Bitki Besin Maddelerinin İşlevleri Ve Eksiklik Belirtileri



Yüklə 108,37 Kb.
səhifə3/5
tarix31.01.2017
ölçüsü108,37 Kb.
#6902
1   2   3   4   5

Demir Fazlalığı

Demir toksikliği özellikle suyla doygun topraklarda yaygın olarak görülür ve çeltikte ürünü sınırlandıran ikinci önemli faktördür. Demir toksikliği kurak koşullarda da önemlidir. Demir toksikliğinde yapraklar bronzlaşır. Demir fazlalığında polifenol oksidaz aktivitesi artar ve bronzlaşma okside olan polifenollerden kaynaklanır.


ÇİNKO

Çinko, bitkide enzim reaksiyonlarında katalitik ve strüktürel olarak rol oynadığı gibi protein sentezinde, karbonhidrat metabolizması ve membran dayanıklılığı üzerine de etki etmektedir.

Toprakların çinko kapsamları genelde 10 – 300 ppm arasındadır. Ancak toprak çözeltisinde çözünmüş formda Zn çok düşüktür. Çinko, minerallerin yapısından başka katı yüzeylerde adsorbe halde, kil minerallerinin değişim bölgelerinde ve organik madde de bulunmaktadır. Kireçli ve pH’ sı yüksek olan topraklarda çinkonun çözünürlüğü oldukça düşüktür. Yüksek pH’ larda çinko hidroksitler, ve kireçli topraklarda da çinko karbonatlar oluşturarak çökelir. Topraklarda kil, KDK, organik madde, pH ve kireç miktarı artıkça çinko adsorbsiyonu da artar. Toprak çözeltisindeki Zn+2, katyon değişim bölgelerinde değişebilir şekilde tutulmuş çinko, toprak çözeltisindeki ve toprak katı fazındaki organik komplekslerde bulunan çinko bitkiler tarafından alınabilir çinkoyu oluşturur. Çinko bitkiler tarafından Zn+2 şeklinde alınmaktadır. Bitkilerin çinko içeriği 20-100 ppm arasında değişmektedir.

Bitkilerin çinko alımını özellikle yetişme ortamının pH’ sı ve fosfor konsantrasyonu etkilemektedir. Çinkonun fizyolojik fonksiyonlarını yerine getirebilmesi için bitkinin bor ile yeteri kadar besleniyor olması gerekir. Bu nedenle demirde olduğu gibi bitkideki çinko da fizyolojik aktif olarak tespit edilmelidir. Bunun yanı sıra çinkonun biyolojik yarayışlılığı fitin/Zn oranına bağlıdır.



Çinko Noksanlığı

Çinko noksanlığında küçük molekül ağırlıklı kök salgıları artar. Çift çeneklilerde kök salgıları çoğunlukla aminoasitler, şekerler, fenoller ve K olurken buğdaygillerde gündüz salgılanan fitosideroforlar dır.

Çinko eksikliği nötral ve karbonat içeriği yüksek, organik madde kapsamı düşük topraklarda görülmektedir. Fazla miktarda fosforlu gübreleme de çinko eksikliğine neden olmaktadır. Bitkilerde çinko noksanlıkları her zaman birbirine benzememekle beraber noksanlık simptomları aşağıda belirtildiği gibidir.

- Noksanlık ilk önce genç yapraklarda ortaya çıkmakta,

- Yapraklar küçülmekte,

- Bitki çalımsı bir hal almakta (bodurlaşmakta),

- Rozet yapraklar oluşmakta,

- Genç yapraklarda kloroz ortaya çıkmaktadır.

Çinko noksanlığında, yaprakların damarları önce yeşil kalırken, daha sonraki aşamada damar araları sararmakta ve sürgün uçlarında rozet oluşmaktadır. Ağacın yaprak sistemi seyrekleşir, tomurcuk sayısı azalır. Yapraklardaki 20 ppm düzeyi eksiklik için kritik düzeydir. En fazla eksikliğine meyve ağaçlarında ve özellikle turunçgiller ve şeftalide rastlanmaktadır.
Çinko Fazlalığı

Bitkilerde çinko fazlalığının en belirgin etkisi kök uzamasının engellenmesidir. Çinkonun iyon çapı Fe ve Mg’ un iyon çaplarına benzerlik gösterdiği için çinko fazlalığı, bu elementlerin noksanlıklarının görülmesine neden olur. Diğer taraftan fazla çinko bitkilerin Mn içeriğini de azaltır. Kireçleme ile pH’ nın artırılması bitkilerin çinko kapsamını ve çinkonun toksikliğini azaltmada en etkili yoldur. Çinko toksikliğini azaltmak için kireçe ilaveten fosfor ve organik gübrelerde kullanılabilir.


BAKIR

Bitkiler bakırı Cu+2 iyonları ve Cu-kleytler şeklinde alırlar. Bitkilerin bakır kapsamı 2- 20 ppm arasında değişir.

Bakır bitkide,

- Proteinlerin yapısında,

- Karbonhidrat, lipid ve azot metabolizmasında,

- Liglinleşmede,

- Polen oluşumu ve tozlaşmada işlev görmektedir.

Toprak çözeltisinin bakır konsantrasyonu oldukça düşük olup % 98’ inden fazlası organik gübre ile kompleks oluşturmuş şekilde bulunur. Diğer mikro elementlere göre organik maddeye daha sıkı bir şekilde bağlanmıştır. Kireçli toprakların toprak çözeltisindeki bakır konsantrasyonu oldukça düşüktür. Bakır çoğu toprakta Cu+2 şeklinde bulunur. Toprak pH’sının yükselmesi ile çözünürlüğü azalırken, asit topraklarda yüksektir. Bakır, toprak organik maddesinin yapısında, toprak kolloidlerince adsorbe edilmiş ve toprak çözeltisinde iyon halinde bulunur. Diğer elementlere göre kolloidlere çok kuvvetli bağlandığı için, değişebilir formda bile kolay alınamamaktadır. Ayrıca bakır-çinko yüksek oranda antagonistik etkileşimi olduğu için birbirlerinin alımına olumsuz etki yaparlar.


Bakır noksanlığı

Bakır noksanlığı, genellikle toplam Cu içeriği düşük, kaba tekstürlü, kireçli ve bakırın organik komplekslere bağlandığı organik madde yönünden zengin topraklarda görülür. Yüksek miktarda azot gübrelemesi de bakır noksanlığını güçlendirir. Bakırın bitki bünyesinde hareket kabiliyeti iyi olmadığından noksanlık belirtileri yeni meydana gelen yapraklarda oluşur. Grimsi yeşil renk, hatta beyazlaşma gibi renk değişimleri ve solma görülür. Gelişme zayıflar. Meyve ağaçlarında dalların uç kısımlarında kurumalar olur. Bazı durumlarda uç kurumalarının görülmesinden önce, normalden büyük yapraklar oluşur.


MANGAN

Manganı bitkiler Mn+2 katyonu şeklinde alırlar. Fakat bitkilerin mangan alım oranı diğer iki değerlikli katyonlardan (Ca, Mg) daha azdır. Azot kaynağı olarak NH4 ile beslenen bitkiler, NO3 ile beslenenlerden daha az mangan almaktadır. Mangan alımını Mg, Fe, Zn ve NH4 iyonları azaltırken, NO3 artırmaktadır. Mangan, bitkide enzim reaksiyonlarında rol oynadığı gibi fotosentez olayına, protein sentezine, karbonhidrat metabolizmasına, hücre bölünmesine, uzamasına, genişlemesine de etki etmektedir.

Doğada mangan, oksitler ve sülfitler halinde ve genellikle demir ile birlikte bulunur. Toprakta mangan üç ayrı değerlikte bulunur. Bitkiler tarafından alınabilen Mn+2 ile bitkiler tarafından alınamayan ve mangan oksitlerde bulunan Mn+3 ve Mn+4 iyonlarıdır. İki değerlikli mangan iyonu toprak çözeltisinde yaygın bulunmakla birlikte kil ve organik madde tarafından da adsorbe edilir. Toprakta Mn+2 miktarını oksidasyon-redüksiyon koşulları belirler. Bu nedenle manganın yarayışlılığını, oksidasyon-redüksiyon koşullarını etkileyen tüm etmenler etkiler. Bu faktörler arasında toprak pH’ sı, organik madde miktarı, mikrobiyal aktivite ve toprak nemi sayılabilir. Mangan iyonları (Mn+2) toprakta çok hareketli olduğundan topraktan kolayca yıkanabilir.
Mangan noksanlığı

Mangan noksanlığı genellikle fazlaca organik madde içeren yüksek pH’ lı, iyi havalanan, kurak ve yarı kurak bölgelerdeki alkali ve kireçli topraklarda daha sık görülmektedir. Genel olarak mangan noksanlığında genç yapraklarda kloroz ve bazen nekrozlar, tahıllarda buna ilave olarak gri benekler ortaya çıkmaktadır. Kloroz damarlar arasında ve mozaik benzeri şekillerde görülmektedir. Bitkilerde mangan noksanlığına neden olan faktörler aşağıda sıralanmıştır.

- Topraktaki Mn+2 konsantrasyonu,

- Topraktaki diğer katyonların konsantrasyonu,

- Toprağın KDK’ sı,

- Toprağın organik madde içeriği, sıcaklığı, mikrobiyal aktivite, redoks potansiyeli,

- Toprağın veya yetiştirme ortamının pH’ sı gibi faktörler manganın yarayışlılığına etki etmektedirler.
Mangan Fazlalığı

Noksanlık için verilen kritik düzeyin, bitki tür ve çeşitleri arasında çok dar bir sınır aralığında değişmesinin tersine, toksiklik sınır düzeyi hem bitkilere hem de çevre koşullarına bağlı olarak geniş sınırlar göstermektedir. Mangan toksitesi özellikle asit topraklarda büyüme ve ürünü sınırlandıran önemli bir etmendir. Asit topraklar dışında kompaksiyon, sterilizasyon amacıyla kullanılan formalin, klor, nitrat, sülfat içeren gübrelerin fazla kullanımı ayrıca buharla yapılan sterilizasyonun Mn+2’nin bitkiye yarayışlılığını artırması, mangan toksitesine neden olur. Tahıllar, şeker pancarı, lahana, domates, marul, patates gibi bitkiler mangan toksitesine karşı oldukça hassas bitkilerdir


ORGANİK GÜBRELERİN İŞLEVLERİ VE YARARLARI

ORGANİK GÜBRELER

Çoğunlukla ‘humus’ denilen toprak organik maddesi, başlıca bitki artıklarından meydana gelirse de, hayvanların ifrazatı ve hayvan vücutlarından geriye kalan kısımlar da oluşumunda yer alırlar. Otlayan hayvanlar, toprak solucanları ve sayısız türde toprak haşereleri, bunlara ilave olarak milyonlarca mikroorganizma (bakteriler, mantarlar, aktinomisetler) bitki ve hayvan artıklarının parçalanmalarında ve bunların bütün toprak yüzeyinde yayılmalarında kısmen bir rol oynarlar. Topraklar turba toprakları gibi çok zengin olanlardan, çok az miktarda organik madde ihtiva eden zayıf çöl topraklarına kadar olmak üzere organik madde muhtevaları bakımından büyük farklar gösterirler.

Toprak organik maddesi, kimyasal bakımdan, taze parçalanmamış materyalden geçit bir devreye ve son olarak da içinde bulunan pek çeşitli maddelerin tamamen parçalanmış son ürünlerine kadar olmak üzere değişir.

Toprakta organik maddelerin çürümeleri sırasında bitki besin maddeleri yavaş yavaş serbest hale geçerler ve bitki tarafından alınabilecek bir şekle dönüşürler.

Organik madde toprağın yapısını iyileştirir. Granulasyonu, toprak parçacıklarının agregasyonunu artırır. Özellikle iyi parçalanmış organik madde kumlu toprakların kohezyonunu artırır. Böylece organik madde iyi bir toprak tavının meydana gelmesine yardım eder. İyi bir toprak strüktürü, organik maddenin kendisi, toprağın su absorbe etme kapasitesini iyileştirir, bitkinin faydalı olan suyu tutmasına yardım eder ve özellikle killi topraklarda havalanmayı ve drenajı sağlar. Malç olarak kullanıldığı zaman organik madde, evaporasyonu önlemeye yardım eder.

Toprakta çok çeşitli ve olağanüstü fazla sayıda mikroorganizma bulunmaktadır. Bunlardan bazıları organik maddeyi parçalar ve bitki besin maddelerini serbest hale geçirir, bazıları organik azotu amonyağa ve nitrata çevirir böylece bunları bitkiler absorbe edebilirler; diğer bazıları ise havanın azotunu tespit eder ve sonra da bitkinin faydalanmasına sunar. Organik maddenin sayılan faydaları açısından toprakların organik maddesini artırıcı tedbirlerin alınması gereklidir. Topraklara organik materyaller ve organik gübrelerin verilmesi bu nedenle önem taşımaktadır.

Organik gübrelerin ve özellikle ahır gübresinin kullanılması çok eskiye dayanmaktadır. Hommer (M.Ö. 800) Odysee’sinde ahır gübresinin ilk önce Helenler’de kullanılmaya başlandığını, Theophrastus (M.Ö. 372-287) verimsiz toprakları bol miktarda ahır gübresiyle gübrelemenin yerinde olacağını bildirerek adsorbsiyon için yataklığın kullanılmasını öne sürmüştür. Romalı ilk tarım yazarlarından Cato (M.Ö. 234-149) kuş gübresinin değerine işaret ederken ahır gübresinin çok dikkatle saklanmasının gerektiğini ileri sürmüştür. Columella (M.Ö. 45) ahır gübresi, yeşil gübre, marn, alçı, kil verildiği sürece toprağın verim gücünü asla yitirmeyeceğini öne sürmüştür.

Bitki besin maddelerini organik şekilde içeren gübreler “organik gübreler” olarak adlandırılmaktadır.

Bitki besin kaynağı olarak organik gübreler bitki, hayvan ve insan kaynaklı kalıntılar veya atıklardan oluşmaktadır. Bitki besin kaynağı olarak önemli organik gübreler;

- çiftlik gübresi

- kompost

- yeşil gübre ve

- çeşitli hayvansal atıklardır.

Bunların çoğu doğada bol miktarda bulunur. Besin maddesi içerikleri az olmasına karşın, toprağa organik madde kazandırmaları ve toprağın fiziksel özelliklerini iyileştirmeleri açısından önem taşırlar. Toprakta mikrobiyolojik faaliyeti hızlandırarak strüktür, havalanma ve su tutma kapasitesini artırır, makroelement takviyesi yapar ve toprakta besin maddelerinin yarayışlılığını artırırlar.


Çiftlik (ahır) Gübresi

Çiftlik gübresi hayvansal üretimin yoğun olduğu tarımsal işletmelerde yan ürün olarak bol miktarda mevcuttur. Hayvanların katı ve sıvı dışkıları ile sap, saman gibi yataklık materyalleri içerir. Hazırlama, depolama ve kullanımına gerekli özen gösterilirse bünyesindeki besin maddeleri yıkanma ve gaz kaybına karşı korunmuş olur. Çiftlik gübresi tüm topraklara ve tüm bitkilere verilebilir. Çiftlik gübresinin besin maddesi içeriği, hayvan yetiştirme şekline ve gübrenin depolanma şekline bağlı olarak önemli oranda değişiklik gösterir.


Tavuk Gübresi

Tavuk gübresi çiftlik gübresine göre daha fazla besin maddesi içerir. Tavuk gübresinin de bileşimi oldukça değişkendir. Tavuk gübresinin gübre değeri içerdiği su, kum ve katı organik madde içeriğine göre değişir. Su içeriği % 8-75 arasında değişir. Çiftlik gübresinde olduğu gibi taze tavuk gübresinden de yıkanma ve gaz şeklinde besin maddesi kaybı söz konusudur. Tavuk gübresinin N içeriği % 1.5-4.0 arasında değişir. Taze tavuk gübresine kum, talaş, çeltik kavuzları gibi atıklar karıştırılarak gübre daha kuru ve kolay kullanılabilir hale getirilebilir. Tavuk gübresi birçok bitki yetiştiriciliğinde kullanılabilir. Bu gübrenin N içeriği fazla, K içeriği az olduğu için kullanılacak azotlu ve potasyumlu gübre dozu buna göre ayarlanmalıdır.




Kompost

Çiftliklerde ve kırsal kesimlerde bol miktarda bitkisel ve hayvansal atık ve artıklar mevcuttur. Bunlar kontrollü ayrışma ve olgunlaşmaya tabi tutularak kompost yapılıp organik gübre olarak kullanılabilirler. Örneğin işletme içerisinde elde olunan tüm bitkisel atıklar, saplar, dallar, yapraklar, yabani otlar, mutfak artıkları kompost yapılarak iyi bir şekilde değerlendirilebilir. Bu tür atıklar kompost yapıldıktan sonra tüm toprak ve bitkiler için kullanılabilir. Kompost yapımında kullanılacak hayvansal atıklar özelliklerine göre bir ön hazırlığı gerektirir. Diğer taraftan bu atıklardan biyogaz üretildikten sonra da gübre olarak yararlanılır ve bu şekilde gübre değer yitirmeden iki kez fayda sağlar.


Yeşil Gübre

Toprağa organik madde ilave etmenin diğer bir yolu da yeşil gübrelemedir. Gelişmelerini tamamlamış yeşil haldeki kimi bitkilerin toprakla karıştırılmalarına “yeşil gübreleme” ve bu iş için kullanılan bitkilere de “yeşil gübre bitkileri” denir. Bu yöntem uzun yıllardan bu yana tarımda başarı ile kullanılmakta ve bu yolla çeşitli yararlar sağlanmaktadır. Baklagil gibi yeşil aksamı bol olan bitkiler çiçeklenme öncesi toprağa karıştırılarak yeşil gübreleme yapılabilir. Bu amaçla çalı ve ağaç yaprakları da kullanılabilir.

Yeşil gübrelemenin en başta gelen yararı toprağın organik madde kapsamını artırmasıdır. Özellikle ahır gübresinin az bulunduğu yerlerde yeşil gübreleme yoluyla toprağın organik madde kapsamı önemli düzeyde artırılmaktadır.

Bir bitkinin amaca uygun yeşil gübre bitkisi olabilmesi için;

a) Hızlı gelişmesi

b) Bol miktarda vejetatif organ oluşturması

c) Yoksul topraklarda bile iyi gelişme gösterebilmesi gerekmektedir.

Bitkinin hızlı gelişme göstermesi, o bitkiden gerek münavebede ve gerekse toprağın ıslahında daha fazla yararlanılmasına olanak verir. Bitkinin vejetatif organlarının fazla olması, toprağa daha fazla bitki organlarının karıştırılmasına olanak vermesi yanında, yüksek su kapsamı nedeniyle toprakta bitkinin çürümesini daha kısa sürede tamamlamasına da olanak verir. Yoksul toprakların organik madde yönünden gereksinimleri verimli topraklara göre daha fazladır.

Yeşil gübre bitkisi olarak çok sık yetiştirilen bitkiler Çizelge ’de verilmiştir. Kuşkusuz bu bitkilerin yeşil gübre bitkisi olarak yararlılıklarını en başta çevre koşulları etkilemektedir. Yeşil gübre bitkisi olarak iki bitkinin yan yana yetiştirilmesi çoğu kez önerilmektedir. Yan yana yetiştirilecek iki bitkinin gelişmeleri üzerine karşılıklı olumsuz etki yapmamaları öncelikle gerekir. Bu arada bir baklagil bitkisiyle bir baklagil olmayan bitkinin birlikte yetiştirilmesi çeşitli yönlerden yarar sağlar.

Yeşil gübre bitkilerinin birlikte yetiştirilmesine yulaf ile bezelye ve çavdar ile fiğ çok iyi bir örnektir. Bu bitkiler birlikte kısa sürede gelişebildikleri gibi fazla miktarlarda vejetatif organ oluşturur ve yoksul topraklarda daha iyi bir şekilde gelişme gösterirler.


Çizelge Yeşil Gübre Bitkileri

Baklagil Bitkileri

Baklagil Olmayan Bitkiler

Yonca

Çavdar

Çayır üçgülü

Yulaf

Taş yoncası

Arpa

Soya fasulyesi

Darı

Kanada yem bezelyesi

Karabuğday

Yem börülcesi

Buğday

Kırmızı üçgül

Çim

Japon üçgülü

Sudanotu

Yabancı tüylü fiğ

Hardal

Avusturya bezelyesi

Kolza

Yeşil gübre bitkileri eğer baklagil iseler toprağa organik madde yanında atmosferden fikse ettikleri azot da katılmış olur. Yeşil gübre bitkileri ile atmosferden fikse edilen azot yılda 30-40 kg ha-1 arasında değişir. Yeşil gübreleme bu bitkilerin yetişmeleri, toprakta ayrışmaları ve sonraki bitkinin yetişmesi için yeterli miktarda su bulunduğu koşullarda etkilidir.


Sıvı Dışkı

Hayvancılık yapılan işletmelerde hayvanların sıvı dışkıları ile ahırların yıkanması sırasında katı kısımdan suya geçen besin maddelerini içerir. Hayvanlar tarafından alınan N’un 40 ile K’un % 65’i sıvı dışkı ile atılır. Bunlar suda çözünebilir ve bitkiler tarafından kolay alınabilir besin maddeleridir. Sıvı dışkıda fosfor yok denecek kadar azdır. Sıvı dışkıların gübre değeri hayvanların beslenme durumu ile yağmur veya yıkama suyu ile seyrelme durumuna bağlıdır. Sıvı dışkılar ideal koşullarda % 0.6 N , % 0.8 K içerirler. Sıvı dışkıdaki N gaz halinde kaybolabilir.

Sıvı dışkı, kış ve bahar aylarında çayır mera bitkilerine uygulanabilir. Sürekli sıvı dışkı kullanımı P ve Ca noksanlıklarına yol açabilir. Besin içeriği yüksek sıvı dışkı kurak mevsimlerde kullanılırsa bitkilerde yanma olabilir. Ekimden önce verilmek koşuluyla diğer bitkilerde de kullanılabilir.
Kanalizasyon atıkları

Kanalizasyon atıkları N, P, K ve diğer elementleri içermekle birlikte toprağın fiziksel özelliklerini de düzenler. Diğer organik gübrelere benzer şekilde, kimyasal bileşimi, fiziksel ve biyolojik özellikleri değişkendir. Kanalizasyon atıkları %0.1-17.6 arasında N, % 0.02-2.6 arasında K ile diğer bitki besin maddelerini de içerir. İçerdiği N ve P’un yaklaşık % 70’i organik olduğu için ilk yıl bitkiye fazla faydalı olmaz. İçerdiği K’un ise tamamı inorganik haldedir. Fazla miktarda Zn, Cu, Pb, Ni ve Cd gibi ağır metal içerdikleri için bitkilere ve bunları tüketen insan ve hayvanlara toksik etki yapabilir. Parazitik ve patolojik organizmalar içerdiğinden kullanıcı ve tüketiciye zarar verebilir. Bu nedenle kullanımları denetimli olmak zorundadır.


Bitkisel atıklar

Organik gübre olarak kullanılabilecek bitkisel kökenli atıklar aşağıda verilmiştir.

♦ Endüstri ve gıda işleme fabrikalarında oluşan atıklar

♦ Tahıl sap, saman ve kavuzları

♦ Suda yetişen bitkiler ve deniz yosunları
Hayvansal atıklar

Organik gübre olarak kullanılabilecek hayvansal atıklar ise mezbaha ve kesimhane atıkları ile balık unu ve kemik unudur.


Kan Tozu

Kan tozu mezbahalarda hayvan kesiminden arta kalan kanların kurutulmasıyla elde olunur. Kan tozunda yüksek düzeyde bulunan azot organik şekilde olduğundan bitkiler bundan kolayca yararlanamazlar. Bu nedenle kan tozunun ekimden bir süre önce toprağa verilmesi ve azotun mineralize olması gerekmektedir. Sağlıklı hayvanların kanından oluşturulan kan tozu pratikte çoğunlukla hayvan yemlerine karıştırılarak değerlendirilmektedir. Kan tozunun bu şeklide değerlendirilmesinin toprağa gübre olarak verilmesine göre daha ekonomik olduğu saptanmıştır.


Deri tozu

Deri sanayi atıklarının öğütülmesiyle elde olunur. Deri tozundaki azottan bitkinin yararlanması oldukça zordur. Çünkü deri tozundaki azotun toprakta mineralizasyonu oldukça uzun zaman almakta ve güç olmaktadır. Yapılan çalışmalar azotu nitrat şeklinde içeren gübrelerin bitki gelişmesi üzerine etkileri 100 olarak kabul edilirse, aynı koşullarda deri tozunun etkisinin ancak 10 olabildiğini göstermiştir. Deri tozu daha çok kompost yapımında kullanılmaktadır.


Boynuz ve Tırnak Tozu

Hayvan kesiminden arta kalan boynuz ve tırnakların öğütülmesi ile elde edilir. Boynuz ve tırnak tozunun toprakta parçalanması güç ve zaman almaktadır. O nedenle gübre olarak kullanılması halinde ekimden çok önce toprağa verilmesi gereklidir. Boynuz ve tırnak tozu daha çok bahçe tarımında kullanılmaktadır.


ORGANİK GÜBRE VE TOPRAĞA ETKİLERİ

Organik gübrelerin başında hayvan gübresi gelmektedir. Hayvan gübresi toprakların fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklerini büyük ölçüde etkilemekte ve bunun sonucu olarak toprağın verimliliğini artırmaktadır.


Ahır Gübresinin Toprağın Fiziksel Özelliklerine Etkisi

Ahır gübresi uygulandığı toprağın su tutma kapasitesini artırır. Bu durum az yağış alan yörelerde büyük önem taşımaktadır.

Hayvan gübresi uygulanan topraklarda, uygulanmayanlara oranla bitki tarafından alınabilir haldeki su miktarının 0-25 cm. derinlikte %35, 24-40 cm. derinlikte ise %12 kadar fazla olduğu saptanmış ve bu özelliğinden dolayı ahır gübresinin yağışı az alan bölgelerde kimyasal gübrelere oranla daha faydalı olabileceği ileri sürülmüştür.

Ahır gübresi uygulanan toprakların su geçirme oranı da artar. Amerika’da 39 yıl devam eden denemeler sonunda hayvan gübresinin uygulandığı topraklarda uygulanmayanlara oranla iki misli daha fazla suyun nüfuz ettiği bulunmuştur. Bu durum erozyondan fazlasıyla etkilenen alanlar için büyük önem taşımaktadır. Ahır gübresi toprak erozyonunu azaltıcı yönde etki eder. Ahır gübresinin bu etkisini göstermek amacıyla %12 meyilli bir arazide yapılan araştırmalarda, gübre uygulanan topraklarda 1 ton toprağın sular ile taşınmasına karşılık gübre uygulanmayan kısımlarda 4 ton toprağın taşındığı bulunmuştur (Anderson; 1957).

Ahır gübresi toprağın kolayca tava gelmesini sağladığı için toprak işlemesi bakımından önemlidir. Hayvan gübresi killi topraklarda toprak zerrelerinin birbirine bağlılığını gevşetir, porozite artar ve topraklar bitki gelişmesi için uygun durum kazanır.

Ahır gübresi organik tabiatta olması nedeniyle toprakların havalanması üzerine de uygun etki yapmaktadır. Ahır gübresi, toprağın karbondioksit miktarını 2-4 misli artırmaktadır. Organik tabiattaki maddelerin toprakta ayrışmaları sonunda açığa çıkan karbondioksit ve organik asitler toprakta bulunan besin maddelerini bitki tarafından alınabilir hale dönüştürmektedir.

Ahır gübresi toprak ısısını bitki gelişmesi bakımından daha uygun duruma getirir. Genellikle koyu renkli toprakların ısı tutma kapasiteleri açık renkli topraklara oranla daha fazladır. Uzun seneler ahır gübresi uygulanan toprakların renklerinin koyulaştığı yapılan araştırmalar ile anlaşılmıştır (Smith,1952)
Ahır Gübresinin Toprağın Kimyasal Özelliklerine Etkisi

Ahır gübresi hafif alkali tepkimeye sahip olması nedeniyle toprakların pH sı üzerine de etkili olmaktadır. Toprağa uzun yıllar değişik oranlarda ahır gübresi veren Muhr ve arkadaşları (1943) topak pH sının yükseldiğini saptamışlardır. Bu arada ahır gübresinin asit tepkimeli topraklarda kullanılmasıyla baklagil bitkilerinin iyi bir şekilde yetiştiği de görülmüştür (Wörthern,1948 ) .

Ahır gübresi toprağın azot kapsamını artırıcı yönde etki eder. Tek taraflı kimyasal gübrelerin kullanılmaları sonunda toprak azotunun devamlı olarak azaldığı, buna karşılık ahır gübresi uygulanan toprakların azot kapsamlarının devamlı bir artış gösterdiği yapılan araştırmalar ile anlaşılmıştır. Öte yandan 30 sene devam eden ve hayvan gübresi kullanılan şeker pancarı denemeleri sonunda toprakların total azot kapsamları ile nitrifikasyon güçlerinde önemli artışlar gösterdiği bulunmuştur.

Ahır gübresi toprağın fosfor miktarını artırdığı gibi toprakta mevcut fosforun çözünürlüğünü de artırır. Amerika’da yapılan 40 yıl süren bir araştırma sonunda her 4 yılda dekara verilen 2 ton ahır gübresinin bitkice kaldırılan miktarda toprağa fosfor kazandırdığı anlaşılmıştır.

Bitki gelişmesi bakımından hayvan gübresinde bulunan fosforun, ticaret gübrelerinde bulunan fosfora oranla daha faydalı olduğu bilinmektedir. Toprakların çoğu toprağa verilen fosforu bitki tarafından güç alınabilir hale dönüştürür. Bu bakımdan toprağa verilen fosforun ancak %5-30 undan bitkilerin faydalanabildiği ileri sürülmektedir. Ahır Gübresinde bulunan fosfor bileşikleri, fosforlu gübrelerde bulunan fosfor gibi toprakta kolayca fikse olmaz. Ahır gübresinin toprakta yavaş yavaş ayrışmasının bir sonucu olarak açığa çıkan fosfordan bitkiler gelişmeleri boyunca kolaylıkla faydalanabilirler.

Ahır gübresinin toprağın potasyum kapsamı üzerine etkili olduğu bilinmektedir. Bir kısım araştırıcılar hayvan gübresinin toprağın değişebilir potasyum miktarını artırdığını bulmuşlardır (Kubota ve arkadaşları, 1947;Smith ve arkadaşları, 1947).

Ayrıca hayvan gübresi, katı dışkıda ve samanda kalsiyum miktarının yüksek olması nedeni ile toprağın değişebilir kalsiyum miktarını da artırıcı yönde etkilemektedir.

Kapsamında bakır, çinko, manganez, demir, bor, molibden ve kobalt gibi mikro elementlerin bulunması hayvan gübresinin değerini daha da artırır. Yapılan analizler, hayvan gübresinin mikroelementler bakımından zengin olduğunu göstermiştir. Örneğin, 10 ton hayvan gübresinde 57 g.bakır, 28 g. bor, 453 g. manganezin bulunduğu ve ayrıca hayvan gübresinde bulunan demirin ise normal bitki gelişimini sağlayacak miktarda olduğu bildirilmiştir. Öte yandan bitki büyümesini teşvik edici maddelerden Kreatin’in ve kök gelişmesine etkisi görülen B-İndolylacetic asidin hayvan gübresinde bulunduğu tespit edilmiştir.

Sulanan ve sulanmayan topraklara verilen hayvan gübresinin genellikle toprakların değişebilir katyon kapasitelerini arttırdığı ve bu artışın sulanan topraklarda daha fazla olduğu ileri sürülmüştür (Kacar,1965).

Hayvan gübresinin toprağın mineral kompozisyonuna etkisi toprağa verilen gübrenin cins ve miktarına bağlı olduğu kadar gübrenin kalitesi ile de yakından ilgisi vardır.


Yüklə 108,37 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin