bir a book, a car, a movie (bir kitap, bir araba, bir film)



Yüklə 0,65 Mb.
səhifə111/114
tarix28.07.2020
ölçüsü0,65 Mb.
#32310
1   ...   106   107   108   109   110   111   112   113   114
vocabularyy


















The presidential election’s date is still unclear. (Başkanlık seçiminin tarihi henüz net değil.)



















2031) press; (fiil, isim)










f.; baskı yapmak, basmak, hızlandırmak   i.; baskı, pres, basın

The story was reported in the local  press. (Bu hikaye yerel basında yayınlandı.)



















2032) pressure; (isim, fiil)










i.; baskı, basınç, zorlama, pres    f.; baskılamak, basınç uygulamak

I can’t work under pressure. (Baskı altında çalışamam.)



















2033) pretend; (fiil)













numara yapmak, yapar gibi görünmek







You don’t need to pretend like you don’t know him. (Onu tanımıyormuş gibi numara yapmana gerek yok.)



















2034) pretty; (sıfat, zarf)










s.; şirin, sevimli, tatlı, hoş    zf.; oldukça, epey, çok




The performance was pretty good. (Gösteri oldukça güzeldi.)



















2035) prevent;  (fiil)













engel olmak, önlemek, engellemek, önüne geçmek

The accident could have been prevented. (Kaza önlenebilirdi.)



















2036) previous; (sıfat)










önceki, önceden olan, eski










She has a son from a previous marriage. (Önceki evliliğinden bir oğlu var.)



















2037) previously; (zarf)










önceden, daha önce










The building had previously been used as a hospital. (Bu bina önceden hastane olarak kullanılıyordu.)



















2038) price; (isim)













ücret, fiyat, paha, bedel










Children over 12 must pay full price for the ticket. (12 yaşın üzerindeki çocuklar bilet için tam ücret ödemek zorundalar.)



















2039) pride; (isim)













gurur, onur, övünç













He watched his son with pride during the match. (Maç boyunca oğlunu gururla izledi.)



















2040) priest; (isim)













rahip, papaz, keşiş













My brother has become a priest. (Kardeşim rahip oldu.)



















2041) primarily; (zarf)










öncelikle, başlıca, ilk olarak










This book is primarily written for children. (Bu kitap öncelikle çocuklar için yazılmıştır.)



















2042) primary; (sıfat)










başlıca, birincil, temel, ana










Our primary aim is to educate our children well. (Bizim başlıca amacımız çocuklarımızı iyi eğitmektir.)



















2043) prime; (fiil, isim ,sıfat)










f.; suyla doldurarak kullanıma hazırlamak, astar vurmak   i.; bir kimsenin verimli dönemi, gençlik, en güzel zaman  s.; baş, başlıca, en önemli, birinci

Winning shouldn’t be your prime objective in this game. (Bu oyunca kazanmak birinci amacınız olmamalıdır.)



















2044) principal; (isim, sıfat)










i.; okul müdürü, yönetici        s.; başlıca, esas, asıl




John Brown is the principle of St Peter’s college. (John Brown, St Peter kolejinin müdürüdür.)



















2045) principle; (isim)










ilke, prensip













There are six fundamental principles of our company. (Şirketimizin altı temel prensipi vardır.)



















2046) print; (isim, fiil)










i.; baskı   f.; basmak, yazdırmak










Can you print these texts? (Bu metinleri yazdırabilir misin?)



















2047) prior; (isim, sıfat, zarf)










i.; kıdemli, manastır başkatibi   s.; öncelikli, ön, önceki, eski   zf.; önce

Please give us prior notification. (Lütfen  bize ön bildirim verin.)



















2048) priority; (isim)










öncelik, kıdemlilik













Club members will be given priority. (Kulüp üyelerine öncelik verilecektir.)



















2049) prison; (isim)













hapishane, hapis, cezaevi,zindan


Yüklə 0,65 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   106   107   108   109   110   111   112   113   114




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin