Tayin edilecek gazlar havadan ya adsorbe edilerek ya da absorplanarak ayrılır. Adsorpsiyon yüzeyde cereyan eden bir tutunma olayıdır. Bu nedenle geniş yüzeylerde gazlar adsorbe edilirler. Bunun için aktif karbon ya da kimyasal bir maddeyle kaplanmış aktif karbon kullanılır. Kaplanmış aktif karbon yüzeyindeki tutulan gaz ya geri yıkama ile alınır, ve hacmi ölçülür ya da başka bir kimyasal tepkimeye sokularak yüzeyden alınır. Bu tepkimede renkli bşr çözelti elde edilirse spektroskopik olarak tayin edilir.
Absorpsiyon metodunda ise hava uygun bir absorplayıcıdan geçirilir. Tayini yapılacak gaz absorplayıcıda ya çözünür veya absorplayıcıyla kimyasal reaksiyona girer. Absorplayıcı katı veya sıvı olabilir. Yıkama şişesi sıvılarda gazların çözünmesi veya kimyasal tepkimeye girmesiyle toplanması amacıyla kullanılır.
SO2 saf suda, CO2, N2 ve O2 eser oranda tutulur.
Eğer SO2 ; H2O2 ile dolu bir yıkama şişesinden geçirilirse SO2 + H2O2 H2SO4 , H2SO4 titrimetrik olarak tayin edilir. Yıkama şişesinden geçirilen havadaki SO2 miktarı bilinen gaz geçirilerek önceden tespit edilir. Bu oran bilinmeyen SO2 içeren hava geçirildiğinde hesaplamada kullanılır. Havadaki zararlı gazların derişimleri µg/m3 cinsinden verilir. Bazen hacim / hacim ppm olarak verilir.
Ayrıca yukarıdaki gibi Absorplanan gaz numunesi çeşitli cihazlarla da analiz edilebilir.
Örnek
Örnek
0 C ‘ da Karbon monoksitin havadaki derişimi 10 mg / m3 olduğuna göre bunu ppm Karbon monoksit olarak hesaplayınız.
10 mg / m3 = ? ppm ( CO gaz olduğu için hacim / hacim ppm kullanılır )
Duman eskiden beri hava kirlenmesinin bir ölçüsü olmuştur. Hava ne kadar dumanlı (siyah) görünürse, o kadar kirli kabul edilir. Bu pek doğru olmasa bile, halen buna itibar edilir.
Havadaki duman Ringelmann ölçeğine göre verilir. Bu ölçekte, sıfır numara dumansız havayı, gösterir. 5 numara ise simsiyah bir havayı gösterir.
Ringelmann ölçeğinde hava dumanı
0 %0 beyaz
1 %20 siyah
2 %40 siyah
3 %60 siyah
4 %80 siyah
5 %100 siyah
SU
Doğal çevrenin önemli bir kısmını oluşturan akarsu, göl, denizler ve içme su kaynaklarının çeşitli etkenlerle bozularak canlı hayatın olumsuz yönde etkilenmesi su kirliliği olarak adlandırılır.
Yeryüzündeki Su Kaynakları ;
Su KaynağıHacim ( km 3 )
Atmosfer 13.103
Denizler 1350400.103
Akarsular 1,7 x 103
Göller 125 x 103
Tuzlu iç denizler 105.103
Toprak suyu 150.103
Canlıların su kapsamı 50.103
Yer altı suyu 7000.103
Buzullar 29000.103
Karalarda 33.341.103
Susuz yaşam mümkün değildir. İnsan gıda almadan haftalarca yaşayabilir, fakat su içmeden ancak birkaç gün yaşamını sürdürebilir. Bu yüzden içme ve kullanma suyu sürekli ve güvenilir bir şekilde temin edilebilmelidir. Yeryüzündeki suların çok büyük bir kısmı birbiriyle bağlantı halinde olduğundan herhangi bir bölgedeki değişim ve birikim sistemlerdeki etkileşim aracılığı ile başka bölgelerde etkisini gösterebilir. Bilindiği gibi insanların içme, kullanma, endüstri ve tarımsal sulama gibi gereksinmelerini karşıladıktan sonra nitelik değişimlerine yani kirlenmeye uğramaktadır.
Doğal Suların Özellikleri
Günlük yaşantımızda karşılaştığımız sular değişik cins ve miktarlarda safsızlık içerir.
Suyun kaynağına göre içerdiği maddeler değişir. Suyun özellikleri ve davranışı saf sudan farklıdır. Doğal sulardan saf suya en yakın olanlar yağmur ve kar sularıdır. Ancak hava kirliliğinin yoğun olduğu bölgelerde bunu söylemek zordur.
Su renksiz ve kokusuzdur. Suları renkli gösteren içerdikleri maddelerdir. Geçiş metallerinden özellikle Fe; Mn ve Cr bileşiklerinin suda bulunması suyun renkli görünmesine neden olur.
Suyun kokusu ve tadının kaynağı sularda çözünen inorganik, organik maddeler ile mikroorganizmalardır. İçme sularında koku istenmez ancak lezzet istenir. Genellikle amonyak, sülfürler siyanürler, fenoller, serbest klor, petrol atıkları, bitki ve hayvani atıklar suya hoş olmayan kokular verir.