Türkçesi: Hilmi Ziya Ülken



Yüklə 1,19 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə46/119
tarix17.05.2022
ölçüsü1,19 Mb.
#58305
1   ...   42   43   44   45   46   47   48   49   ...   119
Etika - Spinoza

Birinci Bölüm
Tanımlar:  Genel  olarak  tanımlar  için  (Zihin  hakkında  Reform  Kita­
bı: 50-55’e bakınız: cilt I)
Tanım  II.  -  Kendi  cinsinde,  “Mutlak  olarak”ın  karşıtıdır.  Bunu  biraz 
aşağıda  önerme  6  ve  önerme  16  kanıtlaması,  önerme  28’in  scolie’sinin 
açıklaması  gösteriyor.  Her  cins  zihne  aittir,  fakat  onun  yaptığı  ayırışlar 
açık olarak kavrandığı zaman, objenin hakiki tabiatı ile uyuşmaktadır.
Tanım  III  ve  IV.  -  Cevher  ve  sıfatın  tanımları  olan  bu  iki  tanım, 
9’uncu  mektubun  bir  pasajının  gösterdiği  gibi  Ethique’in  ilk  yazılışında 
ona bağlı idi. Asıl metin şöyle idi: “Cevher deyince kendi başına var olan 
ve  kendi  başına  kavranan  şeyi,  yani  kavramı  başka  bir  şeyin  kavramını 
kuşatmayan  şeyi  anlıyorum.  Sıfat  (yüklem)  deyince  az  çok  şunu  anlıyo­
rum  ki, ona zihne göre  filân seçik  tabiatı cevhere yükleyen  şey denmek­
tedir  (Respectu  intellectus,  substantiae  aertam  talem  naturam  tribuensis). 
Cevher ve sıfat (yüklem) mutlak sonsuzluğunda, kendi başına göz önüne 
alındığında veya daima eşsiz olsa da birçok tarzlarda onu algılayan zihnin 
algılayış tarzına göre iki isim taşıyan tek ve aynı şeydir (mektup 56). Seçik 
olarak algılanan sıfat da (yüklem) aynı derecede gerçektir ve bir kısmı ile 
(kısmen)  olduğu  gibi  cevherin  özünü  meydana  getirir.  (Bölüm  II,  öner­
me 7’nin önerme sonucundan sonra gelen scolie’nin başlangıcı). Bu soru­
nun doğurduğu tartışma üzerine özel olarak Kuno Fischer’in Geschichte


296 ETİKA
der  neueren  Philosophie’sine
  ve  Victor  Delbos’un  Le  Problème  morale  dans 
la Philosophie de Spinoza,
 adlı eserine (s. 31) bakın.
Tanım  VI.  -  Tanrı  için  sonsuz  sıfatlara  (yüklemlere)  sahip  olmak 
konusunda bkz.: Court Traité, I. ch. II ve buna ait açıklayıcı not.
Tanım  VII.  -  Opera  kelimesini  bir  eser  meydana  getirmek  diye  çevi­
riyorum,  fakat  işlemek  diye  çevirmiyorum  (agir).  Spinoza  hür  bir  şeyin 
kendi  kendini  gerektirdiği  etki  (action)  ile  baskılı  bir  şeyin  dışardan  ge­
rektirildiği  işlemi  (opération)  ayırıyor.  Her  işlemde  başka  bir  işlemle  bir 
ilişki vardır (ratio), ya da o şartlıdır: Bkz. önerme 28.
Tanım  VIII.  —  Ezelilik,  mutlak  olarak  kavranan  varoluştur, o  varoluş 
belirsiz  bir  sürekliliği  olan  sürenin  karşıtıdır.  (Ethique,  II,  tanım  5)  ve  o 
ancak  kendi  kendisiyle  var  olan  şeylere  yüklenebilir;  öyle  ise  ezelilikle 
zaman  arasında  ortak  hiçbir  cihet  yoktur;  zaman  da  süreyi  bir  düşünme 
tarzından,  ya  da  daha  doğrusu  hayal  etme  tarzından  ibarettir  (ki  bu  da 
sürenin  bir  sayı  ile  gösterilebilen  seçik  parçalardan  ibaret  gibi  tasarlan­
ması  ile  kaimdir).  Ezelilik  konusunda  Pensées  Métaphysiques’in  bölüm  I, 
fasıl  V  ve  bölüm  II,  fasıl  I’ine  bakın.  Açıklanmış  kelimesi  hakkında  aynı 
eserin  bölüm  I  fasıl  I’deki  ona  ait  olan  açıklayıcı  nota  bakın  (Not:  cilt  5, 
s.  558).  Spinoza’ya  vergi  olan  terimler  sözlüğünde  kendi  başına  bir  ve 
sonsuz olan bir şeyin açıklanması, onun düşünce için bir yüklemler çok­
luğu  ya da aralarında ilişkiler kurulabilen varlık tarzlarıdır. Bu anlamda, 
kelimenin  alışılmış  anlamından  çok  farklı  olarak  denebilir  ki,  Tanrının 
özü  Tanrının  sıfatları  (yüklemleri)  ile  açıklanır.  (Bölüm  I,  önerme  20’nin 
kanıtlaması,  bölüm  II,  önerme  7’nin  scolie’si).  Nitekim,  Tanrının  tavır­
ları ya da oluş tarzları (varlık tarzları) ile, diyelim, insan ruhu ile açıklan­
dığı da söylenebilir. (Bölüm II, önerme 2’nin önerme sonucu).
Aksiyom  IV.  -  Bu  aksiyomu  iyice  anlamak  için  onu  “Zihin  Reformu 
Hakkında Kitap’”ta söylenenle karşılaştırınız: hakiki bilim nedenden eser­
lere  doğru  doğar.  (13);  ortak  olarak,  gerçek  denilen  ve  deneyle  verildik­
lerine inanılan şeyler asla bilinmiş değillerdir; onların varlığı nedenlerin­
den sonuçlanmış olmadıkları müddetçe yalnız mümkün diye tasarlanmıştır 
(34) Buna karşılık olan açıklayıcı nota bakın.
Aksiyom  VI.  -  Bu  aksiyomun  anlaşılması  için,  “Zihin  Reformu”  adlı 
kitaba  bakın:  41  ve  açıklayıcı  notla  birlikte.  Doğru  fikir  zihnin  (esprit) 
mutlak  olarak  teşkil  ettiği  (aynı:  64)  ya  da  bir  başkasından  usulüne  göre 
sonuçladığı  bir  fikirdir,  onun  zorunlu  olarak  bir  objesi  vardır  ve  onunla


NOTLAR 297
tastamam  uyuşur:  o  olmadan  hiçbir  bilgi  mümkün  değildir;  doğrunun 
objesi, doğru olduğu için gerçektir.
Önerme  I’den  XV’e  kadar.  -Gerçek  varlıkların  bütününü  içine  almak 
üzere tek ve sonsuz Tanrının varoluşunun ispat edildiği Ethujue’in bu ilk 
parçası,  Court Traite'nin  ilk faslı ve bu eserin Ek bölümü ile karşılaştırıl­
malıdır;  görülecektir  ki  özel  olarak  Spinoza’nın  Ethique’de  kanıtladığı 
önermelerden birçoğu Ek de aksiyom şeklinde bildirilmiştir.
Önerme  I.  -  Bu  önermede  ve  ondan  sonra  gelenlerde  Substantia  ke­
limesini  ben  bir  Cevher  diye  çeviriyorum.  Spinoza  gerçi,  cevherin  yani 
soyut  olmadan  kendi  başına  kavranan  varlığın  özeliklerini,  tek  bir  cev­
herin  var  olduğunu  kanıtlamadan  önce  ortaya  koyuyor.  (Yalnız  önerme 
10’un scolie’sinin sonunda ilk defa olarak cevherin birliği kavramı meyda­
na  çıkıyor  ki,  bu  önerme  14’ün  birinci  önerme  sonucunun  konusudur. 
Belirsizlik  işaretinin  (article)  kullanılması  suretiyle  Spinoza’nın  cevher 
ile genel olarak Varlık arasında gördüğü farkı daha iyi işaret ediyorum.
Önerme  VIII,  scolie  II.  -  Bu  scolie  fark  edilecek  derecede  önerme 
7’ye  bağlanıyor;  Freudenthal,  Studien’de  bu  fikirlerini  ifade  ediyor  (Zeit
schrift  für  Philosophie,
  Bd.  108,  s.  251).  Gebhardt  bununla  birlikte  daha 
önce Etika’nın ilk yazılışında (yani Glazemaker’in Hollanda diline yaptığı 
çeviriye esas olarak yazılışta) bu scolie, kendisine Opera Posthuma’da ve­
rilen  ve  onu  önerme  15’in  scolie’sinde  zikreden  Spinoza’nın  önerme  8’in 
ikinci scolie’si dediği yeri işgal ediyordu. İlk sekiz önerme zaten bir bütün 
teşkil  ediyor:  bu,  cevher  için  verilen  tanımdan  doğrudan  doğruya  çıkan 
sonuçların  bir  açıklamasıdır  (Exposition).  Sonra  önermelerin  arkasından 
sanki  bir  kesinti  (coupure)  geliyor.  Spinoza,  probleme  henüz  girmemiş 
olan kimselerin anlayacağı bir şekle koymak üzere, fikirlerin sert bir zincir­
lenmesine zarar verecek olan açıklamalar yapıyor ve bunları önerme 7’den 
sonraya  koyuyor.  Spinoza’nın  kendisinin  bu  konuda  verdiği  şerh  için 
31’inci mektuba bakın.
Önerme  XI  ve  scolie’si.  -  a)  Spinoza,  gerçekten,  Tanrının  varlığının 
dört  kanıtlamasını  veriyor;  1.  -  Tanrının  özünün  göz  önüne  alınmasına 
dayanan  birinci  kanıt  ki,  orada  onun  var  olmayışının  imkânsızlığı  sonu­
cu çıkarılıyor.
2.-  Eğer  bir  şey  var  değilse,  bu  onu  imkânsız  kılan  bir  iç  ya  da  dış 
nedenin bulunmasındandır şeklindeki ilkeye dayanan ikinci bir kanıt (ka­
nıtlama II); gerçekten bu kanıt hiçbir şey imâl etmeyen zihin içindir.


298 ETİKA
Zorunlu  ile  imkânsız  arasında  orta  terim yoktur.  (Zihin Reformu Kitabı­
na bkz. 34).
3.  - Eğer sonsuz varlık var değilse sonlu bir şeyin varoluşunun imkân­
sızlığına  dayanan  a  posteriori  üçüncü  kanıt  (kanıtlama  III)  ;  eğer  bir  şey 
varsa, kendi kendisine zorunlu olarak bir varlık vardır; eğer bu varlık var 
değil  idi  ise,  hiçbir  şey  onu  var  olduramaz.  O  zaman  hatta  mümkünler 
bile yoktur; duyusal tecrübe, hayal gücü de var olmayacaktır.
4.  -  a)  Birincinin  olumlu  şekle  konulmasından  ibaret  olan  ve  bütün 
başkalarının  cevherini  içine  alan  dördüncü  kanıt  (kanıtlama  IV):  Tan­
rının özü zorunlu olarak varlığı kuşatır.
Tanrının  varlığı  hakkında Spinoza’nın kanıtları  “Preuves Spinozistes” 
adı  ile  Lagneau’nun  yazısına  bakınız  (Revue  de  Métaphysique  et  de  Morale, 
1896,  s.  402).  Ayrıca  aynı  dergide  M.  Andler’in,  Brunschvicg  ve  V.  Del­
bos’un Spinoza’ya dair eserleri dolayısıyla yazdığı makaleye bakınız.
b) Sayfa 44, satır 4’te “ad quas plura pertiners concipiunt" cümle parçasını 
“sahip  olma  bakımından  daha  zengin  olarak  tasarlasınlar”  şeklinde  çe­
virdim.  Saisset  daha  serbest  olarak  “tabiatı  daha  karmaşık  olan  şeyler” 
diye  çevirmiştir. Bir şeye sahip olmak, ondan anladığım anlamda, olum­
lanabilen her şeyi içine alır.

Yüklə 1,19 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   42   43   44   45   46   47   48   49   ...   119




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin