She works in the marketing business. (Pazarlama işinde çalışıyor.)
361) busy; (sıfat)
yoğun, meşgul, faal, işlek
I am too busy now, please call me later. (Şuan çok meşgulüm lütfen daha sonra ara.)
362) but; (bağlaç, zarf, edat)
bağ.; ama , fakat, ancak , halbuki zf.; yalnızca , meğer ed.;-den başka
I don’t want to offend you but I don’like your hair. (seni kırmak istemem ama saçlarını beğenmedim.)
363) butter; (isim, fiil)
i.; tereyağı, margarin f.; yağ sürmek
Add some butter , if you like. (Eğer seviyorsanız biraz tereyağı ekleyin.)
364) button; (isim, fiil)
i.; düğme, buton, tuş f.; düğmelemek
Press the button to answer the question. (Soruyu cevaplamak için butona basın.)
365) buy; (isim, fiil)
i.; satın alma,alış, kazanç f.; satın almak , almak
We are planning to buy a house for our children. (Çocuklarımız için bir ev almayı planlıyoruz.)
366) buyer; (isim)
satın alan kişi, müşteri, alıcı
Have you found a buyer for your car? (Araban için bir alıcı buldun mu?)
367) by; (edat, zarf)
ed.; yanında, yakınında, kıyısında, yolu ile, vasıtasıyla, …esnasında, -den önce , -e göre, …’e kalırsa, gereğince, tarafından , eşliğinde , boyunca zf.; -e bakarak, geçip , öteye, uzağa
The telephone is by the televison. (Telefon televizyonun yanında.)