bir a book, a car, a movie (bir kitap, bir araba, bir film)



Yüklə 0,65 Mb.
səhifə18/114
tarix28.07.2020
ölçüsü0,65 Mb.
#32310
1   ...   14   15   16   17   18   19   20   21   ...   114
vocabularyy


kısaca
















I don’t have much time, but I will tell you briefly. (Çok fazla vaktim yok ancak sana kısaca anlatacağım.)



















341) bright; (sıfat)













parlak, canlı, aydınlık, saydam, şefff, gösterişli, akıllıca

I like bright colours. (Canlı renkleri severim.)






















342) brilliant; (sıfat)













çok parlak, göz alıcı, çok zeki, parlak zekalı




He was a brilliant student. (Çok zeki bir öğrenciydi.)



















343) bring; (fiil)













getirmek, kazandırmak,doğurmak, sebep olmak




Don’t forget to bring your books with you. (Kitaplarını getirmeyi unutma.)



















344) British; (isim, sıfat)










i.; ingiliz   s.; britanyalı, britanya ile ilgili ve oraya ait

India was one  of the British colonies. (Hindistan, İngiliz sömürgelerinden biriydi.)



















345) broad; (sıfat)













geniş,enli,engin, yaygın, etraflı, çok ayrıntılı , kaba, açık

The boat is 3 metres broad and 5 metres high. (Tekne 3 metre genişliğinde ve 5 metre yüksekliğinde.)



















346) broken; (sıfat)













kırık, bozulmuş, arızalı , çökmüş







He started to cry when he saw his broken toy.(Kırık oyuncağını gördüğünde ağlamaya başladı.)



















347) brother; (isim)













erkek kardeş, birader, abi, dost







She never get along with her brother. (Erkek kardeşiyle asla iyi geçinmez.)



















348) brown; (sıfat , fiil)










s.; kahverengi, esmer , kumral saç , yanmış      f.; esmerleşmek , kahverengileşmek

He was a handsome boy with brown hair and green eyes. (Kahverengi saçlı yeşil gözlü yakışıklı bir gençti.)



















349) brush; (isim, fiil)










i.; fırça, çalılık    f.; fırçalamak










Brush your shoes before you go out. (Dışarı çıkmadan önce ayakkabılarını fırçala.)



















350) buck;( isim, sıfat,fiil)










i.; bazı havyanların erkeği , erkek geyik/tavşan , erkek kızılderili, dolar  s.; züppe   f.; sıçramak, karşı gelmek, engelleri aşmak

They cost twenty bucks. (Yirmi dolara mal oldu.)






















351) budget; (isim, fiil)










i.; bütçe   f.;bütçelemek










TheMinistry will review the budget regulation again. (Bakanlık bütçe düzenlemesini yeniden gözden geçirecek.)



















352) build; (fiil, isim)










f.; inşa etmek, bina yapmak, kurmak , oluşturmak   i.; vücut yapısı, bünye

They have promised to build 300 new houses for poor families. (Düşük gelirli aileler için 300 tane yeni ev inşa edeceklerini vaat ettiler.)



















353) building; (isim)













bina, inşaat, inşa, apartman , yapı







The old lady lives in an old building. (Yaşlı kadın eski bir binada yaşıyor.)



















354) bullet; (isim)













mermi, kurşun













He was killed by a bullet in the heart. (Kalbinden bir kurşun ile öldürüldü.)



















355) bunch; (isim, fiil)










i.; demet,deste, salkım , takım      f.; toplamak, demet yapmak

I picked a bunch of flowers for my mother. (Annem için bir demet çiçek topladım)



















356) burden; (isim, fiil)










i.; ağır yük, ağırlık, sıkıntı    f.; yüklenmek, sıkıntı vermek, yük taşımak

He doesn’t want to be a burden to his children when he is old. (Yaşlandığında çocuklarına yük olmak istemiyor.)



















357) burn; (fiil, isim)










yanmak, alevlenmek, yakmak, ateşe vermek, kızdırmak   i.; yanmış yer

The house was still burning when I arrived. (ben vardığımda ev hala yanıyordu.)



















358) bury; (fiil)













gömmek, defnetmek, toprağa vermek , saklamak, örtmek

They buried him with her necklace. (Onu gerdanlığı ile gömdüler.)



















359) bus; (isim, fiil)













i.; otobüs, taşıt   f.; otobüsle taşımak







Hurry up! You will miss the bus. (Acele et! Otobüsü kaçıracaksın.)



















360) business; (isim)










iş, işletme, firma, kurum,iş yeri, görev,vazife

Yüklə 0,65 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   14   15   16   17   18   19   20   21   ...   114




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin