmaları­
nın hangi nedenden ileri geldiğim göstermek gerekecektir. Çünkü, onlar­
dan her birinin zorunlu olarak bir varoluş nedeni olmalıdır. (Gözlem 3)
Fakat bu neden Gözlem 2 ve 3’e göre asıl insan tabiatının içinde bulu­
namaz, çünkü insanın doğru tanımı asla 20 sayısını kuşatmaz. Böylece (Göz­
lem  4),  onlardan  her  birini  var  kılan  neden,  zorunlu  olarak  onlardan  her 
birinin dışında bulunmalıdır ve bu sebeple mutlak surette şu sonucu çıkar­
malıdır ki tabiatında birçok fertler bulunabilen her şey zorunlu olarak kendi 
dışında bu fertlerin bir varoluş nedenine sahip olmalıdır ve madem ki cev­
herin  tabiatı  varlığı  gerektiriyor,  cevherin  tanımı  da  zorunlu  bir  varlığı 
kuşatmalıdır  ve  bunun  sonucu  olarak  da  yalnızca  cevherin  tanımından 
onun varlığı çıkarılmalıdır; fakat cevherin tanımından 2 ve 3’üncü gözlem­
lerde gösterdiğim gibi, birçok cevherlerin varlığı çıkamaz; öyle ise bu tanıma 
göre, zorunlu olarak aynı tabiatta yalnız bir cevherin var olması gerekir.
Önerme IX
Bir şeyin ne kadar varlığı veya gerçekliği varsa, onun o kadar sıfatı vardır.
Kanıtlama
Dördüncü  tanıma  göre,  sıfat  cevherde  onun  özünü  yani  varlığını 
meydana  getiriyor  diye  tasarladığımız  şeydir.  Bundan  şu  sonuç  çıkar  ki, 
daha çok varlığı ve gerçekliği olmak daha çok sıfatları olmak demektir.


40 ETİKA
Önerme X
Bir cevherin her sıfatı kendisi ile (per se) tasarlanmalıdır.
Kanıtlama
Sıfat tanım 4’e göre, cevherde onun özünü kuruyor diye tasarladığımız 
şeydir.  Üçüncü  tanıma  göre  cevher  kendi  başına  var  olan  ve  kendi  ken­
disiyle  tasarlanan  şeydir.  Bundan  şu  sonuç  çıkar  ki,  cevherin  her  sıfatı 
kendisi ile tasarlanmış, kavranmış olmalıdır.
Scolie
Bir  cevherde  her  ne  kadar,  gerçekten,  ayrı  iki  sıfat  varsa  da,  yani 
birini  ötekinin  yardımı  olmaksızın  tasarlıyorsak  da,  bunların  iki  varlık, 
iki  farklı  cevher  meydana  getirdikleri  sonucunu  çıkarmamalıdır;  çünkü 
bu  sıfatlardan  her  birinin  asıl  kendisi  ile  (per  se)  tasarlanabilmeleri  cev­
herin  tabiatındandır.  Gerçekten,  cevherin  kendisinde  her  zaman  sahip 
olduğu bütün sıfatları bulunur ve bu sıfatlardan hiçbiri asla başkası tara­
fından  meydana  getirilmemiştir,  fakat  onlardan  her  biri  cevherin  varlı­
ğını  veya  gerçekliğini  ifade  eder.  Bir  cevherin  birçok  sıfatları  olduğunu 
varsaymanın  saçma  olması  şöyle  dursun,  tersine,  her  varlığın  bir  sıfat 
altında tasarlanması gerektiği ve bu varlığın ne kadar çok gerçekliği var­
sa, aynı varlığın zorunluluğu ya da ezelilik ve sonsuzluğunu ifade eden ve 
gösteren  o  kadar  çok  sıfatı  olduğu  son  derece  meydandadır.  Buradan  şu 
sonuç çıkar ki, mutlak olarak sonsuz varlık, her biri bu varlığın sonsuz ve 
ezeli özünü ifade etmek üzere sonsuz sıfatları kuşatan bir varlık diye tanım­
landığı  zaman,  çok  kesin  bir  tanım  yapılmış  olur.  Eğer  birisi  cevherlerin 
ayrılığının  hangi  ayırt  edici  belirti  ile  tanınabileceğini  sormaya  kalkacak 
olursa, gelecek önermeleri okumak zahmetine katlansın, bunlar ona öğre­
tecektir ki, âlemde mutlak olarak sonsuz olan tek bir cevher vardır.
Önerme XI
Herhangi sonsuz ve ezeli bir özü ifade eden sonsuz sıfatlardan kurulmuş 
cevher ya da Tanrı zorunlu olarak vardır.
Kanıtlama
Eğer bu önermeyi olumsuzluyorsanız, düşününüz ki bu Tanrının ya da 
cevherin varlığını olumsuzlamaktadır: zira (aksiyom 7) bir şey var değil


TANRI HAKKINDA 41
tasarlanabildiği  zaman,  bu  şeyin  özünün  varlığı  gerektirmediği söylene­
bilir.  Halbuki  (önerme 7) cevherin tabiatı varlığı  gerektirir, çünkü  (öner­
me  6)  cevher  hiçbir  neden  tarafından  meydana  getirilmiş  olamaz  ve  o 

Yüklə 1,19 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   8   9   10   11   12   13   14   15   ...   119




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin